Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1396 E. 2020/236 K. 03.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1396 Esas
KARAR NO : 2020/236
DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ : 03/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 05/08/2013 tarihinde franchising sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşmeye istinaden müvekkili olan şirketin —– adresindeki restorantı içindeki yeni ekipmanlarıyla birlikte işletmek üzere devraldığını, müvekkili şirketin devir bedeli olarak 186.794,00 TL (80.000,00 USD) ekipman bedeli olmak üzere davalı şirkete toplam 180.000,00 USD havale ile ödendiğini, davalı şirket ile yapılan sözleşmenin 04/04/2014 tarihinde tarafların karşılıklı iradeleri ile feshedildiğini, davalı şirket yetkililerinin, —— adresindeki işletmede bulunan ve bedeli müvekkili olan şirketçe ödenen toplam 186.794,00 TL değerindeki ekipman ve diğer elektronik cihazları haksız olarak zilyetliğinde tuttuğunu, müvekkili şirket yetkilisi olan—– dava konusu mutfak demirbaş ekipmanlarını ve diğer elektronik cihazlarını almasının davalı şirket yetkilileri tarafından engellendiğini, davalı şirketin franchising sözleşmesinin feshinin ardından müvekkili şirkete ait olan mutfak demirbaş ekipmanları ve diğer elektronik cihazları değişik işletmelerinde uzun süre kullanıldığını, müvekkili şirket yetkilisi —- davalı şirket yetkilileri ile defalarca iletişime geçtiğini ancak davalı şirket yetkililerinin mutfak demirbaş ekipmanlarının ve diğer elektronik cihazların kendilerinde olduğunu ikrar ettiklerini, davalı şirketin müvekkilini oyalayarak ekipmanları vermediğini, ekipmanların davalı şirket tarafından kullanımından dolayı yıprandığını, müvekkili tarafından davalı şirkete noterlikten ihtarname gönderilerek iade edilmeyen mutfak demirbaş ekipmanlarının bedeli olan toplam 186.794,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte 7 iş günü içerisinde müvekkili şirkete ödenmesini, aksi takdirde doğmuş ve doğacak olan tüm maddi zararların tahsil edileceğinin ihtar edildiğini, ancak davalı şirketin ihtarnameye cevap vermediğini, ekipman bedellerini bedellerini de ödemediğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ihtar tarihinden itibaren işleyecek ticari reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davacı karşılıklı fesih protokolü imzalayarak birbirlerini ibra ettiklerini, karşılıklı imzalanan fesih ve ibra protokolüyle sadece davacının ibra edilmiş olduğunun müvekkilin ise davacıya borçlu kaldığının düşünülmesinin imkansız olduğunu, müvekkil şirketin ekipmanları kullanmadığını, davacının yeni bir restoran açıp işletmeye başlatmadığından uğradığı zararının olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla aleyhe hüküm verildiği takdirde yalnızca ekipmanların iadesi şeklinde hüküm kurulması gerektiği, davacının işlettiği restorana ait ekipman ve inşaat dekorasyon bedeli faturaları müvekkil şirket tarafından düzenlenip davacının bildirdiği adrese gönderilmesine rağmen davacının haksız olarak faturaları iade ettiği, davacının iddia ettiği biçimde 186.794,00-TL tutarında bir fatura olmadığını, proforma faturanın kesin fatura ve delil niteliğinin bulunmadığını, davacının müvekkili olan şirkete ve franchising sözleşmesine göre ürünleri tedarik ettiği grup şirket —– olan borçlarının silinmesi ve erken fesih nedeniyle tazminat ödememesi karşılığında tüm cihaz, ekipman, malzeme ve yatırım bedelini müvekkiline bırakıp sözleşmeyi feshettiğini, müvekkili şirketin ve sözleşmeye göre ürün sevkiyat ve tedarikini gerçekleştiren —– şirket ——- ticari defter ve kayıtları incelendiğinde davacının müvekkili şirkete borçlu olduğunun görüleceğini bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle taraflarca düzenlenen 05.08.2013 tarihinde düzenlenen franchising sözleşmesinin feshi kapsamında davalıda bulunan ekipmanların bedelinin davacıya ödenmesi, mümkün değilse ekipmanların iadesi ile ekipmanların 6 aydır davalıda bulunması sebebiyle uğranılan maddi zararın tahsili istemli alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın 04/04/2014 tarihli taraflar arasında imzalanan fesih protokolü ile ibraname kapsamında ekipmanların bulunup bulunmadığı, bulunmuyor ise ekipmanların bedeli hususunda toplandığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında taraflarca sözleşme örneği, fesih protokolü ve bir kısım mail yazışmaları sunulduğu görülmüştür.
Dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin dosya Mahkememizce re’sen seçilen makine mühendisi ve ticaret hukuku konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdii edilmiş olunup, bilirkişi heyetinin 19/06/2016 tarihli heyet raporunda özetle: “Proforma faturada görülen ekipmanların depoda olmasına ve davacı tarafın ekipmanları kullandıkları yönünde görüş belirtmesine rağmen fatura ile proforma faturadaki ortak iki kalem dışında diğer kalemlerin faturalandırılmadığı ya da restoran dekorasyon bedeli adı altında faturalandırıldığı, ekipmanlara ait gerçek faturada görülen ekipmanlardan 14 ekipmanın proforma faturada olmadığı, depoda inceleme esnasında olduğu, davacı tarafın ekipmanları kullandığı yönünde beyanda bulunduğu, depoda teslim edilen ürünler ile depoda tespit edilemeyen ürün bedellerinin toplamının 137.588,00-TL olduğu, ibranamedeki ibare ile fesih protokolündeki ibra düzenlemesi tarafların franchising sözleşmesinden kaynaklanan aylık —– bedeli, ham madde bedeli, kira bedeli, erken fesih nedeni ile talep edebilecek cezai —–Talepler ile müsbet ve menfi zararları kapsadığını, taraflar arasındaki sözleşmede dekorasyon bedeli verileceğine ilişkin bir hüküm olmaması, proforma fatura ile fatura bedelinin örtüşmesi, davalının yedinde bulunduğunun tespiti neticesinde davacının 21.07.2014 tarihli faturaya itirazlarının haklı olduğu kanaatine varıldığı, bu faturanın ibraname düzenlendikten sonra düzenlenmesi karşısında dava konusu makine ve ekipmanın ibra sözleşmesinin kapsamı dışında olduğu görüş ve kanaatine varıldığı, davalının yoksun kalınan kazanç talebinin şartlarının oluşmadığı kanaatine varıldığı, teknik bilirkişinin hesapladığı aylık 2.300,00-TL davalının talep ettiği anlamda tazminat olmadığı, haksız kullanım bedeli olduğu ve davacının bu yönde bir talebinin olmadığı görüş ve kanaatine varıldığı” şeklinde raporu Mahkememize sunmuşlardır. Bilirkişi raporuna itirazlar doğrultusunda mahkememizce bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Bilirkişilerin 11/01/2017 tarihli ek raporunda özetle: “Davacının dava konusu ekipmanları iade bedelinin ödenmesi talebinin —– Maddelerinde düzenlenen ibra kapsamında kalmadığını, franchising sözleşmesinin 4. Ve 17. Maddesi ve dahi davalı vekilinin davaya cevap dilekçesindeki söz konusu makine ve ekipmanların ibra protokolü ile davalı müvekkiline ait olduğu yolundaki beyanlarının ibra öncesi mülkiyetin davacıda olduğunu kabul anlamına gelmesi veçhile söz konusu ekipmanların mülkiyetinin davacıya ait olduğunun kabul edildiğini, mülkiyet davacıya ait olan dava konusu ekipman ve malzemenin davalı tarafından haksız olarak iade edilmediği ve iadesinin gerektiği, mahkemece bedel iadesine karar verildiği takdirde makine ve ekipman bedelinin toplan 137.588,00 TL olduğunu, davalının yoksun kalınan kazanç talebinin ispat zımmında bir delil bulunmadığı ve ispat edilemediğini, teknik bilirkişi tarafından hesaplanan aylık 2.300,00 TL’nin davalının talep ettiği anlamda bir tazminat olmadığını, haksız kullanım bedeli olduğu ve davacının bu yönde bir talebinin bulunmadığı yolunda görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Davacı vekili bilirkişi raporu uyarınca 23/09/2016 havale tarihli dilekçesi ile talep ettiği 1.000,00-TL tutarındaki kazanç kaybı ve haksız kullanım tazminatı taleplerini 12.800,00-TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekilinin rapora itirazları kapsamında franchising konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmış olup, bilirkişinin 09/05/2017 tarihli raporunda özetle: “Uyuşmazlığa ilişkin sağlıklı bir değerlendirmede bulunabilmek için dava konusu ekipmanların ibraname kapsamında kalıp kalmadığının tespitinin gerektiği, bu tespitin yapılabilmesi için de ekipman tedariki ediminin franchise sözleşmesinin asli unsurlarından olup olmadığının değerlendirilmesinin büyük önem arzettiğini, doktrinde franchising sözleşmelerinde ekipman tedarikinin franchising alanı destekleme borcu olarak asli edimlerden sayıldığını, somut olay bakımından değerlendirme yapıldığında ise sözleşmenin 2.3 ve 3.11 maddeleri gereğince işyerinin ekipmanlarla birlikte devir alındığının anlaşıldığı, sözleşme ve dosya kapsamı incelendiğinde bu ekipmanların mülkiyetinin davacıya devredilmesi yönünde olmadığı, yalnızca franchise ilişkisi devam ederken davacının kullanımı için işyeri ile birlikte ekipmanların teslim edildiği, zira ödemelerin franchise bedeli adı altında yapıldığının anlaşıldığı, taraflar arasında imzalanan ibraname içeriği incelendiğinde ise, tarafların sözleşmeden kaynaklı her türlü alacaklarından ibra ettiği, bu ibranamenin sözleşmeden doğan tüm alacak ve hakları kapsadığının anlaşıldığı, taraf iradeleri yorumlandığında ve ekipman tedarikinin sözleşme kapsamında olduğu göz önüne alındığında ekipmanla ilgili yükümlülüklerin ibraname kapsamında olduğu kanaatine varıldığı, bu nedenle davalının ekipman iade ve tazminat borçlarının olmadığı” görüş ve kanaati ile raporunu ibraz etmiştir. Tarafların rapora itirazları doğrultusunda Mahkememizce re’sen seçilen başka bir franchising sözleşmesi konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmıştır. Bilirkişinin 03/07/2018 tarihli raporunda özetle: “Taraflar arasındaki sözleşmenin 4.17. Maddesinden dava konusu ekipmanların davacının mülkiyetinde olduğu kanaatine varılabileceği, sözleşmenin sona ermesi ile de işbu malların davacıya ait olabileceği, araştırılması gereken konunun davacının ibraya mukaddem böyle bir hakkı var iken ibranın lafzından bu alan dışında yer alan hususları mı kapsadığı yoksa bu çekişmeli hususu da ihata edip etmediğinin olduğu, ibranamede ibra olunan esasların ibranamede ayrıntılandırılması gerektiği bir temel gereklilik olarak sayın mahkemece benimsenirse davacının davadaki anlatımlarına dayalı istemin kabul koşullarının tekemmül ettiği fikri galabe çalacağı, sayın mahkemece taraflar arasındaki ibra ilişkisinin dava konusu ekipmanları da kapsadığı düşünüldüğünde bu seçenekte davacının davalıdan herhangi bir alacak talep etme hakkının olmadığı sonucuna varılabileceği görüş ve kanaatine varılmıştır” şeklinde iki ihtimalli raporunu Mahkememize sunmuştur.
Uyuşmazlığın tacirler arasında olması ve ekipmanların defterlere işlenip işlenmediği işlendi ise hangi miktar üzerinden ne şekilde işlendiği hususlarında defterlerin incelenmesi gerektiği anlaşılarak Mahkememizce tarafların ticari defterlerin incelenmesi için taraflara gün verilmiş, tarafların inceleme günü defterlerini sunduğu görülmüştür. Mahkememizce re’sen seçilen mali müşavir bilirkişi 14/06/2019 tarihli raporunda özetle: “Davacı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmadığını ticari defterlerinin sahibi aleyhine delil kudretine haiz olduğunu, davalı tarafın usul ve yasaya uygun olarak tutulmuş ticari defterlerinin sahibi lehine delil kudretine haiz olduğunu, —– tarihinde akdedilen fesih protokolü ile tarafların birbirlerini ibra ettiklerini, davacı tarafın aleyhine delil kudretine haiz ticari defterlerindeki kayıtlara göre 31/12/2014 tarihi itibari ile tesis, makine ve cihazlar hesabında sadece——– nolu fatura ile alınan 25.423,73 TL KDV hariç tutarındaki fırının kayıtlı olduğunu, davacı taraf ticari defterlerinde kayıtlı başkaca makine ve cihaz bulunmaması ile dava konusu ekipmanların zilyetliğinin davalı tarafın rızasıyla devredilmesi birlikte değerlendirildiğinde dava konusu ekipmanların da fesih protokolü ile yapılan ibranın kapsamı dâhilinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır” şeklinde raporunu mahkememize sunmuştur.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kapsamında öncelikle ibranın niteliğine değinmek gerekmiştir. Türk Hukukunda ibra sözleşmesi 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, kabul edilen Kanunun 132’nci maddesinde “Borcu doğuran işlem kanunen veya taraflarca belli bir şekle bağlı tutulmuş olsa bile borç, tarafların şekle bağlı olmaksızın yapacakları ibra sözleşmesiyle tamamen veya kısmen ortadan kaldırılabilir” şeklinde kurala yer verilmiştir. İbra, borçluyu borcu ifa etmeden borçtan kurtarmak hususunda alacaklı ile borçlunun anlaşmasıdır. İbra, alacaklının borçluya yaptığı bir kazandırmadır. Borçlunun pasifinin azalması tarzında malvarlığında çoğalma meydana gelmektedir. İbra borcu sona erdirir. Aksi anlaşılmadıkça ibra borcun tamamı için yapılmıştır.—–
Görüldüğü üzere Mahkememizce alınan ilk rapor ekipmanların ibraname kapsamında kalmadığı, bir sonraki rapor ekipmanların ibraname kapsamında kaldığı ve son olarak 03.07.2018 tarihli rapor ise iki seçenek halinde Mahkememizce bu hususun takdir edilmesi gerektiği görüş ve kanaatleri ile raporlarını tanzim etmişlerdir. Taraflar arasındaki franchising sözleşmesinin 4.17. Maddesi yorumlandığında ekipmanların davacıya ait olduğu sonucuna varılması mümkün ise de; bu sözleşmeden sonraki tarihte imzalanan 04/04/2014 tarihli fesih protokolü açıkça: “Taraflar işbu fesih protokolü uyarınca franchising sözleşmesinin süresinden önce sona ermesi nedeniyle birbirlerinden hiçbir nam ve/veya ad altında alacak ve/veya tazminat talebinde bulunmayacakları hususunda mutabakata varmışlardır. Taraflar 05/08/2013 tarihli franchising sözleşmesinin karşılıklı feshedildiği işbu sözleşmeden kaynaklı birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını ve karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettiklerini kabul ve beyan ederler.” şeklinde düzenlenerek taraflar arasında ibraname içerikli yeni bir anlaşma yapıldığı açıktır. Yukarıda bahsedildiği gibi ibra borcu sona erdirir. Davanın tarafları eldeki dava açılmadan önce hiçbir sınırlama olmaksızın francihising sözleşmesinden kaynaklı birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını karşılıklı birbirlerini ibra ettiklerini beyan etmiş olup, ekipmanları ise işbu ibraname kapsamı dışında bırakmamışlardır. Davacı vekili ekipmanların kendilerine ait olması sebebiyle fesih protokolüne dahil olmaması gerektiğini beyan etmiş ise de; ibraname ile davalı yedinde bulunan ve davacının hakkı veya alacağı olan her şey kayıtsız şartsız ibra edilmiş ve tarafların birbirlerine karşı olan yükümlülükleri sona erdirilmiştir. Bu nedenle bu protokole ekipmanların da dahil olduğu kanaatine varılmış ve davanın reddi gerekmiştir. Üstelik taraflara ibraname ekinde bazı hak ve yükümlülükler yüklenmiş ise de ekipmanlar ibraname ekinin kapsamı dışında bırakılmış, ekipmanlara ilişkin ayrıca bir düzenleme yapılmamış olunup, ekipmanların kayıtsız şartsız hak ve alacakların ibra edildiği maddeye dahil olduğu anlaşılmıştır. Yine mail yazışmalarında davalının ekipmanları davacıya iade edeceğine dair somut hiçbir beyan olmadığı da anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davanın, taraflar arasında 05.08.2013 tarihinde düzenlenen franchising sözleşmesinin feshi kapsamında davalıda bulunan ekipmanların bedelinin davacıya ödenmesi, mümkün değilse ekipmanların iadesi ile ekipmanların 6 aydır davalıda bulunması sebebiyle uğranılan maddi zararın tahsili istemli alacak davası olduğu, uyuşmazlığın ise 04/04/2014 tarihli fesih protokolüne ekipmanların dahil olup olmadığı konusunda toplandığı anlaşılmış, Mahkememizce alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olsa da esasen bu çelişkinin hukuki değerlendirmeden ibaret olduğu ve Mahkememizce de giderilebileceği anlaşılmış, taraflar arasında akdedilen ve inkara uğramayan 04/04/2014 tarihli fesih protokolünde tarafların sözleşmeden kaynaklı birbirlerinden hiçbir hak ve alacaklarının kalmadığını ve karşılıklı olarak birbirlerini ibra ettiklerini anlaşılmış, ekipmanların da sözleşmeden kaynaklı olduğu ve istisna bırakılmaksızın(ek hariç) tarafların birbirlerinde olan hak ve alacaklarını ibra ederek, borcu sona erdirerek davacının davalıdan herhangi bir alacak hakkının kalmadığı anlaşılmış, hal böyle olunca açılan davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 54,40-TL harçtan peşin alınan 3.207,10-TL harcın ve 219,00-TL ıslah harcının mahsubu ile artan 3.371,70-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından sarf edilen toplam 734,20-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan —- 13. gereği 22.491,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.