Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/6 E. 2023/284 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/6
KARAR NO : 2023/284

DAVA : Marka (Manevi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 13/01/2022
KARAR TARİHİ : 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Manevi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı vekili, davacının —–markasının tescilli sahibi olduğunu. Buna ilişkin tema park vs. Konularda birçok faaliyette bulunduğunu. Davalı tarafından —- ilçesinde—-ismi ile hayvanat bahçesi açıldığı. Buranın isminin —- şeklinde kullanıldığını bu kullanımın davacının —- markasına yönelik belirterek davalının marka tecavüzünde bulunduğunun tespiti ile tecavüzün durdurulmasına, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 1.000 TL (belirsiz alacak) maddi tazminatın davalıdan tahsiline, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 150.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının yasal izinler alınmak sureti ile faaliyetine devam ettiğini. Davalının—– markası için tescil başvurusunda bulunduğunu tescilin ilan edildiğini fakat iyi niyet çerçevesinde —– ibaresinin kullanımının durdurulduğunu. Tedbir kararı sonrasında kullanımın—– olarak kullanıma devam ettiklerini. —- ibaresinin cins ibare olduğunu —- ibaresinin de cins ibare olduğunu. Tecavüz koşullarının oluşmadığını ayrıca davacının maddi manevi zararınında oluşmadığını belirterek davanın reddini talep ederek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E :

Dava, Tarafların davacı adına tescilli —- numaralı—-Şekil ibareli markaya davalı tarafından —– ibaresi kullanılmak sureti ile marka hakkına tecavüz edilip edilmediği maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkin davadır.
Mahkememizde aldırılan 03/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
Davacıya ait olduğu belirtilen—–internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olmadığı, Server/Sunucu hatası vererek sitenin açılmadığı, alan adının —-sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 09.03.2018 tarihinin kayıt olunduğu, alan adı sahibinin açıkça belirtilmediği (gizli tutulduğu), davacı dilekçesinde “Davalı tarafın, marka tecavüzüyle ticari faaliyette bulunması bir yana gerekli özen ve yetkinliği sağlayamaması nedeniyle günlerce ulusal gazete ve TV kanallarında haberlere konu olmakla kamu düzenini bozduğu, davacının tescilli markasının ve davacının itibarına büyük zarar verdiği ortada olduğunu” beyan ederek dosyada sunulan linkler incelenmiş olup bahsi geçen bütün linklerin güncel olarak aktif ve kullanımda olduğu, linklerin haber sitelerine ait linklerden oluştuğu ve detayları bilişim değerlendirme kısmında detaylıca sunulduğu, davalıya ait olduğu belirtilen —- internet web sitelerin güncel olarak kullanımda ve aktif olmadığı, alan adların—- (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adların güncel olarak kimseye ait olmadığı, boşta olduğu, kimse tarafından kullanılmadığı tespit edildiği, Davalıya ait olduğu belirtilen —-isimli —- hesabının profil sayfasının “—- adresinde güncel olarak açık ve faaliyette olmadığı tespit edildiği, davalıya ait olduğu belirtilen bahsi geçen —-internet web sitesinin güncel olarak kullanımda ve aktif olduğu, alan adının —- (sahip) bilgileri kontrol edildiğinde bu alan adının 30.12.2021 tarihinin kayıt olunduğu alan adı sahibinin açıkça belirtilmediği (gizli tutulduğu), internet sitesinin içerikleri detaylıca incelendiğinde —- tanıtımı internet sitesi olarak kullanıldığı ve içerik sağlayıcı hakkında sitenin alt kısmında —- olarak belirtildiği, davalı dilekçesinde “Davacı taraf ayrıca, davalı şirket nedeniyle itibar kaybına uğradıklarını, —- yaşayan hayvanseverlerin hedefi haline geldiklerini, 21.08.2021 tarihinde çok sayıda hayvanseverin —- gelerek slogan atarak bildiri dağıttıklarını ifade etmiş olduğunu, Maalesef davacı tarafça meydana gelen bu olayın davalı şirketten kaynaklandığı iddia edilse de bunu destekleyecek hiç bir delil sunulmamış olduğunu, davacı taraf da çok iyi bilir ki, ülkemizde ve tüm dünyada hayvan severler, hayvanat bahçesine, hayvanların doğal ortamlarından alınarak başka yerlerde “sergilenmesine” ve benzeri eylemlere yönelik olarak tepki göstermekte olduğunu, davacı taraf kendileri de beyan ettiği üzere işletmesinde bir çok yırtıcı kediye, hayvana ev sahipliği yapmakta olduğunu, davalı şirket henüz faaliyete bile geçmeden çok önce davacı tarafın işletmesi hakkında Hayvan Hakları kuruluşları ve vatandaşlar tarafından tepki gösterilmiş, eylemler yapılmış, imza kampanyaları başlatılmış olduğunu, Bunlardan bazıları:” dosyada sunulan linkler incelenmiş olup bahsi geçen bütün linklerin güncel olarak aktif ve kullanımda olduğu, linklerin anket ve haber sitelerine ait linklerden oluştuğu ve detayları bilişim değerlendirme kısmında detaylıca sunulduğu, davacının “—– ifadesi işletmenin faaliyetini tanımlaması sebebi ile zayıf bir marka olduğunu, bu nedenle zayıf olarak korunması gerektiğini, marka olarak tescil edilen —– ifadesi avacı davacının sunduğu hizmetin özelliğini gösterdiğini, işleme ile sunulan hizmet coğrafi olarak bütünleşik olduğunu, bu nedenle, ancak aynı coğrafi alan içinde yakın olan işletmeler rekabet içinde olduğunu, davalının davacının —– ibareli marksına tecavüzünde bulunduğunun tespiti ile tecavüzün durdurulmasına, istemişse de sunulan hizmet ayırt edilmeyecek kadar benzer veya aynı da olsa aynı coğrafi bölge içinde olmadığından, davacının, müşterisinin davalının işletmesine giderek hizmet satın alma ihtimali rasyonel değildir. Zira —- ile —–arasında 450 km mesafe söz konusudur. Sundukları hizmet aynı veya benzer olsa bile işletmeler arasında mesafe sebebi ile birisinin müşterisinin karıştırsa bile diğerinin işletmesine gitmesi ekonomik olarak rasyonel olmadığını, dosya kapsamında davacının —– markasının —-ibaresinin geçtiği davalı tarafından kullanılarak bu kullanıma münhasır menfaat elde edildiğine dair bir delil bulunamadığını, müşteriler,—-web sitelerini karıştırsa bile bu alan adlarına bağlı web sitelerinden markanın tescil edildiği hizmet sunulması fiziki olarak mümkün değildir. Nihayetinde web sitesi üzerinden hizmet sunulması mümkün olmadığından davacı ve davalının hizmet sundukları işletmeler arasında 450 km olduğundan tecavüzden söz etmek güç olduğunu, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 1.000 TL (belirsiz alacak) maddi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmişse de, aynı coğrafi bölgede olmadığından, davacının müşterisinin davalıya giderek maddi zarara soktuğu dosyada ispat edilecek delil tespit edilemediğini, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte 150.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ettiğini, davacının tüzel kişi tacir olarak —– işaretinin marka olarak kullanarak işletme açmasının sebebi ile tecavüzün yarattığı üzüntü, tasa ve kaygıya dayalı olan manevi zararın takdiri mahkemenin olduğu şeklinde rapor sunulduğu görüldü.

Mahkememizde aldırılan 11/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
Dava taraflarının markalarının kelime ve şekilden oluşan karma/kompozit markalar oldukları, kompozit markalarda marka kıyaslamasının kendine özgü koşulları olduğu, markaların esas ve baskın unsurlarının hem şekil hem de —– ibarelerinden oluştuğu, şekil ögelerinin tamamen farklı ve özgün olduğu, diğer baskın unsur olan ve markalarda ortak olarak yer alan —- ibarelerinin —– şeklindeki tasviri ibareyi doğrudan akla getirmesi nedeniyle bu ibarenin tanımlayıcı olduğu ve markaları zayıf hale getirdiği, davacının markasının bu yönden koruma alanının dar olduğu, markalarda örtüşmeyen ve ortak olmayan unsurlardan bazılarının da genel izlenimi etkileyip farklılaştırdığı, genel bütünsel inceleme ve tüketici algılaması ve izleniminde ise markaların farklı oldukları neticesine varıldığı, davalının yeni kullanıma geçtiği —– ibaresinin ise önceki kullanımına nispeten ve evleviyetle tamamen farklılaştırıldığı, anılan nedenlerle davalının eylemlerinin davacıya ait olan tescilli markaya tecavüz teşkil etmediği, dosya kapsamında davacı markasının tanınmış olduğuna ya da kullanım sonucu davacı ile özdeşleşerek ayırt edici hale geldiğine dair yeterli deliller bulunmadığı, manevi ve maddi tazminatın Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, davacının zarara uğraması ve itibar kaybına delil olarak dayandığı protesto göstericilerinin gösteri bildiriminin içeriğinin davalının eylemleri ile alakasız olduğu hukuki durumun takdiri mahkemeye ait olduğu şeklinde rapor sunulduğu görüldü.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.

İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Davacının —- ibareli markanın tescilli sahibi olduğu, davalı tarafından işletilen—– isimli işyerini işlettiği, davacının —-numaralı markasına yönelik tecavüz teşkil ettiği iddiası ile tecavüzün tespiti, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalı tarafından davanın reddinin talep edildiği, —- Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin —— değişik iş sayılı dosyası ile bilirkişi raporu alındığı, alınan raporda davalı tarafından kullanılan —–ibaresinin iltibas yaratacağı yönünde görüş bildirildiği, dosyamızın esası bakımından aldırılan 03/01/2023 tarihli bilirkişi raporunda ise markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı yönünde görüş bildirildiği, raporlar arasında çelişki olması sebebiyle bu defa 11/08/2023 tarihli rapor aldırıldığı, bu raporda da markalar arasında iltibas oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde davacı şirketin —-numaralı —- ibareli markanın 16,18,20,21,24,25,26,28,35,41 ve 43. Sınıflarda tescilli sahibi olduğu, davalı tarafından ise işletme yeri olarak —– ŞEKİL ibaresinin kullanıldığı, markalar karşılaştırıldığında —- ibarelerinin ortak olduğu, —- ibarelerinin de davacının markasının Türkçe, davalının markasının ise ingilizce olarak kullanıldığı, fakat aynı anlama geldiği, —-ibaresinin özellikle —-yer aldığı —- alanını tarif etmesi sebebiyle tanımlayıcı mahiyette olduğu, bu nedenle kullanımın kimsenin tekeline verilemeyeceği, davacı markasında yer alan şekil ve diğer ibareler ile özellikle —–ibaresinin parkın bulunduğu yeri işaret etmesi sebebiyle markayı nispeten farklılaştırdığı ve bu şekilde tescilinin yapıldığı, davalı kullanımının ise başına —– ibaresi getirilmek suretiyle farklılaştırıldığı, markaların kullanıldığı yer itibariyle de davacı markasının —- davalının ise—–kullanıldığı, bu şekilde markalar karşılaştırıldığında tüketici nezdinde karıştırma ihtimaline yol açmayacağı, davacının—- ibareleri üzerinde sınırsız ve tekel hakkı elde edemeyeceği, zira markanın tek başına —– şeklinde tescil edilmediği, bu yönde bir tescilinde mümkün olmayacağı, tanımlayıcı mahiyetteki veya zayıf marka tesciline sahip marka sahiplerinin bu markaların küçük farklılıklarla tescil ettirilip veya tescilsiz şekilde iltibas meydana gelmediği suretçe kullanımlarına katlanmak zorunda oldukları hem aldırılan bilirkişi raporları hemde mahkememizde oluşan kanaate göre markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığından marka hakkında tecavüzünden de bahsedilemeyeceği, 6769 sayılı kanunun 29. Maddesi kapsamında tecavüz koşullarının oluşmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 2.578,71 TL harcın mahsubu ile artan 2.308,86 TL harcın davacıya iadesine,
2-Tecavüzün durdurulması ve tespiti yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-Manevi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
4-Maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 1.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.