Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/48 E. 2022/12 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/48 Esas
KARAR NO: 2022/12
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/02/2020
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —-adını kullandığını, — davacı şirketlerin kurucusu ve ortağı olduğunu, —-ibaresinin — —- tescil edilerek kullanıldığını, —– firmanın ticaret unvanı olarak kullanmış ve ayırt edici nitelik kazandırdığını, dosyaya sunulu sözleşmeler ve müvekkilin şirketlere ait iş yerlerinin fotoğrafları, ticari defter ve kayıtlar incelendiğinde davacı firmanın yıllardır —- ifadelerini ticaret unvanı ve tescilsiz markal olarak kullandığını, davalının —– markasının yasaya aykırı olarak tescil ettirildiğini, davacıların ticaret ünvanlarının klavuz unsurunun —- olmasının davalı markaları açısından hükümsüzlük nedeni olduğunu, davalı markasında “ayırt edicilik” niteliğinin olmadığını, zira davalıdan ——–adı ile kayıtlı bir çok markanın olduğunu, davacılardan —- tescil başvuru nolu tescil başvurusunun da incelenmesi gerektiğini, davacılar tarafından —– aralıksız ve yoğun olarak davalının tescilinden önce ve sonra kullanıldığını, davalının bu duruma hiç itiraz etmediğini, uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradıklarını, davalının markalarını kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, bu nedenlerle; —nezdinde davalı adına gescili davalı adına tescilli —— Markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmistir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili dava dilekçesinde özetle, Davacılardan —- ünvanı ve şirket nev’isi değişmiş olduğundan—- kayıtlarında bu isimle bir şirketin bulunmadığını, davanın bu nedenle reddi gerektiğini, bu şirketin ortaklık yapısı da değişmiş olup, davacının bahsettiği—- hazırda bir ortaklığı ve şirket yönetiminde bir yetkisinin bulunmadığını, davalıya ait —-markası bakımından; zamanaşımı süresinin dolduğunu, bu markanın—sınıf kapsamındaki ——–tarihinden beri tescilli olduğunu, bu nedenle zamanaşımının dolduğunu, başvuru tarihinin — tarihi olup tescil tarihi de —- tarihi olduğundan bu marka bakımından da zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca sessiz kalma nedeniyle hak kaybı nedeniyle de davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, taraflar arasında — yıldan beri devam etmekte olan davalar nedeniyle davacıların, markalarının davalı adına tescilli olduğunu en az —yıldan beri bilmekte olduğundan, devam etmekte olan marka hakkına tecavüzün önlenmesi ve tazminat davalarını uzatmak —-açılmış olan bu davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacıların nasıl bir dava arkadaşlığı bulunduğunu dava dilekçesinde açıklamadığını, bunun usuli bir hata olduğunu, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirketin ana sözleşmesinin — tarihinde tescil edilmiş ve —-tarihinde kayıt edilmiş olduğunu davalı firmanın daha önceki—aşağıdaki şekilde olduğunu, —- tarihinde şirket nevini — çevirerek, nevi ve unvan değişikliği yaparak —– şeklini aldığını, —–olduğunu, davalı şirketin şu anki sahibinin —– huzurunda bir protokol hazırlanarak ortaklıklarını sonlandırdıklarını ve o tarihteki ünvanıyla——- kapalı zarf usulüyle verilecek teklif neticesinde en yüksek fiyatı veren ortağa kalacaktır şeklinde bir anlaşma yapıldığını, —- en yüksek fiyatı vererek müvekkil şirketin o zamanki ünvanıyla —-tek sahibi olduğunu, diğer—-protokolden sonra ticari unvan ve marka olarak——-kullanmayacaklarını beyan ettiklerini, Bu beyanlara rağmen kullanımlar devam edince davalı firmanın davacılar aleyhine marka hakkına tecavüzün önlenmesi davaları açmış olup bu davaların derdest olduğunu, huzurdaki bu davanın ise daha önce açılan davalardan —-sonra açıldığını, davacıların davalı —- — sonra olduğunu, her iki davacının —-markasını müvekkilimizden önce kullandığını iddia etmesinin mümkün olmadığını, davalının —-ana unsurlu markasını zaten —- kullandığını, dava konusu markaların üsülüne uygun bir şekilde —- başvurusu yapılmış, bazısı kısmen red olmuş, daha sonra kısmen red kararına karşı markanın çok eskiden beri kutlanıldığı ve ayırt edicilik kazandığı gerekçesiyle itiraz edilmiş, bu İtirazlar —– haklı bulunmuş bulunduğunu ve davalının markalarının tescil edildiğini, davacı vekili davacının da —- yapıldığını, ancak red edildiğini belirttiğini, davalının da — yılında yaptığı başvurunun reddedildiğini, ancak — yılında yaptığı marka başvurusunun eskiye dayalı kullanımlarını ispatladığı ve ayırt edicilik kazandığını ispatladığı için kabul edildiğini, — reddedildiğini ve itirazın da o tarihte kabul edilmediğini, davalı firmaya ait —- beri sahibi olduğunu, —- hala eski ünvanı gözüktüğünü, davacıların tüzel kişi olup sahiplerinin—— kullanmasının kanuni dayanağı bulunmadığını, —- şirketlerde bunun bir kanuni dayanağı bulunmadığını, kaldı ki her iki davacının kuruluş tarihlerinin davalı şirketin kuruluş tarihinden en az —-olduğunu, davacının dilekçe ekinde sunduğu sözleşmelerin, faturaların birçoğunun zaten müvekkil firmanın —– yapılan sözleşmeler veya faturalar olup bunlar davacının davasının haklı değil haksız bir dava olduğunu ispatlat nitelikte belgeler olduğunu, davacının delillerinin birçoğunun davacı lehine değil müvekkil lehine olan deliller olup bunların aşağıda ayrıntılı olarak izah edileceğini, davacının —- ifadelerini ticaret ünvanı ve tescilsiz marka olarak kullanmasının davalıdan önce olmayıp sonraki tarihlere ait olduğunu, sunulan belgelerin davalı firmanın belgeleri olduğunu, davacının yetkilisi—- kendi —– kullanabileceğini, —- bulunmadığını, —–adının da davalıya —- lehine delil teşkil etmeyeceğini, davalının —— olduğunu, davacının ise delil listesine eklediği onlarca delilde davalıya ait —- yapılan işlerle ilgili belgeleri kendilerinin —– eskiden beri kullandıklarını ispat etmek için dosyaya sunduğunu, bu delillerin hiçbirisinin davacı şirketlerle ilgili olmadığını, davacılar lehine delil teşkil etmeyeceğini, davacının davalı şirketin marka tescillerinin kötüniyetli olduğu iddiasının dayanaksız olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuki mesnetten yoksun olan ve kötüniyetle açılan bu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli —— ibaralerinin ayırt edicilik özelliğinin olmadığı iddiasıyla hükümsüzlük davasıdır.
Mahkememiz —- numaralı marka, davalı adına kayıtlı ise, dava sonuçlanıncaya kadar, —-devrinin önlenmesi hususunda markanın —– TEMİNATSIZ OLARAK İHTİYATİ TEDBİR KONULMASINA,karar verilmiştir.
Bilirkişi —- tarihli raporda sonuç olarak; “Davalı şirket markalarında yer alan ——ibaresinin tescilli olduğu mal ve hizmet sırıfları bakımından ayırt edici olduğu, Dosyaya mübrez bilgi ve belge kapsamında davalı şirket markalarının aynı veya ayrı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış herhangi bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğuna ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, dosyaya mübrez bilgi ve belge kapsamında davacı şirketlerin —— ibaresi üzerinde önceye dayalı gerçek hak sahipliğini ispatlar bilgi ve belge bulunmadığı, Dosyaya mübrez bilgi ve belge kapsamında davalı şirketin —–ibaresi üzerindeki kullaramı ve —- olarak tescilinin Davacı şirketlerin ticaret unvanlarının tescil tarihinden öncesine dayalı olduğundan somut olay bakımından ——-oluşmadığı, Davalı şirketin marka tescillerinin kötü niyetli tescil olarak kabul edilemeyeceği, Davacı şirketler bakımından kullanımı bildikleri tarihlerden itibaren —– için hükümsüzlük sebeplerini öne sürmemekle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradıkları ve dava konusu markaların hükümsüzlüğünü talep edemeyecekleri” yönünde raporu mahkememize sunmuştur.
Bilirkişiler—– tarihli raporda sonuç olarak;——markaların tescilli olduğu,—– ibaresinin, davalının marka tescil kapsarnında yer alan —- yer alan mallar ve hizmetler açısından ayırt edici niteliği haiz bulunduğu, davacı şirketlerin ve davacı şirket kurucularından—– ibaresini davalı şirketten daha önceden beri kullanıp piyasada bilinir hale getirdiklerini ispatlar bir belgenin bulunamaması nedeniyle davacı şirketin gerçek hak sahipliğine ilişkin iddiaların ispat edilemediği, davacıların —– ibaresi ve markası üzerinde ilk ve gerçek hak sahibi olmadığı, davalı şirketin, davacı markalarının tescil kapsamlarında yer alan mallar ve hizmetler açısından daha önceki tarihli markasal kullanımlarına ilişkin belge tespit edilemediği, davalı şirketin —- kullanımı ve ticaret unvanı olarak tescilin davacı şirketlerin ticaret unvanlarının tescil tarihinden öncesine dayalı olduğundan somut olay bakımından—–oluşmadığı, davacı şirketler bakımından kullanımı bildikleri tarihlerden itibaren —–için hükümsüzlük sebeplerini öne sürmemekle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradıkları ve dava konusu markaların hükümsüzlüğünü talep edemeyecekleri, davalı şirketin marka tescillerinin kötü niyetli tescil olarak kabul edilemeyeceği”, yönünde raporu mahkememize sunmuştur.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
Dosya içerisine alınan bilirkişi raporları, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; dava, davalı adına tescilli ——uyarınca hükümsüzlüğüne ilişkin olup, davacı şirketlerce davaya konu edilen davalı adına tescilli ——unsurlu markaların ayırt edicilik niteliğinin olmadığını, markanın gerçek hak sahibinin davacı şirketler olduğu ve tescillerin kötü niyetli olduğu bu sebeple hükümsüz kılınması iddia edilmiştir. Davacı vekilince markaların gerçek hak sahibinin davalı firma olduğunu, —– ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunduğu, tescilin de kötü niyetli olmadığı belirtilerek davanın reddi talep edilmiştir. Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde öncelikle davacılardan —– olduğu, mahkememizce davacı olarak yeni ticari ünvan kaydı üzerinde işlem yapılarak davaya devam edildiği, davaya konu edilen markalar celp edildiğinde; davalının —— ibareli markanın —- Sınıflarda tescilli sahibi olduğu. Tarafların ticaret sicil müdürlüğünden celp edilen kayıtları incelendiğinde; davacı —- olduğu şirketin ünvan değişikliği ile —– olduğu. Davacılar tarafından eskiye dayalı kullanıma ilişkin deliller incelendiğinde; —- tarihli sözleşme olduğu. Davalı tarafından sunulan kullanıma ilişkin deliller incelendiğinde ise, —- sunulan faturalar olduğu. —- adına düzenlendiği, yine davalı adına —–Bu şekilde gerek incelenen fatura ve sözleşmeler gerek şirketlerin tescil tarihleri gerekse internet alan adı tescil tarihi ve kullanımları incelendiğinde; davalı şirketin —- ibaresinin ticari ünvan ve marka olarak kullanımının davacı şirketlerden daha önceki bir tarihe dayandığı. Yine davacı şirketlerce —- tarafından başvuruda bulunduğu ve —-sayılı başvurunun red edildiği, —– numaralı marka başvurusunun ise davalı şirket markalarını gerekçe gösterilerek itiraz edilerek red edildiğinin anlaşıldığı, kaldı ki bu başvurular kabul edilse dahi davalı kullanımlarının başvuru tarihleri —-çok daha önce olduğu anlaşıldığından davacılar tarafından gerçek hak sahipliği iddiası ile eskiye dayalı kullanıma ilişkin başkaca delil sunulmadığından gerçek hak sahipliği iddiası ispatlanamadığından ve davalının—- üzerinde davacılara nazaran eskiye dayalı kullanımı ve gerçek hak sahibi olduğundan—– dayanılarak açılan hükümsüzlük talebinin reddine karar vermek gerektiği. Kötü niyetli tescil bakımından ise davalı şirketin ticari ünvanını tescil tarihinin — olduğu.—- ünvan olarak kullandığı daha sonra ——– ibaresi ile internet sitesi alan adı tescil edilip kullandığı. Davalı kullanımlarının ticari ünvan ve markasal kullanımlara uygun olarak devam ettiği, kötü niyet iddiasının asl olan iyi niyet olduğundan iddia eden tarafından ispatlanması gerekmekte olup davacılar tarafından kötü niyet iddiasına ilişkin soyut iddia dışında somut bir delil sunulmadığı davalı şirketin kötü niyetli olduğuna dair delil sunulmadığından ve bu iddia ispatlanamadığından —– uyarınca talep edilen kötü niyetli tescil sebebi ile hükümsüzlük yönünden de davanın reddine karar vermek gerektiği. Yine — ibaresinin ayırt edici olmadığı iddiası bakımından yapılan değerlendirmede —- maddelerinde belirtildiği şekilde bir kişinin tekeline verilemeyecek markalar ticari hayatta sıklıkla —– sözcüklerin marka olarak tescil edilemeyeceği ve bir kişinin tekeline verilemeyeceği, tescil edilemeyeceği belirtilmekle davaya konu —- tarihli bilirkişi heyet raporunda da incelenip belirtildiği üzere —– tanımlanan markalardan olmadığı gibi zayıf bir ibare de olmadığı, tescil edildiği mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliğe sahip bir marka olduğunun anlaşıldığı bu şekilde mahkememizce aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı ile davaya konu edilen — esas unsurlu markaların— ibaresinin ayırt ediciliğinin bulunması, ——markası üzerinde davalı şirketin, davacı şirketlere göre eskiye dayalı kullanımı ve gerçek hak sahibi olması ve tescilin kötü niyetli olduğu iddiasının da ispatlanamaması sebebi ile davanın reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/02/2022