Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1796 E. 2018/343 K. 12.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1796 Esas
KARAR NO : 2018/343
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 16/12/2014
KARAR TARİHİ : 12/04/2018
Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkilinin…………….yolu üzeri …………….. Köyü …. …… adresinde faaliyet gösteren ……………San ve Tic. A.Ş. işletme ünvanlı tesisi için akdedilen ……………… ile davalı şirketlerin abonesi olduğunu, bu sözleşme kapsamında davalının davacıdan elektrik satış bedeli haricinde, ayrıca “Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, İletim bedeli, Perakende Satış Hizmet bedeli” adı altında bir takım bedeller tahsil ettiğini, oysa ki taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, İletim bedeli, Perakende Satış Hizmet bedeli tahsil etme hakkının bulunmadığını, davalı …………….. Satış A.Ş.’nin davacıdan, ……….. nolu tesisat için Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, İletim bedeli, Perakende Satış Hizmet bedelini haksız olarak tahsil ettiğini, bir kısım faturalarda Kayıp Kaçak bedellerini göstermediğini, bilirkişi marifetiyle belirlenmesinin gerektiğini ,sözleşme kapsamı dışında fazladan tahsil edilen Kayıp Kaçak bedeli, Dağıtım bedeli, iletim bedeli, Perakende Satış Hizmet bedellerinin bilirkişi marifetiyle tespitiyle bulunacak bedelin tüm ticari faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, her ne kadar sözleşmede kararlaştırılmamış olsa da davalının Kayıp Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, İletim bedeli, Perakende Satış Hizmet bedelini ilgili mevzuat hükümlerinin gereği olarak tahsil ettiğini ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava hukuki niteliği itibariyle, elektrik abonesi olan davacının kendisinden haksız tahsil edildiğini iddia ettiği kayıp kaçak, dağıtım, sayaç okuma ve iletim bedeli bedelinden kaynaklanan alacak davasıdır.
Dava konusu ile benzer kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21/05/2014 tarihli 2013/7- 2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı hükmü ile; “Anayasanın vergi ödevi başlıklı 73 maddesinde ” herkes kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler Kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır. Vergi , resim , harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık , istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerin de Kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar ile değişiklik yapma yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir” şeklindeki düzenlemeye göre kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli uygulamasının EPDK kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden Kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığından ; bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak elektrik bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan bedel miktarlarının şefaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşısında ne kadar bedel ödendiğinin bilinmesinin de şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğundan EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınması doğru bulunmayarak hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.” şeklinde hüküm kurmuştur. Dava da Hukuk Genel Kurulunun bu kararı dayanak yapılarak açılmıştır.
Dava tarihinden sonra 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı Yasanın 21. Maddesi ile 6446 sayılı Kanunun 17. Maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fakrasının a-ç-d ve f bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen onuncu bent ile “kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin kurumun düzenlediği işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilmiştir.
Ayrıca 6719 sayılı Yasa ile eklenen geçici 19. Maddede “bu maddeyi ihdas eden kanunla ön görülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik tebliğ ve kurul kararlarının bu kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” ve geçici 20. Maddede ise ” kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş, kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve sayaç okuma bedeli ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi , dava ve başvurular hakkında 17. Madde hükümleri uygulanır” hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre Tüketici Hakem Heyeti ve Mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri , geçmişe de etkili olarak sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti bedeli, iletim ve kayıp kaçak bedellerinin kurumun bu konudaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunu denetimi ile sınırlanmıştır. Diğer bir ifade ile yerindelik denetimi yapılamayacağı kabul edilmiştir.
Dava açılmadan önce ve dava açıldıktan sonra dava konusu ile ilgili safahat özetle yukarıda açıklandığı şekilde olmakla, mahkememizde yapılan yargılamada tarafların iddiaları ve savunmaları çerçevesinde deliller toplanmış ve dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından tanzim edilen 14/02/2016 tarihli raporda, davalı ………. tarafından davacı adına kayıtlı olan 9026232 nolu tesisata tanzim edilen faturaların dosyasında görülemediğinden hesaplamaların yapılamadığı, detaylı fatura dökümlerinin dosyasına ibraz edilmesi halinde gerekli olan hesaplamaların yapılabileceğinin bildirildiği, fatura dökümlerinin dosyaya gönderildiği görülmekle dosya ek rapor tanzim edilmek üzere yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından 29/08/2016 tarihli ek rapor dosyaya sunulmuştur. Ek raporda, dava konusunun 6719 Sayılı Kanun’un düzenlemesi doğrultusunda değerlendirildiğinde davalı tarafça düzenlenen faturalarda tahakkuk ettirilen “Kayıp Kaçak Bedeli, İletim Bedeli, Dağıtım Bedeli, PSH Bedeli” birim fiyatları ve tutarları yönünden EPDK’nın onayladığı tarifelere ve düzenleyici işlemlere uygun olduğunu belirtmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 tarih, 2009/18-421 E. – 2009/526 K. sayılı ilamında “Dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği” şeklinde hüküm kurmuştur. Mahkememizde açılan davanın yargılaması devam ederken 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6440 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler göz önünde bulundurulduğunda davacının talepleri de bu kapsamdadır. Mahkememizde açılan davanın tarihi itibari ile gerek YHGK gerekse Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin emsal niteliğindeki kararları ve yasa değişikliğinden önce alınan bilirkişi raporu ile davacının bu davayı açmakta haklı olduğu ve hukuki yararı olduğu sabittir. Dava açıldığı anda haklı olan tarafın yargılama sırasında oluşan yasa değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden ve dolayısıyla karşı tarafın vekalet ücretinden sorumlu tutulması da mümkün değildir.
Tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, değişen yasa metni ve HGK kararları bir bütünlük içerisinde değerlendirildiğinde, davacı yanın davanın açıldığı tarih itibari ile emsal yüksek mahkeme içtihatları uyarınca isteminde haklı olduğu, dava sırasında dava konusu bedeller ile ilgili olarak yasa değişikliğine gidildiği ve dava konusu bedeller ile ilgili olarak açılan davalarda mahkemelerin yetkisinin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun hükme bağlanmış olup davacının, davalının yapmış olduğu işlemlerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının incelenmesi talebi doğrultusunda da inceleme ve araştırma yapılmış, bilirkişi raporu alınmış, alınan bilirkişi raporu ile davalının tahakkuk ettirdiği faturaların kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olduğu belirlenmiş ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş, ancak yukarıda bahsedeilen Hukuk Genel Kurulu Kararı uyarınca dava açıldığı tarihte davacının haklı olması ve aynı konuda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/1784 E., 2017/1575 K. Sayılı kararı ve benzer konuda verilen kararları göz önünde bulundurulduğunda, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 6/1 maddesi ve emsal içtihatlar uyarınca davacı taraf lehine maktu vekalet ücreti takdir edilmiş ve yapılan yargılama giderlerinin de davalıdan tahsiline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 35,90-TL harçtan peşin alınan 133,75-TL harcın mahsubu ile artan 97,85-TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından harcanan 666,50-TL yargılama gideri ve 35,90-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre 2.180,00-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 12/04/2018