Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/389 E. 2023/278 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO:2020/389 Esas

KARAR NO:2023/278

DAVA:Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)

DAVA TARİHİ:16/11/2020

KARAR TARİHİ:21/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı şirketin hissedarlarından —— yılından itibaren başlamış olduğunu, —- yılında tescil edilerek kullanılmaya başlanmış, ——- yıllarda kardeşler kendi üzerlerindeki şirketleri paylaşarak ticaretlerini ayırmıŞTIR ve her biri kendi çocuklan İle kurulu şirketler üzerinden ve ayrıca seri olarak kurdukları yeni başkaca şirketler üzerinden geniş aile grup şirketleri olarak faaliyetlerini devam ettirmiş olduklarını. Davacı şirketlerin — tescil tarihleri sırasıyla—— olduğunu, geniş aile grup şirketinin son üyesi olan dava dışı —- tescil tarihi de —- İlk sıradaki davacı şirket, —- ve çocuklan tarafından —– distribü olarak geniş kapsamda ticari faaliyet sürdürmekte olduğunu,Diğer dört davacı şirket İle dava dışı —- ——- tarafından ——–alanlarında geniş kapsamda ticari faaliyet sürdürmekte olduğunu, Kardeşlerden —- çocukları, dava-dışı —– unvanıyla, —-çalışanıyla;—— ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu. Kardeşlerden —- alan, ——— diğer şirketleriyle, geniş kapsamlı ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu,Davalı —– tarafından, gruba ait dava dışı —– ve bu şirketin hissedar temsilcilerinden sadece —- aleyhine —— sayılı dosyası üzerinden derdest bulunan davada, kendisinin —- tarihinde kurulduğunu, kendisine ait —— ibareli tescilli markaların bulunduğunu, ayrıca —- adını aldığını, dava ettiği —– tescil tarihinde kurulduğunu, tescilde öncelik hakkının kendisinde olduğunu, bu nedenle —– ticaret unvanındaki — terkinini ve şirket ve temsilcilerinin ——- unvan ve markasal kullanmalarının önlenmesini, ayrıca varsa alan adına erişimin engellenmesini talep etmiş olduğunu, Anılan davaya verilen —- dilekçesinde belirtildiği üzere, ——- son üyesi olduğu, ticaret unvanında —- yılından beri aile grup şirketlerince tescilli kullanılmakta olduğunu, davacının —– tescilli kullanımı karşısında öncelik hakkının, İçinde —— bulunduğu grup şirketlere ait olduğu cevap olarak ileri sürülmüş ve aşağıda ayrıca açıklayacağımız nedenlerle aslında ——— sonraki ticaret unvanı, marka ve alan adı tescillerinin haksız ve hatta kötü niyetli olduğu sebebiyle ticaret unvanın terkini, markaların hükümsüzlüğü ve alan adına erişimin engellenmesi karşı dava olarak talep edilmiş olduğunu, Bunun üzerine ——- tarafından verilen —– dilekçesinde,—- Davalılar-karşı davacı her ne kadar ——- ibareli ticaret unvanı tescillerinin olduğunu iddia etseler mevcut davada davalı şirket ———– olup, önem arz eden tescil ve kullanım bu ticaret unvanına ilişkindir… davada taraf olmayan şirketlerin başka bir kullanımı varsa dahi davalı şirketin kullanımı yerine. geçmeleri mümkün değildir…” diye savunma ileri sürmüş olduğunu —- Bu savunmaya karşı —– tarafından verilen ——— dilekçesinde gerekli yanıtlar verilerek, öz olarak —- şirketinin son üyesi olup, —— ibaresini kullanmayı, —– yıllarında kurulmuş önceki şirketlerdeki ——- kullanımından elde edilmiş öncelik hakkına dayalı gerçekleştirmiştir. Bu nedenle, davacının, davalı müvekkil şirketin —- yılında kurulduğu ve diğer şirketlerin ilgisizi olduğu yönündeki iddiası haksız ve temelsizdir. Nitekim —- uygulamasında da öncelik hakki tespit edilirken, sonraki türev hakkın tarihi değil, köken hakkın tarihi esas alınmaktadır. Davalı müvekkillerimiz —– izerinde—- yılında ticaret unvanı tescilli ile—- olarak sonraki tüm ————– ticaret unvanı yada marka tescillerini gerçekleştirmiştir” denilmek suretiyle yanıt verilmiş olduğunu, Dilekçeler aşaması bu şekilde yeni tamamlanmış olup, ön inceleme duruşması için gün beklenmekte olduğunu, Ancak her halükarda,———–şirketinin kötü niyetli bu savunması karşısında, huzurdaki davayı açarak, ———-sayılı davadaki karşı dava ile birleştirilmesini bu nedenlerle öncelikle arz ve talep zorunluluklarının doğmuş olduğunu, Davalının ticaret unvanındaki —–ibaresinin terkinini arz ve talep ettiklerini, Davacının —— esaslı unsurlu —— tarihinde tescil edilip, ilan edildiği —- tarihi İtibariyle herkese karşı aleniyet kazanmış olup ——- esaslı unsurlu unvan tescil İlan tarihi İse ——-.Dolayısıyla ticaret unvanında tescilde öncelik ve hak davacı olduğunu —-Davalının —–kurduğu —– şirketten çok daha önce, —–hemen her bölgesinde ve birçok şehirde distribütörlüğüyle itibarlı ve tanınan tacirlerinden olan —– yılından beri tescilli ——– çapında faaliyetleri İle zaten tanınmakta olduğunu. HATTA ————, davacı —- kuruluş tescil tarihli ——— yıla yakın uzun bir süre—- içinde yoğun ve yaygın tanınmışlığa sahip olmuş olduğunu —- ibareli grup şirketlerin tüm ——- tanınmışlığından yararlanmak için, davalının —- —-ismini unvan olarak ———– yılında tescil ettirmesi bu nedenle açıkça haksız ve kötü niyetli olduğunu. Bu nedenlerle davalının sonraki haksız ve kötü niyetli unvan tescilinin davacının unvanına tecavüz oluşturduğunun tespitini, bu tecavüzün yasaklanmasını, davalının unvanındaki—— silinmesini, tecavüz konusu maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gerekli araçların ve ilgili malların İmhasını ve hükmün ilanını —-arz ve talep zorunluluğu doğmuş olduğunu——- Markalarının Hükümsüzlüğünü arz ve talep ettiklerini, Davalının —— sınıfta tescilli markasının hükümsüzlüğünü arz ve talep ettiklerini, İlk olarak, davalı şirket —- yılında kurulduğuna göre,—– yılındaki bu markanın kökeni, kullanılıp kullanılmadığı ve kendisine nasıl geçmiş olduğunun anlaşılması için marka sicil kayıtlarının gelmesi gerekeceğinden, bu deliller toplandıktan sonra ayrıca beyan ve İtirazımızı saklı tuttuklarını, İkinci olarak, her kim —— ibaresini marka olarak tescil ettirmişse, davacı şirketlerin dahil olduğu şirketler grubunun kökeninde —– ibaresi ticaret unvanı olarak tescil edilmiş olduğuna göre, tescilde öncelikli üstün hakkı gereğince, sonraki —— yılındaki bu haksız marka tescilinin İptal edilerek hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini. Nitekim; ———– davacıların aynı hizmet alanında kullanılan ticaret unvanı ile iltibasa neden olan davalı markasının tescilinin, davacıların üstün hak sahibi olmaları karşısında, 556 sayılı KHK’nın 7/b maddesi uyarınca mutlak ret ve yine aym kararnamenin 8/b ve 42.maddeler uyarınca da nispi rednedeni kapsamında bulunmasına göre” denilerek ticaret unvanına iltibas teşki eden marka tescilinin hükümsüzlüğüne karar verilmiştir ——- en az —— tarihi itibariyle de —- olarak kullandığı ——–, davalı tarafından bire bir kopya edilerek ——– tarihlerinde kasten tescil ettirmiş olduklarım davacıların işbu uyuşmazlık aşamasında yeni öğrenmiş olduklarını. Davalının kastı ve kötü niyeti açık olduğunu. Nitekim yukarıda açıkladıkları gibi, davacı —- dolayısıyla da—–ayrı şube olmak üzere ———- unvan ve markalarını birlikte kullanan itibarlı büyük bir firma olduğu İçin, bu tanınmışlıktan haksız yararlanmak adına yine ——- faaliyet gösteren davalı şirketin bire bir davacılara ait tanınmış aynı—- da kendi adlarına tescil ettirmelerinden —— acık ve belli olduğundan işbu markalarının da iptal edilerek hükümsüzlüklerine karar verilmesini talep etmişlerdi

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle:
Birbirinden bağımsız —— kişilikten oluşan şirket tarafından açılmış olan davada, davalının hangi davacının, hangi vakıaya göre, hangi istemde bulunduğunu net olarak anlayamamış olmakla birlikte, buna ilişkin savunma haklarının saklı kalmak kaydıyla aşağıdaki gibi savunmada bulunmakta olduklarını. Elbette davacılara talepleri açıklattırılıp netleştirildikten sonra savunma haklarımızı da saklı tutmakta olduklarını. Anlaşılabildiği kadarıyla davacı yanın işbu davada iki ayrı istemi bulunmakta olduğunu. Bunlardan birincisi —-yılında tescil olunan ticaret unvanlarına dayalı olarak davalının—- yılında tescil olunan ticaret unvanının terkinine ve —– adına erişimin engellenmesine karar verilmesini; ikincisi de, davacının—- yılında tescil olunan ticaret unvanlarına ve —— sayılı markalarına dayalı olarak davalının ——- sayılı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesi olduğunu, Belirsiz nitelikteki iddialardan anlaşılabilenler kadarıyla savunmalarının şimdilik maddeler halinde aşağıdaki gibi olduğunu, Davacı yan ihlal ve/veya hükümsüzlük iddiasına dayanak olarak —– Sınıf hizmetleri içeren ——- sayılı markaya dayanmakta olduğunu. Bu marka hakkında kullanmama def’inde bulunmakta olduklarını, Davalıya ait —— tarihli başvurular sonucu tescil olunduğunu, Davalının —– sayılı markalarının hükümsüzlüğü istemli işbu dava —– tarihinde açılmış olduğunu. Davanın açıldığı tarih itibariyle, davacının istinat ettiği —– sayılı marka—–yıldan uzun bir süredir tescilli olduğunu, Kullanmama def’inin karşısında davacının 6769 sayılı SMK m. 27/(7) hükmü uyarınca, istinat ettiği ——–sayılı markasını kapsamındaki —– için, işbu davanın açıldığı ——– ciddi biçimde kullandığını ispat etmesi gerekmekte olduğunu, Kullanmama def’imiz gereği davacı tarafın, istinat ettiği ———- markasını, anılan tarihler arasında kullandığını ispat külfetini yerine getirmesine ve buna ilişkin kullanım belgelerini sunmasına yönelik ara kararı verilmesini talep etmekte olduklarını, Sunulan kullanmama def’i ve mahkemenin kullanımı ispat etmesine yönelik ara kararı üzerine davacının ——- sayılı markasını, dava tarihinden geriye doğru beş yıllık süre içerisinde, kapsamında bulunan —— sınıf hizmetler bakımından kullandığını ispat edememesi halinde bu markanın karıştırma ihtimali değerlendirmesinde nazara alınmamasını talep ettiklerir Davacının —- sayılı markaya dayalı olarak, davalıya ait —– sayılı markanın hükümsüzlüğünü istemesi 6769 sayılı SMK’nın kabul ettiği tescilde öncelik hakkı ilkesine aykırı olduğundan, talep reddedilmeli olduğunu, Zira davalıya ait —- tarihli başvuru sonucu tescil olunduğunu. Anılan başvuru tarihi itibariyle, —– sayılı marka bakımından tescilde öncelik hakkı davalıya ait olduğunu. Davacının —- sayılı markasına dayanarak kendinden önce tescil edilmiş markanın hükümsüzlüğünü talep etmesi SMK’ya aykırı olduğunu. Bu nedenle istem reddedilmeli olduğunu, Davacı yan, davalı adına tescilli olduğunu iddia ettiği —–sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep etmekte olduğunu. Hükümsüzlük sadece tescilli bir marka hakkında istenebilir olduğunu —–Oysa dava tarihi itibariyle ve halen ——- sayılı başvurusu tescil olunmamış olduğunu. Tescilli olmayan bir marka hakkında hükümsüzlük davası açılamayacağından işbu marka hakkında açılan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, Davacı yan ticaret unvanı tescillerinin —— yılında tescil olunduğunu iddia etmekte olduğunu. Fakat bu sadece davacı ilk şirket için geçerli olduğunu. Zira davacılardan ———– tarihlerinde ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanmış olduklarını. Dava dilekçesinde —-sırada yer alan şirketlerin ticaret unvanı tescilleri davalının——— sayılı marka tescilinden sonra olduğunu. Öncelik hakkı davalıda olduğunu. Bu sebeple anılan şirketlerin ticaret unvanlarına dayalı olarak açtığı davaların reddi gerekmekte olduğunu. Esasen bu sebep, davalar arasında bir bağlantı bulunmadığının da ispatını sağlamakta olduğunu, Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının ticaret unvanının terkini isteminin reddi gerekmekte olduğunu. Kaldı ki müvekkilin ticaret unvanı —-tarihinde tescil olunduğunu. Dava tarihine kadar tescilinin üzerinden —- yıldan uzun bir süre geçmiş olduğunu. Türk Ticaret Kanunu’nun 40/1. maddesi uyarınca her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirir olduğunu. Aynı Yasanın 36/1.maddesi uyarınca ticaret sicil kayıtları, kaydın gazete ile ilân edildiği tarihten itibaren hüküm ifade etmeye başlar olduğunu. Yine TTK’nın 36/3. maddesi uyarınca, üçüncü kişilerin kendilerine karşı hüküm ifade etmeye başlayan kayıtları bilmedikleri yönündeki iddialarının dinlenemeyeceği hüküm altına alınmış olduğunu. Dolayısıyla davacının, davalı unvanının tescilinden haberdar olmadığını ve bunu yeni öğrendiğine yönelik savunması, belirtilen kanun hükümlerine aykırı olduğunu, Davalı tescilli ticaret unvanını kurulduğu günden bu yana iştigal alanında kullanmakta olduğunu. Uzun yıllardan bu yana gerçekleştirdiği ticari faaliyetle üçüncü kişiler tarafından ticari hayatta bu unvanla tanınmış ve bilinirlik kazanmış olduğunu. Davacılar da bunu bilmekte veya en azında bilmek zorunda olduğunu. Zira basiretli bir tacir olarak hareket etmek zorunda olduklarını ——- Piyasayı gözlemlemek zorunluluğu altında olan davacıların davalının unvanını yeni öğrendiklerine yönelik beyanı gerçek dışı olduğunu ve hukuka uygun olmadığını. Davalı unvanını kullanmak suretiyle ilgili piyasada yer alanlar ile tüketiciler nazarında sunduğu mal ve hizmetlerle kendisi arasında tereddüde yer vermeyecek biçimde derhal anlaşılabilecek seviyede bir bağlantı ve güç tesis etmiş olduğunu. Ulaştığı bu iktisadi hal nedeniyle artık bu unvanı terk etmesinin kendisinden istenmesi hukuka aykırı olduğunu. Davacı yanın, 10 yıldan uzun süredir kullanıldığını bildikleri veya bilmesi gerektikleri halde, uzun bir süre geçtikten sonra davalının ticaret unvanının terkini istemeleri kötüniyetli bir yaklaşım olduğunu. Davacı yan bir hakkı varsa bile bunu sessiz kalma nedeniyle yitirmiş olduğunu. Esasen ——– kararları da bu yönde olduğunu. Zira davalının unvanının terkin olunması durumunda, davalı tarafından oluşturulmuş ekonomik değerden, davacı yan hiçbir emek ve masraf yapmadan yararlanma yoluna gidecek olduğunu. Açıklanan nedenle ———- nazara alınarak” davacının ticaret unvanının terkini istemi, ayrıca sessiz kalma nedeniyle hak kaybı nedeniyle de reddedilmesi gerekmekte olduğunu. Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının markalarının hükümsüzlüğü isteminin reddi gerekmekte olduğunu. Kabul anlamına gelmemek kaydıyla ifade olunmalıdır ki bir an için davacının unvan ve markasının öncelikli olduğu varsayılsa bile istemi yine de reddedilmeli olduğunu. Zira davalının markalarının tescil tarihinden dava tarihine kadar 5 yıllık hak ire dolduktan sonra işbu hükümsüzlük davası açılmış olduğunu, Davacı yan, marka ve ticaret unvanına dayalı hükümsüzlük isteminde bulunma bakımından hak di ü süre geçtikten sonra dava açtığından, istemleri sessiz kalma nedeniyle hak kaybına uğramış olduğunu. Zira 6769 sayılı SMK m.25/6 hükmü uyarınca “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötüniyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.” Şeklinde olduğunu. Esasen ——– konuda bir hüküm bulunmamasına rağmen Türk Medeni Kanununun (TMK) m.2 hükmünden yola çıkarak marka hukukunda istikrarlı biçimde özellikle önceye dayalı sınai hakka dayalı olarak açılmış davalarda sessiz kalma yoluyla hak kaybına ilişkin prensibi uygulamakta olduğunu”. Bu konuda bilimsel öğreti de aynı istikamette olduğunu”. ——- son kararlarında sessiz kalma yoluyla hak kaybının gerçekleşebilmesi için en az beş yıllık bir sürenin geçmesi gerektiğini belirtmiş olduğunu”. Davalının hükümsüzlüğü talep olunan —— tarihinde tescil edilmiş olduğunu. Her birinin tescilinin üzerinden sırasıyla ——– gibi çok uzun süreler geçmiş olduğunu. Davalı bu süre zarfında markalarını kullanmış ve korunmaya değer bir hukuki durum kazanmış olduğunu. Dolayısıyla hak düşürücü sürenin dolmasından sonra açılan işbu davadaki hükümsüzlük isteminin ayrıca bu nedenle de reddi gerekmekte olduğunu. Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı yanın erişimin engellenmesi yönündeki isteminin reddi gerekmekte olduğunu. Davacının bu istemi nitelik olarak ticaret unvanının ihlali nedenine dayalı olduğunu. Davalı ———–tarihinde adına tescil ettirmiş olduğunu. ——- unvanı tescilinden evvel şirket ortakları tarafından tescil edilip kullanılmış ve davalı şirketin kuruluşuyla birlikte de şirkete devredilmiş olduğunu, Tescil edilip kullanılmaya başlanmasının üzerinden dava tarihine kadar —— geçmiş olduğunu. Piyasayı gözlem yükümlülüğü bulunan davacının bu alan adının varlığını bilmediğine yönelik savunması hukuka ve gerçekliğe aykırı olduğunu. Esasen alan adı tescilli ticaret unvanı ve markaların sağladığı yetkiye dayalı olarak da kullanılmakta olduğunu. Davacı yan tescil ve kullanımından —– kadar sonra anılan alan adına erişimin engellemesini istemekte olduğunu. Bir üstün hakkı olmadığından istemi reddedilmeli olduğunu. Dolayısıyla kabul anlamına gelmemek kaydıyla ifade olunmalıdır ki, bir an için üstün hak sahibi olduğu varsayılsa bile, bu hakkını 15 yıl kadar bir süre sessiz kalmak suretiyle yitirmiş olduğunu. Yukarıda belirtilen —— öğreti görüşleri gereği davacının erişimin engellenmesine yönelik talebinin de reddi gerekmekte olduğunu. Esasen davacılardan ——- tarihlerinde ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazanmış olduklarını. Oysa davalı ——– tarihinde adına tescil ettirmiş olduğunu. Sonradan tescil edilen ticaret unvanına dayalı olarak, önceden tescil edilmiş alan adına erişimin engellenmesi hukuken mümkün olmadığını. Çünkü sınai hak edinim önceliği davalıya ait olduğunu, Esasen davacının ticaret unvanının terkini, marka hükümsüzlüğü ve alan adına erişimin engellenmesi taleplerinin kabulü için, adına tescilli ticaret unvanı ve marka ile davalının ticaret unvanı, markaları ve alan adı arasında karıştırma ihtimali bulunması gerekmekte olduğunu. Bir an için yukarıdaki ret nedenlerinin olmadığı varsayımında da bu kez karıştırma ihtimali şartlarının bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmesi gerekmekte olduğunu, Çünkü müvekkil şirketin iştigal mevzuu ile davacı şirketlerin iştigal mevzuları tamamen farklı olduğunu. Oysa ticaret unvanına dayalı olarak başkasının ticaret unvanının terkininin talep edilebilmesi için iştigal mevzularının birbiriyle karıştırmaya neden olacak derecede aynı tür olmaları gerekmekte olduğunu. Bu eksiklik nedeniyle unvanlar arasında haksız rekabet doğması olanaksız olduğunu, Yine davacının———-sınıf hizmetleri içermekte olduğunu. Bir an için def’inin üzerine davacının markasını kullandığını ispat etmesi halinde bile markalar arasında karıştırma ihtimali doğmayacak olduğunu. Çünkü davalının markaları ———- sınıf ürünleri içermekte olduğunu. Bu ürünlerin, davacının markasındaki hizmetlerle aynı tür sayılma olanağı bulunmamakta olduğunu. Markaların kapsamındaki mal ve hizmetler farklı olduğundan karıştırma ihtimali doğması olanaksız olduğunu, Aynı şekilde müvekkilin——-altındaki internet sitesi —- ilişkin ticari faaliyetin tanıtımına ilişkin olduğunu. Oysa davacı yanın iddiasının dayanağı olan ticaret unvanlarının iştigal mevzuunda, bu ürünler bulunmamakta olduğunu. Bu sebeple karıştırma ihtimali doğması zaten olanaksız olduğunu,Davacının ticaret unvanı ve markaları tanınmış olmadığını. Buna ilişkin hiçbir kanıt olmadığını. Esasen var olduğu iddia edilen tanınmışlığın davalının ticaret unvanının tescil edildi.—- alan adının tescil olunduğu —– ve ilk marka tescilinin yapıldığı —– tarihi itibariyle ispat olunması gerekir olduğunu. Böyle bir ispatın olmadığı ortada olduğunu, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla ifade olunmalıdır ki, bir an için davacının marka ve unvanının —- yılından sonra tanınmışlık kazandığı varsayılsa bile davalının ———– sayılı markanın serisi olduğunu. Davalı seri marka uygulamasından istifade etmek suretiyle —-sınıf ürünler bakımından —– marka ve unvanını kullanmak bakımından müktesep hakka sahip olduğunu, davalı marka ve ticaret unvanı tescilinde kötüniyetli olmadığını. Çünkü davalı marka ve ticaret unvanı tescil edildiği tarihte davacıların —– ürünler ile davalı ticaret unvanının sicilde kayıtlı iştigal mevzuunda bir ticari faaliyeti veya tescili bulunmamakta olduğunu. Sınai hakların, kelimeler üzerinde tekel sağlaması olanaksız olduğunu. Zira sınai haklar, telif hakkı olmadığını. Dolayısıyla davacının ———- ibaresi üzerinde, mal ve hizmetlerden bağımsız olarak bir tekel yahut yasaklama hakkı zaten bulunmamakta olduğunu. Davalında davacının tescilli iştigal mevzuunda olmayan alanlarda, ——— ibaresini marka ve ticaret unvanı olarak tescil ettirip kesintisiz fiilen kullanmış ve adına marka tescili yaptırmış olduğunu. Eylemi tamamen hukuka uygun olup, kötüniyetli olarak nitelendirilmesi olanaksız olduğunu. Zira kötüniyetin varlığı için, ticaret unvanı veya markanın amacı ve temel işlevi dışında, kullanılma niyeti olmaksızın başka bir kişinin piyasaya girişinin engellenmesi, başkasının kullandığı tanıtım işaretinin tescilli olmamasından istifade edilerek tamamen onun marka almasını ve piyasada faaliyet göstermesinin engellenmesi; başkasına gerçekleşen tescilli marka ile tuzak kurulması; sırf başkasının ticari faaliyetlerini sekteye uğratmak için saldırı yahut spekülasyon yaratılması gibi olguların da birleşmesi gerekir olduğunu. Yargılamaya konu ticaret unvanı ve markalar için böyle bir olgu veya olguların birleşmesi olmadığını. Öte yandan 10 yıldan uzun süre önce gerçekleşen ilk tescillerin yapıldığı tarih itibariyle davalının ticaret unvanı ve markalarının kapsamı ile davacı yanın ticaret unvanı ve markalarının kapsamları tamamen farklı olduğunu. Davalı davacıların ticari alanına Girmemekte, buna karşın davacı yan yeni kurduğu bir şirket aracılığıyla -kendisi de ikrar ettiği izere- davalının ticaret unvanı ve markalarının kapsamlarındaki ticari alana girmek suretiyle kötüniyetli davranmakta olduğunu. Bu nedenledir ki davalı ——-ortaklarına karşı———-sayılı dosyasında marka hakkına dayalı olarak ihlal davası açmış olduğunu,—- sayılı marka başvurumuza yapılan itirazlar ise reddedilmiş olduğunu —- karara —- tarihinde itiraz edildiğinden hali hazırda inceleme aşamasında olsa da yine dava dilekçesinden eski bir tarih olan —- tarihinde itirazların reddedildiğinin bilincinde olan davacılar kafa karıştırmaya yönelik iddialarda bulunmakta olduğunu. Söz konusu itirazlar tekrar inceleme aşamasında olsa dahi, bu durum hiçbir şekilde davacıların iddialarının haklılığını ortaya koyabilecek nitelikte olmadığını. Davalı şirket —- yılından beri —— ürünün üretim ve satışını yapmakta olup kötü niyetli bir taraf varsa o da işbu davaya taraf bile olmayan, davalıdan 8 sene sonra faaliyet alanına girip hem ticaret unvanı hem markalarına tecavüz etmekten çekinmeyen, davalı aleyhine haksız rekabet yaratan ve bir de üstüne üstlük davalı kötü niyetli olmakla suçlayan —— Olduğunu, Sonuç olarak davacıların mesnetsiz ve hukuka aykırı tüm iddialarının ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

DE L İ L L E R V E G E R E K Ç E :
Dava, davalı adına tescilli —— numaralı markaların hükümsüzlüğü ve davalı adına tescilli —- ticaret ünvanının terkini ayrıca ——- gerçek hak sahipliği, kötü niyetli tescil sebepleri ile hükümsüzlük koşullarının oluşup oluşmadığını, davacı markalarına davalı tarafından tecavüz edilip edilmediği taleplidir.Mahkememiz dosyasından aldırılan —-tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davacının tescilli—- ticaret unvanı ile davalının ticaret unvanındaki—– ibareli fiili kullanımının aynı alanlarda olduğu ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunduğundan; davalının ticaret unvanı kullanımının iltibas, haksız rekabet oluşturduğuna dair raporunu sunmuşlardır.Mahkememiz dosyasından aldırılan—– tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalının —–markasının, davacının —– olduğu, Davalının — numaralı —— Markalarının, davacının tescilli —— markasının esas unsuru olan ——— kullanım şekli açısından benzerlik teşkil ettiği ve karıştırılma ihtimalinin olduğu, Tarafların işletme konuları aynı olduğu için ticaret unvanları arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, Olayda sessiz kalma nedeniyle hak kaybının şartlarının gerçekleşmediğine dair raporunu sunmuşlardır.Mahkememiz dosyasından aldırılan —— tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalı taraf adına tescilli markaların SMK 6/6 ve SMK 25 maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığı tespit edilmiştir. Davacıların —– markasının tescilli olduğu——-yer alan hizmetlerde işlevine uygun ciddi şekilde kullanılmadığı, Davalının kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, Davalının ticaret ünvanında yer alan —-ibaresinin terkini koşullarının mevcut olduğuna dair raporunu sunmuşlardır.İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin —— yılından beri tescilli —- ibaresi ile —- çapında faaliyette bulunduklarını, davalının —- ünvan olarak seçmesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle ticaret ünvanın daki —-ibaresinin silinmesini ayrıca davalı adına tescilli —— numaralı markaların kötü niyetli tescil nedeni ile ve iltibas nedeni ile hükümsüzlüğü ve ayırca davalı adına tescilli —– alan adına erişimin engellenmesine, davalılar tarafından müvekkil markalarına yapılan tecavüzen tespiti meni ve refini ayrıca davalıya bağlı —– mal ve hizmet sunulmasının yasaklanmasını talep ettiği, davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketten bağımsız 5 ayrı tüzel kişilik olduğunu aralarında bağlantı olmadığını, bu nedenle davaların her bir davacı yönünden ayrılmasını ve her bir davacının kendi davasını ispat etmesi gerektiğini, usulden reddini, esasa ilişkin olarak ise davacılar adına tescilli —- numaralı markaya karşı kullanmama definde bulunduklarını, tescil tarihi itibari ile müvekkilinin öncelik hakkına sahip olduğunu, diğer taleplerin de 10 yıldan uzun bir süre geçtiği için reddinin gerektiği, davacıların kötü niyetli olduğunu, ayrıca hükümsüzlük istemlerinin de 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra yapıldığını ve tümden davanın reddini talep etmiştir. Mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra aldırılan —— tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak taraf ticaret unvanlarında yer alan — ibaresinin benzer olması sebebiyle haksız rekabet olduğu, davalının ——-markalarının hükümsüzlük koşullarının oluştuğu, bu marka kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, —— numaralı marka yönünden hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, —— markanın ise tescil edilmediğinden hükümsüzlüğünün talep edilemeyeceği yönünde rapor sunulduğu, aldırılan —— tarihli kök raporda da benzer görüşlerin muhafaza edildiği, bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olmaması ve tarafların itiraz ve beyanları dikkate alınarak yeni bir heyetten aldırılan—– tarihli bilirkişi raporunda, davalı kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil etmediği, davalının ticaret unvanında yer alan —- ibaresinin terkini koşullarının oluştuğu, markalar yönünden ise ——– numaralı markalarındaki tescil sınıflarından farklı olduğundan hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, dava konusunun davalı adına tescilli ——- numaralı markaların hükümsüzlüğü ile davalının ——–ibaresi kullanımlarının marka hakkına tecavüz teşkil edip etmediği, etmesi halinde davalının ticaret unvanında yer alan ——— sitesinin terkinine ilişkin olduğu, mahkememizce aldırılan bilirkişi raporlarında, raporların kendi aralarında çelişkili olduğu, netice itibariyle marka hakkına tecavüzün olduğu bir kısım markalar yönünden hükümsüzlük koşullarının oluştuğu yönünde rapor sunulmuş ise de iş bu raporların özellikle hukuki değerlendirilmesi bakımından dava dosyamız kapsamına uygun düşmediğinden, mahkememizce bilirkişi raporlarından farklı olarak değerlendirme yapılmış buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, öncelikle hükümsüzlük talebi bakımından davalının—– numaralı markasının —— tescilli olduğu, davaya konu edilen ——-numaralı markanın ise tescilli olmadığı anlaşıldığından bu marka yönünden değerlendirme yapılmadığı diğer üç marka yönünden değerlendirme yapıldığı, davacının ise dayanak markasının ——Sınıflarda tescil edildiği, dosya kapsamındaki ticaret sicil kayıtlarında davacının —— yılından beri grup şirketler nezdinde kullanıldığının tespit edildiği, davalı şirketin ise —- tarihinde ticaret siciline kayıt olduğunun anlaşıldığı fakat işletmenin açılış tarihinin — tarihinde olduğunun tespit edildiği, ticaret sicil kayıtlarına göre davacılar grup şirketlerinin ——– unsurlu ticaret unvanı ile davacı şirketten daha önce kurulduğu, ana sözleşmenin tescil tarihinin —– yılı olduğu, davacı grup şirketlerinden diğerlerinin kuruluş tarihlerinin ise ——– yılında kurulduğunun tespit edildiği, markalar arasında hükümsüzlük talepleri yönünden inceleme yapıldığında, tarafların ortak olarak gıda sektöründe faaliyette bulunduğu, davalının —– numaralı —– markanın tescilli sahibi olduğu, markanın ——tarihinde tescil edildiği, davalının davaya konu ——— Sınıfta tescilli sahibi olduğu, davalı markalarındaki ortak esas unsurun —- ibaresi olduğu ve marka tescillerinin —-Sınıflardaki emtialara ilişkin olduğu, davalının ise —— tescilli sahibi olduğu buna göre, markaların tescil tarihleri itibariyle davalının marka tescilinin—– yılına dayandığı, davaya konu davalı diğer markalarının da bu markanın devamı niteliğinde seri marka olarak değerlendirilmesi gerektiği, öncelikle davalı markasının, davacı markasından daha önce tescilli olması sebebiyle davacının —— dayanarak hükümsüzlük talep edemeyeceği, davacının ticari unvan kullanımının davalının —- marka tescilinden daha önceki tarihte tescil edildiğinin anlaşıldığı, tarafların benzer olarak gıda sektöründe faaliyet gösterdikleri dikkate alındığında taraf markalarının esas unsurunun —– ibaresi olması sebebiyle taraf ürünleri arasında markasal olarak tüketiciler nezdinde karıştırılma ihtimali olabileceği fakat davalının ilk markasının tescil tarihinin —- yılı olması yine davalı ticaret unvanının da ilk kullanım tarihinin —– olarak tespit edildiği, dava tarihinin ise —– yılı olduğu, ilk marka tescilinden itibaren —- yıl, ticaret unvanı tescil tarihinden ise —— yıl geçtikten sonra marka hakkına tecavüz iddiasında bulunmasının iyi niyetli olmayacağı zira tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdiği bu sebeple birbirlerinin marka kullanımlarından haberdar oldukları veya olması gerektiği, buna rağmen ticaret unvan kullanımının üzerinden —- yıl marka tescil tarihinden kullanımdan ise — yıl geçtikten sonra iş bu hükümsüzlük ve marka hakkına tecavüz iddiasında bulunulmasının Medeni Kanunun 2. Maddesi uyarınca iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, davalının —— unsurlu markası ve ticaret unvanı ile uzun yıllardır faaliyette bulunduğu, bu marka ve unvan ile yatırımlar yaptığı, bu marka ve unvan ile belli bir sektörel bazda bilinirliğe ulaşıldığı da dikkate alındığında tecavüz iddiasının dava açıldığı tarih itibariyle ileri sürülmesinin iyi niyetli olmadığı anlaşıldığından yine davalının —- numaralı markanın tescilli sahibi olması, davaya konu diğer markalarının da tescil tarihlerinin ———–nsurlu ticaret unvanı ile faaliyette bulunduğu da dikkate alınarak ticaret unvanının esas unsurunun faaliyette bulunduğu ticari alandaki sınıflarda tescil ettirmesinin ticari teamüllere ve hayatın olağan akışına uygun bir eylem olduğu bu sebeple kötü niyetli tescilden bahsedilemeyeceği, aslolanın iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin bunu iddia etmesi gerekmektedir, davacıların davalının kötü niyetli tescil yaptığı yönündeki iddialarını ispatlayamadığı gibi kötü niyetli tescil olsa dahi ilk marka tescilinin —olduğu düşünüldüğünde aradan geçen yaklaşık 17 yıllık süre sonunda kötü niyet iddiasının dahi ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından bu talep yönünden de davanın reddine karar verilerek neticeten davanın tümden reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile eksik alınan 215,45 TL harcın davacılardan tahsiline, hazineye gelir kaydına,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 1.251,00 TL yargılama giderinin davacılardan tahsiline davalıya verilmesine,
5-Hükümsüzlük talebi yönünden: Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Marka hakkına tecavüz talebi yönünden: Davalı vekiline Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının talebi halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/11/2023