Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/320 E. 2018/152 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/320 Esas
KARAR NO : 2018/152
DAVA : Kooperatif Üyeliğinin Tespiti
DAVA TARİHİ : 16/07/2014
KARAR TARİHİ : 22/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan Kooperatif Üyeliğinin Tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, murisleri………’nun 31/05/2011 tarihinde vefat ettiğini, ………..’nun 08/03/1983 tarihli 3 sayılı yönetim kurulu kararı ile davalı kooperatife ortak olduğunu ve kooperatifin yapmış olduğu inşaatlarda ….. Blok……nolu işyerine sahip olduğunu, kendilerinin murisin vefatından 3 yıl sonra kooperatif üyesi olduğunu öğrendiklerini, daha sonra 36 nolu işyerinin başkaları tarafından kullanıldığını öğrendiklerini, ancak kooperatiften bir bilgi alamadıklarını, elde ettikleri 05/08/1991 tarihli bir belgede murisin kooperatif üyeliğinin düştüğünün bildirilmiş olduğunu öğrendiklerini, murisin kooperatif üyeliğinden çıkartıldığını gösteren bir genel kurul kararı veya yönetim kurulu kararı olmadığını, ellerinde hisse senedinin bulunduğunu, bu sebeple kendilerinin S.S. ………… Sanayi Sitesi Yapı Kooperatifi nin üyesi olduklarının tespiti ve …… Blok ……..nolu işyerinin …………… mirasçıları olarak kendilerine ait olduğunun tespitini, yargılama giderlrei ve ücreti vekaletin davalı tarafa tahmilini talep etmişlerdir.
SAVUNMA : Davalı vekili savunmasında özetle, muris …………..’nun 03/08/1983 tarihli 3 sayılı yönetim kurulu kararı ile 29 nolu ortak olarak ortaklığa kabul edilmiş olduğunu, ödeme taahhütlerini yerine getirmemiş olduğundan ……….tarihli …….yev. nolu ihtarın gönderildiğini ve borcun 10 gün içinde ödenmesinin istendiğini, ödeme yapılmayınca bu defa ……… tarihli …….. yev. nolu ihtarın gönderilerek borcun 30 gün içinde ödenmesinin istendiğini, ödeme yapılmayınca 10/02/1993 tarihli 41 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarıldığını ve 05/05/2005 tarihli bu ibraname düzenlendiğini, murisin yapmış olduğu ödemeleri geri aldığını ve ortaklık hak ve sıfatının kalmadığını kabul etmiş olduğunu, bu sebeplerle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İNCELEME VE GEREKÇE : İncelenen tüm dosya kapsamına göre dava konusu uyuşmazlığın, davacıların murisi olan ……………’nun vefat etmesi nedeni ile davacıların, murislerinin vefatından 3 yıl sonra davalı kooperatif üyesi olduğunu öğrenmiş olmaları nedeni ile davalı kooperatif üyesi olduklarının ve ….. Blok ….. no’lu işyerinin davacılara ait olduğunun tespiti şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı tespit edildi.
Tarafların iddiaları, savunmaları ve toplanan deliller çerçevesinde uyuşmazlık konusu belirlenmiş ve davacı tarafın, davacıların murisi tarafından verildiği iddia edilen 05/05/2005 tarihli ibraname başlıklı belge altındaki imzanın davacıların murisine ait olup olmadığı yönünde rapor tanzim edilmek üzere dosya bilirkişiye tevdi edilmiştir. Atanan bilirkişi tarafından örnek imzaların incelenmesi sureti ile yapılan inceleme sonucu tanzim edilen 29/03/2016 tarihli raporda dava konusu ibraname altındaki imzanın davacıların murisi …………..’nun eli mahsulü olmadığı belirtilmiştir. Daha sonra mahkememizce alınan ara kararla dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve davacıların murisinin borç ve aidat ödeme yükümlülüklerini yerine getirip getirmediği hususunda rapor tanzim edilmesi istenmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen 17/04/2017 tarihli raporda, davacıların murisine davalı kooperatif tarafından 1992 yılında ihtarname gönderilerek birikmiş 24.800.00-TL ana para ve 14.280.000-TL faiz olmak üzere toplam 39.080.000-TL borcunu ödemesi istendiği ancak bu ihtarnamede hangi aylara ait aidat borcu talep edildiği ve faizin dayanağı, oranı ve hangi aylara ilişkin olduğu anlaşılamadığından geçerli bir ihtarname olmadığı, 1993 yılında gönderilen ikinci ihtarname ile ilk ihtarnamede istenen aidat borçlarının ödenmesinin talep edildiği ancak ilk ihtarnamenin geçerli bir ihtarname olmaması nedeni ile bu ihtarnamenin geçerli bir ikinci ihtarname sayılamayacağı ayrıca 30 gün olarak verilen sürenin bir ay olarak verilmesi gerektiği, davacıların murisi hakkında alınan ihraç kararının geçerli olmadığı, ancak davacının 1992 yılı Aralık ayından beri aidat ödememiş olduğunun ve kooperatif ile arasındaki ilişkinin bu tarihten sonra kesildiğinin tespit edildiği, 1989 Yılındaki genel kurul hazirun listesinde ortak olarak isminin yazılmış olduğu, 1990,1991,1992,1993,1994 yıllarındaki genel kurullarda isminin yazılı olmasına rağmen isminin karşısında Almanya’da olduğunun yazıldığı, daha sonraki genel kurul hazirun listelerinde de isminin bulunmadığı, davacılar tarafından sunulan ödeme makbuzlarının ise son ödeme yapıldığı tarihinin 1992 yılı olduğu, 1995 yılından itibaren davacıların murisi ile davalı kooperatif arasında genel kurullara katılmak, aidat ödemek gibi bir kooperatif ortak ilişkisinin mevcut olmadığı, davacıların murisinin ölüm tarihi 2011 yılı olduğuna göre 16 yıl boyunca davacıların murisi …… ile kooperatif arasında herhangi bir kooperatif ortak ilişkisinin mevcut olmadığı, murisin ölüm tarihine kadar davalı kooperatif düzenli genel kurul toplantılarını yapan ve aidat toplayan canlı bir kooperatif olduğunun anlaşıldığı rapor edilmiştir. Rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı taraf rapora itiraz etmiş, davacıların rapora olan itirazları hukuki değerlendirmenin mahkememize ait olması nedeni ile reddedilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddiaları, savunmaları, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları bir bütünlük içinde değerlendirildiğinde, davacıların murisinin davalı kooperatif üyesi ikenen son aidat ödemesini 1992 yılında yaptığı, 1989 yılından sonra yapılan genel kurullara katılmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yargıtay yerleşik hale gelmiş içtihatlarında; “Aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesi, üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, diğer anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği, eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına gelir. Böyle bir ortağın açtığı davanın TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı düştüğü ilke olarak kabul edilmelidir.” şeklinde konu ile ilgili araştırmanın TMK. m. 2 kapsamında yapılması gerektiğine işaret etmiş bunun yanında diğer benzer içtihatlarında kooperatifin aidat toplamaya devam eden ve genel kurullarını düzenli yapan bir kooperatif olup olmadığı hususunun da araştırılması gerektiğine işaret etmiştir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/5173 E., 2016/1601 K. sayılı, 14/03/2016 tarihli kararında; “Bu durumda mahkemece, davacıya 25.03.2003 tarih ve 12 sayılı yönetim kurulunun ihraç kararı tebliğ edilmemiş ise de, bu tarihten bu yana aidat yükümlülüğü bulunan kooperatife aidat ödemediği, kooperatife uzun süre uğramadığı, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmediği anlaşıldığından davacının ihraç kararını zımnen kabul ettiği, üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği ve ortaklıktan çıkma iradesini bu şekilde ortaya koyduğu, davanın bu nedenle TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde hüküm kurarak yerel mahkemenin kabul yönündeki kararının bozulmasına hükmetmiştir. Yine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/6827 E., 2017/820 K. sayılı, 14/03/2017 tarihli kararı ile; Bu durumda mahkemece, davacıya noter kanalı ile ihtar çekip, aidat borcunu ödemesi için yasada belirtilen mehlin verilmediği ve 06.12.2004 tarihli ihraç kararının, usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği belirtilmiş ise de, o tarihten bu yana davacının aidat yükümlülüğü bulunan kooperatife aidat ödemediği, kooperatife uzun süre uğramadığı, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmediği anlaşıldığından davacının ihraç kararını zımnen kabul ettiği, üyelik haklarından zımnen vazgeçtiği ve ortaklıktan çıkma iradesini bu şekilde ortaya koyduğu, davanın bu nedenle TMK’nın 2. maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle ticaret mahkemesi sıfatıyla davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.” şeklinde hüküm kurmuştur.
Dava konusu somut olayda, davacıların murisi ………….’nun en son aidat ödemesini 1992 yılında yapmış olduğu, en son genel kurula 1989 yılında katılmış olduğu, en son genel kurul tutanağına adının yazıldığı tarihin 1994 yılı olduğu ve 2011 yılında vefat etmiş olduğu göz önünde bulundurulduğunda, davacıların mursinin yaklaşık 17 yıl kooperatif ile herhangi bir ilişkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı kooperatifin canlı ve aidat toplayan bir kooperatif olduğu, genel kurullarını düzenli yaptığı hususu bilirkişi heyeti tarafından yapılan incelemeler sonucu düzenlenen rapordan anlaşılmaktadır. Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında da belirtildiği üzere, aradan uzun bir zaman geçmiş olmasına rağmen davacıların murisinin son aidat ödemesi yaptığı 1992 yılından vefat ettiği 2011 yılına kadar kooperatifin ortağı olduğu iradesini ortaya koyan herhangi bir işlem yapmamış olması, her ne kadar kooperatif tarafından yapılan ihraç işleminin geçerli olmadığı düşünülse dahi bu ihraç işleminin zımnen kabul edildiği anlamına gelmektedir. Davacılar da dava dilekçesinde kendi beyanları ile kooperatif üyeliğinden murisin ölümünden yaklaşık üç yıl sonra haberdar olduklarını beyan etmişlerdir. Bu durumdan hareketle dahi, davacıların murisinin davalı kooperatiften ayrılmış olduğunu kabul ettiği ve yaşarken bu kooperatifte üyeliği olduğu yönünde mirasçılarına herhangi bir beyanı olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkememizce her ne kadar 05/05/2005 tarihli belge üzerinde imza incelemesi yaptırılmış, yaptırılan imza incelemesi sonucunda tanzim edilen bilirkişi raporunda ibraname altındaki imzanın davacıların murisine ait olmadığı tespit edilmiş ise de bu rapora olan itirazlar ve rapor Yerleşik Yargıtay içtihatları karşısında esas hükme etkili olmayacağından dikkate alınmamış, davacılar tarafından murislerinin üyelik iradesini devam ettirdiğine dair bir belge sunulmamış olması, davalı kooperatifin aidat toplayan düzenli genel kurul yapan bir kooperatif olması nedeni ile davacıların talebi TMK. m. 2 kapsamında değerlendirildiğinde iyiniyet kuralına aykırı olduğu görüldüğünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90-TL harçtan peşin alınan 25,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70-TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan giderlerin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre hesaplanan 2.180,00-TL avukatlık ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine dair,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta süre içinde istinaf yolu kabil olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/02/2018