Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/376 E. 2022/188 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/376 Esas
KARAR NO : 2022/188

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2020
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı vekili 05.11.2020 tarihinde kayda giren dava dilekçesinde Müvekkil tarafından 2016 yılında —- ile birlikte —— ibaresini içeren —— Adet markanın davalı firmadan devir alındığını, devir alınan —— 2002 yılında kurulduğunu, kurulduğundan bu yana uluslararası standartta öğrenciler yetiştirmeyi vizyon edindiği, —–genelinde—–eğitim noktası oluşturularak dünya standartlarında eğitim verdiğini, —–projesi —– Komisyonu —– tarafından fonlanan ilk ve —- okulu olduğunu ve çeşitli ödüller aldığını, başta eğitim sektörü olmak üzere bugün birçok alanda faaliyet gösteren, toplum tarafından bilinen bir marka olduğunu, —- nezdinde —–sayılı “——” ibareli tanınmış marka olarak bulunduğunu, protokolde yer alan hükümlerden anlaşılacağı üzere——-ibareli markanın tamamıyla müvekkile bırakılmış olduğunu, Bu manada davalı tarafça eğitim ve öğretim hizmetleri açısından tescil edilmiş olduğu ibareden de anlaşılan ve davalıda bulunan —— ibareli markanın da müvekkile devri gerektiği, davalı tarafından davaya konu marka müvekkile devredilmediği gibi sonrasında bu markanın müvekkilin yeni başvurularına da karşı itiraza dayanak olarak gösterilmiş olduğu, davalı tarafından özellikle eğitim-öğretim hizmetleri açısından “—— ibaresini müvekkile devir ettiği, bundan sonra söz konusu ——faaliyetleri ve bu faaliyetlerle benzer/bağlantılı emtialar açısından —— ibaresi üzerinde bir markasal hakkı kalmadığı, bu manada devir edilmeyerek uhdesinde bıraktığı ——ibareli markasını kullanması durumunda müvekkil markaları ile iltbas yaratılacak olup haksız kazanç sağlanacağı, diğer taraftan davacı uhdesinde kalan bu marka nedeniyle müvekkil tarafından—–ibaresini içeren marka başvurularının reddedildiği açıklama ve beyanlarıyla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; – Davalı adına tescilli ——- nezdinde tescilli —— sayılı—— ibareli markanın müvekkile devri ile müvekkil adına tesciline, aksi kanaat durumunda ise davalı adına tescilli —–nezdinde tescilli ——ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine, bu anlamda mevcut durumun muhafazası ile davanın etkinliğini temin etmek üzere karşı yana tebligat ve duruşma yapılmaksızın davalı yanın marka tescil belgesinin olası devrinin dava sonuna dek önlenmesi için SMK’nın 159. vd. Ve HMK 389 ve devamı maddeleri gözetilerek SİCİL KAYDINA İHTİYATİ TEDBİR konulmasına, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A /Davacı vekili cevap dilekçesi ile, Davalı taraf 08/01/2021 tarihli davaya vermiş olduğu cevaplarında;——sayılı markanın davacıya devri ile davacı adına tescilinin talep edildiği, bu talebin bir sınai mülkiyet hakkının davacıya devri ile bu devirden ticari bir kazanç elde etmesi anlamına gelmekte olduğu, tarafların tacir olduğu ve huzurdaki davanın da mutlak suretle ticari işlerle ilgili davalardan olduğu ve buna göre arabuluculuk yoluna gidilmeksizin açılan huzurdaki davanın öncelikle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiği, 6769 Sayılı Kanunun 25. Maddesinde; “Marka sahibi, sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde bu duruma birbirini izleyen beş yıl boyunca sessiz kalmışsa, sonraki tarihli marka tescili kötü niyetli olmadıkça, markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez.” denmekle bir markanın hükümsüzlüğünün talep edilebilmesi için beş yıllık hak düşürücü süreye işaret edildiği, somut olayda da davacının hükümsüzlük talebiyle dava açması için Kanunda beş yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğu, müvekkil adına —— sayılı markanın uzman benzerlik araştırmasının olumlu sonuçlanmasından sonra 13.04.2015 tarih ve —–bülteninde yayımlanmış olduğu, böylece dava konusu Markanın itiraz edilmeksizin ——11.2015 tarihinde tescil edilmiş olduğu, dolayısıyla markanın Müvekkil tarafından kullanıldığından haberdar olan davacı tarafın huzurdaki davayı açmak için hak düşürücü süresinin geçmiş olduğu, kaldı ki davacı tarafın iddia ettiği gibi müvekkil markası sonradan kötü niyetli olarak tescil edilmiş olsaydı bu durumdan Markanın ilanından itibaren haberdar olan ve/veya olması gereken tacir konumundaki davacının yayıma itiraz hakkını da kullanmasının beklenir olduğu, davacının müvekkil kullanımını bildiği sabit iken bu duruma huzurdaki dava tarihine kadar itiraz etmemesi basiretli tacir olmanın yükümlülüklerine aykırı davranarak sonuçlarına kendisinin katlanacağı anlamına gelmekte olduğu ve bu nedenle davanın usulden reddini talep ettikleri, usule ilişkin itirazlarına halel gelmemek kaydıyla; mahkemenin aksi kanaatte olması halinde huzurdaki davanın bu kez de yasal dayanaktan yoksun olması nedeniyle esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, Davalı adına tescilli —– numaralı ——isimli markanın taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve ek protokol hükümleri gereğince davacı şirkete devri gerekirken devredilmediği iddiasına dayalı markanın devri, devir olmadığı taktirde davacı adına tescilli markaların ve tanınmış—— Markasının davacı adına tescil olması sebebi ile iltibas oluşturduğundan hükümsüzlük davasıdır.Mahkememiz dosyasından aldırılan 22/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalı adına tescilli —— numaralı “—— isimli eğitim hizmetine markanın davacı şirkete devredilmesi gerektiği, Devir olmadığı takdirde davacı adına tescilli markaların ve tanınmış —— markasının davacı adına tescil olması sebebi ile İltibas oluşturacağı, yönünde raporu mahkememize sunmuşlardır.
Mahkememizce önceki bilirkişilerden aldırılan 27/01/2022 tarihli ek raporda sonuç olarak; Davalı adına tescilli —– numaralı “——-” isimli eğitim hizmetine ait markanın davacı şirkete devredilmesi gerektiği, Devir olmadığı takdirde davacı adına tescilli markaların ve tanınmış ——-markasının davacı adına tescil olması sebebi ile iltibas oluşturacağı, yönünde ek raporu mahkememize sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, bilirkişi raporları kayıt ve belgeler, sicil dosyaları, taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, dava, davalı adına tescilli ——- numaralı ——- ibareli markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olup, davacı tarafça davalı taraf ile aralarında düzenlenen marka devir sözleşmeleri ve ek protokol kapsamında —— adet markanın devredildiğini fakat, davaya konu markanın devredilmediğini, bu durumun sözleşmeye aykırı olduğunu. Marka devir sözleşmeleri ve ek protokol gereğince markanın devrinin davacı şirkete yapılması gerekirken yapılmadığı, davaya konu markaların davacıya ait devredilen markalara benzer olup iltibas oluşturduğunu bu sebeple de öncelikle davacıya devrine olmadığı taktirde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği. Davalı şirketçe cevap dilekçesi ile davacının —— esas unsurlu seri markaların sahibi olduğunu. ——ibaresinin davacı şirketin ticaret ünvanı’nın esasını oluşturduğunu. Davalı markasının ayırt edici nitelikte olduğunu, belirterek davanın reddini talep ettiği, mahkememizce her ne kadar davaya konu uyuşmazlığın özü itibari ile hukuki uyuşmazlık olduğu tespit edilmiş ise de ayrıca markalar arası iltibas iddiası da yer aldığından ayrıca tarafların bilirkişi deliline dayanıp inceleme yaptırmak istediklerinden dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişi heyetince sunulan 22/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda davaya konu markanın davacı şirkete devredilmesi gerektiği, ayrıca davacı markaları ile dava konusu markanın iltibas yarattığını belirttiği, ek raporda da kök raporun aynısı olduğu yönünde görüş bildirildiği. Buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde öncelikle taraflar arasındaki sözleşmeler ve protokol incelendiğinde; davacı ile davalı arasında 13 Mayıs 2016 tarihli marka devir sözleşmesi yapıldığı. Bu sözleşmede davacı şirketin devir alan, davalı şirketin ise devir eden sıfatı ile yer aldığı. —– adet markanın 290.000 TL karşılığında devralan (davacıya) devredildiği, devredilen markalar incelendiğinde, markaların —— esas unsurlu ve genel itibari ile ——-. Sınıflarda tescilli olduğunun görüldüğü. Yine taraflar arasında düzenlenen 10/05/2016 tarihli ek protokol başlıklı belge incelendiğinde; iş bu protokolün —— adet markanın devrine ilişkin sözleşmenin eki ve ayrılmaz parçası olarak düzenlendiğini ve bu sözleşme ile devralanın, devraldığı markaları —– Faaliyetleri kapsamında kullanacağını, devredenin —– faaliyetleri dışındaki marka başvurularına itiraz etmeyeceklerinin hüküm altına alındığı. Davacı tarafça iş bu 13/05/2016 tarihli Marka devir sözleşmesi ve 10/05/2016 tarihli ek protokol gereğince davalı şirketin davaya konu markasını da devretmesi gerektiğini, zira bu markanın da—— faaliyetleri kapsamında kullanılan marka olduğunu. Sözleşmenin bu anlama geldiğini fakat davalının bu markayı uhtesinde bırakmasının protokole aykırı olduğu iddia edilmiş ise de; öncelikle tarafların tacir oldukları, imzalamış oldukları sözleşmenin hüküm ve sonuçları ile bağlı oldukları, tacir olmaları sebebi ile sözleşmede yer almasını istedikleri hususları sözleşmeye koydurabilecekleri nitekim marka devir sözleşmesine konu—— adet markanın numara ve isimleri tek tek yazılarak sözleşmeye konu edildiği, bu markalar içerisinde davaya konu markanın yer almadığı, davacının —–tacir gibi davranarak davaya konu markanın davalı şirket uhtesinde kaldığını araştırıp bu markanın da devrini talep etme olanağı ile bu markayı da sözleşme içerisine koydurma imkanı varken bu şekilde bir talep ve beyanın da olmadığı buna göre de, davamıza konu markanın dosya içerisindeki belgelerinden taraflar arasındaki marka devir sözleşmesine konu edilmediğinin anlaşıldığı, sözleşme kapsamında marka numara ve isimleri belirli olup geniş bir yorumla sözleşme kapsamında yer almayan markanın protokole dahil edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı kaldı ki yine Makememizce celp edilen davalı adına tescilli —— numaralı —— Sınıfta tescilli ——- markasının da tescilli olduğu, tescil sınıfının davacı şirkete devredilen ——-Sınıfta olduğu, bu markanın da devir sözleşmesine konu edilmediği, yine davalı adına tescilli fakat daha sonra tescilsiz hale gelen —— numaralı ——- esas unsurlu markaların da devire konu edilmediği, bu markalarda incelendiğinde marka devir sözleşmesinin tarafların belirlediği ve açık olarak isim ve numaralarını yazdığı markaların devri için yapıldığı, sözleşmede yer almayan ve hiç bir şekilde belirtilmeyen dava konusu markanın sözleşme kapsamına dahil edilmesi şeklinde ki talebin dosya kapsamına uygun olmadığı bu yönü ile davanın reddinin gerektiği, taraf markalarının benzerliği sebebi ile hükümsüzlük iddiası yönünden ise davalının ——- esas unsurlu markaların gerçek hak sahibi olduğu ve davacı şirkete —— faaliyetleri kapsamında ——esas unsurlu markaları devrettiği, yine ——- ibaresinin davacının ticaret ünvanın esas unsurunu oluşturduğu, her en kadar davacı adına tescilli ——- esas unsurlu markalar ile davalının davaya konu —— ibareli markası ——ibaresinin ortak olması ve —– tescilli olmaları sebebi ile benzer olarak değerlendirilmiş isede ;davalının—— markası üzerinde ki önceye dayalı üstün hak, bu marka üzerinde uzun yıllardır kullanmış olduğu ticari ünvan nedeni ile ——-markası üzerinde hak sahibi olduğu anlaşıldığından davacının davaya konu markanın hükümsüzlüğünü talep edemeyeceği anlaşıldığından hükümsüzlük yönünden de davanın eddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin harcın mahsubu ile eksik alınan 26,30 TL harcın davacıdan tahsiline hazineye gelir kaydına
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan——ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.