Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/165 E. 2023/216 K. 10.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/165
KARAR NO : 2023/216

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/08/2022
KARAR TARİHİ : 10/10/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

İDDİA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı —- Şirketi tasarrufa dayalı finansman modelinde —- tarafından lisans verilen altı şirketten birisi olduğunu, Davalı şirket aynı sektörde faaliyet göstermekte olup 21.09.2020 tarihli —- nolu “—–” ibareli markanın 36 ve 37 nolu sınıflarda tüm mal ve hizmetler bakımından, 35 nolu sınıfta tescil ettirildiğini, — tescil no ile 19, 36 ve 37’inci sınıflarında tescilli olan “—–” şekil ve iki sözcükten oluşan markanın sahibi olduğunu, Davacı ve davalının markası 36 ve 37 sınıflarda aynı hizmetlerde kullanıldığını, ilk bakışta davalının —- ibaresinin dikkat çektiği esas marka algısının bu ibare üzerinde toplandığını iddia edildiği, Her ne kadar markada —– ibaresi eklenmişse de ihtilaf konusu diğer ibareye nazaran küçük yazıldığı ve marka göründüğünde—– ibaresinin öne çıktığını, davalıya ait markanın esas unsurunda “—-” sözcüklerini kullanıldığını, bu sözcüğe —-sözcüklerinin eklenmesi markalar arasındaki iltibası ortadan kaldırmadığını, davalı ve davacı aynı sektörde aynı esas ve usullerde aynı hedef tüketici kitlesine tasarrufa dayalı finansman hizmeti vermekte olduğunu, davalının markası ile görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik ve yakınlık ortaya çıkmadığını, bu sebeplerle iki marka arasında iltibas tehlikesi meydana gelmekte olduğunu, Dava konusu —- nolu “—– ibareli markanın 35, 36 ve 37 nolu sınıflarda tüm mal ve hizmetler bakımından tescil edildiğini, davalının 2020 tarihli—- nolu —- markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Esas ve baskın unsurları farklı olan taraf markaları arasında ayırt ediciliği zayıf —–ibareleri üzerinden benzerlik ilişkisinin kurulması mümkün olmayıp taraf markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı markası tescil kapsamındaki sınıflarda ayırt ediciliği zayıf ve hatta tanımlayıcı bir anlama sahip olup taraf markalardaki ortak tanımlayıcı kelime unsuru üzerinden benzerlik ilişkisi kurulması mümkün olmadığını, Ayırt edici niteliği düşük bir unsurun markalarda ortak olarak yer alması, olağan şartlarda karıştırılma ihtimaline yol açmayacağını, Bu çerçevede öncelikle taraf markaların ortak olmayan unsurlarını ve bu unsurların markanın bütünsel izlenimine olan etkisini irdelemek gerekmektedir. Müvekkil markası “—- ibaresinden oluşmakta olup davacı markasıyla ortak unsurları —– ibareleridir. Burada —– ibare ve kelime öbekleri müvekkil markasının bütünü itibariyle bıraktığı izlenim ve ayırıcılığı vurgulayan imajda hakim konumda olup markanın asli ve baskın unsurunu oluşturmaktadır. Markada yer alan —- ibaresi ise halihazırda sektörde yaygın olarak kullanılan tasviri nitelikteki bir unsurdur. —-kelimelerinin ise hizmetin verildiği konum ve bağlantılı hizmetlerin adını doğrudan niteleyen bir anlama sahip olmaları nedeniyle bu ibarelerin markada tali unsur konumunda olduklarının kabulü gerekeceğini, Açıklanan nedenlerle, ayırt ediciliği zayıf—–ibareleri üzerinden markalar arasında benzerlik ilişkisi kurulması mümkün olmamakla; markanın hükümsüz kılınmasına yönelik davacı talebinin reddi gerekmekte olduğunu, Taraf markalar arasında görsel ve işitsel bir benzerlik de bulunmamakta olup iltibas teşkil edecek düzeyde bir benzerlik olduğu iddiası yerinde olmadığını, arz ve izah edilen tüm hususlar, davanın tamamen haksız ve mesnetsiz olduğunu ortaya koymakta olduğunu, bu nedenle, davalı müvekkilinin markasının davacı markası ile benzer olmaması ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmaması sebepleriyle davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E : Dava, davalı adına tescilli —- numaralı —-ibareli markanın davacı adına tescilli —- numaralı —-ibareli markaya benzerlik ve kötü niyetli tescil sebebi ile tescilli olduğu 36 ve 37. Sınıftaki hizmet ve emtialar bakımından tümden, 35. Sınıflar bakımından ise bir kısım emtialar yönünden hükümsüzlük davadır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan 18/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalı ve davacının markaları arasındaki benzerliği tespit etmek için iki marka yan yana konulmak suretiyle markaların bütün olarak görünüşlerinin dikkate alınarak bakıldığında farklı oldukları görülmekte olduğunu, Davalının markasında —–sözcüklerinin yanında eskiden beri kullandığı —- ve davacının kullandığı iç içe geçmiş —-işareti ayırt etmede yeterli bir farklılık sağlamaktadır.—- sözcükleri bu Türkiye’de sektördeki herkes tarafından işletme konusu olarak kullanması TTK m. 339 gereği zorunlu olduğunu, bir kişinin tekeline verilmesi hukuken uygun olmayacağını, davacı —- sözcüğünü işaret olarak tarih itibari ile önce kullanmaktadır. Bu sebeplerle iki marka arasında bir bütün olarak görsel, işitsel ve anlamda benzerlik veya işletmeler arasında bağlantı olacağını gösteren intiba yaratıldığına dair bir tespitte yapılamadığını, ayrıca Davalının kötüniyetli olduğuna dair delil de bulunmadığı kanaatine varıldığına dair raporunu sunmuştur.Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davalı adına tescilli —- numaralı —– ibareli markanın davacı adına tescilli—-numaralı —– ibareli markaya benzerlik sebebiyle ve kötü niyetli tescil iddiasıyla hükümsüzlüğüne ilişkin olup davalı tarafından benzerlik olmadığı ve kötü niyetli tescil olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, tarafların bilirkişi incelemesi talepleri olması bakımından dosya kapsamından aldırılan 18/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda taraf markalarındaki —– ibareleri benzer olsa da yazım şekilleri renkler benzer bulunan—–ibarelerinin tanımlayıcı mahiyette olduğu da dikkate alınarak benzerlik olmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde davacının —- numaralı iç içe geçmiş halde iki —- şeklinde 19,36 ve 37. Sınıflarda tescilli olduğu, davalının davaya konu markasının ise —-numaralı—- markasının 35,36 ve 37 sınıflarda tescilli olduğu, benzerlik yönünden yapılan değerlendirmede bilirkişi raporu da dikkate alınarak öncelikle tarafların benzer olarak tasarrufa dayalı finansman sistemi alanında ticari faaliyette bulundukları, davacının tescilli —- numaralı —–markası davacının ticari faaliyet alanı da düşünüldüğünde —- ibaresinin kimsenin tekeline verilmeyecek ibaresi olması —- ibaresinin de tanımlayıcı mahiyette olabileceği tanımlayıcı olmasa dahi en azından zayıf bir ibare olarak değerlendirildiği, Yargıtay —- Hukuk Dairesinin sürekli kararlarında da belirtildiği üzere tanımlayıcı veya zayıf markalara yönelik benzerlik incelemesinde küçük farklarla da olsa markaların farklılaşması halinde iltibastan söz edilemeyeceği, davalının davaya konu —-numaralı — markasında yer alan—–ibareleri ortak ise de davalı markasında yer alan davacı ticari unvanının da esas unsuru olan—– ibaresinin markayı davacı markasından nispeten farklılaştırdığı yine markaların yazı karakterleri, renkleri de değerlendirildiğinde görsel olarak da benzerliğin olmadığı kanaatine ulaşıldığı bu sebeple SMK ‘ nın 6/1 Mad. Uyarınca benzerlik tespit edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş, kötü niyetli tescil iddiası yönünden ise kötü niyete delil olarak tarafların aynı sektörde faaliyet göstermesi ve davalının davacı markasından haberdar olup buna benzer şekilde marka tescilinin kötü niyetli olarak değerlendirilmesi yönünde iddia ileri sürülmüş ise de aslolan iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekmekte olup tek başına benzer marka tescillerinin kötü niyet olarak değerlendirilemeyeceği kaldı ki davacı markasının tarafların ticari faaliyet alanı olan —– sistemine dayalı finansman sektörü de olduğu gözetildiğinde—– sözcüğünün bu anlamda zayıf marka olduğu yine bu ibarenin başına kimsenin tekeline verilmeyecek şekilde —- ibaresinin konulmasının da markanın zayıf marka niteliğini değiştirmediği davalı tarafından tescil ettirilen markaya ticari unvanında ve tescilli marka sahibi olduğu —–ibaresi konulmak suretiyle yine davacı markasından farklı şekilde renk ve yazı karakteri de tercih edilerek bu yönüyle davacı markasından farklılaştırılma yoluna gidildiği bu nedenle mahkememizce kötü niyetli tescil olduğu iddiasının da kabul edilmediği anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 189,15 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.