Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1847 E. 2018/701 K. 18.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1847 Esas
KARAR NO : 2018/701 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2014
KARAR TARİHİ : 18/09/2018
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin ülke genelinde faaliyet gösteren akaryakıt istasyonu işleticilerine akaryakıt ürünleri ve madeni yağ dağıtımı ve satışı yaptığını, davalı ile bu kapsamda 23/09/2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi yaptığını, davalı … …. müvekkilinden satın aldığı akaryakıt, madeni yağ vs. ürün bedellerininden doğan ve muaccel hale gelen 108.601,00 TL borcunu ödemediğini, yine davalının bu borcu sebebiyle Bayilik Sözleşmesinin 9. maddesi gereği aylık % 5 üzerinden hesaplanan 22/09/2014 tarihinden bu yana toplam 12.853,00 TL (KDV) dahil vade borcu bulunduğunu, bunun yanında almayı taahhüt ettiği miktarda ürünü de satın almayarak ürün alma taahhüdünü de yerine getirmediğini, bu nedenle davalının eksik ürün alımından dolayı müvekkiline 80.000,00 TL borcu bulunduğunu, borcuna ilişkin olarak …… Noterliğinin…. tarih ve……. yevmeye nolu ihtarnamesi ile davalıya bildirimde bulunulduğu, tebellüğ edilen…… Noterliğinin …tarih ve …..yevmeye nolu ihtarnamesi ile davalı şirket ortaklarının paylarını 3 kişiye devrettiklerini bu sebeple de garanti ve taahhüt eden sıfatı ile sorumluluklarının bulunmadığın iddia ettiğini, ancak bayilik sözleşmesi akdedildiği sırada davalı … ve diğer davalı …’ın davalı şirketin hissedarı olduğunu, diğer davalı … ……. genel kurul kararı ile davalı şirkete yetkili müdür olarak atandığını, müvekkilinin bu hisse satışını ancak davalılarca gönderilen cevabi ihtarnamede öğrendiğini, davalı tarafça yapılan sözleşmede bayinin ortaklık yapısında davacının rızası olmadan %20’nin üzerinde değişiklik yapılamayacağı belirtilmişse de müvekkilinin rızası alınmadan hisselerini devrederek Bayilik Sözleşmesinin 3/a maddesini de ihlal ederek müvekkilini zarara uğrattığını, bayilik sözleşmesine aykırı davranan hisselerini müvekkilinin bilgi ve muvafakatı dışında devreden davalılar … ve …’un müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet vermeleri, aynı zamanda bu davalıların diğer davalı … ile birlikte garanti ve taahhüt eden sıfatlarının bulunması sebebiyle, davalı şirketin müvekkiline olan 108.601,00 TL ürün borcu, 80.000,00 TL cezai şart borcu ve 12,853,00 TL vade farkı borcu olmak üzere toplam 201.454,00 TL’den sorumlu bulunduğunu, anılan tutarın davalılarca müştereken ve müteselsilen ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalalıra üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; usul yönünden dava dilekçesinde davacı şirketin adresinin belirtilmemiş olduğundan HMK 119/2 maddesine göre davacıya süre verilerek eksikliğin giderilmesini aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini talep ettiğini, davacı tarafça, davalı tarafın fatura bedellerini ödemediğinden dolayı ödemesini talep edilmiş ise de dilekçe ekinde sunulan hisse devir sözleşmesi ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinden de görüleceği üzere davalı müvekkillerinin, davalı şirketteki hisselerini 10.06.2014 tarihinde dava dışı ……… isimli kişiye tüm aktif ve pasifleri ile birlikte devrettiklerinden davalıların sorumluluğunun sona erdiği, davanın husumeten reddinin gerektiğini, hisse devri tarihinden itibaren bir çok defa alış veriş yaptıklarını, çek tahsilatı yapıldığını, imzaların ise ……….. ait olmadığının görüleceğini, davacı tarafın iddia ettikleri hisse devrinden haberdar olmadıkları hesaba katılsa bile davacı … firması saha sorumlularının şirket çeklerindeki imzaların farklı olduğunu ve olağan bayi ziyaretlerinde karşındaki muhatabın faklı olduğunu anlamamaları hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı … firmasının düzenli olarak bayi ziyaretlerini yaptıklarını, davacı firmanın hisse devrinden haberdar olmadığı gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkillerinin sadece şirketin hisselerini değil, istasyonun kurulu bulunduğu taşınmazı da devir tarihinden İbrahim Koşaroğlu isimli 3. kişiye devrettiklerini, davacı şirket temsilcisi,saha sorumlusu ve müvekkillerden ………..bir araya gelerek şirketin devredileceği, bayilik faaliyetinin ne şekilde devam edeceği vs. gibi konularda bir görüşme yaptıklarını, davacı tarafın bunları bildiği halde fesih hakkını kullanmayarak devrettikleri şirketle yaklaşık altı ay boyunca alışveriş yaptıklarını bu nedenle de hisse devrini zımnen kabul ettiklerini, müvekkillerinin diğer davalı şirketin davacı şirkete olan borcundan dolayı sorumlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödemeye mecbur bırakılmış olduğunu, bu nedenle de davacı şirket devrinden dolayı zarara uğradıkları iddiaları asılsız olduğunu, davacı şirketin davalı şirkete ürün sağlamaya devam etttiğini, ürün bedellerini kayıtsız şartsız kabul ettiğini, 4 yıl boyunca satış rakamları ile ilgili herhangi bir uyarıda bulunmamış ve sözleşmeyi sonlandırma yoluna gitmemiş olduğunu, 4. yılın sonunda cezai şartı talep etmesi dürüstlük kurullarına, iyi niyete ve hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca sözleşme hükümlerince anılan taahhütteki asgari miktarlar tek taraflı olarak hazırlanan, davalı şirketin zorunlu olarak kabul ettiği ve gerçek satış rakamları ile alakası olmayan miktarlar olduğunu, satışların yapılamamasından müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, Yargıtay kararlarında da görüleceği üzere, davacı şirketin cezai şart isteme hakkı bulunmadığı, müvekkiller şirket hisselerini devrettiklerinden diğer davalı şirketin borçlarından sorumlulukları bulunmadığını, bu nedenlerle husumet yokluğundan davanın reddine, davanın her koşulda müvekkiller yönünen esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinden bırakılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, hukuki niteliği itibariyle ticari ilişkiden kaynaklanan alacak davasıdır.
Tarafların iddiaları, savunmaları, toplanan deliller çerçevesinde inceleme yapılmış, davalılar vekilinin bildirdiği tanık için Gördes Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılmış tanık ………dinlenmiş ve mali müşavir ve ticaret hukuku uzmanı bilirkişiler tarafından bilirkişi incelemesi yapılmasına ve rapor alınmasına karar verilerek dosyaya sunulan 15/03/2018 tarihli raporda mahkemenin verdiği görev doğrultusunda dosyaya sunulan belgeler, kök ve ek raporlar üzerinden yapılan inceleme neticesinde davacının ticari defter kayıtlarına göre davacının dava tarihi olan 25/12/2014 tarihi itibariyle davalıdan 108.601,00 TL alacaklı durumda bulunduğu, davacının davalıdan aldığı 75.000,00 TL tutarlı teminat mektubunu, davacının 02/10/2014 tarihinde nakde çevirmiş ve davalıya 75.00,00 TL alacak kaydı yapılmış olduğu, söz konusu teminat mektubu tutarının düşüldükten sonra davacının davalıdan 108.601,00 TL alacaklı bulunduğu, davacının talep edeceği vade farkının 13.483,66 TL olarak hesap edildiği, davacının talebi doğrultusunda 12.853,00 TL vade farkı talebinin yerinde bulunduğu, diğer davalılar … , … ve İbrahim ……. borcun ödenmesinde garantörlük ve taahhüt eden sıfatı ile davacıya karşı sorumlu bulunduğu, davacının davalılardan cezai şart talep hakkının bulunmadığı yönünde kanaat bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde; taraflar arasındaki 23.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesi ve davacı ve davalı şirket arasındaki ticari mal alım satımı çerçevesinde, davacının davalı şirketten yukarıda bahsedilen tutar kadar alacaklı olduğu, davacı taraf ticari defterleri, dosyaya sunulu imzalı fatura örnekleri ve dosya kapsamına göre alınan bilirkişi raporuyla ortaya konulmuştur.
Davalılar İbrahim …….. … ve … 23.09.2010 tarihli Bayilik Sözleşmesini şahsen imzalayarak Bayilik Sözleşmesi ve ayrılmaz parçası olarak kabul edilen Ariyet Sözleşmesinden doğan yükümlülüklerin eksiksiz ve zamanında yerine getirilmesini garanti ve taahhüt etmişlerdir. Davalıların taahhüdü, bayilik sözleşmesinin süresi ve davalıların şirketten ayrılma tarihleri bir bütün olarak birlikte değerlendirilmek suretiyle; davalı şirketin davacıya olan borçlarından sorumlu bulundukları sonucuna varılarak davacı alacağının tüm davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının cezai şarta yönelik talebinin incelenmesinde; Davacı ve davalı şirket arasında akdedilen 23.09.2010 tarihli bayilik sözleşmesi beş yıl süreli olup davalı taraf bu süre zarfında eksik mal aldığı halde davacı tarafça davalı şirkete mal verilmeye devam edilmiş, bu kapsamda da cezai şarta yönelik hakkını saklı tuttuğuna dair bir bildirimde bulunulmamış ya da ihtirazi kayıt konulmamıştır. Davacı tarafça dört yıllık bir süreçte davalı tarafa mal verilmeye devam edilmesi, cezai şarta ilişkin hakkını saklı tuttuğuna ilişkin bir bildirimde bulunulmaması, sözleşmenin feshedilmemesi ve de cezai şart konusunda da sezsiz kalınması mevcut durumun kabullenildiğini göstermektedir. Bu halde şirket hisselerinin devredilmesinden sonra cezai şart talep edilmesinin TMK madde 2’de düzenlenen dürüstlük kuralına ve hakkaniyete uygun düşmeyeceği düşünülerek cezai şart yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile;
108.601,00 TL ürün bedeli ve 12.853,00 TL vade farkının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile DAVACIYA VERİLMESİNE,
Cezai şart yönünden talebin REDDİNE,
2-Alınması gerekli 8.296,87 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 3.440,35-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.856,52-TL’nin davalılardan müşteken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 25,20 TL. başvurma harcı, 3.440,35- TL peşin harcın toplamı olan 3.465,55- TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 2.601,10 TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranları dikkate alınarak hesaplanan 1.568,17-TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 85,00-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranları dikkate alınarak hesaplanan 33,75-TL nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı lehine takdir olunan 12.466,32-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7- Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalılar lehine takdir olunan 9.150,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı Vekilinin yüzlerine karşı tebliğden itibaren 2 hafta süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/09/2018