Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1321 E. 2019/1287 K. 03.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1321 Esas
KARAR NO: 2019/1287
DAVA : Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 16/09/2014
KARAR TARİHİ: 03/12/2019
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Kooperatif Üyeliğinin Sona Ermesi Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kooperatif üyesi olduğunu, kooperatif ortaklığından ihraç edildiğini, ödediği aidat paralarını geri istemiş ise de kooperatifin bunu kabul etmediğini, Kadıköy —-.Asliye Ticaret Mahkemesinin —- E. dosya üzerinde dava açarak —-TL alacağın varlığına karar verildiğini, bu karar üzerine Anadolu -.İcra Müdürlüğü’nün —- E. sayılı dosyası üzerinden takibe geçilmiş ise de açılan icra takibinin, kooperatifin mal varlığı olmaması nedeniyle tahsil edilemediği, aciz belgesi alınarak takibin sonlandırıldığını, tapulardan yapılan incelemede —- borçlarını ödemeden gayrimenkullerini ferdileştirme yoluyla üyelerin üzerine geçirdiğini ve üyelerin bu yolla, bu günkü değeri —- TL. olan dairelerin maliki olduğunun anlaşıldığını, Kooperatif üyelerinin de ayrıca tasfiye işlemleri için gerekli aidatlarını ödemeyerek alacaklıların alacaklarını tahsil etmesini imkansız hale getirdiğinin tespit edildiğini, yapılan tüm taleplere rağmen —–üyelerinin kooperatif borçlarını ödemekten imtina ettiğini, bu nedenle alacağın, üyelerden rucuen tahsilini istemek zorunluluğun doğduğunu ileri sürerek —- TL. ana paranın,—- E. sayılı dosyasından — tarihinde alınan aciz vesikasında belirtilen ve takipte kesinleşen —TL, harç — TL faiz —-TL, vekalet ücreti -TL., masraf –TL. olmak üzere toplam -TL’nin— tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davalı şahsı tanımadığını, kendisinin alacağının ve vereceğinin olmadığını, şu anda tasfiye halinde olan —-adı atlıtnda müteahit bir firmaya daire üyeliğinin olduğunu, daireyi alırken kredi kullanmak suretiyle borcunun tamamını ödediğini, ve tapuyu aldıktan sonra üyeliğinin bittiğini, davacı şahıs ile kooperatif arasında alacak verecek meselesi olduğunu bilmediğini, davacı şahısı da tanımadığından kendisine hiçbir borcunun olmadığını, davacının neden kendisini dava ettiğini anlamadığını, Kooperatif üyeliğinin her insan nasıl üye olduysa bir daire sahibi olduysa kensinin de o şekilde daire sahibi olduğunu beyan etmiştir.
Davalı —- cevap dileçesinde özetle; Alacağı olduğunu iddia ettiği şahsı tanımadığını, kooperatiften bir daire aldığını, kooperatife borcunu ödeyip tapusunu aldığını, kendisinin kooperatife borcunu ödeyip tapusunu aldıktan sonra kooperatif ile alacak verecek anlaşmazlığına düşen şahıs ve şahısların dairesinin üzerinde hak talep etmelerini kabul etmediğini, alacaklı şahsın alacağını neden kooperatif yönetimi ile çözmeyip kendilerini mağdur ettiğini anlamadığını, sonuç olarak davacıya herhangi bir borcunun olmaması nedeniyle davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmelerinin mümkün olmadığını, kooperatifin kuruluş amacı gözetildiğinde kural olarak alacaklılarına karşı sadece kooperatifin sorumlu olduğunu, bu husus kamu düzeni ile ilgili olduğunu, müvekkilinin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, hiçbir zaman gecikme meydana gelmediğini, bu nedenle açılan davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Kendisini asaleten ve bir kısım davalıları —-vekaleten temsil eden— cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde —— ile tasfiye memurlarına yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları kooperatifin tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye sürecinin henüz tamamlanmadığını ve Ticaret Sicilinden Terkini yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının tasfiye sürecinde bilanço hazırlanıp gerekli ilanların yapıldığı halde herhangi bir başvuruda bulunmadığı, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davanın hakdüşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının davaya konu bedeli istemesi için yasal süresi içinde talepte bulunması gerektiğini, kooperatife üye olan ve davalı olarak gösterilen kişilerin çoğunluğunun en az davacı kadar mağdur olduğunu, davacının da üyesi olduğu kooperatife dar gelirli olmaları sebebiyle ev sahibi olmak maksadı ile üye olduklarını, —-TL ödeme ile anahtar teslimi olarak bir eve sahip olacakları konusunda kooperatifin garanti ve yazılı belge verdiğini, ancak yetkililerin çeşitli bahaneler ile kendilerinden toplam —- TL tahsil etmiş olmalarına rağmen halen daireleri teslim etmediklerini, bu arada aynı dairelerin birden fazla kişiye satılmış olduğu ve kooperatif yetkililerinin ve müteahhidin bu şekilde bazı yolsuzluk olaylarına karıştığını öğrendiklerini, bunun üzerine 4 duvar halinde olan dairesini kendi çabaları ile teslim aldığını, tanıdıklarından borç alarak eksik işlemelrini yaptırdığını, —- TL masraf ederek tüm eksikliklerini tamamladığını, bu nedenle mağdur olduğu zararının — TL olduğunu, kooperatife üye olan ve mağdur olan kişilerin mağduriyetinin dikkate alınmasını, açılan davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davanın hakdüşürücü süre içerisinde açıldığını, davacının davaya konu bedeli istemesi için yasal süresi içinde talepte bulunması gerektiğini, kooperatife üye olan ve davalı olarak gösterilen kişilerin çoğunluğunun en az davacı kadar mağdur olduğunu, davacının da üyesi olduğu kooperatife dar gelirli olmaları sebebiyle ev sahibi olmak maksadı ile üye olduklarını,—- TL ödeme ile anahtar teslimi olarak bir eve sahip olacakları konusunda kooperatifin garanti ve yazılı belge verdiğini, ancak yetkililerin çeşitli bahaneler ile kendilerinden toplam —-TL tahsil etmiş olmalarına rağmen halen daireleri teslim etmediklerini, bu arada aynı dairelerin birden fazla kişiye satılmış olduğu ve kooperatif yetkililerinin ve müteahhidin bu şekilde bazı yolsuzluk olaylarına karıştığını öğrendiklerini, bunun üzerine 4 duvar halinde olan dairesini kendi çabaları ile teslim aldığını, tanıdıklarından borç alarak eksik işlemelrini yaptırdığını, —-TL masraf ederek tüm eksikliklerini tamamladığını, bu nedenle mağdur olduğu zararının —- TL olduğunu, kooperatife üye olan ve mağdur olan kişilerin mağduriyetinin dikkate alınmasını, açılan davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı — cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu kooperatiften aldığı dairesini —- tarihinde ihtiyaçtan adını hatırlamadığı bir şahsa sattığını, satış tarihinden bu yana dava konusu kooperatif ve daire ile hiçbir alakasının kalmadığını, dava konusu borç hususunda hiç bir bilgi ve alakasının olmadığını, yanlışlıkla davaya dahil edildiğini düşündüğünü, iddia edilen borca itiraz ettiklerini, bu nedenlerden dolayı açılan alacak davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; —- tarihinde tarafına sadece ön inceleme duruşma tutanağının tebliğ edildiğini, dava dilekçesi ve diğer delillerin tebliğ edilmediğinden cevap süresinin yasal olarak başlamamasını, gerekli evrakların teminini ve araştırmayı gerektirdiğinden ve bu hususların yasal sürede tamamlanması mümkün olmadığından, davaya cevap verme süresinin ilk duruşma gününe kadar uzatılmasını talep ettiklerini, şu anda ikame ettiği dairesini, —- tarihinde satın aldığını, herhangi bir kooperatife üyeliğinin olmadığını, hiç bir şekilde üyelik talebinde de bulunmadığını, bu güne kadar hiçbir kooperatiften de üyeliğine veya üye aidatına ilişkin tarafına bildirimde bulunulmadığını, daacının alacağının olduğunu ispatlaması halinde, muhatabının borçlu olan kooperatif olması gerektiğinden kendisine yöneltilen tüm iddiaların ve davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle: Dairesini — tarihinde sattığını bu nedenle davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Tasfiye halinde —- yapı kooperatifinden üye kaydı yolu ile daire aldığını, daha sonra aldığı daireyi değeri karşlığında sattığını, şu anda kooperatifte kayıtlı dairesinin olmadığını, kooperatife hiç bir borcunun olmadığını,—- yılından itibaren ilişiğinin kesildiğini, buna rağmen kooperatifin halen üyelik kayıtlarını düşürmediğini, aynı zamanda kooperatife alacak davası açanların davayı kazandıklarını, kooperatif kuralları gereğince üyelerden para talep etmiş olduklarını, bu davada gereken işlemlerin yapılmasını talep etmiştir.
Davalılar— vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde ——– yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları Tasfiye Halinde —- tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye süreci henüz tamamlanmadığını ve —- Terkini yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin tasfiye sürecine girdiği —- tarihinden bu yana da hem Kooperatifler Yasasındaki bir – yıllık ve hem de Borçlar Yasasındaki (md.147) beş 5 yıllık zamanaşımı süreleri de geçirilmiş olmakla davacının davasının dinlenme olanağı kalmadığını, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar … vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde —– yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları Tasfiye Halinde — tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye süreci henüz tamamlanmadığını ve —- Terkini yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin tasfiye sürecine girdiği —- tarihinden bu yana da hem Kooperatifler Yasasındaki bir 1 yıllık ve hem de Borçlar Yasasındaki (md.147) beş – yıllık zamanaşımı süreleri de geçirilmiş olmakla davacının davasının dinlenme olanağı kalmadığını, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde —— yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları Tasfiye Halinde—- tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye süreci henüz tamamlanmadığını ve — Terkini yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin tasfiye sürecine girdiği — tarihinden bu yana da hem Kooperatifler Yasasındaki bir 1 yıllık ve hem de Borçlar Yasasındaki (md.147) beş 5 yıllık zamanaşımı süreleri de geçirilmiş olmakla davacının davasının dinlenme olanağı kalmadığını, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davalı kooperatife bir üyeliğinin olmadığını, ferdi mülkiyete geçilip konutlar ortaklar adına tescil edildikten sonra kooperatif üyesi olan ancak ferdi tapusunu almış bir kişiden daireyi satın aldığını, ancak daireyi satın alırken kooperatife üye olmadığını, muhtemelen satışı yapan kişinin üyeliğini devam ettiğini, tapuda daireyi satın aldığında kooperatif adına kayıtlı olmadığını, kooperatife herhangi üyeliği olmadan taşınmazı satın aldığını, Yargıtay’ın bu konuyla ilgili örnek kararlarının olduğunu bu nedenle ortaklık payı devredilmediğinden bu davanın aleyhine açılması hukuken mümkün olmadığından açılan davanın husumet yönünden reddini talep etmiştir.
Davalılar ——vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde —- yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları Tasfiye Halinde— tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye süreci henüz tamamlanmadığını ve — Terkini yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin tasfiye sürecine girdiği — tarihinden bu yana da hem Kooperatifler Yasasındaki bir 1 yıllık ve hem de Borçlar Yasasındaki (md.147) beş 5 yıllık zamanaşımı süreleri de geçirilmiş olmakla davacının davasının dinlenme olanağı kalmadığını, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalılar …, … vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın rücuen alacak davası olması nedeniyle Tasfiye Halinde —— yöneltilmesi gerektiğini, üyesi oldukları Tasfiye Halinde—- tasfiye sürecine girdiğini, tasfiye süreci henüz tamamlanmadığını ve —- yapılmadığını, bu nedenle davanın doğrudan kooperatif üyelerine yöneltilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kooperatifin tasfiye sürecine girdiği —- tarihinden bu yana da hem Kooperatifler Yasasındaki bir 1 yıllık ve hem de Borçlar Yasasındaki (md.147) beş 5 yıllık zamanaşımı süreleri de geçirilmiş olmakla davacının davasının dinlenme olanağı kalmadığını, bu nedenle davanın reddini vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı —–cevap dilekçesinde özetle; Davacıyı tanımadığını, kooperatiften daire aldığını ve bedelini ödediğini, borcunun bulunmadığına ilişkin tapu kaydını ve borcunun bulunmadığına ilişkin ibraname aldığını, almış olduğu ibraname örneğini dilekçesinin ekinde sunduğunu, davacının ne amaca dayanak hakkında dava açtığını bilememekte olduğunu, açmış olduğu davanın hukuki ve hiçbir belgeye dayanmadığını, bir başkasında alacağı var ise bizden istenilmesinin yasaya aykırı olduğunu ve kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif üyeleri kooperatif borçlarından kendi mal varlıklarıyla sorumlu olmadığını, dava dışı —- tasfiye halinde olduğunu ve tasfiye süreci halen tamamlanmamış olduğundan davanın kooperatif üyelerine yöneltilmesi usul ve yasalara aykırı olduğunu, mevcut durumda davacı alacağını kooperatiften talep etmesi gerektiğini, kooperatifler de ortakların sorumluluğu sınırlı ve sınırsız olabildiğini, Koop. K 29. Madde’de sınırsız sorumluluk 30. Madde’ de sınırlı sorumluluk hali düzenlendiğini, her iki sorumluluk hali içinde ortak olan bunların ana sözleşmede var olması halinde uygulanabilir olduğunu, buna göre eğer ana sözleşmede bu yönde bir madde yoksa kooperatif alacaklılarında karşı kendi mal varlığıyla sorumlu olacak ve ortaklara başvurulamayacaklarını, ana sözleşmede bu yönde bir madde olsa bile bunun tek başına varlığı yeterli olmayıp bu yüklenen sorumlulukların ortaklar tarafından yazılı olarak kabul edilmesi gerektiğini, bu hususların varlığının davacı tarafça ispatı gerektiğini, anasözleşmeye ortağın sınırsız sorumlu olacağı veya sermaye borcundan başka ek ödemelerle yükümlü tutulabileceği kabul edilse bile, alacaklı İİK.nun 120.maddesinden yararlanarak kooperatifle ortağı arasındaki ilişkiyi, kooperatifle 3.kişi arasındaki münasebet gibi nitelendirerek doğrudan doğruya ortağa müracaaat edemeyeceğini, ortaktan ek ödemeyi kooperatif ya da iflas idaresi talep edebilir” denildiğini, Yargıtay kararında da açıkça belirtildiği üzere davacı kooperatif alacaklısı bunu doğrudan kooperatif üyelerinden talep edemeyeceğini belirttiğinden davanın reddine yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Kendisinin Kooperatifin tasfiye kurulu başkanı olduğunu, dosyada adı geçen şahısların hepsinin kooperatif üyeliğinden dairelerini aldığını, ve bu kooperatifin borçluları mahkeme kararı ile tespit edildiğini, kooperatifin alacaklarının haciz belgesi ile kooperatifin malı olmadığını ispatlamış olduğunu, ayrıca —- sayılı kooperatif kanunları ve kooperatifin ana sözleşmesinde hacize düşen kooperatifin borcundan üyelerin şahsen sorumludurlar ibaresinin geçtiğini ve üyelerin dairelerini satmış olmakla üyeliklerini devretmiş anlamına gelmeyeceğini, bu davalar gerçekleşmeden önce adı geçen üyelere toplantı yapmak üzere tebligat yoluyla ve blok panolarına ilen vererek toplantıya çağırdığını, buna rağmen adı geçen kooperatif üyelerinin toplantıya gelmediklerini, adı geçen üyelerin savcılık kanalı ile kendisinden önceki yönetimler ve kurucu üyeler bilirkişi marifeti ile ispatlandığını, kooperatif alacaklarının alacakları —- yılı öncesine ait olduğunu mahkeme kararı ve bilirkişi raporunda açıkça belli olduğunu, bu nedenle davayı kabul ederek gereğinin yapılmasını talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Kooperatif üyesi olarak yerine getirmekle yükümlü olduğu edimleri ifa ettiğini, ödemeleri tam zamanında yaptığını ve tapusunu elde ettiğini, herhangi bir ödeme yapılmadan ferdileşme yapılmasının mümkün olmadığını, kasti olarak aidatların ödettirilmediği yönündeki iddiaların kabul edilmesinin mümkün olmadığını, herhangi bir sorumluluğunun olmadığını, tüm yükümlülüklerini yerine getirildiğini, ferdileşen gayrimenkulun 3. Kişiye bile devretmiş olması sebebiyle daha fazla mağdur olmasının önüne geçilmesi ve hakkaniyet gereği dava konusu alacak ile ilgili tahsilatın üyelerden müteselsilen, müştereken ya da pay oranında tahsil ve kooperatiften alınan gayrimenkuller üzerine tedbir talebinin reddilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Adı geçen kooperatifin inşaat işlerini yapmak suretiyle daire karşılığında kooperatifte işçi olarak çalıştığını, kooperatife çalışma karşılığı girdiğinin kooperatif ana sözleşmesinde yer aldığını, ortaklık sıfatı bir görev veya hizmetin yerine getirilmesine bağlı ise, bu göre veya hizmetin sona ermesi ile ortaklık sıfatı da sona erecektir, şeklinde hükmün yer aldığını, kooperatiften edindiği dairenin satış işlemini daha evvelinde gerçekleştirmiş olması nedeniyle kooperatif üyeliğinin olmaması yanında daire maliki de olmadığından davada taraf ehliyetinin olmadığını, ayrıca davanın zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davacının dava dışı —- üyeliğinden çıkarılması ve bu kapsamda üyelikten çıkarılma nedeniyle yapılan ödemelerin iadesi istemli açılan davada Kadıköy -. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin – E. – K. Sayılı ilamı ile davacı lehine kabul edilen –TL alacağa ilişkin davacı tarafça başlatılan Ümraniye -. İcra Müdürlüğü’nün — E. Sayılı takip dosyasında dava dışı kooperatifin işlemiş faiz, asıl alacak ve masrafları olmak üzere toplam —-TL borcu ödememesi sebebiyle alınan aciz vesikasına dayalı olarak kooperatif üyelerinin tasfiye işlemleri için gerekli aidatları ödememesine gerekçesiyle üyelere açılan alacak davasıdır.
Davacı vekili — tarihli dilekçesi ile, davalı —- adreslerine yapılan tebligatların iade edilmesi ve başka adresleri bulunmadığından bu davalılar yönünden davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.—– tarihli dilekçesinde davalılar …, … ile müvekkilinin aralarında anlaşarak uzlaşma protokolü düzenlediklerini ve bu nedenle bu davalılar yönünden davadan feragat ettiklerini beyan etmiştir.Yine bila tarihli dilekçesinde … yönünden davadan feragat ettiğini bildirmiştir. Davacı vekili —- tarihli dilekçesinde davalı ——isimli davalı yönünden feragat ettiğini bildirmiştir.
Mahkememizce dava konusu uyuşmazlığın çözümüne ilişkin kooperatif konusunda uzman ve mali müşavir bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Mahkememizce re’sen seçilen bilirkişi heyetinin sunmuş oldukları bilirkişi raporunda özetle: “Dosyaya sunulan hazirun cetveline göre davalılardan —– üyelik ismine rastlanmadığını, dosya içerisinde mevcut kooperatif kaşe ve imzalı Kooperatifin —– tarihi itibariyle aktifinde —-TL. nakit parasının mevcut olduğu, duran varllıklar hesabında —-TL verdiği avans parası bulunmakta ise de bu tutarın, faturaya bağlanmamış müteahhide verilen avans olduğu anlaşıldığını, Yıllara yaygın —- TL inşaat ve onarım maliyet hesabı, niteliği itibariyle bir varlık hesabı olmadığından dikkate alınmaması gerektiğini, pasif hesaplarda alınan —- TL sipariş avansı, kooperatif ortakla-rının ödediği ve inşaatlara harcanan aidatlar olduğu anlaşıldığını, kooperatifin — TL. diğer çeşitli borcunun olduğunu, netice itibariyle kooperatif tüzel kişiliğinden tahsil edilebilecek bir varlık unsurunun olmadığının anlaşıldığını, bu durumda kooperatif ortaklarının kooperatif ortağı olmakla bir kazanım elde ettiklerini, buna karşılık davacı … herhangi bir kazanım elde edememiş ve kooperatif ortaklığından ihraç edilmiş olup, kooperatife ödemiş olduğu aidatların kooperatif tarafından kullanıldığını, ihraç sebebi ile ödemiş olduğu aidatların kendisine geri ödenmesi gerekirken yapılan icra takibinde alınan aciz vesikası sonucu bu ödemeyi de alamadığını, ortak olduğu dönemde ödemiş olduğu aidatlar kooperatifçe kullanılmış olduğundan ve bu kullanım ortak menfaatlerle ilgili bulunduğundan, diğer kooperatif ortakları davacının ödemiş olduğu —- TL karşılığı haksız bir kazanım elde etmiş olduğunu, davacının icra takibi sonucu alacağı — TL. Olduğunu, diğer kooperatif ortaklarının davacının hak kazandığı bu parayı sebepsiz iktisap kuralları çerçevesinde ortak başına düşen miktar kadar ödemelerinin gerekeceğini, kooperatifin hazirun listesine göre ortak adedi – olup, dava konusu — TL.nin ortağa bölümü sonucu,-= – TL. ortak başına düşeceğini davalılardan —–hariç diğer davalıların her davalı için – TL. ödemeleri gerekeceğine dair görüş ve kanaatine varılmıştır.” şeklinde raporu sunmuşlardır.
Tarafların rapora karşı itirazları doğrultusunda Mahkememizce ek rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişiler ek raporlarında özetle: ” Dosyada mevcut bulunan kök raporda açıkça izah edildiği gibi davacı kooperatifin ortağı iken bu ortaklıktan ihraç nedeniyle ayrıldığından ihraç dolayısıyla ödemiş olduğu aidatları iade hakkına sahip olduğunu, kooperatif ortak sayısının – olduğu mevcut borcun — ortağa bölünmesi neticesinde ortak başına düşecek ödeme miktarının –TL olduğunu, kooperatifin acze düşmesi sebebiyle kooperatiften nemalan ortakların ödeme yapması gerektiğini, kök raporda belirtilen görüşlerde herhangi bir değişiklik olmadığını takdim ettikleri” gerekçesiyle ek raporlarını düzenlemişlerdir.
Her ne kadar bilirkişiler raporlarında bir takım davalıların hazirun cetvelinde isimlerinin bulunmaması sebebiyle bu davalılar yönünden talep hakkının bulunmadığını belirtmişler ise de dosya mündericatından —- dışında belirtilen diğer davalıların kooperatif üyesi olduğu anlaşılmakla bilirkişi heyetinin bu görüşüne katılmak mümkün olmamıştır. Kooperatife üye olmama pasif husumet yokluğu nedeniyle esastan reddi gerektirdiğinden bu davalı yönünden de davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 28. maddesinde, kooperatif borçlarından dolayı ortağının sorumluluğu düzenlenmiş, 29, 30 ve 31. maddelerinde ise bu sorumluluğun istisnalarının ana sözleşme ile düzenleneceği açıklanmıştır. Kooperatifler Kanunu’nun 29. Maddesi: “Anasözleşme, kooperatifin varlığı borçlarını karşılamaya yetmediği hallerde, ortaklarının da şahsan ve sınırsız olarak sorumlu tutulacaklarını hüküm altına alabilir. Bu takdirde alacaklılar kooperatifin iflası veya diğer sebeplerle dağılması halinde alacaklarını tamamen sağlıyamazlarsa, kooperatifin borçlarından dolayı, kooperatif ortakları zincirleme ve bütün varlıklariyle sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir. Yine aynı kanunun 30. Maddesi ise: “Anasözleşmeye, kooperatif borçları için her ortağın kendi payından fazla olarak şahsan ve belirli bir miktara kadar kooperatiften sonra sorumlu olacakları hususunda bir hüküm konabilir. Ortakların tek başına sorumlu olacakları miktar kooperatifteki paylarının tutarı ile orantılı olarak da gösterilebilir. İflasın sonuna kadar bu sorumluluk iflas idaresi tarafından ileri sürülür.” şeklinde düzenlenmiştir. Dava dışı Kooperatifin ana sözleşmesinin 20. maddesinde, “Her ortak, kooperatifin borçlarına karşı, taahhüt ettiği pay tutarı kadar sorumludur. Kooperatiften ilişkisi kesilen ortağın sorumluluğu, ayrıldığı tarihten itibaren iki yıl devam eder. Kooperatife giren her ortak, girişinden önce doğmuş olan kooperatif borçlarından dolayı diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin sorumlulukları hakkındaki hükümler saklıdır”, 21. maddesinde de, “Ortaklar, taahhüt ve tediye ettikleri ortaklık payı bedelleri dışında, kooperatif amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak üzere genel kurulca kararlaştırılacak miktarlardaki, arsa, altyapı, inşaat ve benzeri gider taksitlerini ödemek zorundadırlar. Bu kararlarda anasözleşmenin 33. maddesinin 2. fıkrasında gösterilen nisap aranır” düzenlemelerine yer verilmiştir. Açıklanan kanun maddeleri birlikte değerlendirildiğinde ana sözleşmede kooperatifin sorumluluğu başka türlü düzenlenmedikçe dış borçlar ancak kooperatif tüzel kişiliğinin malvarlığı ile ödenebilir. Kooperatif üyelerinin kişisel mal varlıklarından herhangi bir alacak talep etme hakkının varlığı için anasözleşmede aksini düzenlemek gerekmektedir. Aksi düzenlenmediği durumlarda ortakların kooperatife ve kooperatif alacaklılarına olan sorumluluğu taahhüt ettiği sermaye borcunu ödememesine dayalı olarak karşımıza çıkabilir. Bunun dışında kooperatif üyeleri alacaklılar tarafından kişisel yönden takip ve dava olunamazlar. Öte yandan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun —– tarih ve — Esas, —- Karar sayılı ilamında açıkça: “Kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, anılan 28. maddesinde kollektif şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği” vurgulanmıştır. Kanun hükümleri ve yerleşik içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalılara açmış olduğu eldeki davanın aidatların ödenmemesi ve bu kapsamda alacaklıların alacaklarına ulaşamaması sebebine dayalı olduğu, taahhüt edilen sermaye payının ödenmemesi iddiasının bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Dava dışı kooperatif ana sözleşmesinde de ortakların sorumluluğunun sadece taahhüt ettiği pay kadar olduğu bunun dışında alacaklılara karşı anasözleşmede Kooperatifler Kanunu’nun 28,29,30 ve 31. Maddelerinin aksinin düzenlenmediği anlaşılmakla, davacının dava dışı kooperatiften olan alacağını davalılardan tahsili imkanı bulunmamaktadır. Nitekim kooperatif anasözleşmesinde eldeki dava ile benzer mahiyette hükümler bulunan bulunan bir kooperatiften alacağa ilişkin açılan davada Yargıtay – HD’nin —- K. Sayılı ilamı: “Dava, davacının, dava dışı kooperatiften olan çıkma payına dayalı ve aciz vesikasına bağlanmış alacağının, davalı kooperatif ortağının hissesine düşen kısmının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. madde yollamasıyla TTK’nın 269. maddesi hükmüne göre anonim şirket, sermaye ortaklığı olup, ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır. Sermaye borçlarını ödeyen ortakların gerek şirkete ve gerekse şirketin alacaklılarına karşı herhangi bir sorumlulukları bulunmadığından, kişisel yönden takip ve dava olunamazlar. Bu durumda; dava dışı kooperatif ana sözleşmesinin 21. maddesinde ortakların kooperatife karşı sorumlulukları düzenlendiği halde kooperatiften alacaklı olanlara ilişkin bir istisna hükmüne yer verilmediği, davalı ortağın taahhüt ettiği ortaklık payını ödemediğine ilişkin bir iddia da bulunulmadığı anlaşıldığından, mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesini haizdir. Yine aynı dairenin – E.– K. – – E. – K. Sayılı ilamları benzer mahiyettedir.
Öte yandan Yargıtay -. HD’nin – E. – K. Sayılı ilamında: “Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun – tarih ve – E., – K. sayılı kararında da “kooperatifin sorumlu olduğu hususlarda ortaklara gidilebilmesi için kooperatifin tasfiye edilmiş, sicilden silinmiş olması yeterli olmadığı, anılan 28. maddesinde kollektif şirketler ile ilgili 179. maddesinden farklı bir hüküm getirildiği, kooperatif aleyhine gerekli takibat yapılıp sonuç alınmaz ise ortaklara sorumluluk durumuna göre müracaat edilebileceği” vurgulanmıştır…Somut olayda, davacı, sicilden terkin edilmiş dava dışı kooperatife başvurunun semeresiz kalacağını, başvuruya gerek olmadığını ileri sürmüş olup, kooperatif aleyhine takibat yapılıp sonuçsuz kalma olgusu gerçekleşmeden, sadece kooperatifin tasfiye olmuş olması nedeniyle ortaklar aleyhine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde henüz ortakların kişisel malvarlığı ile sorumluluğu aşamasına gelinmediği, davacının sicilden terkin edilmiş dava dışı kooperatifin ihyasını sağladıktan sonra kooperatiften takip ya da dava yoluyla tazminat talebinde bulunması, İİK’nın 105. ya da 143. maddesi uyarınca alacağın kısmen veya tamamen tahsil imkanı kalmadığına ilişkin aciz vesikası alması, böylece alacağın kooperatiften tahsil imkanı kalmadığı hususunun sabit olması, sonuç alamaz ise ortaklardan talepte bulunması gerektiği, bu durumda davalı ortaklar yönünden davanın erken açıldığı gerekçesiyle reddi gerekirken…” gerekçesine haiz olup açıkça Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun — tarih ve — E., — K. Sayılı kararına atıf yapılarak aciz belgesi alınması gerektiğini vurgulamıştır. Anılan Hukuk Genel Kurulunun kararında; kooperatif üyelerine karşı başvuru hakkının bulunduğu durumlarda bile kooperatifin tasfiye edilmesi, sicilden silinmesi ve alacaklının aciz belgesi alması gerektiğine değinilmiştir. Dava dışı şirket borçlarına yönelik her ne kadar davacı tarafça aciz belgesi alınmış ise de kooperatifin halen tasfiye halinde olduğu, sicilden terkin edilmediği sicil kayıtlarından anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının dava açma şartlarının da mevcut olmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar bilirkişi raporunda davacının davalılardan alacak talebinde bulunabileceği belirtilmiş ise de yukarıda açıklanan sebeplerle bilirkişi raporuna iştirak edilmemekle, açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Ancak bu hususun hukuki olarak Mahkememizce değerlendirilmesi mümkün olduğundan ayrıca bilirkişi raporu alınmasına ihtiyaç duyulmamış ve çelişki görülmemiştir.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller , bilirkişi raporları ve yerleşik içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde; davanın kooperatif alacaklısının aciz belgesine dayalı olarak kooperatif üyelerine karşı açmış olduğu alacak davası olduğu, dava dışı kooperatif halen sicilden terkin edilmediğinden Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun — tarih ve – E., — K. Sayılı ilamı uyarınca davanın erken açıldığı, öte yandan aksi düşünülse bile Kooperatifler Kanunun 28,29,30 ve Kooperatif anasözleşmesinin 20,21. Maddeleri uyarınca dava dışı kooperatifin borçlarından dolayı davalı ortakların yalnızca sermaye payları oranında sorumlu olduğu, bunun dışında davacı alacaklı tarafından kişisel yönden takip ve dava olunamayacakları anlaşılmış, davacının dava dilekçesi incelendiğinde sermaye paylarının ödenmemesine dayalı alacak iddiasının bulunmadığı, yalnızca tasfiye aidatlarının ödenmemesine dayalı dava açıldığı anlaşılmakla, davalılara başvurma koşulları oluşmadığından açılan davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın davalı ——yönünden feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Diğer davalılar yönünden davanın esastan REDDİNE
3-Alınması gerekli 44,40-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan toplam –TL harcın mahsubu ile artan —-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan — TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
6-Davalı … tarafından yapılan – TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
7-Davalı … tarafından yapılan – TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,
8-Davalılar —- tarafından yapılan toplam —-rgılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Davalı … tarafından yapılan – TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı …’ya verilmesine,
10-Davalılar ————- kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan — TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
11-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve hazır bulunan davalıların yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.03/12/2019