Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/157 E. 2023/282 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/157
KARAR NO : 2023/282

DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/07/2022
KARAR TARİHİ 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı Müvekkili ile davalı şirket arasında; 19.08.2011 tarihinde —– adlı kitapların editörlük ve düzenlenmesi konusunda 14.000 TL karşılığında yayımcılık sözleşmesi imzalandığı, Bu sözleşmeye göre, davacı müvekkilinin sözleşme konusu kitapları hazırlamış ve davalı yayınevine teslim etmiş, karşılığında telif hakkı olarak sözleşme gereği 7.000 TL ödenmiş, kalan 7.000 TL bugüne kadar ödenmemiş olduğu, Ödenmeyen kısım için müvekkili tarafından davalıya 15.07.2015 tarihinde—–Noterliğinden çekilen —– yevmiyeli ihtar ile sözleşmeye uygun olarak kalan ücretin 10 gün içerisinde ödemesini, aksi takdirde sözleşmeden döneceğini ve uğradığı zararı tazmin etmek için dava açacağını ihtar ettiği, Davalıya çekilen bu ihtar ile TBK 117 ve devamı – FSEK 58 ve devamı maddeleri gereği cayma hakkının kullanıldığı ve sözleşmenin geçersiz hale geldiği, davalının temerrüte düştüğü, müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkını kullanmış ve yayıncılık sözleşmesinin geriye etkili olarak ortadan kalkmış olduğu, Davacı müvekkilinin 3 eserinin, davalı yayıncı tarafından piyasaya sürülmüş ve bugüne kadar en az 266.000 adet bandrol alınmış olduğu, yayın dünyasında geçerli telif hakkı bedeli olarak; bastırılan eser sayısına göre yapılacak hesaplamaya göre menfi zararın tam olarak ortaya çıkacağı, Davacı müvekkilinin sözleşmeden dönme hakkını kullanması ile Davalının temerrüte düşmüş olması ve sözleşmenin geriye etkili olarak ortadan kalkması sebebiyle en az 266.000 adet bandrol alınıp bastırılan kitaplar için, hak etmiş olduğu, telif hakkından kaynaklanan zararlarının uzman bilirkişilerce hesaplanarak; 15.07.2015 tarihli cayma ihtarından itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte taraflarına ödenmesi için iş bu BELİRSİZ ALACAK davasını açma gereği doğduğu, Alacaklarının tahsili için —–Arabuluculuk Bürosuna 18.11.2021 tarihinde —– başvuru numaralı ve —–dosya numaralı arabuluculuk dosyası ile başvurulduğu ancak anlaşma sağlanamadığı, hususlarını beyan ederek davalının temerrütü sonucu müvekkilinin sözleşmeden dönmesi sebebiyle uğradığı zararın; sayın mahkemece yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda tam olarak belirlendiği anda arttırılmak üzere şimdilik 10.000 TL’sinin 15.07.2015 tarihli ihtardan itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı … müvekkil şirket ile 08/06/2012 tarihinde akdedilen yayımcılık sözleşmesine istinaden 7.000,00 TL ve menfi zarar alacağı talebinde bulunduğu, ancak davacının söz konusu talebinin haksız ve mesnetsiz olduğundan ve de müvekkili şirket hakkındaki iddiaları gerçeği yansıtmadığından cevap verme zarureti doğduğu, Şöyle ki, Davacının, müvekkili şirket bünyesinde 04.01.2011 tarihinde işe başlamış ve kitap yayıncısı olarak 04.01.2011-27.09.2012 ile 23.07.2013-31.07.2015 tarihleri arasında çalıştığı, bu çalışmalara ilişkin işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerini ekte sunmakta oldukları, Kitap yayıncılığı sektöründe faaliyet gösteren müvekkilinin, kendi bünyesinde yayıncı olarak çalıştırdığı davacı … ile herhangi bir uyuşmazlık yaşamamak adına mevcut iş sözleşmesine ek olarak bir takım yayımcılık sözleşmeleri imzaladığı, bu anlamda taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin 19.08.2011, 08.06.2012 ve 26.09.2016 tarihli olup sözlük ve imla kılavuzu derlemelerine ilişkin olduğu, Davacı yanın, sözleşmenin 19.08.2011 tarihinde düzenlendiğini iddia ederek sözleşmenin son sayfasını Sayın Mahkemenize sunmamışsa da sözleşmenin tüm sayfalarının taraflarınca sunulmuş olup sözleşmenin düzenlendiği tarihin 08.06.2012 olduğu ve Müvekkil şirket ile Davacı ve dava dışı 3. Kişi —– arasında imzalandığını beyan ettikleri, Davacı tarafından müvekkili şirkete gönderilen ve dosyada mübrez —– Noterliği’nin—– yevmiye numaralı 15.07.2015 tarihli ihtarnamesinde de yer alan 08.06.2012 tarihli sözleşmenin Diğer Hükümler başlıklı 9. Maddesinin (b) fıkrasında taraflar arasında daha önce imzalanan her türlü anlaşmayı bertaraf ettiğinin hüküm altına alındığı, Hal böyle iken, taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu yayımcılık sözleşmesinin 08.06.2012 tarihinden itibaren olduğunu ve üç tarafın bulunduğunu önemle belirttikleri, İşbu sözleşme uyarınca——adlı eserlerin iki yazar tarafından hazırlanacağı ve tüm mali haklarıyla birlikte 25 yıl boyunca müvekkil şirket tarafından kullanılabileceği, Davalı müvekkilinin söz konusu sözleşmeler kapsamında veyahut adı geçen eserlerle ilgili davacıya herhangi bir borcu olmadığı gibi temerrüt hali gerçekleşmediğinden davacının tazmini gereken zararı da bulunmadığı, Şöyle ki; Davacı tarafın müvekkili şirket bünyesinde kitap yayıncısı olarak çalışmış olup dava konusu edilen eserlerin hazırlanması ve derlenmesi iş sözleşmesi kapsamında davacının görev ve sorumluluğu kapsamında kaldığı, ekte sunmuş olduğu 27.09.2012 tarihli ibraname ile de davacı taraf bütün alacaklarının ödendiğini beyanla müvekkilini ibra ettiği (EK 3), dolayısıyla iş görme borcu kapsamına giren dava konusu eserlerin hazırlanması işinden kaynaklı davacının herhangi bir alacağı kalmadığı, Kaldı ki davacı taraf dava konusu eserlerde —– olarak adı geçse de müvekkili şirket bünyesinde bu çalışmaları yaptığı için 5846 sayılı FSEK kapsamında bu eserler üzerindeki hakların öncelikli sahibinin müvekkili şirket olduğu, nitekim adı geçen eserlerde müvekkili şirketin aynı zamanda sahibi —–olarak yer alıyor olması dava konusu eserler üzerinde davacının tek başına hak sahibi olmadığını açıkça göstermekte olduğu, Taraflar arasındaki imzalanan sözleşmelerin ise müvekkil şirketin davacıya tek taraflı olarak yapacakları ödemenin yazılı hale getirilmesinden ibaret olduğu, zira davacı taraf çalıştığı dönemde bu eserlerin zaten anonim olduğunu, derleme ve hazırlanmasını yapması için herhangi bir ek ödemeye gerek olmadığını belirtmiş ise de müvekkili şirketin iyiniyetli olarak ödeme yapmak ve bu ödemeyi sözleşmeye bağlamak istedi Huzurda görülecek davaya konu edilen Sözleşmenin 6. maddesinde düzenlenen ödeme hususunda, 14.000,00 TL ödeme miktarı kararlaştırıldığı, Bu ödemenin 7.000,00 TL’si nakit ödenmiş olup kalan 7.000,00 TL’nin de peşin olarak ödeneceğinin belirtildiği, Davacı yanın ödenmediğini iddia ettiği kalan 7.000,00 TL’nin EK 4’de görüleceği üzere 16.06.2012 tarihinde dava dışı diğer yazar ——ödendiği (EK 4), —–, sözleşmenin tarafı olup kendisine yapılan işbu ödeme borcun ödenmesi niteliğinde olduğu, Müvekkili şirketin yine dava konusu sözleşmenin ifası amacıyla davacı yana 05.03.2014 tarihinde 4.350,00 TL ve 18.08.2014 tarihinde 2.000,00 TL tutarlarında ek ödemeler de yaptığı (EK 5), Davacının bu ödemelerden bahsetmeyip müvekkili şirket hakkında asılsız iddialarla alacak talebinde bulunmasının hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olduğu, Öte yandan tarafların 26.09.2016 tarihinde bir araya gelerek “——” isimli eserin derlenmesi konusunda anlaşma yapmalarının davacının 15.07.2015 tarihli fesih ihtarında samimi olmadığını ve fesih iradesi ile gerçeği yansıtmadığını açıkça göstermekte olduğu, Davacının 31.07.2015 tarihine kadar müvekkili şirket bünyesinde kitap yayıncısı olarak çalışmaya devam etmesinin de bu hususu desteklemekte olduğu, Davacı tarafın dava konusu eserlerde —— olarak yer aldığı, adı geçen eserlerin yazarının davacı olmadığı, bu eserler de anonim niteliğinde olduğu ve davacı tarafından yazılmadığı için davacının 5846 sayılı FSEK kapsamında talep edebileceği herhangi bir hakkı olmadığı, Biran için dava konusu eserler üzerine davacının hak sahipliğinin olduğu kabul edilse dahi taraflar arasında imzalanan 08.06.2012 tarihli sözleşmenin feshi hukuka aykırı olduğundan hala yürürlükte olduğu ve işbu sözleşmenin 2. maddesine göre davacı tarafın dava konusu eserler üzerindeki haklarını ve kullanma ruhsatını 25 YILLIK SÜREYLE SINIRSIZ olarak Müvekkili şirkete devrettiği, FSEK 59. maddesine göre “Eser sahibi veya mirasçıları mali bir hakkı muayyen bir gaye zımnında yahut muayyen bir süre için devretmişlerse gayenin ortadan kalkması veya sürenin geçmesiyle ilgili hak, sahibine avdet eder. (…) Muayyen bir gaye zımnında veya muayyen bir süre için verilen ruhsatlar birinci fıkrada sayılan hallerde son bulur.” dolayısıyla müvekkili şirketin işbu dava tarihi itibariyle sözleşmenin 3. Maddesine göre dava konusu eserleri çoğaltma, yayma, işleme vb. tasarruflarda bulunma hakkı devam ettiğinden davacının müvekkilden talep edebileceği müspet veya menfi herhangi bir zarar bulunmadığı, Öte yandan davacı taraf her ne kadar FSEK 58 ve devamı maddeleri gereğince cayma hakkını kullandığı ve sözleşmeyi feshettiği iddiasında ise de huzurda görülecek davasında yer alan taleplerinin FSEK 68. maddesine uygun olmadığı, dolayısıyla davacının FSEK kapsamına girmeyen talepleri nedeniyle işbu davanın reddi gerektiği, Taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme ilişkisinden kaynaklı olması ve sözleşmenin 08.06.2012 tarihinde akdedilmiş olması nedeniyle Borçlar Kanunun’daki 10 yıllık zamanaşımı içerisinde davanın açılmadığının ortada olduğu, Sayın Mahkemenin somut olayda eser üzerinde hak ihlali olduğunu ve bunun haksız fiil teşkil ettiğini kabul etmesi halinde dahi dava açma süresinin geçmiş olması nedeniyle davacının talep ettiği alacakları zamanaşımına uğramış olup zamanaşımı itirazları dikkate alınarak davanın reddini talep etmekte oldukları, Tüm bu nedenlerle somut olayda müvekkilinin temerrütü gerçekleşmediğinden ve davacının da talep edebileceği herhangi bir zararı bulunmadığından huzurdaki davanın reddini talep etme zarureti hasıl olduğu hususlarını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.

DE L İ L L E R V E G E R E K Ç E :
Dava, davaya konu edilen—– isimli 3 adet eserden kaynaklı taraflar arasında düzenlendiği iddia edilen sözleşme kapsamında davalının davacıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı olması halinde bu bedelin ne kadar olduğu taleplidir.
Mahkememizde aldırılan 17/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda;
Davacının, davalı şirket bünyesinde 4.01.2011 tarihinde satış elemanı olarak işe başladığı ve 27.09.2012 tarihinde iş sözleşmesi işveren tarafından feshedildiği, daha sonra ise 23.07.2013 tarihinde kitap yayıncısı olarak tekrar davalı firmada sigortalı olarak çalışmaya başladığı, 31.01.2015 tarihinde davalı işyerinden istifa ederek işten ayrıldı Dosya içerisinde yer alan sözleşmelerin incelenmesinde; Davacı … ile Davalı firma arasında 19.08.2011 tarihinde sözleşmenin düzenlendiği, sözleşmede Davalı firma ile Davacının imzalarının yer aldığı, Sözleşmesinin 2.maddesinde sözleşme konusunun “—– “isimli eserin derlenmesi 5846 Sayılı FSEK Genel Hükümler ve sözleşme hükümleri çerçevesinde sözleşme tarihinden itibaren mali haklara ilişkin kullanma ruhsatını 20 baskı karşılığında 20 yıl üre ile Yayınevine devir etmiştir. Aynı sözleşmenin Ödeme ve Ödeme Şekilleri başlıklı 6.Maddesinde “Yayınevi sözleşmede belirtilen eserin derlenmesi için yazara stopaj hariç net 500,00 TL. ödeneceği, ödeme eserin basımı sonrasında 3 ay içerisinde 3 ay vadeli çek ile yapılacaktır” hükmünün yer aldığı,Yine Davacı … ve dava dışı —— ile 08.06.2012 tarihinde sözleşme düzenlendiği, sözleşmede Davalı şirket ile Davacı … ve dava dışı —– imzalarının yer aldığı, ilgili sözleşmenin 2.maddesinde sözleşme konusunun “—— isimli eserlerin derlenmesi hususlarını kapsadığını, söz konusu sözleşmede ayrıca, 5846 Sayılı FSEK Genel Hükümler ve sözleşme hükümleri çerçevesinde sözleşme tarihinden itibaren mali haklara ilişkin kullanma ruhsatını sınırsız karşılığında 25 yıl süre ile Yayınevine devir etmiştir. Aynı sözleşmenin Ödeme ve Ödeme Şekilleri başlıklı 6.Maddesinde “Yayınevi sözleşmede belirtilen eserlerin hazırlanması stopaj dahil 14.000 TL. ödenecektir. 7.000 TL. nakit ödenmiştir. Kalan 7.000 TL. eserlerin tesliminde peşin olarak yapılacaktır. hükmünün yer aldığı, 08.06.2012 tarihli Sözleşmenin 6. maddesinde düzenlenen ödeme hususunda, 14.000,00 TL ödeme miktarı kararlaştırılmıştır. Bu ödemenin 7.000,00 TL’si nakit ödenmiş olup, kalan 7.000,00 TL’nin de peşin olarak ödeneceği belirtilmiştir. Dosya kapsamında bulunan “PARA MAKBUZLARI” nda, yapılan ödemeler ve ödemeyi alan kişilerin bilgileri ile ödemeyi aldıklarına dair imzalarının yer aldığı, PARA MAKBUZLARI üzerinde yer alan bilgilerin aşağıdaki gibi oldukları görülmüştür. Davalı firmanın yasal defterleri üzerinde yapılan incelemelerde Davacı tarafa PARA MAKBUZU ile yapılan nakit ödemelerin defter kayıtlarında yer almadığı, ayrıca Davalı firmanın sözleşme kapsamında davacıdan alacaklı olup olmadığına dair defter kayıtlarına rastlanmadığı, Davacı tarafça davalıya keşide edilen ihtarname içeriği incelendiğinde, bir cayma beyanının bulunmadığı, bu yönde bir açıklama ve ihtarın yer almadığı, bu kapsamda caymanın şartlarının ve caymaya bağlı bir tazminat hakkının oluşmadığı, Sayın Mahkemece taraflarca imzalanan 08.06.2012 tarihli sözleşmede peşin 7.000 TL ödemenin yapıldığı düzenlemesinin, bu peşin ödemenin yapılmış olduğuna ilişkin delil teşkil ettiğinin kabulü halinde, davacının sözleşmeden kaynaklı bir alacağının ancak Sayın Mahkemece 16.06.2012 tarihli makbuza konu 7.000 TL’lik sözleşmede belirtilen peşin 7.000 TL’lik tutara ilişkin olduğu kanaatine varılması halinde ise, davacının sözleşme kapsamında davalıdan 5.000 TL tutarında alacak talep edebileceği, sonuç ve kanaatine varıldığına dair raporunu sunmuştur.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı arasında 19/08/2011 tarihli “—— isimli kitapların editörlüğünün yapılması ve düzenlenmesi konusunda 14.000 TL Karşılığında sözleşme imzalandığı, davacı tarafından ücretin 7.000 TL sinin ödenmediği kalan 7.000 TL nin ödenmemesi sebebiyle sözleşmenin feshedildiği iddia edilerek sözleşmeden dönmesi sebebiyle uğranılan 10.000 TL zararın davalıdan alınmasını talep ettiği, davalı tarafından davaya konu sözleşmenin davacı davalı ve dava dışı —— arasında düzenlendiğinin, sözleşmedeki 14.000 TL nin 7.000 TL sinin davacıya ait ücret olduğunu kalan 7.000 TL nin ise dava dışı yazar —— ödendiğini belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkememizce aldırılan 17/08/2023 tarihli bilirkişi raporunda davacı tarafından gönderilen ihtarnamenin caymaya ilişkin olmadığı, peşin 7.000 TL ödemenin yapıldığının kabulü halinde davacının alacağının bulunmadığı aksi halde 5.000 TL alacağının bulunduğu yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davacı ile davalı arasında 19/08/2011 ve 08/06/2012 tarihli sözleşmelerin mevcut olduğu, bu sözleşmelerin konusunun —– isimli eserlerin hazırlanmasına ilişkin olduğu, sözleşme kapsamında 19/08/2011 tarihli sözleşme ile 20 yıl süre ile 08/06/2012 tarihli sözleşme ile ise 25 yıl mali hakların davalı yayınevine devredildiği, sözleşmenin davacı ile davalı ve dava dışı —–arasında imzalandığı, 19/08/2011 tarihli sözleşmenin ise davacı ile davalı arasında düzenlendiği, 19/08/2011 tarihli sözleşme incelendiğinde, dava konusunun—– isimli esere ilişkin olduğu sözleşme bedelinin 500 TL olduğu, esasen dava dilekçesinde belirtilen sözleşmenin bu olduğu fakat dava dilekçesi içeriğinden taraflar arasında düzenlenen 08/06/2012 tarihli sözleşmede adı geçen eserlerin de dava dilekçesinde geçmiş olması sebebiyle bu sözleşmenin de davaya konu edildiği, davacının iddia ettiği 7.000 TL alacağın 08/06/2012 tarihli sözleşmede yer aldığı, bu sözleşmenin 6. Maddesine göre 7.000 TL’ nin peşin olarak ödendiği, kalan 7.000 TL’ nin ise daha sonra eserlerin tesliminde ödeneceğinin belirtildiği, sözleşmede yazar olarak davacı ve dava dışı —–bulunması sebebiyle toplam bedelin 14.000 TL olduğu düşünüldüğünde, davacıya düşen sözleşme bedelinin 7.000 TL olduğu, davacı tarafından zaten 7.000 TL ödendiğinin de kabul edildiği, kalan 7.000 TL’ nin ödenip ödenmediği yönünde yaptırılan mali incelemede, peşin ödenen 7.000 TL hariç davacı …05/03/2014 tarihli para makbuzu ile 4.350,00 TL ‘ nin —–. Tarafından ödendiği ayrıca davacı ve dava dışı —–18/08/2014 tarihinde 2.000 TL daha ödeme yapıldığı, bu ödemeler toplandığında davaya konu sözleşmeler ile ilgili olarak toplam 20.350,00 TL ödeme yapıldığı, yapılan ödemelerin sözleşme bedelinden fazla olduğu, para makbuzlarında davacının da imzasının yer aldığı, öte yandan sözleşme tarihinin 2012 yılı olduğu davacı tarafından bakiye ödemenin tahsili için gönderilen ihtarname tarihinin de 2015 yılı olduğu, sözleşme tarihinin üzerinden yaklaşık 10 yıl ihtarname tarihinin üzerinden de yaklaşık 7 yıl geçtikten sonra açılan iş bu alacak davasında davacının davaya konu sözleşmelerden kaynaklı alacağını ispat edemediği, davacının davalıya göndermiş olduğu —- Noterliğinin 15/07/2015 tarih ve —– yevmiye no.lu ihtarnamesinin ise cayma bildirimi içermeyip sözleşmeden kaynaklanan alacağın ödenmesine ilişkin olduğu bu sebeple usulüne uygun olarak cayma bildirimi de yapılmadığı tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, davacının davalıdan alacaklı olduğunu ispat edemediğinden davanın reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 99,07 TL harcın davacıdan tahsiline hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 10.000,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının talebi halinde taraflara iadesine,Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.