Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/9 E. 2023/240 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/9
KARAR NO : 2023/240

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/01/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 20.08.2013 tarihinde kurulduğunu, yurtiçinde ve yurtdışıda e-ticaret yolu ile internet üzerinden her tülü otomobil, kamyon, pikap, kamyonet, çekici arabaları, konteyner, römork ve diğer kara, hava, deniz motorları araçlarının alım ve satımına ilişkin aracılık faaliyetlerinde bulunduğunu, davalının davacı ile aynı alanda iştigal ettiğini, 2000 yılında otomobil ilanlarının internete taşınması için kurulduğunu, davalıya ait markaların ayırt edicilik özelliğinin bulunmadığını, dava konusu olayda SMK madde 5/1-b uyarınca ilgili oldukları mal/hizmeti tanımlayan işaretlerin ayırt edici olmamaları nedeniyle marka olarak tescil edilemeyeceklerini, bir markanın tanımlayıcı olmasının ve kötü niyetle tescil edilmesinin SMK m.25/1 gereği aynı zamanda hükümsüzlük sebebi olduğunu, davalı adına tescilli “——-” ibarelerinin davalının faaliyet gösterdiği sektörde kullanılan genel ifadeler olduğunu, markaların ayırt edici değil, hukuka aykırı şekilde tanımlayıcı olduğunu, davalının kimsenin tekeline verilemeyecek işaretleri marka olarak kullanmasını, rekabetin bozulmasına ve diğer üreticiler ile tüketicilerin bundan zarar görmesine ‘neden olduğunu belirterek; 6100 sayılı HMK m.166 uyarınca işbu davanın —-FSHHM “nin—– Savılı dosvası ile birleştirilmesine, —–nolu —– markasının tescilli olduğu tüm sınıflar (37/37/38/39/42) bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,—–nolu ( —–) markasının tescilli olduğu tüm sınıflar (9/12/35/36/37/38/39/41/42/45) bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, —- nolu . (—–) markasının tescilli olduğu tüm sınıflar (9/12/35/36/37/38/39/41/42/45) bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Müvekkili —–, 2000 yılında kurulmuş olup an itibariyle Türkiye’nin otomobil alım-satım pazarında lider online pazar yeri olan —– internet —- cihazlar için hazırlanan—-mobil Uygulamasının sahibi olduğunu, müvekkili şirketin—– İnternet sitesinden ve—– mobil uygulaması üzerinden online araç alım-satım ve değerleme hizmeti verdiğini, Müvekkili şirketin 2016 yılında ——bünyesinde bulunduran —–ailesine katıldığını, müvekkilinin markalarının cins, çeşit, nitelik, nicelik bildiren tanımlayıcı ibareler değildir ve SMK’nın 5/1(c) maddesi uyarınca tesciline herhangi bir engel bulunmadığını, davacının müvekkiline ait başta —–ibareli markalar olmak üzere markalarından doğan haklarını ihlal edecek şekilde, —–şeklindeki marka ve ibareleri, —- aracılığı ile —-ve benzeri uygulamalar üzerinde, anahtar sözcük, yönlendirici kelime vb. olarak yoğun biçimde kullandığını, müvekkili tarafından açılan bu haklı davanın ardından davacı yan, son derece kötüniyetli bir biçimde, tamamen ve sadece müvekkilin davasının yasal dayanağını oluşturan —– ibarelerini içeren markalarını hükümsüz kıldırmak ve Müvekkilin davasını dayanaksız bırakmak amacıyla ilk olarak müvekkilin aşağıda listelenen 14 adet Markasının SMK Md. 5/1(a), (b), (c) ve 6/9 uyarınca ayırt edicilikten yoksunluk, tanımlayıcılık ve kötü niyet gerekçeleriyle kısmen hükümsüzlüğü talebiyle—–FSH Hukuk Mahkemesi’nin —–sayılı dosyasına kaydolan marka hükümsüzlük davasını ikame etti davacının, müvekkil tarafından ikame edilen davaya konu filleri müvekkil ve markalarına karşı tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğini, davacı şirketin ise bahsi geçen davayı ve işbu davayı açarak kendi hukuka aykırı fiillerini “hukuka uygun hale getirme” çabası içine girdiğini, nitekim davacının diğer davada müvekkilinin kimi 20 yılı aşkın süredir tescilli olan markalarının dahi hükümsüzlüğünü talep ettiğini, müvekkilinin markalarının SMK’nin 4. maddesi atfıyla SMK M. 5/1(a) kapsamında ayırt edici olmadığı ileri sürülemeyeceğini, müvekkilin markalarının SMK’ nın 5/1(b) ve 5/1(c) maddeleri kapsamında hükümsüzlüğü talep edilemez davacıların Müvekkilin markalarında yer alan şekil unsurları hakkında hiçbir açıklamada bulunmaması da son derece dikkat çekici olduğunu, davacıların, bu şekil unsurlarının markalara ayırt edicilik kattığının farkında olduğundan, bu unsurları yok saymak suretiyle, mütecaviz fiillerine konu olan unsurlar üzerinden markaları ayırt edicilikten yoksun ve tanımlayıcı addetmeye çalıştığını, müvekkilinin markalarını tescil ettirmekte kötü niyetli olduğu iddiasının tamamen dayanaksız olduğunu belirterek; Mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddine, Yargılama giderleri, vekâlet ücreti ve sair tüm masrafların davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E :
Dava,davalı adına tescilli —– numaralı —– numaralı —– numaralı “——” ibareli markaların ayırt edici olmayıp tanımlayıcı mahiyette olduğu ve tescilin kötü niyetli yapıldığı iddiasına dayanan hükümsüzlük davadır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan 07/11/2022 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalı markalarının yine kendine ait olan—— uzantılı ve işlem adedi yüksek olan bir web sitesinde araçların değerlemem ve satın alma işlemleri için kullanmaktadır. Kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazandığından SMK m. 5, f.ll gereğince, Uygulamada birden fazla sözcükten oluşan işaretlerin slogan olarak adlandırılmaktadır. Yargıtay —–slogan markasının giyim, iç-dış giysilerde, ayak ve baş giyimlerinde işletme kimliği ile ilişkilendirilebileceği sonucuna varmıştır. Yargıtay ayırt edici nitelik bulunduğunu kabul etmiştir’. “Yukarıdaki şekil + Sözcük—-, ile —– slogan markaları genel görünümünden ve sektör bilirkişinin markaların ayırt edici nitelik kazandığından, Hükümsüzlüğü ve terkin istenen markaların sadece slogan sözcüklerle birlikte —- ile birlikte tescil edilmesini de dikkate alındığında, dava konusu markaların ayırt edici nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır. Şeklinde raporunu sunmuşlardır.Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davalı adına tescilli —– numaralı —-” ve—- numaralı —-ve —-numaralı—— ibareli markaların ayırt edici olmayıp tanımlayıcı mahiyette olduğu ve tescilin kötü niyetli yapıldığı iddiasına dayanan hükümsüzlük davasıdır. Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi tarafından sunulan 07/11/2022 tarihli raporda sonuç itibariyle davaya konu edilen markaların kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı bu sebeple hükümsüz kılınamayacağı yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalı şirketin davaya konu —- numaralı —-+ Şekil ibareli markanın 35,37,38,39 ve 42. Sınıflarda —- numaralı —–Şekil ibareli markanın 09,12,35,36,37,38,39,41,42, ve 45. Sınıflarda,—-numaralı —– Şekil ibareli markanın 09,12,35,36,37,38,39,41,42, ve 45. Sınıflarda tescilli sahibi olduğu, davacının iddiasına göre markaların tanımlayıcı olup ayırt edici olmadığı, davalı tarafından kullanılmadığı, tescilin kötü niyetli olduğu bu sebeple hükümsüz kılınması gerektiği iddiasında bulunulduğu, mahkememizce dosya kapsamı bakımından yapılan incelemede hem davacı şirketin hem de davalı şirketin araç kiralama ve 2. El araçların alım satımı alanında faaliyette bulundukları, faaliyet alanlarının benzer olduğu, davaya konu edilen —–numaralı marka içerisinde yer alan —– ibaresinin özellikle ticari alanda —— ibaresinin zayıf bir ibare olduğu fakat bu ibarenin tek başına tescil edilmeyip —- kadranı ile birlikte tescil edildiği, bu markanın kullanım yolu ile ayırt edici hale gelip gelmediği hususunun sektörel bazda değerlendirilmesi gerektiğinden aldırılan 07/11/2022 tarihli bilirkişi raporuna göre davalı şirketin ——ibaresinin kullanım ve özellikle bu yönde yapılan yoğun reklamlar ve çalışmalar neticesi ayırt edici hale getirdiğinin belirtildiği buna göre de—– ibaresinin her ne kadar mahkememizde oluşan kanaate göre alım satıma ilişkin ticari alanda zayıf bir ibare ise de davalının yoğun reklam çalışmaları, bu yöndeki kullanımları ayrıca markanın tek başına kelime olarak değil renkli ve şekil ibaresi ile birlikte tescil edilip kullanıldığı da dikkate alındığında kullanım sonucu ayırt edici hale geldiği anlaşıldığından hükümsüzlük talebinin bu yöndeki iddialar bakımından reddine karar vermek gerekmiş, davaya konu edilen —–numaralı —–Şekil markası ile —-numaralı —– Şekil ibareli markaların içerisinde yer —–ibaresinin ticari alanda sıklıkla kullanılan zayıf ibarelerden olduğu hatta tanımlayıcı olarak dahi nitelendirilebileceği fakat davalının bu markayı salt cümle olarak değil aynı zamanda renkli saat kadranından oluşan şekil unsuru ile birlikte tescil ettirip kullandığı, davalının özellikle ticari unvanının ve esas markasını oluşturan —– markası ile birlikte bu ibareleri kullandığı, bu konuda yoğun tanıtım ve reklam çalışmaları yaptığı, bilirkişi raporuna göre kullanım yoluyla ayırt edici hale getirdiği görüşü de dikkate alındığında, artık markanın tanımlayıcı ibare olduğu veya ayırt edici olmadığından bahsedilemeyeceği bu sebeple bu markalar yönünden de davanın reddinin gerektiği, kötü niyetli tescil iddiası yönünden ise, asıl olan iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekmektedir. Davacı tarafından davalının bu markaları kullanarak davacı aleyhinde haksız davalar açtığını ve suç duyurusunda bulunduğunu iddia ettiği bu durumunda bu tescillerin bu amaçla kötü niyetli olarak tescil ettirildiği iddiasında bulunmuş ise de marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete ilişkin iddiaların davamız konusu olmadığı, davalı tarafından davacı aleyhine tecavüz ve haksız rekabette bulunup bulunulmadığının somut olaya göre ayrı şekilde değerlendirilmesi gerektiği, bir marka tesciline dayanılarak haksız rekabet ve marka tecavüz davaları açılmasının tek başına kötü niyetli tescil olarak değerlendirilemeyeceği, davalının dürüstlük kuralına aykırı olarak marka tescilinden kaynaklanan hakları kötü kullanıp kullanmadığının somut o konuya ilişkin davalarda değerlendirileceği, tescil aşamasında bu yöndeki bir kötü niyetin olduğu hususunun ispatlanamadığı mahkememizce de böyle bir kanaat oluşmadığı anlaşıldığından bu yöndeki taleplerin reddi ile neticeten davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair davacı vekilleri ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.