Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/43 E. 2022/76 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/43 Esas
KARAR NO : 2022/76

DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Maddi Tazminat İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, müvekkili şirkete ait——- şeklindeki tescilli markaları ile iltibas oluşturacak şekilde Sınai Mülkiyet Kanunu uyarınca haksız rekabet oluşturan faaliyetlerine son verilmesini, Müvekkil şirket ile davalı arasında uzun yıllardır devam eden ticari ilişki nedeniyle davalının Türk Ticaret Kanunu madde 55 md uyarınca haksız rekabet oluşturan faaliyetlerine son verilmesini, Davalının, gerek SMK gerekse de TTK uyarınca haksız rekabet oluşturan fiilleri nedeniyle müvekkil marka ve ürünleri ile iltibas oluşturan davalı kullanımının önlenmesi, davalıya ait işyerlerinin tanıtımını sağlayan — içerisinde bulunan diğer unsurlar üzerinden müvekkilin markası ve eskiye dayalı kullanımına konu ürünler ile iltibasa sebep olacak unsurların kaldırılması, ürünlerin toplanması, ——- kapatılmasını, Fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00.-TL maddi ve 100.000,00.-TL manevi zararlarının karşılanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı tarafından dava dilekçesinde davalı taraf ile dava açılmasından önce tazminat taleplerine yönelik olarak arabuluculuk başvurusunda bulunulduğuna ilişkin herhangi bir beyan olmadığından ve 01.01.2019 tarihinden itibaren ticari davalarda tazminat ve alacak taleplerine ilişkin olarak dava açılmasından önce arabuluculuğa başvurulması dava şartı haline getirilmiş olduğundan ve tazminat taleplerine yönelik arabuluculuğa başvurulmaması halinde yasa gereği hiç bir işlem yapılmaksızın tazminat tazminat talepleri yönünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceğinden Mahkememiz — esas sayılı dosyası ile dava açıldığı 07/02/2020 tarihli tensip ara kararı gereğince davacı vekilinin Maddi ve manevi tazminat yönünden tefrikine, tefrik edilen —- Esas sayılı dosyası üzerinden devamına karar verildiği, — esas sayılı dosyada ise dava açılmadan önce davacı tarafından tazminat taleplerine yönelik zorunlu dava şartı olan arabuluculuk kurumuna başvurulmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından HMK 114/2 yollaması ile HMK 115/2 gereğince davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili — Esas sayılı dosya ile,—– arabuluculuk numaralı Arabuluculuk son tutanağı aslını dilekçe ekinde sunmuş olduğu anlaşılmakla, Mahkememizin ——- sayılı davası ile — esas sayılı davasının konusunun ve davalı tarafın aynı olduğu, bu nedenle her iki dava arasında hukuki bağlantı bulunduğu, ayrıca usul ekonomisi açısından da her iki davanın birlikte görülmesi gerektiği anlaşılmakla, her iki davanın birleştirilmesine ve yargılamaya Mahkememizin —Esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmasına karar verilmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Delil tespitinin yetkili mahkemede yapılmadığını, davacının haksız rekabet iddiasında görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, müvekkilinin kullanımı ile davacının markaları arasında iltibasa yönelik benzerlik olmadığı özellikle —– emtiasında davacının——- markasını tek başına tescil edilemediği bu markanın ayır ediciliğinin düşük olduğunu bu nedenle davacının tazminat talebinin fahiş olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, Davacı adına tescilli —- numaralı—- numaralı —— şeklindeki tescilli markalarına davalı tarafından haksız rekabet oluşturup oluşturulmadığının tespiti oluşturması halinde maddi ve manevi tazminat davasıdır.
Tarafların —— kayıtları celp edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından aldırılan ——-tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; Davacı ve Davalı markalarının ——- kullanılması satın alınacak ürün ve hizmetin hızlı tüketim ürünü olması, markanın bilinirliğinden dolayı davalı ürününün alınmasına sebep olacak derecede benzer olmadığına, davalının dava dönemi itibari ile gelir, gider durumunun yukarıdaki şekilde olduğu, marka vekilinin dava konusu olayda benzerlik tespit etmemesi sebebi ile herhangi bir tazminat hesaplaması yapılmadığı, Manevi tazminatın, toplum —- karşılığının giderilmesi olan marka sahibinin manevi tazminat talebinin tarafların kusur ve tutumları doğrultusun da tamamen sayın mahkemenin takdirinde bulunduğuna dair raporu sunmuşlardır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: . Davacının ve davalının kullanımlarındaki ürünler arasında farklılar olduğu ve birbirlerinin yerine ikame edilebilir olmadıkları, haliyle nihayi tüketicilerinin farklı olacağı, ürünlerin karıştırılma olasılığının olmayacağı, Davacı adına —– numaralı—— —– şekil, —— markalan ile davalının kullanımı olan —- ibarelerinde ortak unsur olan —- ibaresine dayalı olarak karıştırılma ihtimali yönünde—-ibaresinin dilimizde yaygın kullanımı gereği tek başına kullanımı zayıf bir marka oluşturacağı, Davalının salt bir —-” ibaresi kullanımı olmayışı ve “—-” ibaresini yanında —- şekliyle birlikte kullanımıyla SMK bağlamında karıştırılma ihtimali olmadığı, Haksız rekabet bağlamında Davacı şirkete ait markalı ürünlerin 2008-2018 yılları arasında davalıya — sunulması sonrası 2018 yılında ticari ilişkilerinin sonlanması akabinde davalı şirketin “— markası ile ürün satmaya başlaması kendi ürününe karşı ayırt edicilik sağlama işlevinden öte, davacı markasının ——–kazanmış olduğu tüketici kitlesine —- olarak nitelendirileceğinden dürüstlük kuralıma aykırı bu davranış ile davalının — kullanımı haksız rekabete aykırılık teşkil ettiği yönünde raporunu sunmuşlardır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak; Davalının kullanımlarının seçenek özgürlüğü kapsamında davacının kullanımlarından belirgin farklılıklar bulunduğu, bu sebep ile farklı olarak algılandıkları , davalı kullanımlarının haksız rekabet teşkil etmeyeceğine dair raporunu sunmuştur.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, Davacı tarafından asıl davada, davacının—- numaralı—– tescilli markaları ile iltibas oluşturacak şekilde davalı tarafından yapılan kullanımların haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla haksız rekabetin tespiti ve önlenmesine dair talepte bulunulduğu birleşen mahkememizin —- sayılı dosyasında ise haksız rekabet nedeniyle— Manevi zararın karşılanmasının talep edildiği, davalı tarafından cevap dilekçesi ile davalının —– ismi ile —- sahip olduğunu, bu kapsamda davaya konu —–yaptıkları ve kullandıklarını davalı tarafından kullanılan —– markası ile davacıya ait—– arasında benzerlik olmadığını belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyeti tarafından sunulan 29/01/2021 tarihli raporda markalar arasında benzerlik olmadığı bu sebeple maddi tazminat yönünden hesaplama yapılamadığına dair görüş bildirildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine 19/04/2021 tarihli bilirkişi raporunda davalının ——- rekabet teşkil ettiği yönünde görüş bildirildiği, raporlar arasındaki çelişki sebebiyle dosyanın yeni bir marka bilirkişisine tevdi edildiği alınan 05/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda haksız rekabet olmadığı yönünde görüş bildirildiği buna göre tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, haksız rekabet 6102 Sayılı TTK’ nun 54 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, TTK Mad. 54/1 hükmünce haksız rekabet hukukunun amacının “haksız rekabete ilişkin bu kısım hükümlerinin amacı bütün katılanların menfaatine dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır” şeklinde belirtildiği yine 2. Fıkrada ise “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde tanımlandığı devamı maddelerinde ise haksız rekabet eylemlerinden bahsedildiği, dava konumuzun ise TTK madde 55/I-a, 4. Hükmündeki “başkasının malları iş ürünleri faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açın önlemler almak” hükmünü ihlal iddiasına ve genel olarak haksız rekabet maddelerine aykırılık teşkil ettiği iddiasına dayandığı özellikle Yargıtay kararlarında serbest piyasa ekonomisinde piyasadaki aktörlerin rekabet etmesinin doğal olduğu, bu sebeple haksız rekabetin serbest piyasa ortamını zedeleyecek şekilde dar yorumlanmaması gerektiği yönündeki genel görüş bildiren uygulamaları da dikkate alınıp buna göre tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde asıl dava bakımından, dava konusunun davacının — kullanımlarının davacıya ait —numaralı—- yönelik haksız rekabet teşkil edip etmediğine ilişkin olup, davacının—– markaların —- emtiasında kullanıldığı, davalının —– ibaresini de —- davacı markaları incelendiğinde, markaların —-oluştuğu, davalının —– bakımından yapılan karşılaştırmada ortak olarak—– ibaresinin kullanıldığı fakat davacının markalarının esas unsurunun tek başına — olmayıp —— olduğu, davalı kullanımının da tek başına —olmayıp,– şeklinde olduğu, yine davacı markalarının kullanıldığı ürünlerin üzerinde —- bulunduğu, davalının —ibaresini kullandığı ürünlerde ise—– ürünlerin kullanıldığı tasarımların da bilirkişi raporunda da değerlendirildiği üzere farklı olduğu, yine ürünlerin üzerinde bulunan markaların yazım şekilleri incelendiğinde davalı kullanımlarının ——— dikkat çekecek şekilde davacı markasından farklı bir şekilde yazıldığı da dikkate alındığında, ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açmayacağı yönünde kanaate ulaşıldığı, markalar arasında iltibas ihtimali bulunmadığı yönündeki kanaat sebebiyle davalı kullanımlarının haksız rekabet de teşkil etmeyeceği, davacı tarafından davalı şirketin — davacıya ait — markalarının bulunduğu ürünlerin satıldığı —– daha sonra davalının bu şekilde — markası ile ürün satışına başlamasının haksız rekabet teşkil ettiği belirtilmiş ise de dava dilekçesi içeriğinde de belirtildiği üzere davalıya ait—– davacıya ait — markalı ürünlerin satışının yapıldığı fakat — sonra bu kullanıma son verildiği, davalı tarafından bu tarihten sonra — markası ile ürün satışı yapılmış ise de davalının kullandığı — markalı ürünler ile davacıya ait —markalı ürünlerin hiçbir şekilde yan yana aynı stantlarda satışa sunulmadığı davalının —ibareli ürününün sadece kendisine ait — devam ettiği, bu yönüyle de davalı kullanımının kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirilemeyeceği, markalar arasında ortalama tüketici nezdinde iltibas olduğu yönünde kanaatte oluşmadığından asıl dava yönünden haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davasının reddine karar vermek gerekmiş, birleşen davada da tazminat talep edilmiş ise de mahkememizce haksız rekabet oluşmadığı yönündeki asıl davanın reddine karar verildiğinden, asıl davaya bağımlı birleşen davadaki tazminat taleplerinin de reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
ASIL davanın ve birleşen davanın REDDİNE,
ASIL DAVA YÖNÜNDEN,
1-Peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 1.678,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, Davalı vekiline ——-takdir olunan——– davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti yargılama masrafının davacıdan tahsiline, davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN :
Maddi tazminat yönünden;
1- Karar tarihinde yürürlükte bulunan —– Davalı vekiline —-takdir olunan —–davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Manevi tazminat yönünden
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —-, Davalı vekiline —-takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
3-Peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 1.678,29 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına.
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı