Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1165 E. 2022/222 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1165 Esas
KARAR NO: 2022/222
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/02/2014
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- çekin muhatap bankadan temin edildiğini, çek altında bulunana imza müvekkil şirket yetkilisinin eli ürünü olmadığını, davalının elinde olduğu anlaşılan, toplamda— bedelli olarak doldurulmuş çek, müvekkil şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak kaybettiği/çaldırdığı çek koçanından olup, başkaca çekler çıkması halinde dava açma hakkımızı saklı tutarak, müvekkil şirketin rızası hilafına imzasız ve boş olarak elinden çıkan çek üzerindeki keşideci imzası, müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkil şirket yetkilisinin onayı dâhilinde verilmiş çek de olmadığı, müvekkil şirkete ait imza sirküleri —–sunulmuş olduğunu, — çekteki keşideci imzası aynı olmadığını, müvekkil şirketin yetkili temsilcisi, çek keşide etmek de dâhil, her türlü temsil ve —-münferiden, şirket yönetim kurulu üyesi — olduğunu, müvekkil şirkette, —-dışında hiç kimsenin temsil ve ilzam yetkisi bulunmadığını, müvekkil —–olup, şirketin tanıtımına yönelik olarak —- — müvekkil şirket yetkilisinin imzası çokça kullanıldığını, bu nedenle de kötü niyetli kişiler tarafından, temin ve taklit edilebilir durumda olduğunu, söz konusu çekde keşideci imzası olarak görünen imzalar, müvekkil şirket yetkilisi —- ait olmayıp, kötü bir taklitten ibaret olduğunu, mahkemenizce yaptınlacak imza incelemesinde de bu husus tespit edileceğini, müvekkil şirketin davalılara herhangi bir borcu da bulunmadığını, —- de sabit olduğu üzere, sahtecilik iddiası mutlak def’ilerden olduğu, üçüncü şahısların iyiniyeti koruyamadığını, müvekkil şirket tarafından, imzasız ve boş olarak kaybedilen ancak, sahte imza atılıp şekli unsurları tamamlanan çeklerdeki imzalar müvekkil şirket yetkilisine ait olmamasına, müvekkil şirketin bu çekler nedeniyle davallara herhangi bir borcu da bulunmamasına rağmen, çeklerin ihtiyat-i haciz de dahil olmak üzere takip konusu yapılması ihtimali bulunduğundan, Mahkememizden yargılama sonuna kadar, öncelikle HMK 208 vd. maddeleri uyarınca icra takibinin tedbiren teminatsız olarak durdurulmasına, aksi halde, uygun görülecek teminat mukabilinde İİK 72/2. maddesi gereğince, icra takibinin önlenmesine yönelik ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini talep ettiğini, bu sebeple dava konusu çeke ödeme yasağı konulması ve —–şubesine bildirilmesini, müvekkil şirket aleyhine icra takibine geçilmesinin önüne geçmek için, öncelikle HMK 208 vd. maddeleri uyarınca takdiren teminatsız olarak İhtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, bu talebimiz kabul görmediği takdirde, İİK.m. 72/2 hükmü uyarınca yargılama sonuna kadar ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına, dava konusu —— nolu çek, üzerindeki keşideci imzasının müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığının ve bu nedenle müvekkil şirketin herhangi bir borcunun olmadığının tespiti ile söz konusu çeklerin müvekkil şirket açısından iptaline, davalıların %20’den aşağı olmayan kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı — vekili cevap dilekçesinde özetle;Davalıların bulunduğu yer —- olduğu, çekin keşide yeri de— olduğunu, bu durumda — Mahkemeleri davaya bakmaya yetkili olduğunu, mahkemenin davaya bakmaya yetkili olmadığını, davacının diğer davalı—-arasındaki sözleşme gereği çeki bizzat davacının bu davalıya verdiğini, —tarafından çekin aynı —- —şirket tarafından da kendilerine ciro edildiğini, —tarihli sözleşmeyi davacı şirket adına —- imzaladığını, bununla birlikte — adet daha sözleşme imzalandığını, sunulan sözleşmelerde yer alan—- çekin davacı tarafından ödendiğini, sözleşmelerin davacı yetkilileri tarafından çalınmaya çalışıldığını, soruşturma başlatıldığını, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Diğer davalı — esasa ilişkin sunduğu beyan dilekçelerine aynen katıldıklarını, davaya konu çeklerin hangi amaçla hangi iş ya da hizmetin karşılığı olarak müvekkil şirketlere verildiğinin araştırılması gerektiğini, davaya konu çeklerin müvekkil şirketlerle yapılan hotel kontejan sözleşmesi sonrasında davacı şirket yetkilisi tarafından verildiği, davacı tarafından müvekkil —– yapılan —- sözleşmesi uyarınca verilen çeklerin dökümlerinin olduğu, bu sözleşme kapsamında müvekkili tarafından da davacıya teminat senet ve çekleri verildiğini, taraflar arasında protokoller yapıldığını, davacı tarafın yaptığı sözleşmeye sadık kalamayacağını ve çekleri ödeyemeyeceğini anlayınca hukuki menfaatten yoksun işbu davayı açtığını, dava konusu çeklerin sözleşmeye istinaden verildiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava hukuki niteliği itibariyle, keşidecisi olarak davacının adının bulunduğu, diğer davalıların lehtar ve ciranta konumunda bulunduğu—- çekteki imzanın davacıya ait olmadığı iddiasıyla açılan menfi tespit davasıdır.
Yargılama devam ederken davalı —— verildiği, —kesinleştiği, ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı anlaşılmış, taraf teşkili yeniden sağlanmıştır.
Mahkememizce savcılık ve icra mahkemesi dosyaları celp edilmiş, bildirilen tanıkların dinlenmesi için talimat yazılmış, davacı asilin imza örnekleri toplandıktan sonra dosya imza incelemesi yapılması amacıyla — bilirkişiye verilerek, rapor alınmıştır. Bilirkişinin —- tarihli raporunda özetle: “Mevcut mukayese imzaları ile çek fotokopisinde keşideci imzasının optik aletler yardımıyla karşılaştırmalı olarak incelendiğinde aralarında uygunluk bulunduğunun tespit edildiği belirlenen bulgulara atfen —– seri numaralı çek fotokopisindeki keşideci—— içeriğinde raporunu ibraz etmiştir. Alınan rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı rapora itiraz etmiştir. Alınan raporda çek fotokopisi üzerinden inceleme yapıldığından ve yerleşik içtihatlar gereği çek aslı üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden davacının rapora itirazları yerinde görülmüş ve çek aslı celp edildikten sonra dosyanın —-tevdine karar verilmiştir.
—- tarafından sunulan —- tarihli raporda özetle:”İnceleme konusu çekteki keşideci imzası ile keşideci —- mevcut mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlikler görülmekle birlikte; inceleme konusu imzanın basit tersimli imza olması nedeniyle söz konusu imzanın —- eli ürünü olup olmadığı hususunda daha ileri bir tespite gidilemediği hususlarını bildirir kanaat raporudur” içeriğinde mütalaa verilmiştir. Alınan son rapor taraflara tebliğ edilmiş, davacı vekili çekteki imzanın davacıya ait olduğu ispat edilemediğinden davanın kabulünün gerektiğini beyan etmiştir. Davalı ise iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesini için dosyanın —- bölümüne tevdini talep etmiştir.
Alınan ilk raporun fotokopi üzerinden değerlendirme yapılmış olması sebebiyle hükme esas alınamaması, —-raporunda ise net bir kanaat bildirmemekle birlikte davacının şirket yetkilisinin imzası ile benzerlikler görüldüğünün tespit edilmesi ve davalının rapora itirazlarının karşılanması amacıyla dosyanın kül halinde imza incelemesi yapılması amacıyla — tevdine karar verilmiş,— tarafından tanzim edilen —- tarihli raporda özetle:”İnceleme konusu — —-belirtilen dava konusu ——– yetkilisine atfen atılmış keşideci imzasının karşılaştırmalı belgelerdeki imzalarına—- aralarında saptanan uygunluk ve benzerliklere nazaran davacı şirket yetkilisi — ürünü olduğu, inceleme konusunda —-dava konusu olmayan çekin — belirtilen çekteki keşideci imzası ile aynı el ürünü olduğu, dolayısıyla bu imzanın davacıya ait olduğu, inceleme konusu — belirtilen dava konusu olmayan çekin keşideci imzasının —- çeklerdeki keşideci imzasından farklı el ürünü olduğu” kanaati ile rapor tanzim edilmiştir. Bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş, davacı tarafça rapora itiraz edilmiştir.
Davacı vekili imzanın muhtemelen —– eli ürünü olduğunun tespit edildiğini üstelik evrak asıllarının celp edilmediğini, raporun—- tarafından tanzim edilmesi gerektiğini, çelişkinin giderilmesi gerektiğini beyan etmiş ise de; alınan raporda muhtemelen bir tespit olmadığı,— dava konusu çekin—-eli ürünü olduğunun net olarak tespit edildiği anlaşılmıştır. Yine sadece fotokopi evraklar üzerinden rapor tanzim edilmemiş, evrak asılları ile rapor tanzim edilmiştir. Raporu hazırlayan heyetin tek kişiden oluşmadığı,——- inceleme uzmanlarından oluştuğu anlaşılmış, yine ilk alınan rapor davacı aleyhine olmakla birlikte fotokopi üzerinden hazırlandığından hükme esas alınamamış, —-raporunda ise basit tersimli imzalar nedeniyle el ürünü olup olmadığında ileri bir tespite gidilemediğinin belirtilmesi sebebiyle net bir tespit yapılmadığı anlaşılmış olup, hükme esas alınan —- hazırlanan rapor ile diğer raporlar arasında bir çelişki bulunmadığı açıktır.—–Dava —— nedeniyle açılan borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece benimsenen —– inceleme konusu senetlerde gerek borçlu imzalarının —- — olması gerekse davacının mukayese imzalarının basit tersimli imzalar olması nedeniyle takip konusu senetlerdeki borçlu imzalarının davacının el ürünü olup olmadığı yönünde bir tespite gidilemediği belirtilmiş olup, kesin kanaat içermeyen raporun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Mahkemece, davaya konu senetlerin düzenleme tarihine yakın önceki ve sonraki tarihli davacıya ait samimi imzalar içeren belge asıllarının —— getirtilerek, bu belge asılları getirtildikten sonra dosyanın ——- uzman bir bilirkişiye veya bilirkişi kuruluna tevdii ile yeni bir rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. ” gerekçesi ile yeniden rapor alınması gerektiğine değinilmiştir. Mahkememizce de bu yönde alınan raporda imzanın davacı şirket yetkilisine ait çıktığı, raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından yeni rapor almaya gerek görülmemiş, rapor doğrultusunda davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine dosya kapsamından davalı — davacı arasında otel kontenjan sözleşmeleri imzalandığı, hatta— tarihli sözleşme içeriğinde davacı tarafından davalıya —-bedelli çekin de içinde bulunduğu çeklerle ön ödeme yapılacağının belirtildiği, davacı ile — kaşe ve imzasını içerir ——- tarihli çek giriş bordrosunda dava konusu çekin davalıya teslim edildiğinin belirtildiği, davacının şirket çalışanı —- sözleşme imzalama yetkisi verdiği tespit edilmiştir. Davacı dava konusu çek dışındaki bu imzaları dosyanın gelinen aşamasında inkar etmemektedir. Bu durumda hükme esas alınan rapor dışında da, çek teslim bordrosu gözetildiğinde çekin ticari ilişki kapsamında davacı tarafından verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu çek ceza mahkemesinde yargılamaya dahil olmamakla birlikte —- dosyasında, davacı şirket yetkilisi hakkında davalıya verilen başkaca çeklere ilişkin —— sahibi ve yetkilisi olan sanık—-keşidecisi olduğu iddianameye konu çekleri tüm zorunlu unsurları tam olacak şekilde yasaya uygun olarak düzenleyip yukarıda belirtilen sözleşmeler kapsamında—- sahibi olan diğer sanık —- verdiği, — da ticari ilişkileri kapsamında bu çekleri müşteki şirketlere verdiği, müşteki şirketlerin çekleri tahsil amacıyla bankaya ibraz ettiklerinde çek bedellerinin sanık —- imza inkarı sebebiyle kendilerine ödenmediği, oysa dosya içerisinde mevcut —- tarihli raporda da görüleceği üzere soruşturmaya konu tüm çeklerdeki keşideci imzalarının sanık —–el ürünü olduğunun sabit olduğu, ayrıca soruşturmaya konu çekleri kaybettiğinden bahisle savcılığa şikayette bulunmuşsa da bu çeklerin imzalanan sözleşmeler kapsamında diğer sanığa ait şirketlere verildiğinin şirkete ait kayıtlarda tek tek gösterildiği, bu sebeple sanığın şikayet ile başlatılan soruşturmada da kamu davanın açılmasına yer olmadığına karar verildiği, dolayısıyla tacir olan sanık ——–aslında kanuna uygun olarak düzenleyip imzaladığı ve sözleşme kapsamında verdiği çeklerde imza inkarında bulunarak çekleri ödemeden kaçındığı, hatta bununla da yetinmeyip çeklerin kaybolduğunu iddia ederek şikayette bulunduğu bu suretle tacir olan sanığın bu sıfatını kullanarak karşılığını ödemeyeceğini bildiği çekleri ticari faaliyeti kapsamında karşı tarafa vermek suretiyle müştekileri dolandırdığı mahkememizce tespit edilmiş olup bu kapsamda her ne kadar sanığın iddianamede 158/1-l maddesinden cezalandırılması istenmişse de üzerine atılı suçun 158/1-h maddesinde öngörülen tacir kişilerin ticari faaliyetleri kapsamında işledikleri dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve bu maddede öngörülen cezai yaptırımların 158/1-l de öngörülen yaptırımlara göre sanığın daha lehine olduğu dikkate alındığında ek savunma vermeye gerek kalmaksızın aşağıdaki cezalandırılmasına karar verilmiştir.—– şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesi ile hüküm kurulduğu tespit edilmiştir.
Davacının bir diğer iddiası dava konusu çeke ilişkin davalı—– dosyasında imzanın müvekkiline ait olmadığını kabul ettiği bu nedenle de davanın kabulünün gerektiği yönündedir. Mahkememizce ilgili dosya celp edilmiş, incelenen duruşma tutanaklarında davalı vekili tarafından imzanın davacıya ait olmadığı ve davacı tarafından başkasına imza attırıldığını kabul ettiklerini, davanın reddini talep ettiklerini beyan edilmiştir. Davalı vekili bir sonraki celse de imzanın davacı tarafından atılmadığı kanaatlerinde olduklarını, çek aslının başkaca dosyada —- gönderildiğini, bu inceleme sonucunda tahminlerinin doğru olup olmadığının açığa çıkacağını beyan etmiştir. Son celsesinde ise; imzanın davacıya ait olmadığını kabul etmişlerse de davacının imzayı kasıtlı olarak başkasına attırıp bu senet üzerinden bunu bilerek işlem yaptıklarını beyan etmiştir. Mahkememize sundukları dilekçelerinde ise; imzaların — ait olduğuna dair bir ikrarlarının olmadığı, davacı şirketin çekleri çaycısına, bahçıvanına da attırabileceği, ancak bu halde bile davacı şirketin çeklerden sorumlu olacağını beyan ettiklerini belirtmiştir. Davalı şirket vekili tüm beyanlarında imzanın davacı şirket tarafından atılmamış olsa dahi yine davacı tarafından başkalarına attırıldığını belirterek, esasen davacının sorumluluktan kurtulmaması gerektiğine işaret etmiştir. Yine imzanın davacıya ait olmadığını tahmin ettiklerini, alınacak raporlarla bu hususun tespit edileceğini beyan etmiş olup, davacının çekten dolayı sorumlu olmadığına ilişkin net bir beyanları hiçbir zaman yoktur. Aksine beyanları imza şirkete ait çıkmasa dahi şirketin sorumlu olacağına yöneliktir. Hal böyle olunca davacının sırf bu nedenle dahi davanın kabulünün gerektiğine ilişkin beyanlarına itibar edilememiş, hükme esas alınan rapor, çek teslim bordrosu, tüm dosya kapsamı doğrultusunda çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olduğu kanaati ile davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,90-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 773,2‬0-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
6-Davalılar kendini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine davalılar vekili için takdir olunan 7.300,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dair, Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin ve iflas idaresi vekilinin yüzüne karşı diğer davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.15/03/2022