Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/75 E. 2023/217 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/75
KARAR NO : 2023/217

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 01/04/2022
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının —– olan ticaret unvanını yukarıda beli irketin —– olacak şekilde değiştirildiğini, Aşağıda atıf yapılan dava dosyasında sulh sözleşmesinde tarafların eski unvanlarına yapılan tüm atıfların bu davanın taraflarına yapılmış sayılacağını, Müvekkili şirket, kurularak faaliyete geçtiği 22.06.2012 tarihinden bu yana —-markası ve—- ibareli ticaret unvanı altında basım-yayın ve eğitim hizmetleri üzerinde faaliyet gösterdiğini, bu faaliyetin şirket kurucu ortağı —- aynı marka ve işletme adı ile yürüttüğü faaliyetle birlikte 2009 yılına kadar uzandığını, —- 2009 yılından itibaren—- ibareli markası ile bu alanda faaliyet göstermeye başlamış, müvekkili şirketi kurduğu tarihe kadar markayı etkin bir şekilde kullandığını, Türk Patent nezdinde —-nolu —–ibareli marka tescilleri kapsamında koruma altına alındığını, 22.06.2012 tarihinde müvekkili şirketi mevcut unvanı ile kurarak—- markası altındaki yayıncılık ve eğitim faaliyetine bu şirket üzerinden devam ettiğini, —– bu amaçla marka kullanımına bağlı tüm haklarını müvekkili şirkete devrettiğini, faaliyetlerini 2019 yılına kadar “—-” ibareli ticaret unvanı ile sürdürürken, marka kullanımları ile uygun olacak şekilde ticaret unvanında yer alan —- ifadesini, yine bu ibare ile birlikte yıllardır. yan yana kullanmakta olduğu —-nolu —- ibareli markasında olduğu gibi) —– ifadesi ile güncellediğini, markalarını fasılasız kullandığını, basım ve yayımını üstlendiği kitaplarda “—- ibareli markasının açıkça kullanıldığını, bu kitaplar kültür kitapları olmadığından sadece eğitim kurumlarında, yine sadece eğitim hizmetleri için kullanıldığını, tanzim ettiği faturalarda—– ibareli markasını açık bir şekilde kullanmakta, faturalarda marka görüldüğü gibi satılan ürünün cinsi ve faaliyetin tarihi de net olarak görülebildiğini, —- alan adının 30.01.2014 tarihinde; —– alan adının ise 19.12.2013 tarihinde tescil edildiğini, Yayıncılık faaliyetlerinin tanıtımı için kullanılan ve—– ibaresini içeren çok sayıda alan adı ve sosyal medya hesabı olduğunu, davacının marka kullanımından doğan ve tescilli markalarına dayanan öncelikli hak sahip basılı yayınlar ve eğitim öğretim hizmetleri bakımından tespit edildiğini, Davalı tarafın bu davaya konu kullanımına benzer şekilde müvekkilimizin markalarını ihlal etmesi sebebi ile her iki davalı aleyhine —- FSHHM’nin —–. nolu dosyası üzerinden dava açılmış, bu davada davalılarla müvekkilimiz arasında 06.05.2019 tarihinde sulh sözleşmesi imzalanarak uyuşmazlığa son verildi Bu sözleşmeye uygun verilen kararın 10.09.2019 tarihinde kesinleştiğini, Davalı taraf, sulh sözleşmesi ile müvekkilimizin —– ibareli marka üzerindeki mutlak hak sahipliğini kayıtsız şartsız kabul etmiş, marka kullanımına son vereceğini taahhüt ettiğini, Sözleşmede ayrıca davalıların sulh sözleşmesine yönelik her bir ihlal için müvekkilimize 20.000 TL cezai şart ödeyecekleri, bu cezai şart bedelinin Maddi ve manevi tazminat miktarından tenkis edilmeyeceği açık bir şekilde düzenlendiğini, Buna rağmen rağmen davalıların dava konusu marka kullanımına başladıkları öğrenildikten sonra davalı tarafa ait iş yerinde —-FSHHM’nin—– nolu dosyası üzerinden delil tespit işlemi gerçekleştirilmiş, yapılan inceleme sonrası düzenlenen bilirkişi raporunda davalıların “—- ibaresini fiziksel ve dijital tanıtım vasıtalarında eğitim hizmetleri üzerinde kullandıklarının tespit edildiğini, Davacının hak sahipliğine ve tescillerine, taraflar arasındaki sulh sözleşmesine rağmen, davaya konu “—–” ibaresi, davalı tarafından işletilen özel öğretim kurumunun tabelasında, duvarlarında, sosyal medya hesaplarında, reklam ve tanıtım vasıtalarında, basılı ürünlerinde haksız biçimde kullanıldığını, bu durumun Müvekkilinin markasına yönelik marka ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğini, sulh sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini, Davalı taraf ihlale konu —- ibaresini —–ibareleri yanında marka olarak kullanıldığını, —- kelimesinin “—- kelimesini tavsif eden ve anlamsal vurguyu —- kelimesi üzerine yoğunlaştıran bir sıfat olması nedeni ile taraf markaları arasında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik doğurduğunu, Davacının Türkiye çapında çok sayıda bayisi ve distribütörü üzerinden —- markalı ürün ve hizmetlerini alıcılarına ulaştırdığını,—- ibaresi için her yıl onlarca lisans sözleşmesi yapıldığını, eğitim ve öğretim hizmetleri kapsamında, marka ve ticaret unvanı altında gerçekleştirdiği faaliyetler neticesinde, davaya dayanak marka sektörün en önde gelen markalarından biri olduğunu, tanınmış marka olduğunu, eğitim hizmetlerine yönelik faaliyetine ek olarak; bu kitapları tedarik ettiği müşterilerinin bir kısm—-saygın ve köklü eğitim kurumları yanında çok bilinen dersane ve özel öğretim kurslarından oluştuğunu, sosyal medyada markasını aktif olarak kullanmakta, izlenme oranı yüksek ulusal TV programlarına reklamlar vermekte ve izlenme oranı yüksek futbol maçları gibi etkinliklere sponsor olduğunu, Dava konusu markanın kullanılması ile; müvekkilinin bu marka ile birebir aynı olan ve aynı ürünler üzerinde kullanılan markalarının ayırt edici karakterinin zedeleneceği, itibarının zarar göreceği ve davalı tarafın Müvekkilimizin markalarının tanınmışlığından haksız surette istifade edeceğini, sunulması fiziken mümkün olmayan video vb. deliller CD içerisinde dijital olarak sunulduğunu, Davalının eylemlerinin kötüniyetli olduğunu, Davalının haksız marka kullanımı için maddi tazminatın, SMK’nın 151/2 maddesi (c) bendine göre emsal lisans bedeli üzerinden hesaplanmasını talep ettiklerini, Türkiye çapında 60 kadar özel öğretim ve kişisel gelişim kursuna “— markasının kullanımı konusunda lisans hakkı verdiğini, yapılan lisans sözleşmelerinde 2022 yılı için istikrarlı bir şekilde belirlenen lisans ücreti gün/ay hesabı yapılmaksızın 90.000 TL olup, bu bedelin bu davada davalının haksız kullanımı karşılığı emsal bedel olarak kabul edilmesinin gerektiğini, Davalı tarafın dava konusu —– markasını fiilen ticari olarak kullanmak suretiyle gerçekleştirdiği ticari aaliyetin; müvekkilimizin—–ibareli marka tescillerini ihlal ve haksız ekabet oluşturduğunun, ayrıca bu vesile ile taraflar arasındaki sözleşmeye aykırılığın TESPİTİNE; bu faaliyetin İNLENMESİNE ve DURDURULMASINA; Sözleşme ve SMK gereği davalının sosyal medya hesapları ve internet sitelerinde bu marka altında yürüttüğü tüm tanıtım faaliyetinin durdurulmasına, karara riayet edilmediği takdirde markanın kullanıldığı sosyal medya hesapları ve sitelere erişimin engellenmesine ve bu sitelerin — arama sonuçlarından çıkarılmasına; Masrafı davalı taraftan alınmak sureti ile; dava konusu —- ibaresinin kullanıldığı ürünlere, tanıtım vasıtaları ile tabelalara EL KONULMASINA; el konulan bu ürün, tanıtım vasıtası ve tabelaların masrafı davalı taraftan alınarak İMHA EDİLMESİNE; Marka ihlali ve haksız rekabet nedeni ile 20.000,00 TL manevi tazminatın ihlal tespit tarihi olan 30.09.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek müvekkilimize ödenmesine; Davalı tarafın marka kullanımından doğan marka ihlali, haksız rekabet ve sözleşmeye aykırılık nedeni ile, ileride ıslahla artırılmak ve fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere şimdilik- 10.000 TL cezai şart bedelinin ve SMK’nın 151/2 maddesi (c) bendine göre 10.000,00 TL maddi tazminatın ihlal tarihi olan 30.09.2021 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsil edilerek müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E : Dava, davacı adına tescilli—– esas unsurlu markalar ayönelik davalılarca marka hakkına tecavüzde bulunup bulunulmadığının, haksız rekabet ve tecavüz koşullarının oluşup oluşmadığı, maddi- manevi tazminat ve cezai şart koşullarının oluşup oluşmadığı talebine ilişkin davadır.Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle ; Müvekkilinin işbu davaya konu tazminatlar bakımından şahsi olarak sorumluluğuna gidilmesi mümkün değildir. —– şirket Müdürü’ nün sorumluluğuna gidilebilmesi için kasten marka ihlali saikiyle hareket ettiğinin ve buna bağlı olarak haksız gelir elde etmeye çalıştığının davacı yan tarafından ispatlanması gerektiğini, Her ne kadar davacı yan “şimdilik” 10.000,00-TL olarak talepte bulunmuş ise de tazminat bakımından kullandığı seçimlik hakkın emsal lisans bedeli olduğu dikkate alındığında, aynı zamanda emsal lisans bedelinin 90.000,00-TL olduğunu açıkça kendilerinin beyan ettiği ve davacı yan tarafından daha önceden yaptıkları lisans sözleşmelerine konu miktarların sabit olduğu dikkate alındığında ileride bedeli artırılmak üzere dava açılması hukuka aykırılık barındırdığını, Müvekkilinin kurucusu olduğu şirket, faaliyetlerine 23.11.2016 tarihinde başlamış olup; kurucularının öğretmen olması sebebiyle kendi çevrelerinden edindikleri bilinirlikle eğitim kurumu kurmuş ve marka hakkından ziyade “öğretmen kalitesinden” dolayı eğitim faaliyetlerinde bilinir hale gelmişlerdir. Müvekkilin yetkilisi olduğu şirketin Matematik ve sayısal ağırlıklı eğitim veren bir kurum oluşu dikkate alındığında dershane ve kursların işletme adları ve ticaret unvanları genellikle matematiksel terimler olduğundan —-olarak başladıkları eğitim faaliyetlerine; davalı yan tarafından hukuki süreç başlatılması sebebiyle ticari ünvan değişikliği yapılarak —– ünvanı kullanılmaya başlanmış ve—-kelimesinin ayırt ediciliğinin sağlanması adına “—-” ismini kullanmaya başlayarak eğitim faaliyetlerine devam ettiğini, Ancak; davacı kurum ülke genelinde haksız çıkar sağlama amacı ile kendi markasıyla benzerlik ihtimali gördükleri her şirket açısından hukuki süreç başlatmaya çalışmakta ve delil tespiti ile açıkça “karıştırılma ihtimali bulunmadığı” ve “marka ihlalinin söz konusu olmadığı” belirtilmiş olmasına karşın kötüniyetli dava süreçleri sonucu fayda elde etmeye çalıştığını, Müvekkillerinin davacının markası nezdinde karıştırılma ihtimalinden doğacak hiçbir maddi kazancı söz konusu olmadığı gibi; davacının marka hakkına tecavüzü de bulunmadığını, 20/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda da açıkça beyan edildiği üzere; davacı ve müvekkilin yetkilisi olduğu şirketin marka kullanımlarının benzer olmadığı, her ne kadar markalar ve kullanımlar arasında —- kelimesi benzer olsa da “—- ullanımın ayırt edicilik oluşturduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının kabulü halinde marka hakkına aykırılık bulunmadığı ” nın tespit edildiğini, Manevi tazminatın şartlarının oluşmadığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yanın zarara uğramış olmasının ihtimalinin dahi bulunmadığını, Her ne kadar —Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde —– sayılı dosya ile delil tespiti istenmişse de, anılan dosyanın celbi ile görüleceği üzere müvekkilin yetkilisi olduğu eğitim kurumlarının davacı yana ait marka ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını, ortalama tüketici nezdinde hiçbir karışıklığa yol açmayan, — İlinin—- ilçesinde küçük çaplı bir özel eğitim kurumu olan bu işletmenin davacı yanın markası ile karıştırılma ihtimali olduğundan bahsedilemeyeceğini, Müvekkili …” mesleği matematik öğretmenliği olup meslek hayatında birden fazla kurum ve dershanede çalıştığını, 2014 yılına kadar Türkiye’ de isim yapmış dershanelerde matematik öğretmenliği yapan Müvekkilin öğrenci çevre ve kitlesi oldukça yoğun olduğunu, 2014 yılında kendi adına danışmanlık vermeye başlaması ve öncelikle —-adına kayıtlı işyerinde 23.09.2014 tarihli işe başlayış ile eğitim hizmetlerinde danışmanlık vermeye devam etmiş, akabinde de 15.07.2015 tarihinde —— olarak sektöre devam etmiş olduğunu, Müvekkili şirketin ve müdürü bulunduğu kurumun hitap ettiği kesim tamamen kendi öğrencileri ve onların önerileriyle bizzat … için gelen öğrencilerden oluştuğunu, müvekkilinin ortağı olan ve Fen Bilimleri üzerine öğretmenlik yapan —– aynı şekilde 04.07.2014 tarihinde —– kurmuş ve kanun değişikliğine kadar faaliyetlerini bu şekilde devam ettiğini, —–olarak 2016 yılının sonunda yani eğitim yılının başlamasından sonra kuruluşlarını gerçekleştirmiş ve hemen zaten birlikte çalıştıkları öğrencilerle yeni kurumda eğitimlerine devam ettiğini,—– kelimesini tek başına kullanmamış, ayırt edici unsur barındıran—– ibaresini kullanarak çalışma hayatlarına devam ettiklerini, … bünyesinde 2016 yılının Kasım ayında kuruluş gerçekleştiği dönemde doğrudan …’ ve —- KENDİ ÖĞRENCİLERİ kayıt olmuş ve toplamda 26 öğrenciye kurs hizmeti sağlandığını, müvekkilinin ortağı olduğu kurs küçük ölçekli olup sadece belirli çevreye hitap eden ve şahsi tanınmışlıkları sonucunda çevre ve öğrenci kazanan bir kurum olduğunu, Müvekkilinin ise hiçbir zaman —-kurs içerisinde kullanmamış veya bu yayınların kullanılması yönünde öneride bulunmadığını, yalnızca—- kullanıldığını, bu nedenle “—–” kelimesinin müvekkilleri nezdinde kazanç getirici hiçbir etkisinin söz konusu olmadığını, Manevi tazminat koşulları oluşmadığını, “—– kelimesinin karıştırılma imkanı bulunmadığını, hedef kitle dikkate alındığında, öğrencilerin tercih ettikleri detayın “öğretmen” unsuru olduğunu, yalnızca isim odaklı veya kitap odaklı eğitim alma amacı gütmekdiklerinden hedef kitle tarafından tamamen tavsiye ve tecrübe ile kurs tercihi yapıldığını, Davacı yanın en büyük ayırt ediciliği —- logosu olup, bu logo neredeyse her yayında ve yerde kullanıldığını, davalının böyle bir logosu bulunmadığı gibi hiçbir şekilde davacıya ait logoya benzer bir logo dahi bulunmadığını, Müvekkilinin ticaret unvanı “…” olup, ticari unvanın tanımının markasal nitelik taşımadığı, talep eden —- şirketi ile müvekkili şirketin karıştırılma ihtimalinin bulunmaması, talep eden şirketin kitap basım ve yayımı alanında—- ilinde faaliyet alanının çok dar olması ve—- tanınmışlık yönünün düşük olduğu dikkate alınmaksızın hazırlanan bilirkişi raporunun kabulü mümkün olmamış ve rapora ilişkin itirazlarımız dosyaya sunulduğunu, Davacı şirketin şekil-logo ile birlikte farklı yazı tipini içer: ilgisinin bulunmadığı, farklı olduğunu, müvekkilinin kursunun ise bu ibarelerle hiçbir Müvekkilinin – kuruluşundan bu yana hiçbir sosyal medya, internet sitesi, reklam, sponsor vs. Faaliyetlerine girişmediğini, mevcut olan öğrenci kitlesi ile eğitim faaliyetine devam ettiği için hiçbir reklam unsuruna gerek duymadığını, Bu nedenlerle işbu mesnetsiz ve kötü niyetli olarak açılan davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
Mahkememizde aldırılan 05/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Davacının Türk Patent nezdinde—- nolu—-ibareli tescilli markalarının hak sahibi olduğu, Davacının—-ibaresini 16 ve 41. Sınıfta yer alan mal ve hizmetlerde ilk olarak ihdas ve istimal ettiği, Davalının eylemlerinin davacıya ait tescilli marka haklarına tecavüz teşkil edeceği, Davalının eyleminin taraflar arasında imzalanmış olan 06.05.2019 tarihli sulh sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği, Davalı tarafından dosyaya ibraz edilen defter kayıt örneklerinde üzerinde yapılan incelemede, davalının davaya konu özel öğretim kursu yönünde elde etmiş olduğu ciro tutarının; 2021 yılı için: 230.381,69 TL. 2022 yılı 808.943,48 TL. Toplam :1.039.325.17TL, olduğu tespit edilmiştir. —- Fikri Ve Sınaf Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18.10.2022 tarihli —-No.lu Celse’sinde; —-Ticaret Odasından dava konumuz ile ilgili emsal Lisans bedel sorulması kararı alındığı, —- Ticaret Odası tarafından 20/10/2022 Tarih ve—- sayılı yazı ile verilen cevapta “İlgi’de kayıtlı talebiniz ile ilgili olarak Odamızda bilgi bulunmadığından yazınız incelemeye alınmış olup, neticelendiğinde en kısa zamanda tarafınıza bildirilecektir.” denildiği, —- Ticaret Odası tarafından emsal lisans bedeli bildirilmediği için Davalı tarafın elde etmiş olduğu ciro üzerinden emsal lisans bedelinin ne kadar olduğunun tespit edilemediği, Davacı Vekili tarafından dosyaya sunulan ve dava dışı firmalar ile yapılan “LİSANS SÖZLEŞMESİ” nin Konu başlıklı 2.Maddesinde Bu sözleşme ile ,— tarafından Lisans alana “—”ibareli markanın ve —– ait logo, amblem ve tanıtma işaretlerinin kullanılması konusunda Lisans verilmesi ile SÖZLEŞME gereği —– fikri ve sınai mülkiyet haklarını kullanması konusunda tarafların karşılıklı hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. Lisans sözleşmesinde Lisans ücretinin yıllık 90.000,00 TL. olduğu belirtildiği, Bu sözleşme hükmüne göre Davacı ile Davalı arasında 1 yıllık Lisans Sözleşmesi yapılmış olsa idi yıllık 90.000,00 TL. emsal lisans bedeli olacaktı. Ancak 30 Eylül 2021 Tespit tarihi ile dava tarihi olan O1 Nisan 2022 tarihi arasında geçen süre 6 aylık bir süreyi kapsamaktadır. Bu durumda 6 aylık emsal lisans bedelinin 90.000,00 TL./2 = 45.000,00 TL .olarak dikkate alınması gerektiğine dair raporunu sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacının—–esas unsurlu markalarının yayıncılık ve eğitim öğretim faaliyetlerini kapsayacak şekilde tescili sahibi olduğunun, davalılar tarafından—– markasının haksız olarak kullanıldığı taraflar arasında daha önceki kullanımlara ilişkin olarak —-FSHM’ nin —– Esas sayılı dosyası üzerinden sulh sözleşmesi imzalandığı fakat davalı tarafından sulh sözleşmesindeki şartlara uyulmayarak marka ihlali kullanımlarının devam ettiğini, bu nedenle marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve durdurulması ile 20.000 TL Manevi tazminatın 10.000 TL maddi tazminatın ayrıca şimdilik 10.000 TL sözleşmeden kaynaklı cezai tazminatın davalıdan alınması gerektiğinin iddia edildiği, davalı tarafından kullanılan —- ibaresinin davacı markalarına benzer olmadığı belirtilerek davanın reddinin talep edildiği, mahkememizce davacının dava dilekçesinde dayandığı—–Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin—– Sayılı dosyasının fiziken celp edilip incelendiğinde, taraflar arasında 06/05/2019 tarihli sulh sözleşmesi uyarınca karar verildiği, kararın kesinleştiği, mahkememizce diğer tüm deliller de toplandıktan sonra dosyanın konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edildiği, heyetçe sunulan 05/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda davalı tarafından kullanılan—– kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, sunulan emsal lisans bedeli doğrultusunda maddi tazminat olarak 90.000 TL’ nin hesaplandığı fakat kullanım altı aylık süreyi geçmediğinden lisans bedelinin 45.000 TL olarak değerlendirilip cezai şart konusunda takdirin mahkememize bırakıldığı, buna göre tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı şirketin —-numaralı —- markası başta olmak üzere —-ve—-esas unsurlu toplam 11 adet markanın 16 ve 41. Sınıflarda olmak üzere tescilli sahibi olduğu, öncelikle davalı kullanımları ile davacı markaları karşılaştırıldığında bilirkişi heyetince davalının sosyal medya hesapları üzerinde yaptırılan incelemede —- şeklinde kullanımlar olduğu, davacının —- esas unsurlu markaları ile davalı kullanımlarındaki —– ibaresinin aynı olduğu davacı tarafından —– ibaresinin sonuna konulan— ibarelerinin tanımlayıcı olması sebebiyle markayı farklılaştırmadığı yine markanın başına konan —– ibaresinin de bilirkişi raporu ve mahkememizdeki kanaate —- ibaresi olduğu— ibaresinin konması sebebiyle davacı markalarından yeterince farklılaşmadığı ortalama tüketiciler nezdinde davalı kullanımlarının davacıya ait markalara ilişkin olduğu yönünde intiba oluşturacağı bunun da karışıklığa sebebiyet vereceği neticeden davalı kullanımları ile davacı markaları arasında benzerlik olduğu bu durumun SMK 29. Maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz ayrıca TTK’ nın 55/1a)4 maddesi uyarınca da haksız rekabet teşkil ettiği yine taraflar arasında daha önce görülen—- Fikri ve Sınai haklar Hukuk Mahkemesinin —- Esas—– sayılı kararı ile taraflar arasında düzenlenen 06/05/2019 tarihli sulh sözleşmesi kapsamında verilen karar incelendiğinde, davalı tarafından kullanılan —–ibaresinin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, önlenmesi ve durdurulmasına karar verildiği, bu sulh sözleşmesinin 3. Maddesi uyarınca davalı tarafından — ibaresi veya benzerlerinin yanında başka harf kelime ve şekil unsurları olsa dahi kullanamayacağının belirtildiği, davalının —-kullanımının iş bu sözleşmeye de aykırı olduğu, buna göre de marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet nedeniyle davacının davalıdan SMK 149. Maddesi uyarınca maddi ve manevi tazminat talep edebileceği, lisans bedeli üzerinden davacının sunmuş olduğu emsal lisans bedelleri doğrultusunda bir yıllık lisans bedelinin 90.000 TL olduğu fakat davalı tarafından altı aylık süreyi aşmayacak şekilde kullanım olduğundan hem bilirkişi raporuna göre hem de mahkememizde oluşan kanaate göre bu bedelin yarısı olan 45.000 TL nin davalılardan alınması gerektiği, davacı tarafından da ıslah dilekçesi ile 45.000 TL talep edildiğinden, maddi tazminat yönünden davanın tam kabulüne karar vermek gerektiği, manevi tazminat yönünden de dosya kapsamı, davalı şahsın sosyal ekonomik durum tespit tutanağı, taraflar arasında daha önce imzalanan sulh sözleşmesi, yine davalının —–markalı önceki kullanımları da dikkate alınarak talep edilen 20.000 TL Manevi tazminatın davalılardan alınmasına karar vermek gerektiği, cezai şart yönünden yapılan değerlendirmede ise taraflar arasında düzenlenen 06/05/2019 tarihli sulh sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin 8. Maddesi uyarınca davalıların sözleşmeden doğan yükümlülüklerine yerine getirmediği takdirde her bir ihlal için 20.000 TL ödemeyi kabul ettiklerine dair madde incelendiğinde, davalılarca sulh sözleşmesinin 3. Maddesine aykırı olarak—- şeklindeki kullanımlarının marka ihlali olarak değerlendirildiğinden 20.000 TL cezai şartın davalılardan alınması gerektiği, davacı tarafça cezai şart bakımından 60.000 TL talep edilmiş buna gerekçe olarak da ayrı ayrı ihlaller olduğu bu sebeple her bir ihlal için ayrıca cezai şart talep edilmiş ise de davalıların kullanımının dosya kapsamına göre sadece —– şeklinde olduğu buna göre tek bir ihlal eylemi olduğu bu ibarenin farklı farklı sosyal medyalarda tanıtımının yapılmasının ayrı ayrı ihlal olarak değerlendirilemeyeceği zira haksız eylem yönünden tek bir eylem olduğu anlaşıldığından, cezai şart yönünden kısmen kabulü ile neticeden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde karar verilerek hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABUL
KISMEN REDDİ ile, davalı tarafından davacının —– esas unsurlu markalarına yönelik tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, önlenmesine, durdurulmasına,
davalı tarafça —– ibaresinin bulunduğu kullanıldığı tüm ürünlere, tabelalara, tanıtım ve vasıtalara el konulmasına, davalı tarafından—- ibaresinin sosyal medya ve internet ortamında kullanımının durdurulmasına,
Davalıya —–isimli sosyal medya hesaplarının kapatılmasına,Maddi tazminat yönünden: 45.000 TL’ nin 30/09/2021 yılından itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Manevi tazminat yönünden: 20.000 TL’ nin 30/09/2021 yılından itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine,Cezai şart yönünden: 20.000 TL’ nin 30/09/2021 yılından itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, cezai şart yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Alınması gereken 5.806,35 TL harçtan alınan 683,10 TL peşin harç + 1.451,59 TL tamamlama harcının mahsubu ile kalan 3.671,66 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından yatırılan 2.134,69 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafından yapılan toplam 4.113,25 TL yargılama giderinin davanın kabul red oranına göre 3.427,70 TL sinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Tecavüzün tespiti ve haksız rekabet talebi yönünden: Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5–Manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 20.000,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Cezai şart yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 20.000,00 TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya verilmesine
7-Cezai şart yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 20.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
8-Tarafların bakiye kalan gider avanslarının taraflara iadesine,Dair davacı vekili ile davalılar vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.