Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/146 E. 2023/317 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/146
KARAR NO : 2023/317

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2021
KARAR TARİHİ : 30/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının —– markasının dünyanın bir çok ülkesinde tescilli sahibi olduğunu. 1997 den beri —-markası ile ürünler üretip bu alanda faaliyette bulunduğunu. Davalı tarafından davaya konu edilen —-numaralı —— ibareli marka tescilinin davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olması sebebi ile yine davacı markasının tanınmış olması sebebi ile ayrıca davalı tarafından tescil ettirilen logonun davacının eser niteliğindeki bir çalışması olması, davalı tescilinin kötü niyetli olması sebebi ile hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği.Davalı tarafın —- tescil numaralı —– ibareli markayı ve bu markadan doğan haklarını (ihtarname göndermek de dahil olmak üzere ancak bununla sınırlı kalmamak üzere) kullanımının verilecek hüküm kesinleşinceye kadar engellenmesini yönünde ters tedbir kararı verilmesini, davalının dava konusu —–tescil numaralı —– ibareli markayı 3. kişilere devrinin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, davalı adına mevcut —- tescil numaralı —- ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinin, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücreti davalı tarafa ait olmasını talep ve dava ettiği anlaşıldı.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının —– isimli markası için TPMK ya başvuruda bulunduğunu ve —– ve —– numaraları ile kendi adına tescil ettirdiğini. Davalının yurt içinde araç donanımları yazılımları ve aksesuar parçaları montajı üzerinde faaliyette bulunduğunu. Davalının Türkiyede tescilli olmadığını ve bu sebeple hak iddia edemeyeceğini davacı markasının tanınmış marka olmadığını 5 yıllık yasal sürenin dolduğunu. Davalının kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E : Dava, marka hükümsüzlüğü ve haksız rekabete ilişkin davadır.
Mahkememizde aldırılan 20/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda; E. 1. 10.11.2021 Tarihinde —– Adlı İnternet Sitesi İncelemesinde; incelenen internet sitesinin —- bölümünde/Sayfa alt bilgisi —- ibaresini ve “—- ibaresinin yer aldığı logonun kullanıldığı, —– alan adı kaydını yapan kişi/firma bilgisinin —– olduğu, alan adının 08.02.2016 tarihinde kayıt ettirildiği ve 07.02.2022 tarihine kadar kayıtlı olduğu, İnternet sitesinin alan adı kaydının ve hosting (yer sağlayıcısının) —- olduğu tespit edildiği, davacı Tarafın dayanak markasının —–ofisi araştırma sayfası —-markası için 18.04.1997 tarihinde marka tescil başvurusu yapıldığı, 07.04.1998 tarihinde tescil edildiği, marka haklarının “ —–” olduğu, davalı Tarafa ait —–marka için 28.sınıfda 30.03.2016 tarihinde marka tescil başvurusu yapıldığı, 21.10.2016 tarihinde tescil edildiği, alan adının 08.02.2016 tarihinde kayıt ettirildiği ve 07.02.2022 tarihine kadar kayıtlı olduğu, marka tescili Ülkesellik kavramı gereği markanın kullanıldığı ülkede geçerli olacağı, davacı Tarafın markası Davalı Taraf markasından daha önce tescil edilmiştir fakat tescili Türkiye’de tescilli olmadığı, Davalı markasının hükümsüzlük şartlarının oluşup oluşmadığının değerlendirmesinin yapılabilmesi için Davalı Tarafın markayı kullanıp kullanmadığı, 28.sınıfta kullanımı gösteren delillerin olup olmamasına göre değerlendirme yapılması gerektiği şeklinde rapor sunulduğu görüldü.
Mahkememizde aldırılan 19/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin —– şekil markasının 28. Sınıfta yer alan “oyuncaklar, oyunlar ve oyuncaklar; diğer derslere dahil olmayan cimnastik ve spor malzemeleri”nde ilk olarak ihdas ve istismal ettiği, bu emtialar açısından davalıya göre öncelikli gerçek hak sahibi olduğu, davalının —-şekil markasının—-no ile 28. Sınıfta yer alan emtialarda Türk Patent nezdinde tescilli hak sahibi olduğu, davalı adına—– no ile tescilli markasının SMK 6/3, 6/6 ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu şeklinde rapor sunulduğu görüldü.
Mahkememizde aldırılan 06/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda; Kök raporumuzda ayrıntılı olarak belirttiğimiz tespit ve görüşlerimizi muhafaza ediyor, davacı şirketin—– şekil markasının 28. Sınıfta yer alan “oyuncaklar, oyunlar ve oyuncaklar; diğer derslere dahil olmayan cimnastik ve spor malzemeleri”nde ilk olarak ihdas ve istimal ettiği, bu emtialar açısından davalıya göre öncelikli gerçek hak sahibi olduğu, davalının—- -şekil markasının —-no ile 28. Sınıfta yer alan emtialarda Türk Patent nezdinde tescilli hak sahibi olduğu, davalı adına —- no ile tescilli markasının SMK 6/3, 6/6 ve 6/9 maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu şeklinde rapor sunulduğu görüldü.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; dava davalı adına tescilli —- numaralı—– markasının gerçek hak sahipliği ve benzerlik, tanınmışlık, ticari unvan ve kötüniyetli tescil sebebiyle hükümsüzlüğü ve davalı eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine ilişkin olup davacı şirketin yurt dışında —–ibareli markanın t tescilli sahibi olduğu, davalı tarafından davaya konu —–ibaresinin —– numarasıyla tescil ettirildiği, mahkememizce tedbire ilişkin aldırılan 20/12/2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının davalı markasının tescilli olduğu 28. Sınıftaki emtialar bakımından yurt dışındaki tescil ve kullanımları bakımından ilk kullanan olduğu fakat ülkesellik ilkesi bakımından değerlendirmenin mahkememiz takdirine bırakıldığı, davanın esası yönünden aldırılan 19/12/2022 tarihli bilirkişi raporunda ise davacının —- ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğu yönünde tespit yapıldığı, daha sonra aldırılan 06/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda kök rapordaki görüşlerin muhafaza edildiği, buna göre tüm dosya kapsamı birarada değerlendirildiğinde davalının davaya konu —– numaralı markanın 28. Sınıfta tescilli sahibi olduğu, davacı şirketinde yine davalı markası ile bire bir aynı olan —–markasını uzun yıllardır yurt dışında kullandığı, yurt dışında bu marka ile çok sayıda tescilinin bulunduğu, davacı şirket bakımından dava dışı —–ŞİRKETİ aracılığıyla 2015 yılından beri —- ibareli ürünlerin satışının yapıldığının tespit edildiği, davacı firma yönünden yapılan incelemede davacı şirketin —- alan adını 14/06/1999 tarihinden beri kullandığı, yine —– esas unsurlu ticari unvanını 1997 yılından beri tescil ettirip kullandığı, buna göre de —– ibaresinin gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğu, davalı marka tescili ve kullanımları incelendiğinde davacı … ibaresi ile aynı yazı stili, aynı renk ve aynı şekil kullanılmak suretiyle bire bir aynı olacak şekilde tescil ettirildiği, taraf ürünlerini gören ortalama tüketicinin aynı kaynaktan doğmuş olduğunu, davalının davacı şirketin distiribitörü, temsilcisi veya yetkili bayisi gibi düşünebileceği ve bu durumunda karışıklığa sebebiyet verebileceği, bu yönüyle SMK 6/1, 6/3 ve 6/6. Maddeleri uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, davacı markasının tanınmış marka olup olmadığı yönünden tanınmışlığa ilişkin değerlendirmenin mahkememiz uzmanlık alanı dışında olduğundan içerisinde sektör bilirkişisinin de olduğu bilirkişi heyetince yapılan değerlendirmede davacı markasının tanınmış marka olmadığı bu sebeple SMK 6/5. Maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı her ne kadar davalı tarafından davacı markasının Türkiye’de tescilli olmadığı, bu sebeple ülkesellik ilkesi gereği itirazda bulunulmuş ise de her ne kadar davacı markası Türkiye’de tescilli değilse de yurt dışında çok sayıda tescilli markasının olduğu ve dosyaya sunulan sözleşmelerden dava dışı —– ŞİRKETİ ile arasında distiribitörlük anlaşılması olduğu ve bu anlaşmaların ilkinin 2006 yılında yapıldığı, bu distiribitörlük sözleşmesi kapsamında da bilirkişi raporuna göre 2015 yılından itibaren Türkiye’de davacının —– ibareli ürünlerinin satışının yapıldığı, bu satışların büyük bir ticari etki doğuracak şekilde yapıldığı, bu sebeple davacı markası Türkiye’de tescilli olmasa dahil ticari etki doğuracak bir şekilde kullanılması sebebiyle davalının ülkesellik ilkesi gereği tescilli olmadığı yönündeki itirazlarının reddi gerektiği, kötüniyetli tescil iddiası bakımından hem davacının hem davalının oyuncak sektöründe ve oyun malzemeleri alanında faaliyette bulunduğu, davalının markasının ve ürünlerinin davacının markası ile birebir aynı renkler aynı yazı stili ve aynı şekil olmak üzere kullanıldığının tespit edildiği, buna göre davalının davacı markası ve ürünlerinden haberdar olduğu, zira aynı ibare ve aynı stili ve renk ve şekil ile tescil yaptırıp kullanmasının tesadüf olarak değerlendirilemeyeceği, bu sebeple mahkememizde oluşan kanaate göre davalı tescilinin davacı markasından faydalanmaya yönelik haksız ve kötüniyetli tescil olduğu anlaşıldığından kötüniyetli tescil iddiası yönünden de davanın kabulü gerektiği yine davalı tarafından davacının dispiritörü olan dava dışı —- Şirketi’ne—-. Noterliği’nin 24/07/2020 tarih ve—–numarası ile ihtarname gönderildiği, dava dışı —- Şirketi’nin davacı şirketin dispiritörü olması nedeniyle davaya konu —-yönünden davalıya nazaran markanın kullanım hakkının öncelikli ve gerçek hak sahibi olduğu buna rağmen davalının haksız ve kötüniyetli marka tescili ile bu yönde tescil hakkının kötüye kullanılmak suretiyle ihtarname gönderilmesinin ticari dürüstlüğe aykırı olduğu ve bu sebeple haksız rekabet teşkil ettiği anlaşıldığından haksız rekabetin tespiti yönünden de davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
HÜKÜM:
Davanın KABULÜ ile;
1-Davalı adına tescilli—- numaralı —- ibareli markanın hükümsüzlüğüne,
2-Davalı eylemlerinin davacıya yönelik haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile kalan 210,55 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 6.175,10 TL yargılama gideri ve 59,30 TL harç toplamı olan 6.234,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Hükümsüzlük yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Haksız rekabet yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.