Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/107 E. 2023/171 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/107
KARAR NO : 2023/171

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/05/2022
KARAR TARİHİ : 13/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …—–başvuru numaralı markasının kötü niyetli olarak tescil edildiğini, “—–” ibareli markanın gerçek sahibinin davacı şirket olduğunu, davalının davacı şirketin markasını birebir kopyalamak ve aynı sınıflarda tescil ettirmek suretiyle kendi markasında kullandığını, “—–” ibareli marka 2013 yılından beri davacı tarafından ağırlıklı olarak diş ürünlerini kapsar şekilde sağlık sektöründe kullanılan ürünlerin yer aldığı 10. sınıfta tescil edildiğini, aynı şekilde davalının da söz konusu markasını, içerisinde diş ürünlerinin de yer aldığı sağlık sektöründe kullanılmakta olan ürünleri kapsar şekilde 10.sınıfta tescil ettirdiğini, bu bakımdan, karşılaştırmaya konu markaların tescilli olduğu sınıfların kapsamında sağlık sektöründe kullanılan ürünler yer almakla birlikte davacı şirketin markalarının tescilli olduğu ürünler ile davalı markasının tescilli olduğu kesişen ürünlerin de ayrıca bulunduğunu, davalının, davacı markası ile aynı sektörde, aynı ibare ve aynı sınıfta tescil edilerek davacı şirketinden haksız yararlanma amacı taşıdığını, davacının markasını —-tescil ettirmekle kalmayıp — ve —- nezdinde de tescil ettirdiğini, —– nezdinde tescilli “—-” ibareli marka, davacı şirketinin yöneticisi ola —– adına tescil edildiğini, —– aynı zamanda davacı şirketinin yönetici olduğunu, —–” ibareli marka üzerindeki davacı şirketinin gerçek hak sahipliğini gösterir bir başka hususun domain adresinin davalı markasının başvuru tarihinden çok daha önce alınmış olduğunu, davalının davacı şirketine ait “—–” ibareli markayı hem davacı tarafından özgün bir şekilde tasarlandığı şekliyle hem de davacı şirketine ait resmi uzantılı sitede yer alan marka örneğini renk kompozisyonunu bile değiştirmeden birebir kopyalayarak tescil ettirdiğini, Davalı tarafından davalı markasının, davacı şirketinin tüketici kitlesinden bilerek ve isteyerek haksız bir menfaat sağlamak amacıyla kendi adına tescil ettirilmiş olduğunu, Türkiye’de ve Dünya’nın birçok yerindeki tüketicilere davacı şirketinin satış yaptığını, bu nedenle sektöründe bilinen ve tercih edilen davacı şirketine ait “—–” ibareli markanın davalı tarafından aynı sektörde ve aynı markayla tescil ettirilmesinin haksız bir avantaj kazanmak amacıyla yapıldığını, davalının, davacı şirketinin markasının Türkiye’de ve özellikle tüketicilerinde yaratmış olduğu tanınırlıktan yararlanmak suretiyle bilerek ve isteyerek haksız bir avantaj sağlanması amacının olduğunu, ticari faaliyet alanında çalışan davalının davacının yurtdışında tescilli markalarından haberdar olmamasının mümkün olmadığını, haberdar olmasa bile tesadüfi bir şekilde davacı Şirketinin markasının birebir aynısının tescil edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu ve bunun sonucunda dürüstlük kurallarını ihlal etmesi sebebiyle kötüniyetin var olduğunu, davalı markasının hem şirketin telif hakkını hem de ticaret unvanını ihlal ettiğini beyan etmiş, Davanın kabulüyle birlikte —– başvuru numaralı davalı … adına tescil ettirilen “—–” ibareli markanın tescilli olduğu tüm mal ve hizmet sınıfları bakımından hükümsüz kılınarak marka sicilinden terkin edilmesini talep ve dava ettiği anlaşıldı.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu marka 04.11.2021 tarihinde Türk Marka ve Patent Kurumu nezdinde tescil edildiğini, Davalı şirketin “—–” markasına ilişkin olarak Türkiye’de almış olduğu herhangi bir Marka Tescil Belgesi olmadığını, Marka Tescil Belgesinin hangi ülkede alınmışsa o ülkede koruma sağlayan bir belge olduğunu, bu sebeple Türkiye’de belgeye bağlanmış bir marka ancak Türkiye’de koruma altında olacağını, başka ülkelerde markanın korunması istendiğinde, istenilen ülkelerin patent ofislerine tescil için müracaat edilmesi gerektiğini, davalının —– tescil edilmiş markasının Türkiye’de kendisine üstün hak taşıyan bir tescili bulunmadığını, kaldı ki davaya konu marka müseccel bir markada olmadığını, davacı şirket “—-” markasının —– nezdinde uluslararası düzeyde tescil edildiğini belirtmişse de bu tescilin —– geçerli olabilmesi için —–aracılığıyla veya ayrıcı herhangi bir başvuruda da bulunmadığını, davacı şirket tarafından —- başvuru 18.11.2021 tarihinde yani “—–” markasının müvekkil adına tescil başvuru tarihinden ve tescil tarihinden sonra olduğunu, bu nedenle müvekkilin haksız yararlanma – teşkil edecek nitelikte bir fiili bulunmadığını, ayrıca 6769 sayılı kanunun 12inci madddesi uyarınca marka üzerinde Rüçhan hakkı olan taraf altı aylık süre içerisinde bu hakkını kullanmak zorunda olduğunu belirtmiş, davanın reddini talep ettiği anlaşıldı.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E : Dava, davalı adına tescilli —– numaralı —- markasının gerçek hak sahipliği ve kötü niyetli tescil sebebi ile hükümsüzlük davadır.
Mahkememizde aldırılan 07/03/2023 tarihli bilirkişi raporunda; davalı adına tescilli —– tescil numaralı markanın smk 6/9 ve 25/1 maddesi gereğince tescilli olduğu 10 nice sınıfındfa hükümsüzlük ve sicilden terkin koşullarının oluştuğuna ilişkin davadır. Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Dava, davalı adına tescilli —– numaralı “—–” ibareli markanın gerçek hak sahipliği, davacının ürünlerinin yer aldığı markaya benzerliği ve kötü niyetli tescil iddiasına dayalı hükümsüzlük talebi olup, davacı tarafından davacı şirketin “——” markasının Türkiye’ de uzun süredir tescilsiz olarak ticari etki doğuracak şekilde kullandığını, davacı markasının —– 2013 yılında tescil edildiğini, tescil sınıfının 10. Sınıf olduğunu, davalının da aynı sınıfta markayı birebir aynı şekilde tescil ettirdiğini iddia ettiği, davalı vekili cevap dilekçesi ile davacının Türkiye’de marka tescilinin olmadığını bu sebeple korunmadan faydalanamayacağını belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, aldırılan bilirkişi raporuna göre, davalı markası ile davacının markasının birbirinin aynısı şeklinde olduğunu tescilin kötü niyetli olduğu yönünde kanaat bildirdikleri buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalının davaya konu—– numaralı “—–” markasının 10. Sınıfta tescilli olduğu, davacının da “—-” ibareli markanın — — numarası ile 14/12/2014 tarihinde tescil ettirildiği yine —-de 18/04/2017 tarihinde —- numarası ile tescil ettirdiği, markalar karşılaştırıldığında birebir aynı olduğu yine tescil tarihleri ve kullanım tarihlerine göre, markayı ilk kullanan ve ihdas edenin davacı şirket olduğu, bilirkişilerce incelenen internet siteleri ve sosyal medya hesaplarına göre davacı tarafından “—–” markasının 2019 yılından itibaren kullanıldığı yine davacının “—–” isimli —-sayfasının da sahibi olduğu, davacı tarafından “—–” markasının diş hekimliğine ilişkin ürünlerde kullanıldığı davalının tescilinin de yine 10. Sınıfta buna ilişkin olduğu, davalı tarafından markanın kullanıldığına dair tespit yapılamadığı, her ne kadar davacıya ait marka Türkiye’ de tescilli değil ise de bilirkişi heyetinde ve mahkememizde oluşan kanaate göre davalının markayı tescil ettirdikten sonra herhangi bir şekilde kullanımının tespit edilememesi yine davacı tarafından markanın uzun süredir hem yurt dışında hem de Türkiye’ de ticari etki doğuracak şekilde kullanılması sebebiyle davalının davacının markasının bulunduğu ürünlerden ve markadan haberdar olduğu ayrıca “—-” ibaresi yabancı unsurlu kelime olması sebebiyle ayırt ediciliği yüksek marka olması davalının bu markayı tesadüfen bulup tescil ettirmesinin yine marka tescilinden sonra veya önce herhangi bir kullanım da olmadığı hususları bir arada değerlendirildiğinde, davalının tescilinin kötü niyetli olduğu anlaşıldığından 6769 Sayılı yasanın 6/1, 6/3 ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile, Davalı adına tescili —–numaralı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile kalan 189,15 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan toplam 4.129,50 TL yargılama gideri ve 80,70 TL harç toplamı olan 4.210,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 15.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.