Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1726 E. 2021/951 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1726 Esas
KARAR NO: 2021/951
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 02/12/2014
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- üzerinde ——- — — firmasına verdiğini,—- firması —— firması ile anlaştığını, —- firmasına ——- gelmesi sebebiyle söz konusu —- yapılamayacağının anlaşılması üzerine aynı işlemin yapılabilmesi için —- firmasının müvekkili şirketle irtibata geçerek işi birlikte yapmaları ve iş bitiminde taraflarınca ücretin müvekkili şirkete ödeneceği yönünde bir anlaşma sağladıklarını, bunun üzerine müvekkili şirkete ait —- akabinde müvekkiline ait —günü — yönündeki parçanın sökümü çalışmalarına başlandığını, gece —sularında ise sürücüsü — — çarptıktan sonra üst geçit çalışmaları için kapatılmış — halinde duran—–çarpması sonucu müvekkiline ait vincin kullanılamaz hale gelmesi nedeniyle yaya üst geçidinin kaldırılması çalışmalarının bir gün süreyle ertelendiğini, ——yönünün sökümünü izin belgesinde tarif edildiği şekli ile —– tamamen kapatıp trafiği yan yollara vermek suretiyle gerçekleştirildiğini, bu doğru uygulamanın bir önceki gün kazanın olduğu diğer istikamette her nedense uygulanmadığını, trafik akışının tamamen yan yollara verilmeden tek şeride düşürülerek sağlandığını ve söz konusu kazanın oluşmasına zemin hazırlandığını belirterek davanın kabulüne, müvekkilinin uğramış olduğu zararın tazminine, her türlü yargılama gideri ve avukatlık vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ——- vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir iş üstlendiğini, kendisine ortak olarak davacıyı seçtiğini ve birlikte iş yaptıklarını, ortaklara dışarıdan gelen bir eylem sebebiyle kusur isnadında bulunulamayacağını, davacı ortağını kusurlu görüyor ise bu aslında kendisinin kusurlu olduğunun kabulü anlamına geleceğini, müvekkilinin alması gerektiği belirtilen tedbirlerin esasında ortak olan davacının da yükümlülüğü olarak kabul edileceğini, alınmadığı iddia edilen tedbir ve bundan kaynaklanan kusur varsa bu davacının alması gereken tedbir olduğunu ve alınmamış bir tedbir var ise kusurun yine davacıda olduğunu, benim almadığım tedbiri ortağım alsaydı diyemeyeceğini, davacının oluşan hasarının tamamen ——- eylemlerinden kaynaklandığını belirterek davanın reddine, yargılama gideri, harç ve ücreti vekaletin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı olarak gösterilen —– dava konusu olay ve araçla herhangi bir ilgisi olmadığından davanın bu davalı yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmesini, olay yerine gelen trafik ekiplerince düzenlenmiş olan —-yol güvenliğinin sağlandığı, uyarı ve yön levhalarının olay yerinde bulunduğunu, kazaya etken yol sorununun bulunmadığını, kazanın oluşumunda —- plakalı aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen ve müvekkili şirkete sigortalı olan araç ile davacının sigortalısına ait aracın karıştığı —— tarihli kazanın müvekkili şirkete davacı tarafından ihbar edilmediğini, kazaya ilişkin belgelerin müvekkili şirkete ulaştırılmadığını ve bu nedenle de anılan kazaya ilişkin hasar dosyasının açılamadığını, dolayısıyla müvekkili şirket tarafından —-yaptırılarak kazada sigortalının kusur oranının ve davacının sigortalısının kaza nedeniyle gerçek zararının tespit edilme imkanının ortadan kaldırıldığını, kusur ve hasar incelemesi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —- vekili cevap dilekçesinde özetle; —-olan —-sırasında verildiği iddia edilen zararlardan dolayı —- tabi olmadığını —-pasif husumet ehliyetinin bulunduğunu —- tarafından verilen izin yazısında sözleşme hükümleri gereği müteahhit firmanın eksik yapılan hatalı yapılan imalatlar sonucu meydana gelebilecek her türlü hasar ve zarardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —vekili cevap dilekçesinde özetle; — plakalı aracın—tarafından yapıldığını, maddi tazminat talepleri yönünden sıralı sorumluluk gereği — teminatı tükenmeden — başvurulamayacağından cihetle zararın —- karşılanması gerektiğini bu nedenle müvekkili şirketin maddi tazminata ilişkin sorumluluğunun olmadığını, tarafların kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı —- cevap dilekçesinde özetle; dava konusu iddia ve taleplerin müvekkili idareye husumet yöneltilmesini gerektirir maddi ya da yasal izahının olmadığını, davacının iddialarının delillerle de ispat edilemediğini, idareye husumet tevcihini gerektirir herhangi bir illiyetin söz konusu olmadığını, — tarafından üst geçit ile ilgili kararlar alındığını, bu kararlara istinaden müvekkilinin herhangi bir kusurlu eyleminin olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, hukuki niteliği itibariyle — tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıya ait—— hasarlanmasından — değer kaybı ve kazanç kaybı tazminat talebine ilişkin davadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise; kazanın oluşumunda tarafları kusur durumu, zararın miktarı, tarafların zararın ne kadarından sorumlu oldukları hususunda uyuşmazlık olduğu tespit edilmiştir.
Kaza tespit tutanağı, —- dava konusu araçlara ——–üst geçidin kaldırılmasına ilişkin trafik akışının belirlenmesine ilişkin karar ve ilgili tüm belgeler—– dosyası, olayla ilgili ceza dava dosyası, poliçeler ve hasar dosyaları vs tüm deliller dosya içerisine alınmıştır.
Dava konusu kazanın oluşumunda tarafların kusur durumunun belirlenmesi için dosya —gönderilmiş, — tarihli raporda özetle; davalı sürücü —– kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu rapor edilmiştir.
Tarafların kusuru durumunun ve tazminat miktarının belirlenmesi için dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, —- tarihli bilirkişi heyet raporunda özetle; davalı sürücü — %100 kusurlu olduğu, davalı —- işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, kazaya karışan diğer sürücüler ve yolcuların kusurlu olmadığı, dava konusu aracın onarım bedelinin — değer kaybının — kazanç kaybının — toplam zararın— olduğu, sigorta şirketlerinin sadece onarım bedeli ve değer kaybı toplamı olan —ve sigorta limiti kadar sorumlu olacakları, —–dava öncesinde sigortaya başvurulmadığı, dava öncesinde temerrüt oluşmadığı rapor edilmiştir.
İtirazlar üzerine— tarihinde alınan ek raporda özetle; dava konusu kazada hasarlanan vincin kupa kısmının —- getirilen yeni kupa ile değiştirildiği,—- olduğu gibi iş makinalarında bu türlü değişikliğin değer kaybı oluşturmadığı, zira iş makinalarının çalışma koşullarına göre bu tür hasarlanmaların ve değişikliklerin olağan olduğu ve yüksek bir değer kaybı oluşturmayacağı, iş makinalarında değer kaybının belirlenmesi için otomobillerde olduğu gibi bir formülün bulunmadığı, hasarın durumuna göre ve piyasa koşullarına göre değerlendirilmesi gerektiği, —— kısmının — değiştirilmiş olması nedeniyle değer kaybının — olacağı, —- nedeniyle— —- kapatılmamış olması ile kazanın meydana gelmesi arasında illiyet bağının olmadığı, kök rapordaki hesaplamanın doğru olduğu rapor edilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; —tarihinde meydana gelen trafik kazasında, bilirkişi raporlarında belirlendiği üzere davalı —— %100 kusurlu olduğu, diğer araçların kusurunun bulunmadığı, üst geçit çalışması ile kazanın oluşumu arasında illiyet bağının olmadığı, davacıya ait ——— hasarlanmasından dolayı hasarın — olduğu, değer kaybının yukarıda bilirkişi raporu özetinde bahsedildiği gerekçesi ile — olduğu, kazanç kaybının ise — olduğu, davalı sigortaların sigorta limiti ile sınırlı sorumluluklarının olduğu, davalı — sürücü olarak diğer davalı — işleten olarak sorumluluklarının olduğu kanaatine varılmıştır.
Eldeki davada değerlendirilmesi gereken bir husus, husumet meselesidir. ———taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda —- olarak tanımlanmaktadır ve bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması zorunludur. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu —— hakka ilişkindir. —– hakkı dava etme yetkisi —- olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet —olarak adlandırılmaktadır. — hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada, davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu — hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası —- hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir ve bu karar davanın dinlenemeyeceğine ilişkin değil, esasına yönelik bir karar niteliğindedir. Davacı veya davalıdan birinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda verilecek olan red kararı o davadaki taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm oluştursa da, dava konusu hak ve taraf sıfatına sahip olan kişiler bakımından kesin hükümden söz edilemeyecektir. Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı —– ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve —- maddesinde yer alan ilk itirazlardan olmadığından davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse —– tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur.
Değinilmesi gereken başka bir husus ise; taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, Medeni Hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin Medeni Usul hukukunda büründüğü şekildir. Kimlerin taraf ehliyetine sahip bulunduğu Medeni Kanuna göre belirlenir— Buna göre, medeni haklardan istifade (hak) ehliyeti bulunan her gerçek (TMK m. 8) ve tüzel (TMK m.48) kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. —- Bu yönde, — —— bağlı olup, ayrı—- bağlı işyeri hakkında açılacak davanın, — karşı yöneltilmesi gerekir. Ancak, bu yasal gerekliliğe karşın, davanın— açılması sebebiyle, taraf ehliyeti —– yokluğundan reddedilemez. Çünkü davacının amacı —–dava etmektir. Davacı, davasını yanlış kuruma yöneltmekle, hasımda değil, temsilci de yanılmış olmaktadır. Bu durumda, temsilcide yanılgıya ilişkin yanlışlık düzeltilerek—- karşı husumet yöneltilmeli, dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek, bu davalının göstereceği deliller toplanmalıdır.
Nitekim 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tarafta iradi değişiklik” başlıklı ve “Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir…” şeklinde ifade edilen — maddesinin —fıkrası da bu yöndedir. Gerektiğinde ilgili taraf aleyhine de davayı teşmil edip, davalı olarak katılımı sağlanıp göstereceği deliller de dikkate alınarak varılacak sonuca göre hüküm tesis etmek gerektiği dikkate alınmalıdır “.
Her ne kadar davacı dava dilekçesinde —- davalı olarak göstermiş ise de; davalı —–tarafından davaya cevap verildiği, yine davacı tarafından dava dilekçesinde — —davalı gösterilmiş ise de, davalı— tarafından davaya cevap verildiği anlaşıldığından yukarıda belirtilen açıklamalar dikkate alınarak davacının dava dilekçesindeki bu hata HMK 124. Maddesi kapsamında değerlendirilmiş ve davalı olarak —- olduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalılar ——- davanın husumetten reddini talep etmiş iseler de, davacı tarafın bu davalıların kusuru bulunması gerekçesi ile davayı açtığı, kusur durumunun belirlenmesi için yargılamanın yapılması gerektiği, bu nedenlerle davalıların pasif husumetlerinin davanın açılışında mevcut olduğu anlaşıldığından bu davalılar yönünden usulden ret kararı verilmemiştir.
Davalı her ne kadar davalı — yönünden diğer davalı — olduğunu belirterek dava açmış ise de; bu davalının zararın meydana gelmesine sebep olan iş ile ilgili herhangi bir bağlantısının olmaması, belirtilen her iki şirketin farklı tüzel kişiliklere sahip olmaları dikkate alındığında bu davalı yönünden pasif husumet yokluğundan usulden ret kararı verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın— yönünden kabulü ile; — maddi tazminatın — yönünden — tarihinden, davalı——- sınırlı olmak üzere, diğer davalı ——- olan — davalılar—– müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ticari faiz talebinin reddine,
2-Davalılar ——yönünden davanın REDDİNE,
3—– yönünden davanın pasif husumet yokluğundan USULDEN REDDİNE,
4-Alınması gerekli — harçtan peşin alınan — peşin harç ve—tamamlama harcının mahsubu ile bakiye — harcın davalılar ——– — müşterek ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Davacı şirket tarafından dava açılırken yatırılan — başvurma harcı, — tamamlama harcının toplamından oluşan — davalılar ——- müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı şirket tarafından harç dışında harcanan — yargılama giderinin davalılar —— müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen — vekalet ücretinin davalılar —– müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen — vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılar ——-verilmesine,
9-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre belirlenen 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı —– verilmesine,
10-Artan gider avansının talep halinde yatırana iadesine,
Dair, Davacı vekili ile —- yüzüne karşı ve diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 09/09/2021