Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/211 E. 2023/301 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/211 Esas

KARAR NO: 2023/301

DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)

DAVA TARİHİ: 20/03/2020

KARAR TARİHİ: 23/11/2023

Mahkememizin ——- sayılı dosyasından tefrik edilen ve Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı firma, ——— no ile tescilli markasının 6769 Sayılı SMK’nin 9. Maddesi uyarınca kullanmamasına rağmen; ——– nezdinde haksız olarak tescil ettirildiğini, 6769 Sayılı SMK’nin 9. maddesi markanın kullanılması düzenlenmiş olup, söz konusu maddede “bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmaması veya bu kullanıma 5 yıllık süre için kesintisiz olarak ara verilmesi halinde “ söz konusu markanın “kullanılmama” sebebiyle iptal edileceğin belirtildiğini, davalı tarafın markasını tescil ettiği emtialar bakımından kullanmadığını, söz konusu markanın kullanımına 5 yıldan fazla ara vererek markaları kullanmayan davalı firmanın korunacak hiçbir hukuki menfaati de bulunmadığını, davalı firmanın , dava konusu markaların kullanımını ve tescilini engellemek adına bu tarz bir eylemde bulunmuş olması hukuka aykırı olup davalının serbest rekabet koşullarını kendi lehine çevirerek markaların önünü kapatmaya çalışması hukuken kabul edilemeyecek bir durum olduğunu, bu haliyle davalı tarafın ticari alanda önünü kapatarak, müvekkilin marka tesciline konu emtialarda tescilini engellediğini, 6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesi uyarınca bir markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkının, ——–tanımladığını, menfaati olanlar kavramının, zarara uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan ya da söz konusu 2 işareti kullanabilmesi olanağı haksız biçimde kısıtlanan ya da kısıtlama tehlikesi altında olan herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlandığını, davalının ——– nezdinde tescil ettirdiği fakat kullanmadığı markaları nedeni ile ilgili sınıflarda davacının başvurularının reddedildiğini, davalı tarafın kullanma külfetini yerine getirmeksizin marka tescillerini elinde tutarak davacının söz konusu markayı tescil ettirememesi sebebi ile zarara uğradığını, davacının bu nedenle davaya konu markayı iptal ettirmek istemesinde hukuki menfaati bulunduğunu, davalıya ait ——– markası zayıf marka olup, zaten ürün adını içeren ve dolayısı ile zayıf marka konumunda olan ———, marka sahibinin fiilleri ve gerekli önlemleri almamış olması nedeni ile yaygın bir ad haline geldiğini, marka olarak kullanılan——– anlamına geldiğini, alkalin rezistan ——ile ortaya çıktığını,—— oluşup, normal betona göre daha dayanıklı olup, üretilirken kalıp kullanıldığı için istenilen şekle girebildiğini, elastik bir yapısı olan ——— kalınlığında üretildiğini, binalarda dış cephelerde kullanıldığını, estetik olduğu için dünya mimarisinde en çok kullanılan yapı malzemesi olduğunu, dilekçe ekinde—– özelliklerinin anlatıldığı bir slayt gösterinin yer aldığını, internette yapılacak basit bir araştırmada dahi——- olarak kullanıldığının görüleceğini, hatta davalının kendi internet sitesinde —– isim olarak kullandığını ve tanımlandığını, birçok ihalede,—–adı olarak geçtiğini, dilekçe ekinde ——— ürünün ismi olarak geçtiği onlarca teknik şartname paylaşıldığını, kamu ihalelerinde dahi —— ürünün ismi olarak kullanıldığını, herhangi bir ayırt ediciliği olmadığını, davalının ürün adını marka olarak tescil ettirmesindeki amacın ticaret alanında diğerlerinden öne çıkmak olduğunu, davalının markasında kullandığı ——- demektir, devamındaki ——– ise elyaf takviyeli bir beton çeşididir. ——- olduğunu belirttiğini, yani söz konusu ibarelerin betonun çeşit ve cinsini bildiren genel ifadeleri olduğunu,—– tarafından hazırlanan mütalaada ——-ürünün adı olduğu tespit edildiği raporun ilgili kısmında;“Somut olayda ihtilafın tarafı her iki şirket de—– verilen ürünü piyasaya arz ettiğini, markanın tanımladığı ürünün adı ——ve bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmadığını, marka hukukunda ——-isim kavramı, markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir ismin marka olarak tercih olunmuş olmasını ifade eder ve ürünün kendisini ifade eden ismin marka olarak tercih edilmesi mümkün değildir. Bu tip ifadelerin marka olarak tescil edildiği hallerde ise ilgili markalar zayıf marka niteliğinde oldukları için koruma alanları oldukça dardır. Çünkü markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir işaret hem ayırt edici olmadığını, hem de hiç kimsenin tekeline bırakılamayacağını, ——- isim tercihi markanın tescilinde de mutlak red sebebi olarak öngörüldüğünü, verilen bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında davacı taraf, markasının oluşturulması esnasında ürünün adından —-çıktığını, ürünün adını ufak bir nebze de olsa farklılaşarak markasını ——şeklinde oluşturduğunu, ürünün isminden yola çıkarak bir marka oluşturma yöntemi marka hukukunda hem yaygın hem de caiz olduğunu, özellikle piyasaya sunulan yeni ürünlerde bu türden markaların yaratılması yaygın bir tercih olarak karşılarına çıktığı, bu yöntem sayesinde üretici kendi markası üzerinden tüketici ile iletişim de kurabildiğini, üretici, markası üzerinden arz ettiği malın da anlaşılabilmesini sağladığını, her ne kadar bu türden bir yöntem caiz ise de, neticesinde elde edilen marka her zaman için zayıf bir marka olarak kabul edileceği, ——– ısı ve ses yalıtımı sağlayabilen, dış etkenlere karşı normal betona göre çok daha dayanıklı olan, yapısı nedeniyle hava alabilen ve bu sayede küf, mantar, nem oluşumunu engelleyen bir beton çeşidi olduğu, bu bilgilere internette yapılacak kısa bir araştırma sonucu ulaşılabildiği, dolayısıyla cins ve çeşit bildirdiği uzman olmayan bir gözle dahi bu denli kolay anlaşılabilecek bir kelimeye marka hukukundan kaynaklanan sınırsız bir koruma atfedilmesi marka hukuku prensiplerine ve hukukun genel ilkelerine olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, SMK. nun 26. Maddesi ile marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi durumunda ilgili kişilerin talebi üzerine markanın iptaline karar verileceği ön görüldüğünü, bir markanın toplum genelinde ayırt edici olmaktan çıkması toplumun önemli bir kesiminde o ibarenin artık bir marka olarak değil, bir ürünün veya hizmetin adı, cinsi olarak algılanması halinde markanın yaygın ad haline gelmiş olması nedeni ile iptaline karar verilmesinin gerektiğini, Dilekçeleri ekinde sundukları teknik şartnamede görülebileceği üzere ——- kelimesi markasal olarak kullanılmadığını, ürün ismi olarak kullanıldığını, dolayısı ile —- kelimesinin marka olarak bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı ürünün yaygın ad haline geldiğinin kabulünün gerektiğini Bu nedenle ———- markasının SMK’nun 26/1-B maddesi “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi.” nedeni ile iptalinin gerektiğini, davalının aslında tescil edilemeyecek bir markayı bir şekilde marka olarak tescil ettirdiği ve sonrasında marka sahibinin fiilleri ve eylemleri neticesinde zaten zayıf marka konumunda olan ——– ürünün yaygın adı haline geldiği ve piyasada ürünün üreticileri, satıcıları, kullanıcıları tarafından ——– ürün adı olarak kullanıldığı ve iptali gerektiği , Davalı yanın ürünün yaygın adı haline gelen ——- markalarını kötü niyetli bir şekilde tescil ettirdiğini, ——- bir ürün cinsini ifade etmesi ve herkes tarafından kullanılabilecek olması nedeni ile bir kimsenin tekeline bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, ürünün kendi adını içeren markanın bir kimsenin tekeline bırakılması, piyasadaki diğer şirketleri olumsuz etkileyeceğini, özellikle ——- nolu markanın sektörde yaygın ad olarak kullanılması nedeni ile SMK. nun 26. Maddesi gereğince markanın yaygın ad haline gelmesine ilişkin gerekli önlemleri almayan davalının,—- markasının kötü niyetli şekilde tescil edilmiş olması sebebi ile SMK. nun 6/9 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak, davalı adına—–nezdinde kayıtlı bulunan; ——– Emtiaları yönünden “kullanılmamaları sebebiyle”6769 sayılı SMK 9. hükmü gereğince iptali ile sicilden terkinine, davalının kullanımları ve gerekli önlemleri almaması nedeni sektörde ürün ismi ve yaygın ad olarak kullanılan ——- markasının SMK. nun Maddesi gereğince iptaline, ——- ürün cinsini ifade etmesi ve herkes tarafından kullanılabilir olması nedeni ile bir kimsenin tekeline bırakılması hukuka aykırı olması nedeni ile özellikle —- ve kötü niyetli şekilde tescil edilen markanın SMK: nun 6/9. Maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava ettiği görüldü.

Davalı vekilinin——- tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davalının yapı ve inşaat sektöründe ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren tanınmış bir şirket olup—— sektöründe neredeyse ilk olarak patent tescili alan firma sıfatını haiz olup halihazırda geçerli, usulünce tescil ettirilmiş patent ve marka hakları bulunduğunu, —– tescilli markalarının olduğunu, —— kapsamında kamu kurumlarıyla yapmış olduğu iş birliklerinden, almış olunan ulusal ve uluslararası ödülleri olduğunu, Davalı şirketin ve markalarının tanınmışlığı çeşitli mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının olduğunu, davalının tüm marka portföyünü hedef alan huzurdaki davanın reddedilmesi gerektiğini, Davalının —- itibariyle tamamı ödenmiş sermayesi —– olup yüzde yüz yerli sermaye olup, bu sermayenin büyük bir çoğunluğu malvarlığını oluşturan——geldiğini davalı —— yılında ticari faaliyetlerine başlamış olan ve inşaat ve yapı sektöründe faaliyet gösteren köklü bir firma olup —— bu yana ticaret unvanında tescilli markası olan ———kullandığını, ülkemizde ve yurt dışında tamamlanan projelerinin, sertifikaların, teşekkür belgeleri ile ödüllerinin olduğunu, ülkemizde gerekse yurt dışında ticaret unvanının esaslı unsuru olan —– başta olmak üzere, ——— ekli seri markalarıyla faaliyetlerini sürdürdüğünü, yıllık cirosunun —— çalışmalarına ayırdığını, —- bulunan dünyanın en büyük —- sahibi olup, toplam— metrekarelik alana sahip tesiste üretim ve——– çalışmalarında bulunduğunu, sadece inşaat ve yapı sektöründe ticari faaliyetlerini sürdürmekle kalmamış toplumsal sorumluluk projeleri kapsamında çeşitli kurumlarla işbirlikleri içinde bulunarak önemli çalışmalara imza attığını, davalı şirket ile ——– arasında yapı kimyasallarının geliştirilmesi ve inşaat atıklarının geri dönüşümü konularında yürütülen ortak —- faaliyetleri kapsamında iş birliği gerçekleştirildiğini, —- makinalar getirerek ——– markaları ile faaliyetlerine devam ettiğini, “Kendinden ısı yalıtımlı ——- cephe paneli ve bunun üretimi için usul” başlıklı patentini ülkemizde tescil ettirerek —- inşaat sektöründe——- icadı ve uygulanması bakımından öncü bir firma haline geldiğini, kurulduğu günden bu yana aralıksız olarak ——– ibareli büyük bir marka serisi yarattığını, uzun yıllardan beri aralıksız olarak ve geniş bir coğrafyada yürütülen faaliyetler sonucunda ve gerek davalı ve gerekse unvanı ile aynı olan—– bir tanınmışlık düzeyine ulaştığını, sesli sözlük dijital sözlük sitesinde dahi müvekkilimize —- sorulduğunda; ——— tarafından üretilen beton içeren elastik bir yapı malzemesi üzerinde kullandığı markadır” yanıtının yer aldığını, ticaret unvanının esaslı unsurunu oluşturan ———— ibaresini içerir birçok markanın da sahibi olduğunu, kendisiyle özdeşleşen bu markaları kurulduğu tarihten bu yana proaktif olarak korumakta, bu markalara karşı ihlal yaratan kullanımların önüne geçmek amacıyla gerekli önlemleri almakta ve bu kullanımlar hakkında hukuki yollara başvurmakta olduğunu, —– markasının tanınmışlığı mahkeme kararları/bilirkişi raporlarıyla tevsik edildiğini,——kararı ile kabul edilmiştir ve —– kararı ile kesinleştiğini,—–devam etmekte olan —-sayılı dosyada Mali Müşavir, Marka Vekili ve Öğretim Üyesi bilirkişiler tarafından hazırlanan —– tarihli bilirkişi raporu ile, davalıya ait —-markasının tanınmış marka olduğu tespit edildiğini, —— Esas sayılı dava reddedilmiş olup, gerekçeli kararda davalıya ait ——olduğu tespitinin yapıldığını, bu mahkeme kararları/bilirkişileri raporları ışığında dahi davacının SMK 6 /9 maddesi kapsamındaki taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, bir markanın —— hale gelmesi demek, o ürünün herkes tarafından tüm ikamelere rağmen, sadece o marka ile anılır hale gelmesi ve bu durumun yıllarca düzeltilmeksizin sürmesi demek olduğunu, ——- olduğu düşünülen marka örnekleri ise, genellikle ilk kez piyasaya sürülen ve uzun bir süre piyasaya tek marka olarak sunulan ürün markalarının başına gelmekte, ancak bu ——- halk nezdinde genellikle alışkanlık ve yanlış kullanım neticesinde yaygınlaşmakta olup, bu durum o ürün için farklı markaların çıkması ile düzelmekte olduğunu, ayrıca markanın ———–hale gelmesi nedeniyle iptal edilebilmesi için, halk nezdinde hiçbir şekilde marka olduğu bilinmeyen bir hale gelmiş olması gerektiğini, davalı markalarının ————hale geldiğinin ve kimsenin tekeline verilemeyecek ibareler olduğuna dair iddiaları kesinlikle kabul etmediklerini, 6769 sayılı SMK 26/1-b maddesine göre; “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi” üzerine markanın iptaline karar verilir hükmünde açıkça belirtildiği üzere , bir markanın SMK 26/1-b maddesi kapsamında iptal edilebilmesi için, o markanın marka sahibi fiilleri veya gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın ad haline gelmesi gerektiğini, ancak sunacakları birtakım bilgi ve belgelerden görüleceği üzere davalının tanınmış markalarının piyasada korunması için gereken özeni gösterdiğini ve gerekli tedbirleri aldığını, davalı şirket marka hakkının korunması için; marka hakkını ihlal eden marka başvurularına —— itirazlarda bulunduğunu, marka hakkını ihlal eden kullanımların durdurulması için kullanım sahiplerine ihtarnameler gönderildiğini, taleplerinin olumsuz karşılanması halinde sulh yoluyla çözümlenemeyen davalı şirket tarafından ———temelinde açılan dava dosyaları ve alınan Mahkeme Kararları/ Bilirkişi Raporlarının olduğunu, —- sayılı dava dosyası,—– dosyası, —–dava dosyası, ——— sayılı dosyası, Davalı şirkete ait ——seri markaları temelinde, dava dışı şahıs ve şirketler tarafından yapılan benzer markalara karşı yapmış olduğumuz itirazlar sonucundan verilmiş bulunan ——kararlarında, itiraz edilen başvuruların tescili halinde, bu durumun karışıklığa sebebiyet verebileceğinin belirtildiğini, emsal—- kararlarından görüleceği üzere,—- tarafından davalıya ait markanın tanınmışlığı kabul edilmiş olup, üçüncü kişilerin benzer markalarına yapmış oldukları itirazların kabul edildiğini, çok tanınmış ——- doğan haklarına tecavüz eden hiçbir kullanıma karşı sessiz kalmamış, öncelikle bu kullanımlara son vermeyi sulhen sağlamayı amaçlamış; uyuşmazlığın sulhen çözülemediği durumlarda ise hukuki yollara başvurmak suretiyle gerekli tedbirleri almış olduğunu, davacı firma, sistematik olarak ve kötü niyetle müvekkil şirkete ait başta ———- ibareli marka başvurularında bulunmakta, davalı şirket tarafından bu marka başvurularına itiraz edildiğini, davacının —— ibareli marka başvurularına davalı adına ——- nezdinde yapmış oldukları itirazlar neticesinde itirazlarının kabul edildiğini, davacı firma tarafından ——-kararlarının iptali için davalar açılmış olup, davaların birçoğunun davalı lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, davacı tarafından sistematik olarak, davalıya ait —- başta olmak üzere—– ekiyle başlayan seri markalarıyla çok benzer marka başvurularında bulunulduğunu, bahsi geçen davalarda alınan bilirkişi raporları ve Mahkeme kararları ile davalıya ait markaların sektöründe tanınmış ve ayırt edici markalar olduğuna dair tespitler yer almasına rağmen, huzurdaki davanın açılmış olması başlı başına kötü niyet göstergesi olduğunu, Davalı şirkete ait markalar tescil edildiği tarihten buyana yurt dışı dahil olmak üzere ülkemizde aktif ve ciddi bir biçimde kullanılmakta olup; kullanımı tevsik eden, faturalar , broşürler- tanıtım evrakları, müşterilere sunulan teklif belgeleri, gazete-dergi-internet sitesi haberleri, proje bilgileri dahil olmak üzere tüm delillerini sunacaklarını, davalıya ait markaların 6769 s. SMK 5/1-c kapsamında cins isim olmadığı; aksine markaların tanınmışlığı ve ayırt ediciliğinin Mahkeme kararları-bilirkişi raporları—— sektör tarafından kabul edilmesi, davalının usulünce tescil ettirmiş olduğu markalarını piyasada aktif bir şekilde ulusal ve uluslararası alanda kullanarak tanınmış ve ayırt edici/davalı şirketle özdeşleşmiş markalar halinde getirmesi nedeniyle kötü niyetten bahsedilemeyeceği gerekçeleriyle kötü niyetle açılan huzurdaki davanın reddine karar verilmesinin talep ettiği anlaşıldı.
Mahkememiz —- Esas sayılı dosyasından —- tarihli ara kararı gereğince davaya konu diğer markalar olan: ——–markalar yönünden ayrı ayrı tefrik edilerek yeni bir esasa kayıt edilmelerine karar verilmiş olup;
Mahkememiz —- dosyasında açılan—- numaralı marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine,

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E :

Tarafların davalıya ait ———- markanın SMK.6/9 ve 26. Maddeleri gereğince hükümsüzlüğü ve iptali davadır.
Mahkememizde aldırılan—- tarihli bilirkişi raporunda;
Davalı adına tescilli ——– tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi biçimde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan —- tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında———-emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirdiği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olmadığı, Yapılan teknik incelemede——markasında yer alan —- ismi esasen cins isim olup —– isimlerinin birleşimidir. —-demektir. Dolayısıyla—– esasen lifli beton demektir, lifli beton da genel bir tanımdır. Dolayısı ile —– demek olup sözkonusu markadaki esas unsur olan——— Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmemiş, yani tescilden sonra değil daha tescil başvurusu öncesinde de tescil kapsamında yer alan——— Emtiaları için kullanılan genel teknik bir terimdir.Dolayısı ile sözkonusu markadaki esas unsur olan ——– Markasal veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmemiş, yani tescilden sonra değil daha tescil başvurusu öncesinde de tescil kapsamında yer alan——-Emtiaları için kullanılan genel teknik bir olduğu, bu Nedenle sözkonusu —- no ile tescilli markası için için SMK 26/1-b Maddesi anlamında iptal koşullarının mevcut olmadığı , —- no ile tescilli markasının esas unsurunun inşaat sektörde lifli Köpüklü beton demek olduğu, SMK .nun 5/1-c maddesinde belirtilen ———– olduğu, Sözkonusu markanın tescil tarihi olan —– tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin gecmiş olduğu, Davalının iptali talep edilen —— ibareli markasının tesci yapılan başvuru tarihi olan —- tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkememize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediğine dair raporunu sunmuşlardır. Mahkememiz dosyasından aldırılan —– uyap tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak: ———- no ile tescilli markasının esas unsurunun inşaat sektörde lifli —— demek olduğu, SMK .nun 5/1-c maddesinde belirtilen ——- hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.”den olduğu, Sözkonusu markanın tescil tarihi olan —— tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin geçmiş olduğu ,Davalının iptali talep edilen —- nolu ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediğine dair ek raporunu sunmuşlardır. Mahkememiz dosyasından aldırılan 05/05/2022 tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda sonuç olarak:——- esas unsurunun SMK .nun 5/1-c maddesinde belirtilen ——– olduğu, Sözkonusu markanın tescilinden sonra ve fakat hükümsüzlük davası açılmadan önce kullanmakla tescil edildiği emtialarda ayırt edici nitelik kazandığı, Sözkonusu markanın tescil tarihi olan —– tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin geçmiş olduğu ,Davalının iptali talep edilen , —– ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —- tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği, Davalı adına tescilli ——- tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda —– kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan —— tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ——– emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirdiği, bu emtialar dışında ilgili markanın tescil kapsamındaki emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca KISMİ iptal koşullarının mevcut olduğuna dair ek raporunu sunmuşlardır.Mahkememiz dosyasından aldırılan —– bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalıya ait—- Sınıfta yer alan emtialarda ve hizmetlerde tescilli —- markasının Dava tarihinde Davalı adına tescilli —— tarihinde tescil edilmiş olduğu, 6/5/2020 tarihinde tescilin yenilendiği 5 yıl kesintisiz kullanım mecburiyeti son tescil yenileme tarihinden itibaren başladığı ve her yenileme tescilinin yeni bir marka hakkı yarattığı, yenileme tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmemiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında kullanmakta olduğu, Dava tarihinden tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ——- tescilli olduğu bu nedenle bulunan markanın SMK m. 9 ve 26/1-a maddesi uyarınca—— koşullarının mevcut olmadığı, Yapılan teknik incelemede——— nolu markasının esas unsurunun SMK .nun 5/1-c maddesindebelirtilen hukuki şartların oluşmadığı, Davalının, iptali istenilen —— tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve katar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği, ——— markasının ayırt edici olduğu, satılan ürünü tanımlayıcı olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı, davaya konu beton’un proje bazlı projenin kalıplarına uygun ürün yapılarak doğrudan inşaatta kullanıldığı bu nedenle ürün üstünde ancak kullanıldığı binada ve faturada görüleceği, poşet veya kutuya konmadığından bu tür kullanıma dair delillerin sunulmadığı delilerin bina, sözleşmede ve fautrada gösterilebileceği; Markanın ülkemizde ve ilgili sektörde bilinir hale gelmiş bir marka olduğu, bu hususun Mahkeme Kararları ve bilirkişi raporları ile tevsik edilmiş olduğu, tescilli tüm emtialar üzerinde kullanım şartını yerine getirdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının yasal dayanağının bulunmadığı sonuç vekanaatine ulaşıldığına dair raporunu sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı tarafından mahkememizin—— dosyası üzerinden davalı adına tescilli —– unsurlu markaların kullanılmama nedeniyle iptali, ——- yaygın ad haline gelmiş olması sebebiyle SMK 26/1-b maddesi uyarınca iptali, davalının piyasada tekel sağlamak amacıyla ürün ismini marka olarak tescil ettirmesinin kötü niyetli tescil olduğu iddiasıyla hükümsüzlüğüne ilişkin olup mahkememizce çok sayıda markanın davaya konu edilmesi sebebiyle ve her marka için ayrı ayrı değerlendirme yapılması gerektiği için her marka yönünden tefrik kararı verilmiş iş bu davada davalı adına tescilli —– markası yönünden yargılama yapılmış mahkememizce tüm deliller toplandıktan sonra dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş 26/07/2021 tarihli bilirkişi heyetince sunulan raporda sonuç itibariyle davalı adına tescilli —– numaralı markanın tanınmış marka statüsünde olmadığı, marka içerisinde yer alan ——- inşaat sektöründe lifli beton anlamına geldiği fakat davalının fiilleri ve gerekli önlemleri almaması sebebi markanın yaygın bir isim haline gelmediğini, iptal davası bakımından ise markanın tescilli olduğu ——– emtialar bakımından ciddi biçimde kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği yönünde görüş bildirildiği, daha sonra aldırılan —- tarihli ek raporda, —— ibaresinin inşaat sektöründe lifli köpüklü beton anlamına gelip genel bir teknik olduğu, markanın yaygı hale gelmesinden davalının sorumlu tutulamayacağı yönünde görüş bildirilerek SMK’ Nın 26/1-b kapsamında iptal koşullarının oluşmadığı, kullanılmama nedeniyle iptal talebi yönünden kök rapordaki görüşün muhafaza edildiği, itiraz üzerine aynı heyetten ikinci defa ek rapor alındığı, ——- raporda ise hükümsüzlük ve SMK’ nın 26/1-b maddesi kapsamındaki görüşlerin değiştirilmediği fakat kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından davalının markasının ——- emtiaları bakımından kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği şeklinde görüş bildirildiği, daha sonra yeni bir heyetten alınan ——- tarihli bilirkişi raporunda ise davalıya ait markanın sektörde bilinen marka statüsünde olduğu, davalının kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği, iptal koşullarının oluşmadığı ayrıca SMK 26/1-b) Maddesi uyarınca da iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalı adına tescilli davaya konu —- ibareli markanın —–Sınıflarda tescilli olduğu, alınan bilirkişi raporlarına göre—— ibaresinin inşaat sektöründe lifli beton anlamına gelip sektör bakımından cins bildiren ifade olduğu tespit edilmiş ise de ilk heyetçe alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında davalının —- markasının tanınmış marka statüsünde olmadığı en son alınan —— markasının tanınmış marka statüsünde olduğu yönünde görüş bildirildiği, mahkememizin —- sayılı dosyası üzerinde yapılan yargılamada o davada davaya konu —-numaralı ——- markasının iş bu marka ile aynı ibareyi taşıdığı sadece bir kısım tescil sınıflarının farklı olduğu, o davada her dört bilirkişi raporunda da davalının —– Sınıfta yer alan hizmetler bakımından tanınmış marka statüsünde olduğu belirtildiğinden bu marka yönünden de mahkememizce davalının —- markasının ——– Sınıftaki inşaat hizmetleri bakımından tanınmış marka statüsünde olduğu yönünde kanaat oluştuğu, yine davalının iş bu markayı çok uzun süredir kullandığı ve bu şekilde ayırt edici hale getirdiği öncelikle SMK 26/1-b) Maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede davaya —– ibaresinin inşaat sektörü bakımından lifli beton anlamına gelip her ne kadar günümüz koşullarında tanımlayıcı mahiyette olduğu değerlendirilmişse de davalının iş bu markayı—- tescil ettirmiş ise de esasında ——– markanın da sahibi olduğu o tarihten itibaren bu markayı hem marka olarak hem de ticaret unvanı olarak kullandığı, o dönem itibariyle bu marka adı altında çeşitli üretim ve faaliyetlerde bulunarak sektöründe tanınmış marka haline getirdiği, bu marka adı altında birçok ödül aldığı, markanın inşaat sektörü bakımından yaygın hale gelmesi hususunda davalının yeterli özeni göstermediği ve gerekli önlemleri almadığına yönelik iddianın ispatlanamadığı şöyle ki davalının bu marka adı altında uzun yıllardır çok büyük yatırımlarda bulunduğu markanın kullanım sebebi ile ayırt edici hale geldiği gibi davalı şirketin ticaret unvanının da —- ibaresinden oluştuğu,—— inşaat sektöründe genel teknik bir ifade olduğu ve bu ifadenin genel hale gelmesinin davalı tarafından gerçekleşmediği, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, markanın inşaat sektöründe tanımlayıcı mahiyette olsa dahi bunun sebebinin davalıya yükletilemeyeceği bu sebeple SMK’ nın 26/1-b) maddesi kapsamında iptal talebinin reddine karar vermek gerektiği, kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük iddiası yönünden ise davalının —- unsurlu ilk mrka tescil tarihinin —- olduğu, bu markanın da seri marka niteliğinde olduğu, davaya konu —— markasının aynı zamanda ticaret unvanının da yer aldığı, ——— kötü niyetin tescil anında mevcut olması gerekmekte iken davalının tescil anında kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceği zira tescil tarihi itibariyle —- ibaresinin özellikle ülkemizde inşaat sektöründe bu derece yoğun olarak kullanılmadığı——— olduğu, o dönem için tekel hakkı elde etmek amacıyla kötü niyetli tescil iddiasının soyut bir iddiadan ibaret olup buna ilişkin herhangi bir delil de ileri sürülmediğinden kötü niyetli tescil talebi yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından ise 6769 Sayılı SMK’ nın 9.maddesine göre “tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından ——— ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” denilmek suretiyle markanın tescilli olduğu tüm emtia ve hizmetler bakımından kullanma yükümlülüğü olduğu yine ——- sürekli kararlarında belirtildiği üzere tanınmış markaların dahi tescil ettiği markanın tüm emtia ve hizmetlerinden kullanma yükümlülüğü olduğu, her ne kadar mahkememizce aldırılan en son alınan —— tarihli bilirkişi raporunda kullanmama nedeniyle iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de mahkememizce iş bu raporun yeterli teknik inceleme yapılmayıp sunulan deliller ile tescil sınıfında yer alan emtialar karşılaştırılmadığından, daha önce aldırılan önceki heyetteki kök ve ek raporların özellikle kullanılmama yönünden iptal talepleri bakımından sunulan delillerin daha dosya kapsamına uygun olarak daha iyi değerlendirildiği fakat o raporlarda da davalının ticari faaliyet alanının ——emtialar olarak belirlenmesine rağmen sadece bir kısım emtialar bakımından kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği, mahkememizce kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından hükme esas alınan ilk heyet raporu ve aynı heyetçe sunulan iki ek raporda davalının markayı kullanmış olduğu emtialar olarak tespit edilen ———- emtialarının davaya konu markanın tescil sınıfında yer almadığı, davaların seri davalar olması sebebiyle bilirkişilerce bu hususun davalının diğer markaları ile karıştırıldığı bu sebeple davalının kullanmış olduğu tespit edilen ——– emtiaların tespiti bakımından ilk kök ve ek raporları sunan bilirkişi heyetinde yer alan inşaat mühendisi bilirkişi tarafından mahkememizce haricen görüş sorulmuş bilirkişinin görüşleri ve mahkememizin daha önce bu sektör yönünden vermiş olduğu kararlar da dikkate alınarak davalının davaya konu markasını özellikle inşaat, yol yapımı ve beton sektöründe kullanmış olduğu iş bu emtialarla ilişkili emtialar da belirlenerek neticeten davalının markasının tescil sınıfında yer alan ——— bakımından SMK 9. Maddesi uyarınca ciddi biçimde kullanıldığı, tescil sınıfında yer alan diğer sınıflar ve emtialar bakımından ise markanın kullanılmadığı anlaşıldığından, kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABUL
KISMEN REDDİ ile,
1-Davaya konu davalı adına tescilli—–sayılı markanın tescilli olduğu ———- hariç olmak üzere tescilli olduğu diğer tüm sınıf ve emtialar bakımından kullanılmama nedeniyle iptaline,
2-Diğer talepler yönünden davanın reddine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 215,45 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.929,50 TL yargılama gideri ve 54,40 TL harç toplamı olan 3.983,90 TL yargılama giderinden davanın ret kabul oranına göre 1.991,95 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 1.193,50 TL yargılama giderinden davanın ret kabul oranına göre 596,75 TL ‘ nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2023