Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/414 E. 2022/196 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/414 Esas
KARAR NO : 2022/196

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2020
KARAR TARİHİ : 24/11/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın — tarihinde kurulduğunu– tarihinde unvan değişikliği ile — olarak başladığı faaliyetlerine devam ettiğini ve yaklaşık— markasının ——- hizmetler sınıfında —- tarihinde markasını ——- ettirdiğini, Müvekkilinin yaklaşık —markası adı altında — hizmetleri Sonucunda haklı bir itibar ve güven kazandığını ve— ibareli marka üzerinde de üstün hakkı bulunduğunu, Davalı şirketin sahibi —— tarihleri arasında davacı şirketin ana ortağı olduğunu ve— davacı şirket adına önceden onay verdiğini ancak bu onayı geri aldığını, Davalı şirketin sahibi —- tarihinde davacı şirketten ayrıldığını ve — tarihinde davalı şirket adına —-markası için tescil başvurusun yaptığını, Davacı şirketin bu başvurudan sonra haberi olduğundan — başvuruya itiraz edilmediğinden davalı şirketin sahibinin — markasını kötü niyetli tescil ettirdiğini, Davacı vekili müvekkili firmanın— markası üzerinde öncelikle hak sahibi oludğunu bu sahipliğin davalı şirketin sahibi ile geçmişteki iş ilişkisinde de teyit edilerek —- markasını müvekkili firma adına tescil edildiğini, o dönemde bunu davalı şirketin de kabul ettiğini, Davalı şirket sahibi ile davacı şirket arasındaki iş ilişkisi sona erdiğini, sona ermesinden sonra da — ifadesinin marka tescilini aldığını ve müvekkil —- markanın kullanımı önlemek amacıyla dava açtığını, savcılığa şikayette bulunduğunu, davacı vekili müvekkili firmanın geçmişteki ilişkiye dayanarak öncelikle uyuşmazlığı sulh ile çözmek istediğini ancak davalı şirket sahibinin kötü eylemleri sonucu hükümsüzlük davacı açmak zorunda kaldıklarını, Davalı şirketin eylemlerinin TMK m. 2’ye aykırılık oluşturduğunu, davalı şirket sahibinin bilinçli ve sistemli bir şekilde kötü niyetli hareket ettiklerini, SMK’nın hükümsüzlük nedenleri arasında kötü niyet olduğunu, Kaldı ki, davalının —-markası üzerinde asıl hak sahibinin müvekkili davacı şirket olduğunu —davalı şirketin yeni marka başvurularını reddettiğini, buna karşılık davacı müvekkili şirketin başvurularını kabul ettiğini, zira marka üzerinde asıl hak sahibi müvekkili şirketin olduğunu, Taraflar arasındaki markaların benzer olduğunu markalarda esaslı unsurun — ifadı olduğunu bu nedenle de davalı şirketin markasının hükümsüz kılınana kadar müvekkili davacı —-aleyhine tescil belgesinin kullanılmamasını, Davalının eylemlerinin aynı zamanda —- tecavüz şartlarını taşıdığını, aynı şekilde TTK m. 54 vd. haksız rekabet koşullarının oluştuğunu,—- hükümsüz kılınmasını, sicilden terkinini, — müvekkile devrine ve kapanmasını, talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı şirketin —kullandığı daha sonra markasını —kullandığını,— — kullandığını, her iki firmada da —- ibaresinin ortak olarak kullanıldığını davacının — davalının ise—- markayı kullandığını, bu fiili paylaşımın kendiliğinden gerçekleştiğini, davacı şirket ortağının davalı —- tescilinden haberdar olduğunu, bu sebeple davalının kötü niyetli olmadığını — üzerinde davalı şirketin önceye dayalı gerçek hak sahipliği bulunduğunu, davaya konu edilen alan adlarının da hak sahibinin davalı şirket olduğunu, açılan davanın haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, Davalı adına tescilli —ibaresinin gerçek hak sahipliğine dayalı ve taraf markalarının benzer olması ayrıca kötü niyetli tescil iddiasıyla hükümsüzlüğü konusunda ve davalıya ——— davacıya devri olmadığı takdirde iptali davasıdır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan — raporunda sonuç olarak: Davalının markasının kullanımının haklı bir nedene dayanıp dayanmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılamamakla birlikte somut dosyada davalının davaya konu marka üzerinde markanın kullanım hakkını devrettiğine ilişkin bir bilgi ve belge tarafımızca tespit edilemediğinden davacı ile davalı şirket arasındaki geçmişteki ortaklık ilişkilerine dayalı olarak kullanımının haklı nedene dayandığının kabulü gerektiği,yönünde rapor sunulmuştur.
Mahkememizce aldırılan —tarihli raporda sonuç olarak; Tarafların markaları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, Olayda sessiz kalma nedeniyle hak kaybının şartlarının gerçekleştiği, yönünde raporu mahkememize sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, bilirkişi raporları kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, davacı vekili, davacının yaklaşık —– hizmetler alanında faaliyette bulunduğunu, yine ———– sahibi olduğunu,—- üstün hak ve —— sahibinin davacı şirket olduğunu. Davalı şirketin ise davaya konu —- isimli markanın tescilli sahibi olduğunu. Marka tescilinin kötü niyetli olduğunu belirterek tarafların markaları arasındaki benzerlik sebebi ile iltibas oluştuğu bu sebeple de markanın hükümsüzlüğüne ayrıca davalı tarafından davacının — markasına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve menini talep ettiği. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalı şirketin— marka olarak kullandığını uzun yıllar tescilsiz olarak kullandığı markasını davaya konu olan — şeklinde tescil ettirdiğini. Davacı ve davalı şirket ortaklarının başlangıçta aynı kişiler olduğunu. Daha sonra ortaklıktan ayrılmaları neticesinde davacının — markasını tescil ettirdiğini. Davalı şirket ortaklarının ise bu markayı tescil ettirdiğini. Kötü niyet iddialarını kabul etmediklerini —- ibaresi üzerinde gerçek hak sahibinin davalı şirket olduğunun belirtildiği. Öncelikle ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi bakımından aldırılan — tarihli bilirkişi raporunda; davalının marka kullanımlarının haklı nedene dayanıp dayanmadığı hususunda tespit yapılamadığı şeklinde görüş bildirildiği. Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya esas yönünden bilirkişi heyetine tevdi edildiği, mahkememizce üçlü akademisyen heyetten alınan bilirkişi raporuna göre; öncelikle taraf markalarında esas unsurun — ibaresi olması sebebi ile karıştırılma ihtimali olduğu fakat, sessiz kalma sebebi ile hak kaybının oluştuğu bu sebeple hükümsüzlük istenemeyeceği yönünde görüş bildirildiği. Mahkememizce de tüm dosya kapsamı bir arada değerlendiğinde; markalar arasındaki benzerlik değerlendirilmesine göre, davacı adına ———– numaralı —-Sınıfta tescili olduğu. Davacı markasındaki——– yazıldığı, ortak olarak markaların esas unsurlarının—- her ne kadar davacı markasında şekil olarak bir takım farklılıklar varsa da ortalama tüketici nezdinde —- ibaresinin akılda kalacağı ve bu sebeple karıştırılma ihtimali bulunduğu, bu nedenle marka üzerindeki gerçek ve önceye dayalı hak sahipliğinin tespiti açısından yapılan değerlendirmede; davalı şirket ortağı—- yılından —- davacının ortağı olduğunun —– kayıtlarından anlaşıldığı. Davacı şirket yetkilisi — davalı şirkettin eski yetkilisi olduğu, davacı şirketin —- yılında kurulduğu, davalı şirketin ise ———- yılında kurulduğu, bu şekilde taraf şirket yetkililerin geçmişte aynı şirkette —– markası adı altında —– alanında ortak olarak faaliyette bulunduklarının anlaşıldığı.——— kurulduğu —– sunamayacağı belirtildikten sonra davacı——- markayı kullanmaya başladığı ———— yılından sonra ise —- bağımsız olarak ——- kullanıldığı. Yine dosya içerisindeki deliller incelendiğinde —–davalı şirketin —— sonra ise — olarak belgelerde isminin yer aldığı o tarihten bu yana —- ibaresinin davalı şirketçe kullanıldığı, buna göre de; uyuşmazlığa konu — esas unsurlu markanın hem davacı hem de davalı şirketçe uzun yıllardır tıbbi hizmetler alanında kullanıldığı bu sebeple — markası üzerinde tarafların birbirlerine karşı gerçek ve üstün hak iddiasında bulunamayacakları kaldı ki, bulunulsa dahi yaklaşık 20 yıldır tarafların — markasını kullanması karşısında her ne kadar davaya konu davalı markası ——-tescil edilmiş ise de marka kullanımının yukarıda belirtildiği üzere— yıllardan itiberen başladığı davacı şirketin de davalının — marka kullanımından haberdar olduğu zaten uzun süre şirket ortaklarının aynı kişiler olduğu, yaklaşık 20 yıllık bir süre marka kullanımına rıza gösterildikten sonra dava açılmasının iyi niyetle bağdaşmayacağı bu sebeple sessiz kalma sebebi ile hak kaybının oluştuğu kötü niyetli tescil iddiası yönünden ise davalı şirketin yaklaşık dava tarihinden geriye — markasını kullandığı, kullanımın —-kadar tescilsiz şekilde olduğu, daha sonra —— numarası ile tescil edildiği, davalı tarafça yaklaşık— kullanıldıktan sonra markanın tescil ettirilmesinin kötü niyetli olarak değerlendirilemeyeceği yine davacı tarafça davalı şirket yetkilisinin davacı şirket ortaklığından ayrıldıktan sonra markayı tescil edildiğini bu durumun kötü niyetli olduğu iddia edilmiş ise de yukarıda belirtildiği üzere markanın çok uzun yıllardır taraflarca karşılıklı olarak önce tescilsiz daha sonra tescilli olarak kullanıldığı, tescilsiz markanın tescile bağlanmasının kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirilemeyeceği asl olan iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerektiği, davacının soyut iddia dışında bu iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından kötü niyetli tescil iddiası yönünden de davanın reddine karar verilerek neticeten davanın reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 26,30 TL harcın davacıdan tahsiline hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan — uyarınca, Davalı vekiline —- ücret tarifesi gereğince takdir —— vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davalı tarafından yapılan 23,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.