Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/278 E. 2018/73 K. 06.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İstanbul Anadolu
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/278 Esas
KARAR NO : 2018/73
DAVA :Elatmanın Önlenmesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2014
KARAR TARİHİ : 06/02/2018
Mahkememizde görülmekte olan el atmanın önlenmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının, …………….l Veznesi” aracılığıyla “İstanbul ………. A.Ş.” unvanı kullanarak fatura tahsilatları yaptığı yönünde duyumlar aldıklarını, ilgili adreste Kartal………. Noterliği tarafından ………… tarih ve ……yevmiye nolu tutanakla tespit yapıldığını ve yapılan tespitte, davalının “…………l Veznesi ” ünvanlı olarak faaliyet gösterdiği ve …………’ın unvanının, markasının, logosunun davalı tarafından kullanıldığı, Yetkili İşlem Merkezi (“YİM”) ve Yetkili Ödeme Merkezi (“YÖM”) sıfatları altında, müvekkili şirket ile herhangi bir sözleşmesel ilişki olmadan, müvekkili şirket adına fatura tahsilatlarının yapıldığı, müvekkili şirket faturalarından işlem ücreti alındığı ve veznelerin duvarlarına müvekkil şirketin çağrı merkezlerinin telefonlarının asıldığını, davalı hakkında, iş bu Noter aracılığı ile yapılan tespitin üzerine müvekkil şirket tarafından davalıya ……….. Noterllği’nden …… tarih ve ……..yevmiye no ile keşide edilen İhtarname gönderildiğini, davalının müvekkil şirket adına hiçbir suretle tahsilat yapmamasına karar verilmesini, müvekkili şirketin kalite politikasına, ticari itibarına ve manevi kişiliğine zarar vermesi sebebiyle …….’ın unvanını, markasını, logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldınlmasına ve matbu evrakların kullanılmayarak mevcut olanların derhal imha edilmesine karar verilmesini, davalının tüm yasal ihtarlara rağmen yetkisiz ve haksız olarak tabela ve ilanlarını kaldırmayıp uygulamalarına ve tahsilat faaliyetine devam etmesi sebebiyle müvekkil şirketin manevi kişiliği zarara uğradığından ötürü davalının müvekkili şirkete 15.000,00-TL manevi tazminat ödemesine karar verilmesini,yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili 10/07/2017 tarihli bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesinde, müvekkilinin davacıya ait olan ve davacıyı temsil eden marka, logo gibi ayırt edici şeyleri kullanmadığını, davacının maddi ve manevi anlamda bir zararının bulunmadığını bu sebeple dava ispat edilemediğinden reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Davanın hukuki niteliği itibariyle, davacı ile yasal ticari ilişkisi olmayan davalının, yetkisiz ve usulsüz olarak ………… unvanlı tabela, ilan ve matbu evrak kullanmak suretiyle fatura tahsilatı yapması sebebiyle, davalının davacı adına tahsilat yapmaması, davacının unvanını, markasını ve logosunu taşıyan tabelaların ve her türlü ilanın kaldırılması, matbu evrakların kullanılmaması için tedbir kararı verilmesi ve davalının haksız eyleminin davacı şirketin ticari itibarına zarar verdiği iddiasıyla manevi tazminat ödenmesi talebinden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık ile benzer konuda Asliye Ticaret Mahkemesi ile Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığı sonucu inceleme yapan Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/14881 E., 2016/1833 K. sayılı 16/02/2016 tarihli ilamında; “Somut olayda davacı vekili, aralarında herhangi bir sözleşme ilişkisi olmadan davalının, müvekkiline ait ………. ünvanını kullandığını, müvekkili adına yetkisiz olarak fatura tahsilatı yaptığını iddia ederek, davalının yetkisiz fatura tahsilatı yapmasının önlenmesi ve ………….’ın unvanını, logosunu taşıyan tabelalar ve matbu evrakların kaldırılması ve manevi tazminat ödenmesini talep etmiştir. Türk Patent Enstitüsünün 22.01.2015 tarihli yazı cevabından davacıya ait markanın tescilli bir marka olduğu anlaşılmıştır. Davacının talebinin sadece haksız rekabetin önlenmesi olmayıp aynı zamanda tescilli markanın izinsiz olarak kullanılmasına ilişkin tecavüzün durdurulması istemini de içerdiği anlaşıldığından uyuşmazlığın 556 sayılı KHK 71. madde uyarınca ihtisas mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.” şeklinde hüküm kurmuş Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’ni yargı yeri olarak belirlemiştir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenindendir ve dava şartları arasındadır. İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, toplanan deliller ve Yerleşik Yargıtay İçtihatları hep birlikte değerlendirildiğinde, davaya bakmakla görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatine varılmış, mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usul yönünden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile 6100 sayılı HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın usul yönünden REDDİNE,
2-HMK.’nun 20. maddesi uyarınca iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki haftalık süre içerisinde başvuru halinde, dava dosyasının görevli İstanbul Anadolu Nöbetçi Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-6100 Sayılı HMK’nun 331/2. maddesi gereği yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya görevli mahkemede devam edilmemesi durumunda tarafların talebi üzerine dosya üzerinden durumun tespiti ile yargılama giderlerinin hüküm altına alınmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/02/2018