Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/279 E. 2018/72 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/279 Esas
KARAR NO : 2018/72
DAVA : Elatmanın Önlenmesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2014
KARAR TARİHİ : 06/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan el atmanın önlenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı dava dilekçesinde özetle, davalının …. Mah. …. Cad. …ı Sok. No:…l Kadıköy/İstanbul adresindeki “…. Mah. Veznesi” aracılığıyla “İstanbul….. A.Ş.M unvanı kullanarak fatura tahsilatları yaptığı, ilgili adreste haricen tespit yapıldığını ve yapılan tespitte, davalının “…..Mah. Veznesi unvanlı olarak faaliyet gösterdiği ve…. unvanının, markasının, logosunun davalı tarafından kullanıldığı, Yetkili İşlem Merkezi (“YİM”) ve Yetkili Ödeme Merkezi (“YOM”) sıfatları altında, müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesel ilişki olmadan, müvekkili şirket adına fatura tahsilatlarının yapıldığı, müvekkili şirket faturalarından işlem ücreti alındığı ve veznelerin duvarlarına müvekkili şirketin çağrı merkezlerinin telefonlarının asıldığı, müvekkili şirket tarafından davalıya …… Noterliğinde ….. tarih ve … yevmiye no ile keşide edilen ihtarname gönderildiği, davalının adil ve dürüst rekabet kurallarına aykırı uygulamalarına son vermesi, müvekkili şirket adına hiçbir şekilde tahsilat yapmaması… unvanını, markasını, logosunu taşıyan matbu evrakların imha edilip kullanılmaması, her türlü zarar kaybı için hukuki ve cezai yollara müracaat edileceği, tüketici şikayet ve zararlarından davalının sorumlu olacağı ihtar edilmiş, bu ihtarname davalıya ulaşmasına rağmen tabelalar ve ….. unvanlı matbu evraklar kaldırılmadığı gibi tahsilat yapmaya devam edeceğini müvekkiline beyan etmiş olduğunu, Elektrik Piyasası Kanunu’nun 3. Maddesi ve Elektrik Piyasası Düzenleme Kurulu’nun 12.09.2012 tarih ve 4019 sayılı Kararı uyarınca, Elektrik Piyasası’nda dağıtım ve perakende satış faaliyetlerinin 01.01.2013 tarihinden itibaren ayrı tüzel kişilikler altında yürütülmesine karar verildiğini, bu çerçevede İstanbu……. A.Ş. tarafından yapılmakta olan satış faaliyetleri ve fatura tahsilatları süreçleri, yasal ayrışma sonrası müvekkili …. tarafından devralınmış olduğunu, müvekkili …., müşterilerine düzenlemeye tabi olan veya serbest tüketicilere yapmış olduğu enerji satışı karşılığında düzenlediği faturaları tahsil yetkisi münhasıran ….a ait olduğunu, …. tahsilatları kendi bünyesinde yürütmekle birlikte, bankaların elektronik tahsilat sistemleri veya anlaşmalı tahsilat merkezleri üzerinden yürütmekte olduğunu, bu tahsilat kanalları ve bu hususta özellikle yetkilendirilmiş kişiler dışında,… ismi kullanılarak Şirketimize ait fatura bedeli tahsilatlarının yapılması hukuka aykırı olduğunu,davalının müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesi olmamasına rağmen …. adına, ….’ın adını veya logolarını kullanarak makbuz, dekont vb. belgeler düzenleyemeyeceğini,bu sebeplerle davalı tarafın tüm uyarıları rağmen yetkisiz ve haksız olarak uygulamalarına ve tahsilat faaliyetine devam etmesi müvekkili şirketin manevi kişiliğine zarar verdiğinden ötürü bu manevi zararın telafisi olmamakla birlikte,öncelikle davalının müvekkili şirket adına hiçbir suretle tahsilat yapmamasına karar verilmesini,müvekkili şirketin kalite politikasına, ticari itibarına ve manevi kişiliğine zarar vermesi sebebiyle /////////’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılmasına ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesine karar verilmesini,müvekkili şirketin davalının hukuka aykırı uygulamaları sebebiyle ticari itibarının daha fazla zarar görmemesi için davalının müvekkili şirket adına tahsilat yapmaması ve ////////////////////’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılması ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesi için öncelikle tedbir kararı verilmesini,davalının tüm yasal ihtarlara rağmen yetkisiz ve haksız olarak tabela ve ilanlarını kaldırmayıp uygulamalarına ve tahsilat faaliyetine devam etmesi sebebiyle müvekkili şirketin manevi kişiliği zarara uğradığından ötürü davalının müvekkili şirkete 15.000,00-TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı cevap dilekçesinde özetle, davacının tüm dava ve talepleri hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli olup reddi gerektiği, müvekkilinin mukim adresinde fatura ödeme merkezî olarak faaliyet göstermekte, kurumlar ile yapmış olduğu sözleşmeler gereği su, doğalgaz, telefon vb. faturaların tahsilatını yaptığını, davacı ile yapmış olduğu sözleşme gereği sözleşme süresince davacının faturalarım tahsil etmiş, sözleşme sona ermesinden sonra müvekkilinin hiçbir şekilde davacı….. ismini kullanarak davacıya ait faturaların tahsilini yapmamış, davacının logosunu kullanmamış olduğunu, davacıya ait makbuz, dekont vb. belgeler düzenlemediğini, müşterilerinin yoğun isteği ve ısrarı ile davacı kurumun faturalarını almış ve bu faturalar bizzat davacı kurumun yetkili ödeme merkezlerine yattığını, bunu yaparken davacı kurumun yetkili ödeme merkeziymiş gibi hareket etmediğini, yetkili kurumun belge, logo ve evraklarını kesinlikle kullanmadığını, bu aşamada hiçbir şekilde davacı kurumun adını kullanarak menfaat elde etmemiş olduğunu, davacı kurum ile bir rekabete girmemiş ve davacı kurumun itibarını zedelememiş olduğunu, yapılan işlem tamamen müvekkili ile sürekli müşterileri arasındaki hatır-gönül ilişkisine bağlı olarak yapılmış ancak Kartal 21. Noterliğin ihtarnamesinden sonra hatır gönül ilişkisi gereği yapılan bu işleme dahi son verilmiş olduğunu, yapılan işlemden davacı kurumun hiçbir zararı bulunmadığını, davacının ödenmeyen hiçbir faturasının olmadığı, bu konuda müvekkilinin müşteri çevresinden herhangi bir şikayet olmadığım, müvekkilinin müşterilerinin memnuniyeti sağlamak amacıyla, onlar adına faturaları davacı kuruma ödemiş olduğunu, müvekkilinin yapmış olduğu işlem olsa olsa müşterileri açısından vekaletsiz iş görme olduğunu, ancak müşterilerinin bu konuda bilgisi olduğundan müvekkiline karşı herhangi bir tazminat ve benzeri talebin yöneltilmesinin mümkün olmadığını,davacı kurumun dilekçesinde belirttiği üzere faturaları yalnızca kendi bünyesinde tahsil etmeyip anlaşmalı ödeme merkezleri aracılığı ile de tahsilat yapmakta olduğunu, davacının anlaşmalı olduğu merkezler yalnızca davacının değil başkaca kurumların da faturalarını tahsil ettiğini, davacının kötü niyetle bu rekabeti anlaşmalı olduğu merkezler lehine kırmak, müvekkilinin ve benzeri ödeme merkezlerini yıldırmak amacıyla kötü niyetle hareket etmekte olduğunu, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret mahkemesinin ….İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret mahkemesinin … E, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. E, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. ve İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin …E., İstanbul Anadolu 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Anadolu 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. sayılı dosyaları ile konusu ve talepleri aynı olan davalar açmış olduğu, ilgili davalar davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu, hukuki mesnetten yoksun ve kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Davanın hukuki niteliği itibariyle, davacı ile yasal ticari ilişkisi olmayan davalının, yetkisiz ve usulsüz olarak ….. unvanlı tabela, ilan ve matbu evrak kullanmak suretiyle fatura tahsilatı yapması sebebiyle, davalının davacı adına tahsilat yapmaması, davacının unvanını, markasını ve logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılması, matbu evrakların kullanılmaması için tedbir kararı verilmesi ve davalının haksız eyleminin davacı şirketin ticari itibarına zarar verdiği iddiasıyla manevi tazminat ödenmesi talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık ile benzer konuda Asliye Ticaret Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığı sonucu inceleme yapan Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/14881 E., 2016/1833 K. sayılı 16/02/2016 tarihli ilamında; “Somut olayda davacı vekili, aralarında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadan davalının, müvekkiline ait …. ünvanını kullandığını, müvekkili adına yetkisiz olarak fatura tahsilatı yaptığını iddia ederek, davalının yetkisiz fatura tahsilatı yapmasının önlenmesi ve ……….’ın unvanını, logosunu taşıyan tabelalar ve matbu evrakların kaldırılması ve manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir. Türk Patent Enstitüsünün 22.01.2015 tarihli yazı cevabından davacıya ait markanın tescilli bir marka olduğu anlaşılmıştır. Davacının talebinin sadece haksız rekabetin önlenmesi olmayıp aynı zamanda tescilli markanın izinsiz olarak kullanılmasına ilişkin tecavüzün durdurulması istemini de içerdiği anlaşıldığından uyuşmazlığın 556 sayılı KHK 71. madde uyarınca ihtisas mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde hüküm kurmuş Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemiştir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenindendir ve dava şartları arasındadır. İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları hep birlikte değerlendirildiğinde, davaya bakmakla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usul yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden REDDİNE,
2-HMK.’nun 20. maddesi uyarınca iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/02/2018