Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/410 E. 2020/548 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2013/410 Esas
KARAR NO : 2020/548 Karar

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/06/2013
KARAR TARİHİ : 15/09/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının fatura içeriğinden anlaşılan tarihlerde, müvekkili davacıdan yakıt ikmali yaptığını ve toplam—– borç oluştuğunu, davalı tarafça takibe itiraz sebebi olarak ödemelerin yapılmış olmasının gösterildiğini, —– tarihli yazışmanın dayanağı olan telefon konuşmasında, ilgili fatura bedellerinin … tarafından nakit olarak tahsil edilmiş olduğunun belirtildiğini, bu ödemelere ilişkin evrak ve belgenin taraflarına ibraz edilmediğini, bahsi geçen işlemler hakkında——–haberdar olmadığını, bu gerekçelerle davayı ——– yöneltiklerini, …’in mevcut fatura borcunu sıfırlayacak veya sona erdirecek hiçbir yetki belgesine sahip olmadığını, bu gerekçe ile teknik manada savunma olarak sunulan ve borcu sona erdirdiğini iddia edilen hususların varlığının mümkün olmadığını belirterek sonuçta; İstanbul Anadolu —-.İcra Müdürlüğünün —- Esas sayılı takip dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle alacağın % 40 az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya TK 35 göre tebligat yapılmış, davalı taraf davaya cevap vermemiştir. Davalı icra müdürlüğüne vermiş olduğu itiraz dilekçesinde; takip talebinde adı geçen şirkete halihazırda güncel ve likit bir borcunun olmadığını, takibe dayanak fatura alacaklarını ispata yarar herhangi bir belge tebliğ edilmediği gerekçeleri ile borcun tamamına ferilerine itiraz ettiklerini bildirmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Hukuki niteliği itibariyle İstanbul Anadolu —-. İcra Müdürlüğünün—-Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatı isteminden ibarettir.
İstanbul Anadolu —–.İcra Müdürlüğünün (Kapatılan Kadıköy —–.İcra Müdürlüğü) —– Esas sayılı dosyası getirtilerek dosyamız içerisine alınmıştır. İcra dosyasının incelenmesinde; davacı/ takip alacaklısınca —–işlemiş faiz olmak üzere toplam —— tarihinde takip yapıldığı, davalı takip borçlusuna ödeme emrinin 01.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı takip borçlusu vekili tarafından 07.11.2012 tarihinde verilen itiraz dilekçesi ile borcun tamamına ve ferilerine itiraz edildiği ve takibin durduğu görülmüştür.
İhbar olunan … vekilince davacı şirketin iflas ettiği, taraf ehliyetinin bulunmadığı, davacı taraf vekilinin vekaletnamesinin geçerli bulunmadığı iddia edilmiş ise de——– sayılı dosyasında, davacı şirketin yeniden yapılandırma prosedürüne 04.06.2012 tarihinde başlandığı, bu prosedürün başlaması ile davacı şirkete iflas tasfiye memuru statüsünde —– tarihinde mahkemece yeniden yapılandırma projesinin onaylanmasının reddedildiği,—- tarihinde sürecin iflas tasfiyesine dönüştüğü, —- tarihli yazısında aciz prosedüründe mahkemenin yetkili olduğu, —— tasfiye memuru olarak atandığı, davacı şirketin ——– sicilinden terkin edilmemiş olduğu, atanan tasfiye memurunun —– hem de —– dışında şirketi temsile yetkili olduğu, şirketin alacaklarının tahsili için davalar açabileceği, takip yapabileceği, şirketi temsil için vekil tayin edebileceği belirtilmektedir. —– hükümlerine göre tasfiye sürecine giren şirketlerin sicilden terkin edilinceye kadar hak ehliyetlerinin devam edeceği öngörülmektedir. —– tarihli yazısında, —— geçerli olan kanuni belirlemelere göre ——-İflas yöneticisi olarak davacı—- ve hukuki uygulamaları yürütme yetkisine sahip olduğu belirtilmektedir. Dava dilekçesi ekindeki ——tarihli ve——- şerhli vekaletname ise ————— tarafından verilmiştir. Dolayısıyla ihbar olunan vekilinin davacı şirketin taraf ehliyetine sahip bulunmadığı, dosyaya sunulu vekaletnamenin geçerli bulunmadığı iddiaları yerinde bulunmamıştır.
MÖHUK 24.maddesi uyarınca Mahkememizin yetkili bulunduğu ve olaya Türk hukukunun uygulanması gerektiği, ——– arasındaki ikili anlaşma ve uluslararası sözleşmeler gereği davacının MÖHUK 48.maddesi uyarınca teminat yatırma yükümlülüğünün bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Her iki tarafın tacir olması sebebiyle tarafların ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişi vasıtasıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve —— tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi Raporunda; dava ve icra takip dosyası, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı tarafın apostil şerhi ve konsolosluk onayı bulunmayan defter fotokopileri üzerinde yapılan inceleme sonucu, davacı tarafın ibraz ettiği ancak mahkemenin buyurduğu şekilde yani —– onaylı bir hesap özeti sunulmadığı, davacı taraf faturaları ve faturalar içeriği malları davalıya teslim ettiği kanıtlayamadığından, mevcut durum itibariyle icra inkar tazminatı talebinin yerinde olmadığı, şeklinde raporunu sunmuştur.
Dosya itirazları doğrultusunda bilirkişiye verilerek ek rapor alınmıştır.—– tarihli Bilirkişi Ek Raporunda; davacının takip tarihi itibariyle davalı taraftan 5 fatura karşılığı 16.602,07-Euro asıl alacağı bulunduğu, davacı tarafın Euro cinsinden asıl alacağına dava tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi hükmünce Euro cinsinden yıllık % 1,75 oranında direnim faizi yürütülebileceği, icra takibinin Euro olarak yürütülecek olan yukarıda belirtilen asıl alacağa takip talebindeki istemle bağlı kalınarak BK hükmünce fiili ödeme tarihindeki efektif satış kuru üzerinden TL karşılığının davalı tarafından, davacıya ödenebileceği, şeklinde raporunu sunmuştur.
İlgili döneme ilişkin davalıya ait vergi dairesi kayıtları getirtilerek dosya bilirkişiye verilmiş ve —- tarihli Bilirkişi Raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda; BS Formu mal ve hizmet satışlarına ilişkin bildirim formu olduğu için davanın konusu olmadığı, Vergi Dairesinden gönderilen davalı ——- davalının—– davacı ————– tutarında mal ve hizmet aldığını kayıtlı olduğu Vergi Dairesine bildirdiği görüldüğü şeklinde mütalaada bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı, toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı vekili —— tarihli dilekçesi ekinde davacı ile davalı arasında 16.02.2011 tarihinde yapılan bakiye borç mutabakatı yazısını sunmuş ise de dava konusu faturalar,——- miktarlı fatura, ——– nolu 4.199,10 miktarlı fatura olmak üzere toplam 16.602,07 Euro tutarındaki faturalardır. Bu bakımdan taraflar arasında —-tarihinde yapılan mutabakatın dava konusu alacak ile ilgisi bulunmamakta birlikte o tarihte de taraflar arasında ticari ilişki olduğunu kanıtlamaktadır.
Davacı vekili 11.02.2014 tarihli dilekçesi ekinde takip ve dava konusu faturaları ile davacı şirketin bu faturaların kayıtlı olduğu defterlerinin suretlerini bilirkişi incelemesine sunmuş olup faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bilirkişi tarafından tespit edilmiştir.
Davacı vekili,——— konulu dilekçesi ekinde ———— tasdik tarihli yeminli tercümeli iç denetim raporunu ibraz etmiştir. Söz konusu rapor,——– tarafından açıklanmış olan önceden üzerinde mutabık kalınmış denetim prosedürlerine uygun bir rapor olduğundan ve —— tarafından onaylı bulunduğundan, rapora itibar etmek gerekmiştir.
Davacının takip konusu yaptığı faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarında yer aldığı bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Davalı tarafa ticari defterlerini bilirkişi incelemesine esas olmak üzere sunması için muhtıra çıkartılmış, buna karşılık davalı tarafça ticari defterler mahkemeye sunulmamıştır. Davalıya ait —– yılına ilişkin Ba formlarında davacıdan ——– alımı yapıldığı beyan edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık faturalardan kaynaklanan alacak nedeni ile başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali hususundadır. Bilirkişi raporları denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmaktadır. Yapılan incelenmede, çoğun içinde azda vardır ilkesinden hareketle takip konusu faturaların davalı tarafça bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirildiği değerlendirilmiştir. Davalı taraf, davacı tarafça düzenlenen faturayı, kayıtlarına işlemekle ve bağlı olduğu vergi dairesine bildirilmekle aradaki sözleşmesel ticari ilişkiyi ve fatura içeriklerini kabul etmiş durumdadır. Belirtilen husus yerleşik hale gelmiş Yargıtay İçtihatlarında da belirtildiği üzere (Yargıtay —- Hukuk Dairesi’nin —————–tarihli kararı, Yargıtay —–. Hukuk Dairesi’nin—– Sayılı — tarihli kararı), fatura konusu mal veya hizmetin davalı tarafa teslimine karine teşkil etmekte olup, bu karinenin aksinin davalı tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı taraf ticari defterlerini bilirkişi incelemesi için sunmamış ve takip konusu tutarların ödendiğine ilişkin bir delil de getirmemiştir.
Belirtilen sebeplerle davacının davalıdan takip tarihi itibariyle —–tutarında alacaklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı alacağı takip öncesi belirli bulunduğundan kabul edilen tutarın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, tarafların tacir olması ve aradaki ilişkinin ticari nitelikte bulunması sebebiyle ve davacı tarafça davalının takip öncesinde temerrüte düşürüldüğüne ilişkin bir kayıt bulunmadığından davacının 16.602,07 EURO alacağına takip talebindeki istemle bağlı kalınarak takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca hesaplanacak ticari avans faizi geçmemek üzere aynı Kanunun 4/a maddesi uyarınca yıllık 1.75 oranında ve yıllara göre değişen oranda işleyecek faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmesi gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile; Davalının İstanbul Anadolu ——.İcra Müdürlüğünün —– Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 16.602,07-Euro asıl alacak ve asıl alacağa fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden ve takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca hesaplanacak ticari avans faizi geçmemek üzere aynı Kanunun 4/a maddesi uyarınca işleyecek yıllık 1.75 oranında ve yıllara göre değişen oranda işleyecek faizi ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Kabul edilen tutarın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3- Alınması gerekli 2.653,76- TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 420,04- TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.233,72- TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- a) Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 24,30-TL. başvurma harcı, 420,04- TL peşin harcın toplamı olan 444,34- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b) Davacı tarafından sarfedilen toplam 1.569,50-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.560,96-TL ‘nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderleri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
6- —– tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 5.827,33- TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve ihbar olunan vekilinin yüzüne, davalının yokluğundan gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.