Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1741 E. 2019/192 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1741 Esas
KARAR NO : 2019/192
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/12/2014
KARAR TARİHİ: 20/02/2019
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin ————adresinde çalışmakta olan bir kalıp döküm fabrikası olduğunu,—–arihinde meydana gelen yağışlar sonucunda su baskınları yaşandığını ve müvekkili şirket yetkililerince her iki davalıya da konuyla ilgili başvurular yapıldığını ve bölgedeki derenin ıslah çalışmaları sırasında bir takım hataların yapıldığı ve özellikle menfez yapılmadan dere üzerinin kapatıldığının ve bunun düzeltilmesini aksi halde yağışların devam edeceği bilindiğinden daha büyük sel olaylarının yaşanacağının hem sözlü hemde yazılı olarak ilgili makamlara iletildiğini, fakat bu itirazlara rağmen her iki davalının da bu konuda hiçbir şey yapmadığını ve akabinde 16.06.2014 günü büyük bir sel olayı meydana geldiğini, bu sel sonucunda bodrum katla birlikte 3 kattan oluşan fabrika binasının 4 metre yüksekliğinde tamamıyla suyla dolduğunu ve zemin katın dahi 20 cm yüksekliğinde sularla dolduğunu, yani 3 katlı binanın 2 katının sel suları ile dolduğunu, sadece üst katın selden nispeten etkilenmediğini, bodrum katın sulardan arındırılmasının dahi bir hafta sürdüğünü, bu olay üzerine taraflarınca durumun tespiti için İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin———- D.İş dosyası ile dava açıldığını, açılan dava sonucu mahallinde tespit için gelen keşif heyeti ve mahkeme hakiminin iş bu keşfi yapmak üzere iken yoğun yağış sonucu tekrardan sel meydana geldiğini ve bu sebeple de o gün keşfin tamamlanamadığını, o gün işbu sel nedeniyle sadece selin şiddetini görebilen heyetin müvekkilinin zararlarını tespit edebilmek için tekrar olayın meydana geldiği fabrikaya gelmek zorunda kaldığını ve keşfi bu şekilde tamamlayabildiklerini, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin——D.İş sayılı kararı ile yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi soncunda zarar miktarının ——- olarak karar altına alındığını, sayın bilirkişilerce yapılan incelemelerde sel olayının meydana gelmesinde davalıların her ikisinin de tamamıyla kusurlu olduğunu belirtildiğini ve devamında kalem kalem müvekkili firmanın zararlarının tespit edildiğini, kaldı ki davalıların müvekkili şirket yetkililerinin yazılı ve sözlü uyarılarını da ciddiye almadığını ve göz göre göre bu sel olayının gerçekleşmesine zemin hazırladıklarını, bunun yanında fabrikanın yeniden çalışır hale gelmesi içi 3-4 ay gibi bir sürenin gerekeceğinin bilirkişilerce rapor ile tespit edildiğini, bu sebeple şirketin bu süre zarfında kapalı kalması sebebiyle mahrum kalınan kar kayıpları ve elektrik, su, doğalgaz, telefon faturaları ile 20’yi aşkın çalışanın maaşları ve—— bedelleri ve yine taşınmaz için ödenen kiraların da hesaplanarak bu zararların da tanzimi gerektiğini, iş bu zararların hesaplanması ile birlikte gerçek zararın ortaya çıkacak olduğunu beyanla, İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin ————D.İş sayılı kararı ile yapılan keşif ve bilirkişi inceleme sonucu tespit olunan——-.maddi zararın, müvekkili şirketin ticari defter kayıtları ve bilançosu da incelenerek yine yapılan tespit ile şirketin 3-4 aydan önce çalışır hale gelemeyeceği yönündeki tespit sonucu oluşan kar payı ve yine şirketin kapalı kalması sebebiyle uğranılan menfi ve müspet zarara karşılık fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik——— meydana gelen sel sebebi ile sonrasında fabrikanın kapalı kalması neticesinde ve bu süre zarfında ödenmek zorunda kalman kiraların, işçi maaşlarının, elektrik, telefon, doğalgaz, su vs tüm faturaların miktarlarının hesaplanarak fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000TL.’sinin olmak üzere toplamda şimdilik fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile 750.000,00TL.’nin her iki davalıdan da müştereken ve müteselsilen tahsiline, sel tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanan ve en yüksek faizin uygulanmasına ve dava masraflarının ve vekalet ücretinin de davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini taleple vekaleten dava açmıştır.
Davalı ——-vekili cevap dilekçesinde özetle; 2560 sayılı kanun ile kurulan müvekkili İdarenin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürüten bir kamu kurumu olduğunu, deruhte eylediği hizmetin kamu hizmeti olduğunu, bu hizmetin ifası sırasında bir zarar meydana gelmiş ise bunun idari eylemden kaynaklandığının kabulü gerektiğini, davanın idari yargıda açılması gerektiğini, ——- tarihinde yağan yağmurun şiddetinin olağanın çok üstünde olup olmadığının araştırılması gerektiğini, olağan boyutunun üstünde ise yaşanılan selin mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini, meydana gelen hasarda müvekkili idarenin herhangi bir kusuru olmamakla birlikte ortada sel olayı sebebiyle bir mücbir sebebin varlığının kabulünün gerektiğinin açık ve net olduğunu, taşkına sebebiyet veren künk ve menfezlerin idarece imal edilmediğini, hiçbir kimse kendi kusuruna dayanarak hak iddia edemeyeceğini, öncelikle dava konusu olayın meydana geldiği bölgenin imar durumunun araştırılması, eğer bölge imara açılmış ise izinlerin ne şekilde alındığını, davacıya ait işyerine ait verilen bir izin var ise verilen izinlerin hukuka uygun olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, meydana gelen hasarın idarenin hizmet kusuru sebebiyle meydana gelmediğini, meydana gelen zararın yürürlükte mevzuat hükümlerine göre davaya konu hususlarda idarenin görev ve sorumluluğunun da mevcut olmadığını, dava konusu olaya sebebiyet veren en önemli etkenin sele sebebiyet verecek nitelikte şiddetli yağışlar olduğunu, diğer bir etkenin ise, imara açılmaması gereken alanların imara açılmış olması veya imara kapalı olsa dahi dere yataklarına kaçak olarak veya ruhsat alınsa dahi ruhsata aykırı olarak yapılan binalar ve yollar olduğunu, bütün bu etkenler bir araya geldiğinde çok üzücü olayların meydana gelebilmekte olduğunu, davaya konu olayın da bu etkenlerin bir arada bulunması sonucu yaşandığım, 2560 sayılı——– Kanununda dere ıslahı ve taşkınlara yönelik tedbir almak ile ilgili idareye verilmiş bir görevin bulunmadığını, içmesuyu havzası dışında bulunan dere yataklarının yerleşime açılması ve bu yerlerde yapılaşma faaliyetlerinde bulunulması ile ilgili olarak idarenin bağlayıcı karar alma ve yaptırım uygulama yetkisinin bulunmadığını, dayanak olarak ileri sürülen İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin ——— D.İş dosyasındaki tespit raporuna itiraz ettiklerini, bu nedenle tespit raporuna delil olarak dayanılamayacağını, tek taraflı olduğunu, gıyaplarında yapıldığını, itirazlarının kabul edilmemesi halinde sel olayının haksız bir eylem olarak nitelendirilebileceğinden haksız fiillerde de yasal faiz işletilmesi gerektiğinden davacı vekilinin bu yöndeki haksız faiz talebinin reddi gerektiğini beyanla, davanın husumetten ve esastan reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacının üzerinde bırakılmasına karar verilmesini vekaleten talep etmiştir.
Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu sel baskının de müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, dere ıslahının———–tarafından yapıldığını, ayrıca idarenin söz konusu yerle ilgili olarak eksikliğin giderilmesi husununda çevrede oturan vatandaşlardan topladığı şikayetleri ilgili mercilere ve sorumlulara ilettiğini belirterek, açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, davacı şirket tarafından, davalıların kusurlu davranışları nedeniyle uğradığı zararların tazmini talepli tazminat davasıdır.
Davacı şirket, ——- tarihindeki yağışlar nedeniyle derenin ıslahı sırasında gerekli ve yeterli önlemleri almayan davalıların kusurlu davranışları nedeniyle bodrum katının tamamen su altında kaldığını, zemin katında 20 cm su olduğunu ve hem fabrikanın bir süre kapalı kalarak kar kaybına, menfi ve müspet zararlara uğradığını, hem kapalı olduğu dönemde fazladan kira, elektirk, su gibi giderleri ödeyerek zarara uğradığını hem de Makine ve hammaddelerin ziyan olması nedeniyle maddi kayba uğradığını ileri sürerek maddi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
Davalı——- idari yargının görevli olduğunu, hizmet kusurundan söz edilebileceğini, ayrıca selin mücbir sebep sayılması gerektiğini, fabrikanın imara uygun olup olmadığının, ruhsatlı olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı —– Başkanlığı ise ——- belediyesinin sorumluluğunda olan olayda husumetten davanın reddinin gerektiğini ileri sürmüştür.
Davacı, davayı açmadan evvel İstanbul Anadolu 11. Sulh Hukuk Mahkemesinin —– İş sayılı dosyasında tespit yaptırmış, buna dayanarak —– değerinde hammadde ve Makine zararına uğradığını ileri sürmüştür.
Mahkememizce davacının zarar iddiaları ile ilgili, iki inşaat mühendisi, bir makine mühendisi, bir harita mühendisi, bir mali müşavirden oluşan beş kişilik bilirkişi heyeti görevlendirilmiş, rapor alınmıştır. Bilirkişiler, —–tarihli raporlarında “….meydana gelen yağışın meydana getirdiği akış miktarı,—— için afet sayılmayacak miktarda, öngörülebilir durum olup, yağışın meydana getirdiği su basması, yanlış şehirleşme ve yağmur yüzeysel suyunu tahliye edecek olan derenin ıslah çalışmalarının, usulüne uygun yapılmamasından + dere üzerine spor sahası vapılması+ dere bağlantı noktasındaki köprü ağzının kapalı olması+ menfez kapasitelerinin yetersiz seçilmesi gibi nedenlerden kaynaklandığını, bu çalışmalar —– tarafından yürütüldüğü için, su basması ile ilgili oluşan tazminata ilişkin hasardan—– kusurlu ve sorumlu olduğunu, ——— Başkanlığı, kendi sınırları içersinde, yani kendi sorumluluğu dahilinde, bu tip yerleşim yerlerindeki mesken+ işyeri + Fabrika veya işletmeleri, her türlü iskan + İşletme ruhsatını verme yetkisine sahip olduğunu, eğer ruhsat vermedi ise, ruhsatsız olarak işletilen bu tip tehlikeli alanlardaki faaliyetleri durdurmak + kapatmakla görevli olduğunu, belediyeler, bu tip öngörülebilir yağışlar sonunda, su baskınının oluşmasına neden olacak, dere ıslahı ve sanat yapıları imalat süreçlerini takip ederek, bilme, fenne, tekniğine göre realize edilmesini sağlamak amacı ile gerekli takip, tedbir ve hukuki önlemi almaları da, görevleri arasında olduğu, dava konusu yerin, bir fabrika olduğu da göz önünde tutulursa, dosyada bu tip girişimlerle ilgili olarak ibraz edilmiş hukuki bir eylem evrakına da rastlanmadığını, ——— öngörülebilir olan bu su basması konusunda, tedbir alma, önlem alma, engelleme, durdurma, yasaklama gibi sorumluluklarını, görevi olduğu halde, yerine getirmediği için kusurlu ve sorumlu olduğunu, ilaveten, bu tip öngörülebilir hasarlarda, fabrika sahibi veya işletmecisi tarafından, ——–Başkanlığı’na herhangi bir hasar durumunda tazminat talebinde bulunamayacağına dair noterden taahhütname verilse bile hukuken, belediye veya ruhsat veren sorumlu kurumun kusursuz sorumlukluklardan kurtulamayacağını, bu nedenle böyle öngörülebilir yağış sonrasında meydana gelen su baskınında tazminata esas masrafların meydana gelmesinde ———– Başkanlığı’nın kusurlu oldukları…” mütalaa etmişlerdir; bila tarihli ek raporlarında da “…. kök raporda belirtilen tazminat için talep edilen miktar olarak———— ibraz edilen tespit konulu —– tarihli bilirkişi heyet raporundaki —— TL tutarındaki tazminata heyetçe katılındığını, —– tarihli selden sonra davacı firmanın 4 aylık kira brüt ücret ve diğer giderlerinin —-TL olduğunu….” mütalaa etmişlerdir. —- TARİHLİ ikinci ek raporda ise “…dosya içindeki bilgilere göre davacı şirket kiracı olarak söz konusu binada bulunudğunu, davacı tarafın müterafik kusurunun incelenmesinde sel baskınına maruz kalan binanın bulunduğu yerde imar izni bulunduğunu, söz konusu binaya ait —— Belediyesince de ——— sayılı —– Belgesi de verildiğini, davacının sel yatağına ev yapan kişi konumunda olmayıp, kiracı olması ve dere ıslahı çalışmaları sırasında da dere kesitinin daraltılmış ve dere üzerine tesis edilen 80 cm’lik beton elemanlarının tıkanması nedeni ile müterafik bir kusurunun söz konusu olmadığı görüşü…” mütalaa edilmiştir.
Davacı, —– tarihinde talebini ıslah etmiş, ——— olmak üzere 856.888,35 TL talep etmiştir.
Davalı—yönünden dava; kamu hizmetinin hukuka uygun yürütülmediği iddiasına dayalı olarak açılmış ve davalı idarenin gördüğü hizmet bir kamu hizmeti ise de, faaliyetlerine özel hukuk kuralları altında yapmakta olması itibariyle, (TTK.nun 16/1 maddesi anlamında, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseselerin dahi tacir sayılması nedeniyle) tacir sayılır. Ayrıca Davalı —— kuruluşu hakkındaki 2560 sayılı Kanun’da da bu kurumun, genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetim yapılacağı, yıllık faaliyet ve yatırımlarının bilançolarda belirlenip, genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülüne göre düzenleneceği açıklanmıştır.—–Bu nedenle adli yargının görevli olduğu kabul edilerek, davalının idari yargı görev itirazlarına itibar edilmemiştir.
Belediye sınırları içindeki derelerin ıslahı, kamu yasaları uyarınca belediyelere verilmiş idari bir görevdir. Davacılar, davalı belediyenin yaptırdığı dere ıslah çalışması nedeniyle zarara uğradıklarını ileri sürerek belediyenin hizmet kusuru niteliğindeki eylemine dayandıklarına göre bu tür isteklerin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/1-b maddesi gereğince idari yargı yerinde tam yargı davası olarak ileri sürülmesi gerekir. Bu nedenle —-Belediyesi aleyhine açılman davanın yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.——-
Davacının maddi taleplerinin büyük bölümü, fabrikanın su baskını nedeniyle zarar gören makine, stok ve ekipman bedellerine ilişkindir. Davadan evvel yaptırılan tespit raporunun tek başına yeterli olamayacağı kesinse de, bilirkişi heyeti, gerekli incelemeleri yaparak bu rapora itibar etmiş olup, aradan geçen süre ve stok mallardaki değişiklikler de düşünüldüğünde sırf bilirkişi heyetince aynı değerin (724.690,44 TL) tespit edilmiş olması nedenine dayanarak, tekrar inceleme yaptırılmasında gerek/fayda görülmemiştir. Davacının bir süre fabrika çalışmadığı için kar elde edemediğine dair talepleri bakımından davacı şirketin, geçmiş yıllardaki satış hasılatına bakılmış, 2014 yılı cirosunun artış gösterdiği, diğer bir ifadeyle davacının kar kaybına uğramadığı anlaşılmış, kar kaybı adı altında istenen 24.309,56 TL talebin reddine karar verilmiştir. Davacı şirketin, tadilat sırasında üretim yapılamadığı halde, elektrik, su, işçi ücretleri, kira gibi zararları yönünden de bilirkişilerce kök ve iki ek raporda yapılan hesaplamalar mahkememizce denetlenerek bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiş ve yukarıdaki tespit ve gerekçelerle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1)Davanın;
A) Davalı———- Müdürlüğü yönünden KISMEN KABULÜNE;
1-Ziyan olan makine ve ham madde bedeli olarak istenen 724.690,44 TL nin haksız fiil tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline;
2-Kar kaybı, menfi, müspet zararlar olarak talep edilen 24.309,56 TL yönünden REDDİNE;
3-Ödenmek zorunda kalınan kira, işçilik ücretleri,elektrik, su, telefon vb. gideri olarak talep edilen 132.197,91 TL nin haksız fiil tarihi olan 16/06/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline;
B) Davalı ———- Başkanlığına karşı açılan davanın, HMK.nun 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından HMK.nun 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan REDDİNE;
2) Alınması gerekli 58.534,04 TL harçtan davacı tarafından peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 14.632,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 43.901,89 TL’nin davalı—— Müdürlüğü’nden tahsili ile hazineye irad kaydına,
3)- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 25,20 TL. başvurma harcı, 14.632,15 TL peşin ve ıslah harcın toplamı olan 14.657,35 TL’nin davalı —— Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 8.030,50 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%97,24 kabul %2,76 ret oranında ) olmak üzere 7.808,85 TL ‘nin davalı —- —- Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4)Davalı ——–l Müdürlüğü tarafından sarfedilen toplam 150 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren (%97,24 kabul %2,76 ret oranında ) olmak üzere 4,14 TL ‘nin davacıdan alınarak davalı ——- Müdürlüğü’ne verilmesine, kalan kısmın davalı —– Müdürlüğü üzerinde bırakılmasına
5) Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6) Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 48.225,53 TL nispi vekalet ücretinin davalı ——–l Müdürlüğü’nden alınarak davacıya verilmesine,
7) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen miktar üzerinden davalı —– Müdürlüğü vekili için takdir olunan 2.917,15 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ——- Müdürlüğü vekiline verilmesine,
8) Davalı ———- tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9) Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı —— vekili için takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —— verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ile davalı ———vekilinin yüzüne karşı, —-vekilinin yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 20/02/2019