Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2010/98 E. 2021/895 K. 07.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2010/98 Esas
KARAR NO: 2021/895
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 08/03/2010
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA, SAVUNMA ve DOSYA KAPSAMI:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı arasında —- yevmiye nolu —-akdedildiğini, davalının — tarihinde noterde özel vekaletname verdiğini, davalının —tarihli noter ihtarnamesi ile közleşmeden —– geçtiği halde hiçbir proje alınmadığı, yasal ve hukuki hiçbir faaliyet ve işlem yapılmadığını, sözleşmenin kağıt üzerinde kaldığı ve taşınmazın atıl durumda kaldığını, sözleşme konusu taşınmaz üzerinde hukuksal ve fiili haklarının kullanamadığından maddi ve manevi yönden mağdur olduğu gerekçesiyle sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, ayrıca —– tarihli azilname ile müvekkillerine verdiği vekaleti azlettiğini, davalının feshini müvekkillerinin kabul etmeyerek bu durumu — tarihli cevabi ihtarname ile bildirdiklerini, ayrıca—– tarihli noter ihtarnamesi ile davalıdan akdin aynen ifası ile yeniden vekalet vermesini istediklerini, davalının üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davalının sözleşmeyi fesih istemi ve gerekçelerinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, sözleşmenin 11. maddesinde inşaata başlanmasının imar durumunun alınmasını müteakip 60 gün içinde başlanacağı, 8. maddesinde inşaat ruhsatı alınsa bile imar durumundan dolayı inşaata başlanmaz ise sürenin başlamayacağının belirlendiğini, taşınmazın imar durumu için belediyeye — tarihinde yazı yazıldığını, —– tarihli cevabi yazıda arsa üzerinde belediye tarafından yola mahreç şerhi olduğu, ayrıca belediye tarafından geçiş hakkı işlenmediğinin anlaşıldığını, —- tarihinde geçiş yolu işlendiğini ve aplikasyon krokisinin tapudan alındığını, —— kamulaştırması amacıyla davalının ısrarıyla ve sözleşmenin 2. maddesi gereğince belediyeye dilekçe verildiğini, —- tarihinde imar durumu sorulduğunda — parselde tespitli eser bulunduğundan ——–alınmadan uygulama yapılamayacağının bildirildiğini, aynı yazıda imar durumunun kadastral yola mahreç sağlanması halinde verilebileceği ve belediyeye geçiş hakkının işlenmediği cevabı verildiğini, tüm bu işlemler için — yapı parselden terk için mahruzu olmadığına dair yazı alındığını ve — tarihinde—— alındığını, lüm bu işlemlerden sonra sözleşmenin resmen akdedildiğini, —- tarihinde davalının maliki olduğu — lehe geçiş hakkı olması nedeni ile müdahalenin ineni davasının açıldığını, —- tarihinde istenen istikamet ve kol kesitlerinin belediyeye verildiğini.— tarihinde ağaç revizyonu alındığını, mutabık kalınan projenin — tarihinde belediye teslim edildiğini, —– parsellerin istimlakı ile ilgili dava açıldığının ve halen derdest olduğunu, inşaata başlanamasımn nedeninin istimlak davası ile geçiş hakkı için davaların sonuçlanmaması olduğunu, sözleşmenin 11. maddesi gereğince arsanın sorunsuz bir şekilde teslim edilmemesi nedeni ile inşaata başlanamadığını, ancak proje için bütün işlemler ve arsa üzerindeki tüm sorunların giderilmesi ve inşaata başlanması için gerekli olan tüm işlemlerin müvekkili tarafından yapıldığını ifade ederek öncelikli olarak sözleşmenin aynen ifası ile sözleşme gereğince davalının üzerine düşen yükümlülüklerinin yerine getirilmesini, bu talepleri uygun görülmediği takdirde sözleşmenin feshi ile müvekkillerinin yapmış olduğu masraflar, proje bedelleri ile kazanç kayıpları için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik —- tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini, davalının ağır kusuru nedeni ile müvekkillerinin her bir için——- manevi tazminatın aynı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacılar arasında akdedilen sözleşmenin başında taraflarca bilinen imara mümkün olmayan sözleşme konusu taşınmaza uygun bir imar planının derhal temin edilebileceği konusunda aldatıcı vaatlerle özel vekaletnamenin verildiğini, sözleşmenin tek taraflı olarak maliki menfaatleri aleyhine olduğunu, herhangi makul cayma süresi içermediğini, ifasının kanuni imkansızlık nedeni ile mümkün olmadığını, BK m.20’ye göre sözleşmenin batıl olduğunu, taraflar arasında hüküm ifade etmediğini, BK m.2’ye göre sözleşmenin tek taraflı olduğunu, sözleşmenin yapıldığı tarihte ve öncesinde satışa konu ———— taşınmazın ifrazda ve ifrazdan, sonraki durumunu belirleyecek uygulama yapılmamış belirlenebilir olup olmadığına bakılmadığını, imar bakımından satışa konu olan yer ifrazda sakıncalı olup ha nedenle sözleşmede kanuni imkansızlık doğduğunu ve sözleşmenin batıl olduğunu, satışa konu taşınmazın ifrazının gerektiği bilindiği halde taşınmazın bir kısmının dahi ifrazı sureti ile satışının vaat edilmediğini, tamamının satışa konu edildiğini, imar kanunun kapsamı içinde ifrazın mümkün olup olmadığının resen incelenemesi gerektiğini, sözleşmenin imar kanuna aykırı olduğunu ifade ederek davanın reddini yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME ve GEREKÇE :
Dava, yüklenici tarafından arsa sahibine karşı açılan, öncelikle sözleşmenin aynen ifası, bu talep uygun görülmezse sözleşmenin feshi ile yapılan masraflar ile mahrum kalınan kazanç kaybının tahsili amacıyla şimdilik—– maddi tazminat, ayrıca her bir davacı için ayrı ayrı —- manevi tazminatın tahsili taleplidir.
Davacı — davacı —yetkilisidir.
Davalı arsa sahibi —- ile davalıların her ikisine de, arsa sahibine ait ——– sayılı taşınmazla ilgili, mevcut binayı yıktırma, yerine inşaat yapma amacıyla her türlü imar, ruhsat işlemleri, plan, proje evrakları tanzim etme, sunma vs için özel yetki vermiştir.
— tarihli bu özel vekaletnameden sonra da —- sahibi arasında ————-yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmede —- kalacağı şeklinde anlaşıldığı, inşaat süresinin —- aydan fazla uzamayacağı, bu süreyi geçerse her ay için daire başına arsa sahibine —- ödeneceği, yüklenici ruhsatı alsa bile geçiş yolu ile ilgili bir pürüz çıkarsa yahut mevcut yıkılacak evdeki kiracıdan kaynaklanan sorundan dolayı inşaat başlamazsa süre başlamayacaktır.
Davalı — arsa sahibi —- yevmiye nolu ihtarname ile — süredir hiçbir projenin alınmamış, hiçbir faaliyetin yapılmamış olması sebebiyle —- tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin feshettiğini bildirmiştir. ——– yevmiye nolu ihtarname ile de davacılara verilen özel vekaletnameden azlettiğini bildirmiştir.
Davacılar, arsa sahibinin fesih iradesinin haksız ve hukuksuz olduğunu, sözleşmenin ayakta olduğunu ileri sürerek iş bu davayı açmış, aksi durumda maddi ve manevi tazminat taleplerinde bulunmuştur.
Davalı arsa sahibi—– cevap ve savunmalarında sözleşmenin bayında taraflarca bilinen imarı mümkün olmayan sözleşme konusu taşınmaza uygun bir imar planının derhal temin edileceği şeklinde aldatıcı vaatlerle vekâletname alındığı, taşınmazda ifraz işlemleri, imar işlemlerindeki eksiklik ve imkânsızlıklar olduğuna bakılmadığını, sözleşmenin imkansızlık sebebiyle batıl durumda olduğu, —– yıldan fazla süre geçmesine rağmen bir çivi çakılmadığı ileri sürülerek davanın reddi istenmiştir. Yargılama sırasında davalı arsa sahibi —– tarihinde vefat etmiş, dosyada mübrez mirasçılık belgesine göre husumet mirasçılarına ——- yöneltilmiş, yargılamaya taraf teşkili sağlanarak devam edilmiştir.
Uyuşmazlık noktaları, arsa sahibinin fesih hakkı olup olmadığı, makul ve haklı sebeplerin olup olmadığı, yüklenicinin kar kaybı, yapılan masrafların tahsili taleplerinde bulunup bulunamayacağı ve manevi tazminat talep etme koşullarının oluşup oluşmadığıdır.
——tarihli dava dilekçesinden sonra —— devam eden uzun yargılama boyunca tarafların tüm delilleri toplanmış, davacının bildirdiği tanıklar dinlenmiş, bilirkişi heyetleri oluşturularak raporlar alınmıştır.
Dosyada mevcut plan ve krokilerden de anlaşılacağı üzere arsa sahibine ait ———- parsel sayılı taşınmazlarla çevrili olduğu, yola mahrecinin olmadığı bellidir.
Yüklenici tarafından belediyeye yapılan başvurulardan anlaşılacağı üzere —numaralı parselde bulunan eski eser sebebiyle— görüş alınması, — görüş alınması gerekmiş, — taşınmazların bir kısmının —– olarak tapudan terkini için kamulaştırılması talebinde bulunulmuştur.
—– encümen kararı almış; — tarihinde de, — parsellein bir kısmının kamulaştırılması için dava açmış, bu dava——- tarihli kararla, —– kamulaştırma bedelinin —— olarak tespitine,—-olarak tespitine, taşınmazlarda—- kısımdaki davalılara isabet eden payların , —- davacı idare adına tapuya terkin ve tesciline” karar verilmiştir.
— kararla, — parsel sayılı üzerinde kat mülkiyeti kurulu taşınmazın —— bağımsız bölümünde davalı — hakkı sahibi olduğu anlaşılmakla,—–nolu bağımsız bölümle ilgili olarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olması” sebebiyle karar bozulmuştur. —-kapatılması ile yargılama — devam etmiş, mahkemenin——- bağımsız bölüm yönünden davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesin yer olmadığına, diğer davalılar yönünden hükmün kesinleşmesi sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar —- tarihinde kesinleşmiştir. Nihayetinde —- tarihinde yol olarak tapuya tescil edilmiş; —— yola mahreci sağlanmıştır.
Davalı arsa sahibi —– tarihinde ——— sayılı taşınmazdaki apartman yöneticisine geçit hakkına yapılan müdahalenin meni davası açmış; mahkemece taşınmaz malikleri karşı husumet yönetilmesi için süre verilmiş, nihayetinde de eksiklikler tamamlanmamış, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Yargılama boyunca aldırılan bilirkişi raporlarından da kısaca bahsetmek gerekir. Mimar, inşaat mühendisi ve hukukçudan oluşturulan ilk bilirkişi heyeti ——— tarihli ek raporlarında özetle, arsa sahibinin fesihte haklı olmadığını, gecikmelerin yüklenicinin elinde olmayan sebeplerden kaynaklandığını, —- tarihli geçit hakkı olduğunu, —– kamulaştırılmasına dair karar alındığını, ifa olanağının mevcut olduğunu,—- projesi hazırlanabileceğini; davacıların yaptıkları hizmetlerle ilgili iş takibi hizmet karşılığ—— hak kazanacağı, davacılardan— —- makbuzundan anlaşıldığı üzere —– kamulaştırma bedeli yatırıldığı, gerçek giderlerin — olduğunu, taşınmaz yapılsaydı yüklenicinin toplam maliyetinin — olacağı, taşınmazların —- kar elde edileceği, kar kaybı eksiltme yöntemine göre —- edebileceği belirtilmiştir.
Her iki taraf da raporlara itiraz etmişlerdir. Ayrıca taraflar sulh görüşmeleri için süre istemişlerse de sulh olamadıklarından yargılamaya devam edilmiştir.
Tarafların itirazları nazara alınarak bir inşaat mühendisi, bir gayrimenkul uzmanı, bir hukukçu bilirkişiden oluşturulan yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişiler—- tarihli kök raporda özetle sözleşme konusu sözleşme tarihinde imkansız olmakla beraber tarafların ifa zamanında mümkün hale geleceği düşüncesi ile yapıldığı için sözleşmenin geçersiz olmayacağı, ifa imkansızlığının giderildiğinin ispatlanması halinde davacılarca feshe itiraz edilebileceği, imar durumundaki engelin devam etmesi ve edecek olması ihtimalinde ise davacının kar yoksunluğu tazminatı değil, yaptığı çalışmalardan dolayı arsada bir değer artışı meydana geldiyse onu talep edebileceği belirtmişlerdir. —tarihli ek raporda da özetle, teknik olarak kar yoksunluğunun —- olduğunu, sözleşmenin geçerli olarak kabul edildiyse işverenin temerrüdü sebebiyle yüklenicinin sözleşmeden dönebileceği, dönme halinde de müspet değil menfi zararların tahsilini isteyebileceği, sözleşmenin baştan itibaren imkansız olduğu kabul edilirse sözleşmenin kesin hükümsüz olduğunu, her iki durumda da kar yoksunluğunun istenemeyeceğini belirtmişlerdir.
Davacının talebi üzerine üzerine bir gayrimenkul değerleme uzmanı, bir inşaat mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti oluşturularak rapor alınmasına karar verilmiş,— tarihli raporda özetle,—— tarihinde yönetmelikte yapılan değişiklikle yola mahreci olmayan taşınmaza yapı ruhsatı alınabilir hale geldiğini, ancak bunun dava tarihinden sonra gerçekleştiği, dosyada mevcut onaylanmış projenin sözleşme ile uyumlu olmadığını, sözleşmede zemin ve birinci kat için planlanan daireler ile ——– projedeki zemin ve 1. katlar arasında farklı düzenlemeler olduğu, kamulaştırma kararı öncesinde — inşaat alanı için izin veriliyorken kamulaştırma sonrasında tapuda yol olarak tescil ile birlikte — değer artışının olabileceği belirtilmiştir.
Davacı — tarihli ıslah dilekçesi ile talebini —— çıkarmıştır. Aynı tarihte eksik harcını da yatırmış, dosyanın miktar itibariyle heyete tevdi edilmiş, dosya heyetçe incelenmiştir.
Bu arada davalı taraf, — tarihli beyan dilekçesi ekinde —— kaleme alınmış hukuki mütalaayı sunmuştur. Bu özel raporda kısaca, sözleşmenin yapıldığı tarihte imar mevzuatına göre inşaat yapma imkanının olmaması sebebiyle arsa sahibinin akde tahammül süresi kadar bekleme mecburiyeti olduğu, inşaat süresi —olarak kararlaştırıldığına göre hazırlık işlemlerinin daha kısa bir süre olması gerektiği, arsa sahibinin —– yıldan fazla bekleyerek makul tahammül süresi kadar beklediği, sözleşmenin hükümsüz olduğu zikredilmiştir.
Öncelikle sözleşmenin geçerli olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
Arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmelerinde borçlanılan edim, arsa sahibi yönünden inşaat yapılacak taşınmazı inşaat yapımına elverişli bir biçimde yükleniciye teslim etmek, yüklenici yönünden de teslim edilen taşınmaz üzerinde sözleşme ve ekleri, tasdikli projeler ve ruhsatı ile fen ve sanat kaideleri ile imar mevzuatına uygun bir biçimde inşaatı tamamlayıp, kararlaştırılan bağımsız bölümleri arsa sahibine teslim etmektir.
TBK’nun 20. maddesi uyarınca, sözleşmenin konusu yapıldığı sırada imkansızsa veya kamu düzenine aykırı ise o sözleşme hükümsüzdür. —–belirtildiği üzere, sözleşme konusundaki ifa imkânsızlığı sözleşmenin kurulması sırasında da mevcut bulunması halinde, objektif yönden imkânsızlık bulunduğundan TBK’nın 20. maddesi uyarınca borç ilişkisi esasen meydana gelmez.
Tarafların sözleşmeyi imzaladıkları tarihte arsanın yola mahrecinin olmadığı, bu haliyle imar ruhsatı almasının ve inşaata başlanmasının mümkün de olmadığı, diğer bir ifadeyle imkansızlığın mevcut olduğu açıktır.
————— ilâmında belirtildiği üzere, sözleşme kurulurken mevcut olan imkânsızlığın, geçici imkânsızlık niteliğinde olması yani imkânsızlığın ortadan kalkabilecek nitelikte olması halinde, tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorunu ortaya çıkar. Bu konudaki kural “ahde vefa, söze sadakat” ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine “akde tahammül süresi” denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.
Somut olayda, tarafların her ikisi de, sözleşme tarihinde taşınmazın mevcut haliyle inşaata elverişli olmadığının farkındadır. Davalı arsa sahibi, yüklenicinin inşaat ruhsatı alabileceğini, imar prosedürünü tamamlayabileceğini, taşınmazın yola mahrecinin sağlanacağını düşünerek bu sözleşmeyi imzaladığına göre, başlangıçta geçici imkânsızlık hali vardır. Bu imkânsızlığın ileride ortadan kalkması mümkün olduğundan geçici imkânsızlık niteliğindedir. Ne var ki davacı yüklenici tarafından bir kısım başvurular yapılmış, bunun sonucunda belediye tarafından komşu parsel maliklerine kamulaştırma davası açılmış ise de arsa sahibinin ——— ihtarnamesine kadar bir ilerleme olmamış, inşaat ve yapı ruhsatı da alınamamıştır. Diğer bir ifadeyle makul tahammül süresi geçmesine rağmen, imkânsızlığın ortadan kalkmadığı, bunda taraflara yüklenecek bir kusurun olmadığı anlaşılmaktadır. (Davacı yüklenici işinin ehli olup, sözleşme tarihinde arsa üzerinde bulunması muhtemel, fiili ve hukuki engelleri bilmek zorundadır. Bu nedenle ruhsatın alınamamasında arsa sahibinin bir kusuru bulunmadığı açıktır. ——-
Bu durumda, arsa sahibinin konusu imkânsız olan sözleşme sebebiyle fesih bildirimli ihtar çekmesinde, sözleşme zaten hükümsüz olduğundan, bir usulsüzlük yoktur.
Ayrıca, davacı yüklenicinin sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti ve müspet zararların tazmini talebi de isabetli değildir. Bu durumda yüklenici, ancak sebepsiz zenginleşme kuralları içinde menfi zararlarını isteyebilir. Bu doğrultuda davacılar vekiline,— tarihli ara kararla ve —— ara kararla dava tarihine kadar sözleşme sebebiyle yaptığı masrafların — sunması için —- süre verilmiş; davacılar vekili de — tarihli dilekçesi ile — saymış ve ekine masrafların yapıldığını gösteren dekontları sunmuştur. Dosya kapsamında davacı yüklenicinin yaptığı masraflar dekontlarla sabittir. İlk 8 maddede sayılan belediyeye yatırılan kamulaştırma bedeli, taşınmaz için ödediği emlak vergisi, kadastro harcı, ödediği proje bedeli ve yapılan diğer masraflar toplamı olarak ———– isteyebileceği kabul edilmiştir. Zira bu masraflar, davacının, sözleşme yapılmamış olsaydı cebinden çıkmayacak olan masraflar olup menfi zararıdır. Öte yandan — tarihli dilekçede sayılan —kalem talepten son iki kalem noter ihtarname masrafı olup ——bunlar, arsa sahibinin feshine ve azilnamesine karşı cevabi ihtarnameler için yapılmış ihtarname masrafıdır. Arsa sahibinin fesih ve azilname ihtarı, bu davada haklı görülmüş olmakla, davacının artık bunlara cevabi ihtar çekmek için yaptığı masraf menfi zarar olarak kabul edilemez.
TBK.nun 117. maddesine göre zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır. Davacı tarafın geçersizde olsa, sözleşme kapsamında yaptığı ödemelerden dolayı davalı tarafın iyi niyetli olduğunun kabulü gerektiği ve kötü niyetli kabul edilemeyeceği dikkate alındığında, temerrüt için ihtar şarttır. Somut olayda bu şekilde bir ihtar olmadığından davacı yüklenici şirket, yaptığı masrafları, dava tarihinden itibaren faizi ile talep edebilir. Davacı dava dilekçesinde ticari faiz talep etmiş ise de arsa sahibinin tacir olmaması, davanın mutlak veya nisbi ticari dava olmaması ——– sebebiyle, yasal faize hükmedilmiştir.
Son olarak davacıların manevi tazminat istemleri bakımından da ticari itibarlarının zedelendiği veya kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğu ispatlanmadığından, koşulları oluşmayan talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE;
2-Davacı yüklenici şirketin aynen ifa talebinin talebi yönünden davanın REDDİNE, Taraflar arasında imzalanan —— yevmiye nolu düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin hükümsüz olduğunun TESPİTİNE;
3-Davacının kar(kazanç) kaybı taleplerinin REDDİNE;
4-Davacının yaptığı giderler olarak —— dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan miras payları oranında tahsili ile davacı şirkete verilmesine; fazlaya ilişkin kısmın reddine;
5-Davacı şirket ile davacı —- talep ettikleri manevi tazminatın ayrı ayrı REDDİNE;
6-Alınması gerekli 7.541,56-TL harçtan davacı tarafından peşin ve tamamlama harcı olarak olarak yatırılan 40.801,50-TL harcın mahsubu ile kalan 33.259,94-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
7-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 17,15-TL başvurma harcı, 7.541,56-TL peşin ve tamamlama harcının toplamı olan 7.558,71-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından sarfedilen toplam 12.981,00 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren ——– olmak üzere 597,12 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
9-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
10-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
11-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 14.438,20-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
12-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/3’e göre reddedilen miktar üzerinden davalılar vekili için takdir olunan 14.438,20-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
13-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar vekili için takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı —– alınarak davalılara verilmesine,
14-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar vekili için takdir olunan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı ——- alınarak davalılara verilmesine,
Gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere davacı ve davalılar vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı. 07/07/2021