Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/82 E. 2023/234 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/82
KARAR NO : 2023/234

DAVA : Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/04/2022
KARAR TARİHİ : 02/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacının “—- markasını, —– tescil numarası ile 30.01.2015 tarihinden; —– tescil numarası ile 19.03.2019 tarihinden, —— tescil numarası ile 13.10.2020 tarihinden itibaren korunmakta ve davacı tarafından aktif bir şekilde kullanıldığını, davalı tarafın “——” isimli markasıyla, müvekkilinin markası ile aynı yazı tipi ve renkleri tercih ederek ve aynı hizmet kolunda kullanarak müvekkilinin maka hakkını ihlal ettiğini, davalı tarafa —–. Noterliği’nin 24.02.2022 tarihli ve—– yevmiye numaralı ihtarnamesi keşide edilerek, davalının müvekkilinin marka hakkını ihlal eden ve haksız rekabete yol açan markası ile göstermekte olduğu faaliyetlerine derhal son vermesi gerektiği, aksi halde haksız rekabetin men’i için her türlü yasal yola başvurulacağı ihtar edildiğini, davalı tarafın ihtara rağmen müvekkilinin markasına yönelik tecavüzlerine devam ettiğini, davaya konu “—–” ve —-markaları hem fonetik hem de görsel olarak ortalama tüketici nezdinde karıştırılacak kadar benzerlik taşımakta olup davalının söz konusu markayı kullanmasının hukuka aykırılık teşkil edeceğini, davacının markası ile davalı tarafın markası incelendiğinde; logoların renklerinde —- kelimesinin —- kelimelerinin ise —-renkte oluşturulduğunu, “—–harflerinin birebir aynı yazı karakterlerinden seçildiğini, müvekkilinin markasında —- olarak oluşturulan sloganın davalı tarafın markasında da aynı renklerle kurgulandığını, marka logolarının genel itibariyle ön plana çıkan iki sözcükten, yuvarlak şekil içerisinde yer alan—–görselinden ve —– şeklinde oluşturulan slogandan meydana geldiğini, ilgili marka görselleri arasındaki benzerliğin tesadüf olmadığını ve bu yönüyle tüketiciyi iki markanın bağlantılı ya da aynı markalar olarak değerlendirme ihtimalinin olduğunu, ayrıca —– kelimelerinin yarattığı kafiye ve kulakta bıraktığı intibanın ilgili markaların seri markalar olduğu yönünde izlenim oluşturduğunu, davalı tarafın “—–” ibaresi ticari hayatta kullanmasının kamuoyu ve tüketiciler nezdinde davacının seri marka oluşturduğu algısı yarattığını, dava sonuçlanıncaya kadar davalı tarafından tecavüz teşkil eden eylemler devam edeceği ve yargılama neticesinde davacının geri dönüşü olmayan ticari zarara uğrayacağını, dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini iddia ederek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalı tarafın faaliyetlerinin davacının hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini ve son verilmesini, davalı tarafa ait işletme tabelası dahil marka hakkı ihlali oluşturan her türlü tanıtım ögelerinin imha edilmesini talep ve dava ettiği anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; diğer ortaklarının ayrılması nedeniyle, dükkanın konseptinin köfte, sucuk ve çorba olduğunu, konseptlerinin hem görsel hem de menü olarak çok farklı olduğunu, davanın konusunun değiştiğini, davanın açılmasında hukuki yarar olmadığını, marka ihlali olmadığını, iki markanın kelime olarak da anlam olarak da birbirinden farklı olduğunu, —-kelimesinin genel geçer bir kelime olduğunu, “—– kelimesinin “—-kelimesinden hem kelime hem anlam olarak çok farklı olduğunu, yazı tiplerinin ve renklerinin farklı olduğunu, davacı tarafın markasında —- kelimesinin —-olduğunu, kendi markasında ise —– kelimesinin—– olduğunu, logolarının farklı olduğunu, davacının markasında —-başının —- kısmı olduğunu kendi markasında ise —–resmi olduğunu, davacı tarafın markasında “—–sloganı kullanıldığını, kendi markasında ise —–sloganı kullanıldığını ve sloganların farklı olduğunu, davalı tarafın dilekçe ekinde sunmuş olduğu fotoğrafları ihtarnameye cevap mailinde Av. —— mail adresine göndermiş oldukları halde ve telefonla da durumu izah etmelerine rağmen geri dönüş yapmadan doğrudan dava açmalarının iyi niyet ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmayacağını iddia ederek davanın reddini talep ettiği anlaşıldı.
Mahkememizde aldırılan 10/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalı kullanımının smk 29/1 maddesi gereğince “marka hakkına tecavüz” oluşturduğu, marka hakkına tecavüz oluşturan bu durumun ayrıca tüketici gözünde davacı ile davalı arasında ticari ilişki var olduğu algısını yaratabileceği karşısında tüketicide oluşacak bu karıştırılmanın ttk 55/1-a-4 maddesi anlamında haksız rekabet oluşturacağı, bu tespitler karşısında davacı tarafça smk 149/1 maddesi gereğince anılan tedbirlerin talep edilebileceği şeklinde rapor sunulduğu anlaşıldı.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E :
Davacı adına tescilli —- markasına davalı tarafından kullanılan—– ibaresi ile tecavüzde bulunulup bulunulmadığı ilişkin davadır. Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacının —– numaralı —- ibareli markaların tescilli sahibi olduğu, davalı tarafından kullanılan—– ibaresinin davacı markalarına benzer olduğunu, bu benzerliğin karışıklığa sebebiyet vereceğini, davalı tarafından yapılan kullanımların aynı renk ve yazı karakterleri ile gerçekleştirildiğini iddia ederek marka hakkı ve tecavüzün tespiti ve engellenmesini talep ettiği, davalı tarafından markaların farklı olduğu, benzerlik olmadığı belirtilerek davanın reddinin talep edildiği, mahkememizce 10/01/2023 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı markaları ve davalı kullanımları karşılaştırıldığında, yazı stillerinin ve renklerin benzer olduğu ayrıca ortak olarak —– ibaresinin kullanılıp farklı olarak kullanılan —-ibarelerinin de benzer olduğu yönünde görüş bildirildiği, buna göre davacının —— numaralı —- ibareli markanın 29,30,32 ve 41. Sınıflarda —- numaralı—– şekil ibareli markanın 43. Sınıfta —- numaralı —– ibareli markanın 09,16,21,25,28,31 ve 35. Sınıflarda tescilli sahibi olduğu, tarafların ortak olarak yiyecek içecek sektöründe faaliyet gösterdiği, faaliyet alanlarının neredeyse bire bir aynı olduğu, davalı tarafından kullanılan —- ibaresindeki —– kelimesindeki “—-” harfinin davacı markasındaki—– ibaresindeki “—– şekli ile neredeyse birebir olduğu, yine davalı kullanımlarının davacının tescilli markasındaki renklere benzer şekilde kullanıldığı, —— ibarelerinin son —- harfinin de yası şeklinde sona ermesi de dikkate alındığında ortalama tüketici nezdinde taraf markalarının ve kullanımlarının aynı kaynaktan doğmuş olabileceği izlenimini uyandıracağı, davalı işyerini gören tüketicilerin davacı markasının kullanıldığı işyeri olarak düşünebileceği bu durumun SMK 29. Maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz TTK nun 55/1.a.4 maddesi uyarınca ise haksız rekabet teşkil ettiği anlaşıldığından davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile,
1-Davalı tarafından davacının —– markalarına yönelik tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, engellenmesine, son verilmesine, davalı tarafından —–ibareli kullanımlarının sonlandırılmasına, bu ibareyi içerir her türlü tabela, broşür, tanıtım ve materyalin her türlü fiziki ve internet ortamında kullanımının yasaklanmasına, bu şekildeki kullanımlara el konulmasına, el konulmuş olan materyaller bakımından hüküm kesinleştiğinde imhasına,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 189.15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan toplam 3.992,50 TL yargılama gideri ve 80,70 TL harç toplamı olan 4.073,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karara karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.