Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1569 E. 2021/200 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1569 Esas
KARAR NO : 2021/200
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/01/2008
KARAR TARİHİ : 04/02/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafla —- hizmeti sunulan—- isimli —- göndereceği yolcuların——– imzaladığını, bu sözleşme uyarınca davalı şirket işletmesi altında bulunan——– kendilerine oda tahsis edildiğini ve davacının kendisine tahsis edilen odalarda gerçekleşecek konaklamalarla ilgili olarak rezervasyon formlarını davalı şirkete göndermiş olduğunu, davalı şirketin de bu rezervasyonları onaylayarak davacı şirkete onay bilgisini bildirdiğini, davalı şirketin daha sonra ise sözleşmeye ve sözleşmeye uygun Davacı vekili tarafından kaleme alınan —— tarihli dava dilekçesinde özetle; “Davalı tarafla —— hizmeti sunulan —— isimli yabancı tur — göndereceği yolcuların———– imzaladığını, bu sözleşme uyarınca davalı şirket işletmesi altında bulunan —— kendilerine oda tahsis edildiğini ve davacının kendisine tahsis edilen odalarda gerçekleşecek konaklamalarla ilgili olarak rezervasyon formlarını davalı şirkete göndermiş olduğunu, davalı şirketin de bu rezervasyonları onaylayarak davacı şirkete onay bilgisini onaylara karşın ilk olarak davacı rezervasyonlarına konu çeşitli grupları otele alamayacaklarını bildirildiğini, bu grupların bedeli davalı tarafından karşılanmak üzere davalı oteli dışındaki otellerde konak/atıldığını, davalı şirketin, sözleşmede tahsise konu odaların kullanım bedeli ve şartları açıkça belirtilmiş olmasına karşın bu fiyatları değiştirdiğini, bunun kabul edilmesi gerektiğini bildirerek davacıya baskı yapmaya başladığını, ancak davacının, bu baskılara karşın çok zor olsa da sözleşme dışı bu uygulamaları onaylamadığını, sözleşmede yer alan fiyatların geçerli olduğunu ısrarla belirttiğini, davalı şirketin dava dilekçesinde ayrıntılı şekilde açıklanan rezervasyonlarının sözleşmede yer alan tahsis hükmüne ve bu hükme dayalı rezervasyon bildirimlerini onaylamış olmasına karşın daha sonradan reddedildiğini, bu grupların davacı tarafından bedeli ödenmek üzere başka otellerde konaklatıldığını, davalı şirketin son olarak, taraflar arasında imzalanan —– hükümlerine aykırı bir şekilde, onayı alınmış—— almadığını,—– önünde bekletildiğini, yolcuları getiren davacı personelinin otelden çıkarılmak istendiğini, bu baskı altında davacı danışmanlarından—– çağrılarak fiyat farkının geçmişe yönelik olarak kabul edildiğine ilişkin protokol başlıklı belge düzenlenip imzalatıldığını ve fark bedellerinin ise kredi kartından ve senet karşılığı olmak üzere tahsil edilerek grubun geç saatlerde otele kabul edildiğini, bu şekilde temsil yetkisi dahi olmayan davacı danışmanına imzalatılan, yolcuların—— —- bekletildiği, ———-anlamına gelen gelişmeler yaşandığı sırada, müzayaka hali koşullarında irade fesadı ile malul, hukuka aykırı, geçersiz protokol ile sözleşmeye aykırılık ortadan kaldırılmaya çalışıldığını, sözleşme fiyatları üzerinde bedellerin zorla tahsil edildiğini, Sözleşme süresi—- yılını da kapsamasına karşın, davalının ayrıntıları dava dilekçesinde belirtilmiş —– dair sözleşmeye uygun olarak gönderilen rezervasyonları onaylamadığını ve bu rezervasyonların onaylanmaması nedeniyle talep edilen grupların teyit edilmemesi nedeniyle bu grupların iptal edilmiş olduğunu ——- zarar oluştuğunu, öte yandan davalı şirketin sözleşme hükümlerini kötü niyetli ve haksız tutum ve davranışları neticesinde açıkça ihlal etmesi ——— karşı edimlerini yerine getiremediğini ve bu nedenle—— incoming hizmet sözleşmesinden kaynaklanan —— tutarında bir cezai şart ödemek zorunda kaldığını, davalı şirket aleyhinde sözleşmeye aykırı davranışları ile yol açtığı zararlara karşılık olarak işbu davanın ikame edildiği” hususları ifade edilmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı iddialarının asılsız olduğunu, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca davalıdan herhangi bir fazla tahsilat yapılmadığının,—— tarihli protokol ile taraflar arasındaki ticari ilişkinin tasfiye edildiğinin tarafların birbirlerini ibra ettiklerinin, yetkisiz temsilci ve müzayaka hali iddialarının asılsız olduğunu, davalı şirketin davacı şirketten tahsilatlarını ana sözleşme ve sözleşmede belirtilen muteber yazışma usullerine göre kabul edilen taahhütlere göre tahsilat yaptığını ve hiçbir zaman fazla tahsilat yapılmaksızın aradaki sözleşmenin ve ticari ilişkinin——- tarihli protokol ile sonlandırıldığını, davacının aradaki ticari ilişkinin her safahatında yetkilisi olduğunu beyan ettiği ve ticari işlerini yürüttüğü ticari mümessili——- sadece yetkisiz bir danışman olduğunu beyan etmesinin kötü niyetli olduğunu, —- tarihli protokolün sadece—– tarafından değil, taraflar arasındaki cari ——- tarihli sözleşmeyi yetkili acente temsilcisi sıfatıyla imzalayan davacının—— imzalamış olduğunu, dolayısıyla———- olduğu gerek ticari ilişkinin her safhasında bulunması, gerek şirket kaşesinin kendisine verilmesi, gerekse yetkili şirket temsilcisi——— protokolün yapılması esnasında yetkilendirmesiyle sabit olduğunu, bir an için —— yetkisiz olduğu düşünülse dahi yetkili —— imzası olması sebebiyle fesih ve ibraya dair—— olduğunu, tacirler arasında müzayaka hali iddiasının dinlemeyeceğini ve somut uyuşmazlıkta da müzayaka hali iddiasının gerçekleşmediğini, bir an için müzayaka iddiasının—- tarihi itibariyle gerçekleştiği varsayımında davacı tarafın —– tarihinde iddia edilen—– hali sona erdikten sonra ve müşteriler odalarına yerleştikten sonra hiçbir ihtirazı kayıt konulmaksızın ve menfi tespit davası açmaksızın protokolde bahsi geçen senedin ödendiğini ve bu hususu ticari defterlerine kaydetmek suretiyle protokole ve fiyatlata muvafakat etiğini, davanın — ay gibi uzun bir süre sonrasında açıldığını, aradan bu kadar uzunca bir süre geçmesi ve aradaki yazışmaların hiçbirinde itiraz edilmemesinin dahi sözleşmeni yetkili kişilerce imzalandığının ve müzayakanın olmadığının en somut delili olduğunu, manevi tazminat isteminin de diğer istemleri gibi usule ve yasaya aykırı olduğunu, davacı iddialarının soyut olduğu” ifade edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
——-gerekçesinde;
“Dava, hukuki niteliği itibari ile, taraflar arasında imzalanan —— tarihli tasfiye protokolünün BK. 21.maddesi uyarınca gabin —– nedeni ile iptali ve taraflar arasında imzalanan —–sözleşmesinin davalı tarafça ihlali sonucu uğranılan maddi ve manevi zararların tazmini isteklerine ilişkindir.
Yöntemine uygun duruşma açılmış taraf kanıtları toplanmıştır. Uyuşmazlık noktaları resen belirlenerek sonuca gidilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan—- tarihli tek satıcılık ve tahsis sözleşmesi ile—— tarihli protokol başlıklı belge dosyamıza sunulmuştur. Taraflar diğer belge ve delillerinin örneklerini dosyaya sunmuşlardır. Taraf tanıkları dinlenmiştir. Tanıklar müzayaka iddiası konusundaki iddia ve savunma hakkında ve davacı şirket adına hareket edenlerin yetkileri konusunda beyanda bulunmuşlardır. Deliller toplandıktan sonra dosyaya sunulan deliller ve taraflara ait ticari defterler üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak uzman bilirkişi kurulundan—- tarihli kök rapor ve ——tarihli ek rapor alınmıştır.
Taraflar arasında—- tarihli tek satıcılık sözleşmesinin imzalandığı ihtilafsızdır. Davacı,—– tarihli protokolü imzalayan kişilerin davacı şirketi temsil yetkilerinin bulunmadığını, bir an için yetkili oldukları benimsense bile protokolün —— altında imzalandığını, bu nedenle protokol ile bağlı olmadıklarını iddia etmektedir.
—- tarihli protokolde davacı, davalıyı, ——- tarihli sözleşmelerden doğan tüm hakları yönünden ibra ettiğinden ve sözleşmeler karşılıklı irade ile feshedildiğinden, bu davanın çözümü için öncelikle bu protokolün davacı için bağlayıcı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Protokolü davacı adına ——– Ayrıntısı bilirkişi kurulu kök raporunda vurgulandığı üzere,——– gibi hareket ettiği görülmektedir. Ticari mümessilin ibra yetkisi bulunmadığı düşünülse bili bu protokolü davacı şirket adına imzalayan —- – göre, —- tarihli —– göre üç yıl süreyle —— seçildiği, şirketi tek başına atacağı imza ile temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, görevden alındığına dair protokol tarihine kadar tescil ve ilan edilmiş bir karar bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle,—– davacı şirketi temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu, ——- tarihli protokolün bu nedenle davacı yönünden bağlayıcı olduğu sonucuna varılmıştır.
Protokolün müzayaka altında imzalanıp imzalanmadığının ve BK.21.maddesi uyarınca, gabin nedeniyle sözleşmenin davacı yönünden bağlayıcı olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi: Protokol—— tarihinde imzalanmış, protokol uyarınca kredi kartından ödeme yapılmış, ayrıca davacı yetkilileri tarafından davalıya bono verilmiştir. Bu bononun, turistler otele yerleştikten sonra davacı tarafından ödendiği ihtilafsızdır. Davacı vekili, turistlerin yaz sıcağında otel kapısında bekletildiğini, bu nedenle müzayaka altında protokolün imzalandığını iddia etmişse de, aynı bölgede aynı kalitede başka otellere turistlerin yerleştirilmesi mümkün iken protokolün imzalanmasında müzayaka halinden söz edilemeyecektir. Gerek davacının protokol tarihinde ekonomik olarak zor durumda bulunmaması, gerekse turistlerin aynı bölgede başka otellere yerleştirme olanağının bulunması nedeniyle davacının müzayaka iddiası yerinde görülmemiştir. Protokol ile taraflar sözleşmeyi, karşılıklı iradeleriyle feshetmiş olup, aynı zamanda davacı davalıya ibra da etmiş olduğundan davanın reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.” şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
——— ilamında;
“1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile protokol tarihi itibariyle davacı şirket adına protokolü imzalayan ——- şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemenin,—– davacı şirketi tek başına atacağı imza ile temsil ve ilzam yetkisinin bulunduğu yönündeki gerekçesi yerinde değilse de yine protokolde hem kendi adı hem de davacı şirket kaşesi üzerinde imzaları bulunan——davacı şirketin ticari mümessili olduğu ve davaya konu protokole konu hususların 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 450/2. maddesinde düzenlenen işlerden de olmadığı, bu durumda söz konusu protokolün temsil yetkisi açısından davacıyı bağlayıcı nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava,—— altında imzalatılan geçersiz protokol sonucu davacının uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir.Davacı, davalı ile imzalamış olduğu —— hükümlerine davalının aykırı davrandığını, sözleşmede yer alan fiyatları tek taraflı olarak değiştirdiğini, son olarak onay verdiği—- grubu otele almadığını, yolcuların otel önünde bekletildiğini ve bu baskı altında davacı şirket danışmanlarından—– çağrılarak fiyat farkının geçmişe yönelik kabul ettirildiğine ilişkin protokol başlıklı belgenin düzenlenip imzalatıldığını, fark bedellerin kredi kartından ödenmek ve senet verilmek suretiyle grubun geç saatlerde otele kabulünün sağlandığını, bu şekilde müzayaka halinde imzalatılan protokolün geçersizliğini iddia ederek, maddi ve manevi tazminat istemlerinde bulunmuştur.Mahkemece, davacının protokol tarihinde ekonomik olarak zor durumda bulunmadığı, turistleri aynı bölgede başka otellere yerleştirme olanağının olduğu, bu nedenlerle—— iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bir davada davanın dayandırıldığı olayları, maddi vakıaları ve delilleri bildirmek, göstermek davanın taraflarına; olayların hukuki değerlendirmesi ile olaya uygulanacak yasa hükümlerinin tayini ise mahkemeye aittir.Somut olayda davacı, davaya konu protokolü—— altında imzaladığı iddiasıyla geçersizliğini ileri sürmüş ise de iddia edilen ve tanık beyanlarıyla da kanıtlanan maddi vakıalara göre, protokolün imzalandığı —– tarihinde davalıya ait otele gönderilen davacı müşterilerinin davalı tarafça otele alınmadığı, müşterilerin otelin önünde bekletildiği, müşterilerin daha fazla mağdur olmaması için davaya konu protokolün davalı tarafça yaratılan baskı ve zorlama altında davacı şirket yetkililerince imzalandığı, bundan sonra müşterilerin otele alındığı anlaşılmıştır.Bu durumda, protokolün geçersizlik nedeni olarak ileri sürülen vakıaların müzayaka kapsamında değil, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 29 ve devamı maddelerinde düzenlenen ikrah kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.İkrah, hukuka aykırı şekilde yapılan tehditle istenilen irade beyanında bulunulmadığı takdirde bir kimsede bir kötülüğe maruz kalacağı kanaati uyandırılması, o kimsenin korkutulmasıdır.Yaratılan bu korku yüzünden akit yapma hususunda irade beyanında bulunan kimsenin iradesinin oluşumu sakattır.Bu sakatlık akdin muteberliğini etkiler —— Buna göre, mahkemece davacı iddialarının bu kapsamda değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın yanlış nitelenmesine dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir.” şeklinde kararın BOZULMASINA karar verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava,——- altında imzalatılan geçersiz protokol sonucu davacının uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkememizce bozma kararına uyulmuş, bozma kararı sonrası dosya bilirkişi heyetine tevdi edilerek bilirkişi raporu aldırılmıştır. Dosyada da birden çok bilirkişi raporu alınmıştır. Mahkememizce — tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Davacının maddi tazminat talepleri kapsamında; davalının —- tarihleri arasında ve —- tarihleri arasında davacının sözleşme gereğince getirdiği turistleri otele kabul etmediği ve daha sonra davacının ticari temsilcisinin müzayaka altında imzalatılan geçersiz protokol sonucu davacı şirketi,n zarara uğradığı sabittir. Zararın hesaplanmasında —-tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınmış, —- tarihleri arasında kabul etmediği gruplar için ödenen konaklama bedeli farkı olan — ve davalının—- tarihleri arasında kabul etmediği gruplar için ödenen konaklama bedeli farkı olan —– davalının eylemleri nedeniyle oluştuğu sabit olduğundan bu kısım yönünden davanın kabulüne karar verilmişitir.
Taraflar arsında fiyat artırım sözleşmesinin— tarihinde imzalandığı, fiyat — sözleşmesinin——- kapsadığı, fiyat artışının ——tarihli protokolden önce imzalandığı ve geçerli olduğu, fiyat artışı nedeniyle herhangi bir fark alacağının oluşmadığı, otele alınmayan yolculara otel değişikliği sebebiyle ödenen cezalar ile ilgili talebin ispatlanamadığı, davacının tesise alınmayan yolcular için ödemek zorunda kaldığını iddia ettiği cezai şart bedelinin ispatlanamadığı,—— yılına dair talep edilen grupların teyit edilmemesi dolayısıyla doğan zararların ispatlanamadığı, davacının Israair’e ödemek zorunda kaldığı—–cezai şart talebinin ispatlanamadığı anlaşıldığından bu talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Manevi tazminat yönünden ise;—– sayılı ilamında belirtildiği üzere; ”Tüzel kişilerin manevi tazminat talep edip edemeyeceği tartışmalı olmakla birlikte hukuk düzeninin tüzel kişileri hukuk sujesi olarak tanıdığına ve onlara ad, şeref ve itibar gibi kişisel varlıklar bahşedilmiş olduğuna göre, kişisel varlıklara yapılan saldırı nedeniyle elem ve ızdırap duymayacaklarından söz edilerek tüzel kişilerin manevî tazminat adı ile bir paranın ödetilmesi davası açamayacaklarını kabul etmek yasa koyucunun amacına aykırı düşecektir. Gerek Medenî Kanun ve gerekse Borçlar Kanunu yalnız gerçek kişilerin değil, aynı zamanda tüzel kişilerin de kişisel haklarını korumaktadır. Günümüzde—– tarafından yaygın olarak benimsenen görüş, gerçek kişilere özgü olanlar dışında kalan kişilik haklarında tüzel kişilerin de manevi zarara uğrayabileceğini ve bu nedenle manevi tazminat talebinde bulunabileceğini kabul etmektedir.” şeklindedir. Ancak davacı tüzel kişinin manevi tazminata hak kazanabilmesi için manevi tazminat koşullarının gerçekleşmiş olması gerekmektedir. Davacı her ne kadar davalının sözleşme konusu edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle manevi tazminat talep etmiş ise de; tarafların sözleşme konusu edimlerini yerine getirmemiş olmaları karşı tarafın manevi tazminat talep etme şartlarını taşımasına yeterli olmadığı, davacının varsa bu konusu maddi zararlarını talep edebileceği, sırf sözleşme konusu edimi yerine getirilmemesinin manevi tazminata hak kazanılması için yeterli olmadığı, somut olayda da davalı tarafın edimini yerine getirmeme haricinde davacının şeref ve itibarını sarsacak bir eyleminin olmadığı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının —– tarihleri arasında kabul etmediği gruplar için ödenen konaklama bedeli farkı olan ——itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının —– için açılmış bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte ve davalının —– tarihleri arasında kabul etmediği gruplar için ödenen konaklama bedeli farkı olan —– tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca devlet bankalarının—- için açılmış bir yıl vadeli mevduata uyguladığı en yüksek faizi oranında işleyecek faizi ile birlikte toplam —–davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacının diğer maddi tazminat taleplerinin ispatlanamadığı için REDDİNE,
3-Davacının manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığı için REDDİNE,
4-Maddi tazminat yönünden, alınması gerekli —- harçtan davacının yatırmış olduğu —– peşin harcın mahsubu ile kalan — harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Maddi tazminat yönünden, davacı tarafından dava açılırken yatırılan —peşin harç, — başvuru harcı olmak üzere toplam —- harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Maddi tazminat yönünden, davacı tarafından harç dışında harcanan — yargılama giderinden kabul ve ret oranına göre hesaplanan——-davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Maddi tazminat yönünden, davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 9.608,58-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Maddi tazminat yönünden, davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.095,86 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Manevi tazminat yönünden, alınması gerekli 59,30 TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Manevi tazminat yönünden, taraflarca herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
9-Manevi tazminat yönünden, davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 4.080,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
10-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 04/02/2021