Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1202 E. 2021/611 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1202 Esas
KARAR NO : 2021/611
DAVA : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 28/01/2014
KARAR TARİHİ : 27/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili——- tarihinde karşıdan karşıya geçerken davalı sürücü —- sevk ve idaresindeki—– plakalı aracı ile aracın sağ ön tarafı ile müvekkiline çarpması neticesinde yere düştüğünü ve ağır biçimde yaralandığını, kaza neticesinde—– doğumlu olan müvekkilinin vücudunda kırıkların meydana geldiğini ve dokularının zarar gördüğünü, trafik kazası tespit tutanağında görüleceği üzere—–plakalı aracın sürücüsü—-trafikte aracıyla seyir halinde iken, karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkilini hızlı araç kullanması ve dikkatsizliği neticesinde fark edemediğini, aracını durduramadığını ve aracın sağ ön tarafıyla müvekkiline çarparak müvekkilinin yaralanmasına sebep olduğunu, kazaya sebep olan aracın şoförü —- hakkında taksirle yaralamaya sebep olma suçundan —– Sayılı dosyası ile ceza davası açıldığını ve mahkemece davalı—– atılı suçu işlediğinin sabit olduğunu,— ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, davalı —- işvereni ve —- plakalı aracın işleteni olduğunu, bu sebeple davalı—– meydana gelen kazada—– çalıştıranın ve araç işletenin kusursuz sorumluluğu kurallarına göre diğer davalılarla birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı —– plakalı aracın —- yapan sigortacı olduğunu, davalı—- plakalı aracın—- yapan sigortacı olduğunu, müvekkilinin dava konusu trafik kazası sebebiyle tedavi masrafı olarak— yol ve iaşe gideri olarak —–, bakıcı gideri olarak —– alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsilini, —- manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte—- haricindeki davalılardan tahsili ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı—– vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından davaya konu olaya ilişkin davadan önce müvekkili şirkete sigorta poliçesine dayanılarak herhangi bir müracaat yapılmadığını ve hasar dosyası açtırılmadığını,—- plakalı aracın müvekkili şirkete — tarihleri arasında geçerli olan —- sigortalı olduğunu, sigortalının kusuru oranında sorumlu olduklarını, yaralanma ve sürekli sakatlık halinde kişi başı azami —- sınırlı olduğunu, yeni hükümler çerçevesinde Trafik kazalarına bağlı olarak şirket aleyhine açılmış olan tedavi masrafları tazminatı ile ilgili şirketin yükümlülüğünün sona erdiğini, öncelikle müvekkili şirket tarafından sigorta teminatı altına alınan araç sürücüsünün meydana gelen olaydaki kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, sağlıklı ve gerçekçi bir tazminat hesaplaması yapılabilmesi için, davacının bakıcı ihtiyacının olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, davacı vekilinin kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin talebinin haksız olduğunu, ödenmesi gereken bir tazminat belirlenmesi halinde dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, olay haksız fiilden kaynaklandığından davacının hükmedilen tazminat bedeline ticari avans faiz uygulanması talebinin reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediği için açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı ——– cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin huzurdaki davada davalı sıfatı bulunmadığını, davacının dava dilekçesinin ikinci sayfasında davalı—- araç sürücüsü olarak kusurlu olduğunu, davaya konu kazaya karıştığı iddia edilen—— ait olduğunu, davacı tarafından anlaşılamayan bir nedenden aracın ruhsat sahibine değinmediğini, bu noktayı atlayarak müvekkili şirketi davalılar listesine dahil ettiğini, davalı — söz konusu kazadan yaklaşık altı ay önce tam olarak — tarihinde, müvekkili şirketteki görevinden ayrıldığını, söz konusu kazanın ise davalı—— işinden ayrıldığı tarihten yaklaşık altı ay sonra meydana geldiğini, huzurdaki davanın müvekkili şirkete yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilin aracın maliki/ruhsat sahibi ve araç kullananın işvereni olmadığını, ayrıca huzurdaki davanın zamanışımı süresi geçtikten sonra açıldığını, huzurdaki davaya konu olan sözkonusu kazaya ilişkin davanın, zamanaşımı süreleri geçtikten sonra açıldığını, bu nedenle de davanın zamanaşımı yönünden reddini talep ettiklerini, yasal dayanak olmadığına ilişkin olarak dosyaya sunmuş oldukları bilgi ve belgeler doğrultusunda, husumet ve zamanaşımı itirazlarını tekrar ederek davanın asıl muhatap olan—– kaza tarihinde davalı —- istihdam eden işverenine tevcih edilmesini usule ve esasa aykırı iş bu davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı—- dilekçesinde özetle; Açılan davanın haksız yere açıldığını, çünkü—– dosyasından taksirle yaralamadan ceza almasının meydana gelen kazada taksirle de olsa kusurlu olduğu anlamına gelmeyeceğini, belirtilen ceza dosyasında usul ve yasaları bilmediğinden ve bir hukukçudan yardım almadığından dolayı cezalandırıldığını, haklarını yeteri kadar savunamadığını, zira ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda asli kusurlu davacı, tali kusurlu ise kendisinin olduğunu, ceza dosyası kararına dayanak oluşturan bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, ancak yaşadığı ve davacının da hafif yaralanmasına sebep olan kazada kusurlu olduğuna inanmadığını, araçla şehir içi hız sınırları limiti dahilinde seyrederken —— ileride trafik lambaları olmasına rağmen davacının aniden yola fırladığını, haliyle yola aniden fırlayan davacıya vurmamak için fren yapıp direksiyonu kırmasına rağmen kaza meydana geldiğini, davacının yaya geçişi olmayan yerden yola birden girdiğini, trafikte —- seyreden aracın dahi frene bastıktan sonraki duruş mesafesi—– olduğunu, olayda davacı tarafın yolu gereği gibi kontrol etmeden ve taşıt trafiğine engel duramayacak mesafede olan aracın sağ ön kısmına çarpması nedeniyle asli ve tamamen kusurlu olan davacı olduğunu, olayda yola ani bir şekilde çıkan davacaya çarpmamak için yeterli zamanın bulunmadığının açık olduğunu, ayrıca davacı tarafın ticari faiz talebine itiraz ettiğini, davacı tarafın tacir olmadığını, kanuni faiz talep edebileceğini, bu nedenlerle açılan davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı—- cevap dilekçesinde özetle— aracın, sigortalı şirket tarafından tanzim edilen,—- — olduğunu, maddi tazminat taleplerinin öncelikle—- karşılanması gerektiğini, kaza tarihindeki—– üzerindeki miktarlarda müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun doğacağını, kabul anlamına gelmemekle birlikte manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmamasının esas olduunu, ceza dosyasının celbi sonrası —– kusur tespitine ilişkin rapor alınmasını talep ettiklerini, aktüer hesabı yapılırken kullanılan yaşam tablosuna göre bakiye ömür,bilinen dönem, aktif ve pasif dönemin ayrı ayrı ve denetime elverişli biçimde hesaplanması gerektiğini, davacının iş bu dava açılmadan önce müvekkiline başvuru yapmadığını bu nedenle temerrüdün gerçekleşmeyeceğini, maddi tazminat bakımından—– halinde müvekkili şirket bakımından maddi tazminat taleplerinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsilini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle davalılardan —— plaka sayılı araç ile davacı —- yaya olarak— tarihinde karıştıkları trafik kazasıda davacının yaralanarak tedavi, yol-iaşe gideri, bakıcı gideri masrafları yaptığı iddiasıyla aracın sürücüsü, işleteni, —– —–şirketlerine karşı açılan maddi manevi tazminat davasıdır.
Mahkememizce ceza yargılamasının yapıldığı—– dosyası celp edilmiş,—– tedavi evrakları getirtilmiş, davacı tanıkları dinlenmiştir. Mahkememizin—- tarihli duruşmasında hazır bulunan davacı tanığı — yeminli beyanında özetle; davacıyı tanıdığını ve bir yıldan fazla bir süredir bakıcılığını yaptığını, haftanın — sabah evine gidip akşam döndüğünü, davacıyla olduğu sürede onun yapması gereken işleri kendisinin yaptığını, bütün ev işlerini ve davacının tüm ihtiyaçlarını kendisinin karşıladığını, aylık — ücret aldığını, davacının bakıcısız işlerini yapamayacağını düşündüğünü, çünkü geçirdiği kaza nedeniyle sağlığına tam olarak kavuşamadığından işlerini yapamadığını beyan etmiştir.
Uyuşmazlığın çözümüne ilişkin makine mühendisi, tedavi giderleri yönünden uzman doktor bilirkişi ve sigorta bilirkişiden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti —- tarihli raporda özetle: “Taşıt yolunca önceliğin taşıtlarda olduğu, davacı yaya—- karşıdan karşıya geçmeye çalışırken yaklaşan araçların hızlarına ve mesafelerine yeterince dikkat etmeden, kendi güvenliğini yeterince emniyete almadığı ve kazaya karıştığı için asli ve %75 oranında kusurlu olduğunu, davalı sürücü—– yeterince dikkatli ve tedbirli olmadığından tali ve %25 oranında kusuru olduğunu,—- trafik kazası sonucu uygulanan tedavi hizmetleri bedelinin toplam — olduğunu, mevcut yasa yönetmelik, genelge ve sağlık uygulama tebliği hüküm ve esaslarına göre bu miktarın — kısmının —– bulunduğunu,—- kısmından sorumluluğun ise kusur oranı ile sınırlı bulunduğu ve %25 kusur oranı çerçevesinde sorumlu bulunan miktarın—-olduğunu,—– yol masrafı talep edilebileceği, femur kırığının niteliği dikkate alındığında iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği ve bu süre zarfında bakıcıya ihtiyaç duyacağı kanaatine varıldığını, davalı —– kazaya karışan — plakalı aracın—- teminat limiti ve kusuru oranında—— tedavi giderinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.” içeriğinde raporunu mahkememize sunmuşlardır. Tarafların rapora karşı beyan ve itirazları kapsamında bilirkişi heyetinden ek rapor alınmış, bilirkişi ek raporunda bakıcı gideri yönünden bir hesap yapılmaması da göz önüne alınarak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişi heyeti —- tarihli raporunda özetle: “Davacı—- kazada %75 oranında kusurlu olduğunu, davalı sürücü —- kazada %25 oranında kusurlu olduğunu, —— örnek kararları doğrultusunda asgari ücret üzerinden tedavi unsurları kapsamında oluşmuş zararın—– olduğunu, adli şifa süresinin – ay tıbbi şifa süresinin —- ay olduğu, —– yaşı ve sosyal durumu itibariyle kazayı takiben hastane döneminde ve evinde istirahat döneminde — süreyle bakıcı giderinin oluşacağını, toplam—– bakıcı giderinin olacağı, gerek hastane gerekse evinde tedavi döneminde kontrol amaçlı sağlık kuruluşuna gidip gelme şeklindeki veya hastane yakınlarının hastaneye erişimi için yaptıkları yol ve paramedikal harcamaların yaralanma niteliği ve tedavi yılı-süresi doğrltusunda —- yol giderinin olacağı,– aylık geçici iş göremezlik zararının—- olduğu, zararın kusur oranında toplam —- olarak hesaplandığını, davacı—– yapılmış harcamanın—- tarafından karşılanmasıyla sorumluluğunun sona erdiğini, tedavi zararı yönünden davalıların sorumlu oldukları görüş ve kanaatine varılmıştır.” içeriğinde raporunu mahkememize sunmuşlardır. Davacının rapora itirazları kapsamında ek rapor alınmış, bilirkişiler kök rapordaki görüşlerinin değişmediğini bildirmişlerdir. Alınan her iki raporda bakıma muhtaçlık süresi yönünden çelişki olduğundan çelişkinin giderilmesi için —- talebinde bulunulmuş,—- tarihli ön raporu doğrultusunda davacı vekiline eksiklikleri gidermesi için süre verilmiş, davacı vekili ——raporundaki eksiklikleri gideremeyeceklerini, mevcut dosya kapsamına göre ve talepler yönünden yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir. Hal böyle olunca çelişkiler giderilememiş, dosyada bulunan delil durumu ve bilirkişi raporlarına göre karar vermek gerekmiştir.
Davalı—– yargılamanın başından itibaren husumet itirazında bulunmuş olup, —- nolu celsede davacı beyanı doğrultusunda aracın ruhsat maliki dava dışı —–dava ihbar edilmiş, ihbar olunan ——- kiralama sözleşmeleri sunmuştur. İşleten tanımı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçüden yararlanılmıştır.Şekli ölçüye göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüye göre ise,—– geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve —– kabul ettiği görüş maddi ölçüdür.2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde —— üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Davalı ve ihbar olunan şirketin imzalamış olduğu sunulan —- kiralama sözleşmesinin tarihinin—- olduğu, sözleşmenin —– sözleşme süresinin teslimden itibaren — olduğu yazılmış,—- dava konusu aracın – yıllığına —– tarihinde davalıya kiraya verildiği anlaşılmıştır. Mahkememizce davalı ve ihbar olunanın defterlerinin incelenerek husumetin değerlendirilmesi yönünde ara karar oluşturulmuş, davalı —– inceleme günü defterlerini sunmamış ve bilirkişi ücretini yatırmamıştır.—- Mahkememize ibraz ettiği cari hesap ekstreleri incelendiğinde—- içeriğinde dava konusu—- plakalı aracın da bulunduğu ve toplam —- bedeli faturasının davacıya— tarihinde yansıtıldığı, davalının —- tarihinde ödeme yaptığı anlaşılmıştır. Yine dava konusu aracın kiralama bedelinin içinde bulunduğu— nolu faturanın da— tarihinde davalıya yansıtıldığı ve ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Hal böyle olunca aracın— ayında dahi davalı elinde bulunduğu, uzun süredir kira bedeli ödediği anlaşıldığından araçta fiili hakimiyeti bulunan davalının husumet itirazları yerinde görülmemiş, araç işleteni olarak sorumlu tutmak gerekmiştir.
Davacı taraf bilirkişi raporları doğrultusunda—- tarafından karşılanması gereken miktar yönünden—- davaya dahil edilmesini talep etmiş ise de; dava açıldığı tarihte—— olduğundan ve istisnai haller dışında hukukumuzda dahili davalı sistemi olmadığından bu talebi yerinde görülmemiştir. Nitekim benzer nitelikte—— olup, tedavi gideri talebini de içeren ve bu tarihten önce açılmış davalarda, —- değişiklikler nedeniyle davada hasım haline geldiğinden davaya dahil edilmesi mümkündür. Ne var ki, hukukumuzda istisnai haller dışında dahili dava müessesesi olmadığından, anılan Kanun’un yürürlük tarihinden sonra açılan davalarda, dava açılırken hasım gösterilmeyen—– sonradan davaya dahil edilmesi, usul hükümlerine aykırı olduğu gibi kurum hakkında hüküm kurulması da hukuken mümkün değildir. Somut olayda eldeki davanın açıldığı tarihin — aleyhine dava açılmadığı gözetildiğinde, usule aykırı biçimde—- davaya dahil edilerek aleyhine hüküm tesisi doğru değildir.” gerekçesi ile bu hususa değinilmiştir.
Davacı taraf kusur raporuna itiraz etmiş ise de; alınan her iki raporda davacının %75 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş ve raporların kaza tespit tutanağı, ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu anlaşılmış, Mahkememizce de raporlar olaya ve dosya kapsamına uygun görülmekle aynen benimsenmiştir. Dosyada mübrez raporlar arasındaki çelişki giderilemediğinden alınan raporlar tek tek denetlenerek karar verilmesi gerekmekte olup, —- tarihli raporda tedavi giderleri yönünden yapılan hesaplamada; hangi tedavi giderinin ne kadarının — tarafından karşılanacağı tespit edilerek davacının bakiye tedavi gideri zararının — olduğu tespit edilmiştir. —- tarihli raporda ise hesap hatası yapılarak — belgeli harcama bulunmuş ve — karşılanması gereken miktar tespit edilmeksizin —– üzerinden hesaplama yapılmıştır. Davacının sunmuş olduğu faturalı tedavi gideri toplamı —-tarihli raporda hesap hatası yapılarak —- bulunduğu açıktır. Kaldı ki bu raporda —- tarafından karşılanacak miktar tespit edilmediğinden Mahkememizce tedavi giderleri yönünden ilk rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve kurumca karşılanmayan toplam — kusuru oranında—- davalılardan tahsili gerekmiştir. Yol gideri yönünden her iki raporda yalnızca —- fark bulunmakta olup, davacı tarafça taksi faturası, benzin faturası vb. deliller sunulmadığından ve raporlar arasındaki çelişki davacı beyanı doğrultusunda giderilmediğinden– üzerinden davalıların %25 kusur sorumluluğu oranında —- takdir etmek gerekmiştir. Her iki raporda bakıma muhtaçlık süresi yönünden de çelişki mevcut olup, dosya kapsamında bulunan hastane kayıtlarında davacının en son— tarihleri arası —– tedavisi aldığı görülmekle bunun dışında devam eden bir tedavi belgesi sunulmadığından, davacının yaşının kaza tarihinde—- olduğu dikkate alınarak salt kaza sebebiyle değil yaşlılık sebebiyle de bakıcı tarafından bakılması mümkün olmakla, yine raporlar arasındaki çelişki davacı beyanı doğrultusunda giderilemediğinden — tarihli raporda tespit edilen— bakıma muhtaçlık uygun bulunmuş, bakıcıya ödenen maaşa ilişkin bir ödeme belgesi sunulmadığından hesaplamadaki ücrete ilişkin itirazlar yerinde görülmemiş neticeten kusur oranında — bakıcı giderine hükmetmek gerekmiştir. Hükmedilen toplam—- kapsamında kaldığından kasko poliçesi yapılan davalı —– maddi tazminattan sorumlu tutulmamış, dava dilekçesinde açıkça sigorta şirketleri yönünden sigorta poliçe kapsamında ve poliçe limitleri ile sorumlu tutularak dava açıldığından bu davalı yönünden davacı aleyhine yargılama gideri/vekalet ücretine hükmedilmemiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.——– gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. —– tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K’nun 4.maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Dava konusu trafik kazasında davalının %25, davacının %75 oranında kusurlu olması, tarafların sosyal ekonomik durumları, kaza tarihi, davacının — ay bakıma muhtaçlığı ve – ay geçici iş göremezliği bulunduğuna ilişkin raporlar dikkate alınarak ——manevi tazminat takdir edilmiş,—- manevi tazminat klozu da bulunduğundan davalı—– manevi tazminattan sorumlu tutulmuştur.
Davalı —– cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, eldeki dava yaralamalı trafik kazalarında uzamış ceza zamanaşımı olan – yıllık zamanaşımına tabidir. Kazanın —- tarihinde meydana geldiği davanın ise —— dolmadan açıldığı anlaşıldığından zamanaşımı itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren ticari faiz talep etmiş olup, davalıların işleteni/sürücüsü ve sigortacıları olduğu aracın ruhsatında hususi kaydı olduğu görülmekle, yasal faize hükmetmek gerekmiş, yine sigorta şirketleri dava tarihinden önce temerrüde düşürülmediğinden sigorta şirketleri yönünden dava tarihinden itibaren, aracın sürücüsü ve işleteni yönünden kaza tarihinden itibaren faiz işletilmiş, davalı —- —- manevi tazminat yöneltilmediğinden kabul ret oranında en yüksek sorumluluk bu davalıda bulunduğundan hüküm kısmında diğer davalılar ayrıştırılarak—- yönünden kabul ret oranına göre hesaplama yapmak gerekmiş, neticeten davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, —— maddi tazminatın davalılardan—- kaza tarihi olan — tarihinden diğer davalı—– dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, takdiren — manevi tazminatın davalılardan —— kaza tarihi olan — tarihinden diğer davalı —– dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Alınması gerekli 605,26-TL harçtan davacı tarafça peşin olarak yatırılan 973,45-TL harcın mahsubu ile kalan 368,19-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından harcanan 605,26-TL peşin harç, 25,20-TL başvuru harcı olmak üzere toplam 630,46-TL harç giderinin davalılardan—— müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından harç dışında harcanan toplam 1.932,35-TL yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre—- hesaplanan toplam 1.065,69-TL’nin davalılardan—- diğer davalılar——– müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı—- tarafından harcanan toplam —-yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan—– verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı—- tarafından harcanan toplam —- yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan —– verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı— yargılama giderinin davanın kabul ret oranına göre hesaplanan— davacıdan alınarak davalı —- verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Maddi Tazminat talebi yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan davacı vekili için takdir olunan 3.860,42-TL vekalet ücretinin davalılar—— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
10-Maddi Tazminat talebi yöneltilen davalılar —— temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan davalılar vekilleri için takdir olunan 3.139,58-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
11-Manevi Tazminat talebi yönünden davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT 10.maddeye göre hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılar ——— müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
12-Reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar —– kendini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT 10.maddeye göre hesaplanan 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı———verilmesine,
13-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/04/2021