Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/189 E. 2023/37 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/189 Esas
KARAR NO : 2023/37

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/12/2020
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
—–. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin——tarihli yetkisizlik kararına istinaden Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A / Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili Kurumun —– nezdinde sicile—— tescil numaraları ile kayıtlı fikri eşyanın mülkiyetini haiz olduğunu, anılan markaların tamamının doğrudan doğruya kullanıldığını, davalının işyeri tabelasında—— ifadesini kullandığını, tabelada tercih edilen renk ve yazı karakterlerinin de tüketicileri yanıltıcı özellikte olduğunu, işletmedeki camekan, yazar kasa fişi, barkodlu ürün etiketi ve mağaza poşetindeki kullanımlar itibariyle de marka haklarına ihtilas suretiyle tecavüzde bulunduğunu, davalının müvekkili Kurumun ülke çapındaki tanınmışlığı ve güvenirliğinden yararlanmak suretiyle tüketiciyi yanılttığını ve ortalama tüketici düzeyinde işletmesini müvekkili Kurumla ilintili göstermeye çalıştığı iddiasıyla hakkında iltibas suretiyle marka hakkına tecavüz suçundan ceza soruşturması yürütülmesini talep ettiklerini,—– tahkikata başlandığını, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilen kararda tahkikat makamınca şüpheli şirket yetkilisinin kullanımlarının davalı—– adına tesis olunan —– tescil nolu markalara dayalı olduğu ve markaya dayalı bu kullanımların soruşturmalar konusu suça vücut vermediğini, itirazda bulunduklarını, itirazlarınında kesin olarak red edildiğini ifade ederek, davalı adına kayıtlı —– sayılı markaların hükümsüzlüğüne ve dava sonuçlanıncaya kadar 3. Kişilere devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A: Davalı vekili dilekçesine özetle; müvekkilinin yerleşim yeri—— olduğundan davaya ilişkin yetki itirazımız bulunduklarını, yetkili mahkemenin—– fikri sınai haklar hukuk mahkemesi olduğunu,——.Sulh Ceza Hakimliği’nin 11.11.2020 tarih ve ——sayılı kararı ile takipsizlik ve yetki itirazlarının kesin olarak reddine karar verildiğini, davaya konu müvekkilinin markasının davacının tecavüz teşkil ettiğini iddia ettiği—– ibaresinin kullanımının ——Kurumu nezdinde tescilli olduğunu, bu tescil süresi ile davanın açılma tarihi incelendiğinde davada zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu ve tedbir şartlarının oluşmadığını, bu nedenle müvekkilini mağdur duruma düşürecek tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini, internet arama motoruna—-yazıldığında davalının markası ve internet sitesi çıktığını, müvekkilinin sitesinin ancak—– olarak arandığında çıktığını, bu iki isimde de benzer olan tek şeyin —–ibareleri olduğunu, bu ibareler de sattıkları ürünün isimleri olduğunu, bu nedenle müvekkilinin markasında —- ibarelerini kullanmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, davacının —– olarak aratıldığında çıkan logosu ile müvekkiline ait logo arasında hiçbir benzerlik bulunmadığını—– ibaresindeki —- ortalama bir tüketici (türk vatandaşı) resmi devlete ait bir satış yeri, —– özel kişi veya şirkete ait satış yeri olduğu kolayca ayırt edilebileceğini, bu durum dikkate alındığında ortalama tüketici tarafından markalar arasında bağlantı olduğu yanılgısına düşmesinin imkansız olduğunu, davacı tarafından hükümsüzlük talebine gerekçe gösterilen ve —— nezdinde hem şekil hem de kelime olarak tescilli bulunan markalar incelendiğinde markalarda esas unsurun—– ibareleri olduğunu, marka görsellerinin ise davacı —–figürü olduğunu beyan ettiğini, davacı ve davalı müvekkilinin markası internette aratıldığında çıkan logolar arasında benzerlik olduğu iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, davaya konu —— Mağazaları ibaresinin müvekkili tarafından kullanımı tamamen müvekkilinin tescilli markasına dayanmakta olup, davacının markasına yönelik herhangi bir tecavüzü söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin hiçbir şirketin veya markanın tanınırlığından faydalanmaya ihtiyacı olmadığı gibi müvekkili şirketin gerek başkalarının haklarına duyduğu saygı gereği gerekse de kendisinin piyasada oluşturduğu saygınlığa zarar vermemek adına bir başkasının haklarına tecavüz sayılabilecek hiçbir girişimde dahi bulunmadığını, müvekkilinin hizmet verdiği alanda yeterli tanınmışlığa ulaşmış olup; başkasının tanınmışlığından faydalanma amacıyla markayı taklit etmeye hiçbir şekilde gerek duymadığını ifade ederek, ihtiyati tedbire itirazda bulunarak ihtiyati tedbirin kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava davalı adına tescilli —— numaralı markaların davacı markalarına benzerlik sebebi ile iltibas teşkil edip etmediği, tescilin kötü niyetli olup olmadığı, bu hallerin mevcudiyeti halinde hükümsüzlük davasıdır.—– Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin —— tarihli yetkisizlik kararı verilmiştir.Davacı vekilince yetkisizlik kararına istinaf edilmiş, —- Bölge Adliye Mahkemesi—– sayılı 30/09/2021 tarihli kararı ile, Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve tescilli marka hakkı sahibi tarafından açılsa da, başkaca hiçbir istemin ileri sürülmediği marka hükümsüzlüğü davalarında yetkili mahkemenin, 6769 sayılı SMK’nun 156/5. maddesi uyarınca davalının yerleşim yeri mahkemesi olduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir. Kararı verilmiştir. Mahkememizce aldırılan 26/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak ; Davacı markasının daha önce tescil edilmesi ve davalı adına tescilli marka arasındaki tespit edilen karıştırılma ihtimali dikkate alınarak Davalı adına —- tescil numarası ile tescil edilen —– markası ile —— tescil numarası ile tescil edilen ——markalarının 6769 sayılı SMK 6/1, 25/1 maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne ve karar kesinleşmesini müteakip sicilden terkinine karar verilebileceğine dair raporunu sunmuşlardır.Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davacının —- nezdinde —— ibareli markaların tescilli sahibi olduğunu, davalı tarafından tescil edilmiş olan davaya konu —- ve —— numaralı markaların kötü niyetli olarak tescil ettirildiğini, markaların kullanılması halinde davacı markaları ile iltibas sebebiyle karıştırılma ihtimalinin olduğu bu sebeple markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği, davalı tarafından davanın reddinin talep edildiği, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetince sunulan 26/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda taraf markalarının ortak olarak ——- ibaresini içermesi sebebiyle karıştırılma ihtimali olduğu bu sebeple hükümsüz kılınabileceği yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davacı kurumun —–numaralı—— şekil ibareli markanın —–Sınıflarda —— numaralı —- ŞEKİL numaralı markanın —— Sınıfta tescilli olduğu, davacı kurumun——alanında uzun yıllardır faaliyette bulunduğu 1952 yılında kurulup özellikle ucuz ——satışı yönünden faaliyette bulunduğu, davalı tarafın da yine davacı kurum ile aynı sektörde ——- yapmak suretiyle faaliyette bulunduğu, bu yönüyle tarafların ticari faaliyet alanlarının aynı olduğu, markalar karşılaştırıldığında, ortak olarak —–ibarelerinin kullanıldığı, her ne kadar tescil sınıfları farklı ise de davalı kullanımları ile davacı kullanımlarının aynı ticari faaliyet alanında olması sebebiyle ortalama tüketici nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceği, davalı iş yerlerinin davacının şubesiymiş gibi algılanabileceği, bu şekilde markalar arasında ortalama tüketiciler nezdinde karışıklığa sebebiyet verebileceği anlaşıldığından davalının markalarının tescilli olduğu ——-Sınıftaki gıda hizmetleri ile ilgili faaliyetler bakımından hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği, davacı tarafından kötü niyetli tescil iddiasında da bulunulmuş, aslolan iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekmekte olup, davacı kurumun 1952 yılından beri ——ismi ile faaliyette bulunduğu bu alanda belli bir bilinirliği olduğu, özellikle gıda sektöründe faaliyet gösteren kişi veya kurumların davacı markasından haberdar oldukları veya olmaları gerektiği, bu yönüyle mahkememizce yapılan re’sen değerlendirmede de —- ibareleri gıda sektöründe her ne kadar tek başına tescil edilemeyecek tanımlayıcı ibareler olsa da——ibaresi davacı kurum ile özdeşleşmiş bu yönüyle uzun yıllarca yapılan kullanım sebebiyle ayırt edicilik kazanarak gıda alanında herkes tarafından bilinen veya bilinmesi gereken bir marka haline gelmiş, davalı tarafça davacının bu markalarından haberdar olunduğu halde bu kumunun bilinirliğinden uygun ve kaliteli gıda satışına ilişkin toplumda uyandırdığı güven ve istikrarından faydalanmaya yönelik marka tecillerinin mahkememizce iyi niyetli olmadığı kanaatine ulaşıldığı bu sebeple 6769 Sayılı SMK’ nun 6/9. Maddesi uyarınca davalı markalarının kötü niyetli tescil edildiği kanaatine ulaşıldığından kötü niyetli tescil halinde tescilli olduğu tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiğinden, davalının davaya konu markalarının tümüyle hükümsüzlüğüne karar verilerek, davanın kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde gerekmiştir.

H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı adına tescilli—— numaralı markaların hükümsüzlüğüne
2-Alınması gereken 125,50 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, 15.000,00 TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4- Davacı tarafından yapılan 54,40 TL harç, 302,50 TL müzekkere ve tebligat gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam: 2.756,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.