Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/186 E. 2023/300 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2020/186 Esas
KARAR NO: 2023/300
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/03/2020
KARAR TARİHİ: 23/11/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı firma, ——-no ile tescilli markasının 6769 Sayılı SMK’nin 9. Maddesi uyarınca kullanmamasına rağmen;————- nezdinde haksız olarak tescil ettirildiğini, 6769 Sayılı SMK’nin 9. maddesi markanın kullanılması düzenlenmiş olup, söz konusu maddede “bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmaması veya bu kullanıma 5 yıllık süre için kesintisiz olarak ara verilmesi halinde “ söz konusu markanın “kullanılmama” sebebiyle iptal edileceğin belirtildiğini, davalı tarafın markasını tescil ettiği emtialar bakımından kullanmadığını, söz konusu markanın kullanımına 5 yıldan fazla ara vererek markaları kullanmayan davalı firmanın korunacak hiçbir hukuki menfaati de bulunmadığını, davalı firmanın , dava konusu markaların kullanımını ve tescilini engellemek adına bu tarz bir eylemde bulunmuş olması hukuka aykırı olup davalının serbest rekabet koşullarını kendi lehine çevirerek markaların önünü kapatmaya çalışması hukuken kabul edilemeyecek bir durum olduğunu, bu haliyle davalı tarafın ticari alanda önünü kapatarak, müvekkilin marka tesciline konu emtialarda tescilini engellediğini, 6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesi uyarınca bir markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkının, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurumu ile “menfaati olanlar” ı tanımladığını, menfaati olanlar kavramının, zarara uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan ya da söz konusu işareti kullanabilmesi olanağı haksız biçimde kısıtlanan ya da kısıtlama tehlikesi altında olan herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlandığını, davalının ——– nezdinde tescil ettirdiği fakat kullanmadığı markaları nedeni ile ilgili sınıflarda davacının başvurularının reddedildiğini, davalı tarafın kullanma külfetini yerine getirmeksizin marka tescillerini elinde tutarak davacının söz konusu markayı tescil ettirememesi sebebi ile zarara uğradığını, davacının bu nedenle davaya konu markayı iptal ettirmek istemesinde hukuki menfaati bulunduğunu, davalıya ait ———- markasının zayıf marka olup, zaten ürün adını içeren ve dolayısı ile zayıf marka konumunda olan ——— marka sahibinin fiilleri ve gerekli önlemleri almamış olması nedeni ile yaygın bir ad haline geldiğini, marka olarak kullanılan ——– takviyeli beton anlamına geldiğini, alkalin rezistan cam ——karışımı ile ortaya çıktığını, ————- ile güçlendirildiğini, çimento ve kum karışımından oluşup, normal betona göre daha dayanıklı olup, üretilirken kalıp kullanıldığı için istenilen şekle girebildiğini, elastik bir yapısı olan——- 10-15 mm kalınlığında üretildiğini, binalarda dış cephelerde kullanıldığını, estetik olduğu için dünya mimarisinde en çok kullanılan yapı malzemesi olduğunu, dilekçe ekinde —– teknik özelliklerinin anlatıldığı bir slayt gösterinin yer aldığını, internette yapılacak basit bir araştırmada dahi—–ins isim olarak kullanıldığının görüleceğini, hatta davalının kendi ———sitesinde—- cins isim olarak kullandığını ve tanımlandığını, birçok ihalede,—- ürünün adı olarak geçtiğini, dilekçe ekinde ———- ürünün ismi olarak geçtiği teknik şartname paylaşıldığını, kamu ihalelerinde dahi ——-ürünün ismi olarak kullanıldığını, herhangi bir ayırt ediciliği olmadığını, davalının ürün adını marka olarak tescil ettirmesindeki amacın ticaret alanında diğerlerinden öne çıkmak olduğunu, davalının markasında kullandığı —- ibaresi —- karşılığı —– olduğu, devamındaki —– ibaresi zaten bilinen betonu kastetmekte olup ——- takviyeli bir beton çeşidi inşaat ve yapı ekipmanları alanında iştigal eden birçok firma ——- üretimi yapmakta, söz konusu beton türü için kullanılan ——ibareleri —– takviyeli olduğunu belirttiğini, yani söz konusu ibarelerin betonun çeşit ve cinsini bildiren genel ifadeleri olduğunu, —– tarafından hazırlanan mütalaada ——– markasının ürünün adı olduğu tespit edildiği raporun ilgili kısmında;“Somut olayda ihtilafın tarafı her iki şirket de ——–beton adı verilen ürünü piyasaya arz etmektedirler. Görüldüğü üzere markanın tanımladığı ürünün adı—– olduğu ve bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmamaktadır. Marka hukukunda——— isim kavramı, markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir ismin marka olarak tercih olunmuş olmasını ifade eder ve ürünün kendisini ifade eden ismin marka olarak tercih edilmesi mümkün değildir. Bu tip ifadelerin marka olarak tescil edildiği hallerde ise ilgili markalar zayıf marka niteliğinde oldukları için koruma alanları oldukça dardır. Çünkü markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir işaret hem ayırt edici olmadığını hem de hiç kimsenin tekeline bırakılamayacağını, bu nedenle——— isim tercihi markanın tescilinde de mutlak red sebebi olarak öngörüldüğünü, verilen bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında davacı taraf, markasının oluşturulması esnasında ürünün adından ——— yola çıkmış, ürünün adını ufak bir nebze de olsa farklılaşarak markasını ———şeklinde oluşturmuştur. Ürünün isminden yola çıkarak bir marka oluşturma yöntemi marka hukukunda hem yaygın hem de caizdir. Özellikle piyasaya sunulan yeni ürünlerde bu türden markaların yaratılması yaygın bir tercih olarak karşılarına çıktığını, bu yöntem sayesinde üretici kendi markası üzerinden tüketici ile iletişim de kurabildiğini, diğer bir ifadeyle üretici, markası üzerinden arz ettiği malın da anlaşılabilmesini sağladığını, her ne kadar bu türden bir yöntem caiz ise de, neticesinde elde edilen marka her zaman için zayıf bir marka olarak kabul edileceğini, bu türden bir zayıflık kullanım yoluyla da ortadan kalkmayacağını, fikri ve sınai hakların tamamında korunan değer, hak konusu süjenin yaratılması aşamasında harcanan fikri mesai ve emektir. Bu süje yaratılırken harcanan mesai ve emek ne denli yüksek olursa, koruma kapsamı da o denli geniş olacağını, aynı şekilde harcanan emek ve mesai düştükçe, koruma kapsamı da daralacağını, —————beton adlı bir ürünü arz eden bir şirketin marka olarak ———-şeklinde bir işareti tercih ederken yüksek seviyede bir fikri yaratıcılık gösterdiğinden söz etmek, kanaatimce, mümkün olamayacağını, somut olayda Davacı markasının zayıf marka olarak nitelendirilebileceği ve koruma alanının da o denli dar olduğu kanaati hâsıl olduğunu, ürün için tercih edilen işaret, ürünün adına yaklaştığında tüketici ile iletişime geçildiğini; dolaylı yoldan tüketiciye, söze konu marka altında hangi ürünün arz edildiği bilgisi de verildiğini, bu türden bir iletişime geçme yöntemi diğer üreticiler için de cari olduğu ve açık kalması gereken bir yol olduğunu, eğer bir üreticiye bu hak tanınır ve marka hukuku üzerinden diğer üreticiler tüketici ile arz olunan ürünün cinsi hakkında iletişime geçmek konusunda engellenirlerse, bu halde bu yöntemi ilk kullanan kişi marka hukuku üzerinden rekabette öne çıkarılmış, avantajlı kılınmış olduğunu, —— engelleyen bir beton çeşidi olduğu, bu bilgilere internette yapılacak kısa bir araştırma sonucu ulaşılabildiği, dolayısıyla cins ve çeşit bildirdiği uzman olmayan bir gözle dahi bu denli kolay anlaşılabilecek bir kelimeye marka hukukundan kaynaklanan sınırsız bir koruma atfedilmesi marka hukuku prensiplerine ve hukukun genel ilkelerine olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, SMK. nun 26. Maddesi ile marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi durumunda ilgili kişilerin talebi üzerine markanın iptaline karar verileceği ön görüldüğünü, bir markanın toplum genelinde ayırt edici olmaktan çıkması toplumun önemli bir kesiminde o ibarenin artık bir marka olarak değil, bir ürünün veya hizmetin adı, cinsi olarak algılanması halinde markanın yaygın ad haline gelmiş olması nedeni ile iptaline karar verilmesinin gerektiğini, —- no ile tescilli —- markasının ——- Emtiaları yönünden “kullanılmamaları sebebiyle”6769 sayılı SMK 9. hükmü gereğince iptali ile sicilden terkinine, davalının kullanımları ve gerekli önlemleri almaması nedeni sektörde ürün ismi ve yaygın ad olarak kullanılan —-no ile tescilli —- markasının SMK. nun Maddesi gereğince iptaline, —– bir ürün cinsini ifade etmesi ve herkes tarafından kullanılabilir olması nedeni ile bir kimsenin tekeline bırakılması hukuka aykırı olması nedeni ile özellikle ——– markasının kötü niyetli şekilde tescil edilen markanın SMK: nun 6/9. Madde: hükümsüzlüğüne karar verilmesinin talep edildiği anlaşıldı.Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının davayı açmakta hukuki yaranının olmadığını, taleplerinin açık olmadığı, zira hem iptal hem kötü niyetli tescil hem kullanmama nedeni ile iptal talebinde bulundukları, taleplerin aynı anda ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, esasa ilişkin olarak ise müvekkil markasının tanınmışlığı ve ayırtedilmişliği mahkeme kararı ile sabit olduğu, müvekkil firmasının —- yılından beri faaliyette olduğunu, bir çok ödül sahibi olduğunu, müvekkilinin markalarına ilişkin birçok dava açtığını, tamamını kazandığını, buna ilişkin —– benzer markalar yönünden birçok itirazda bulunulduğu tamamı’nın kabul edildiği, davacının davasının temelsiz olduğunu ileri sürerek reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşıldı.Mahkememiz —– Esas sayılı dosyasından —-tarihli ara kararı gereğince davaya konu diğer markalar olan: —— markalar yönünden ayrı ayrı tefrik edilerek yeni bir esasa kayıt edilmelerine karar verilmiş olup;Mahkememiz ——- dosyasında açılan — numaralı marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği anlaşıldı.

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E : Dava, tarafların davalıya ait ——– sayılı markanın SMK.6/9 ve 26. Maddeleri gereğince hükümsüzlüğü ve iptali hususlarında anlaşamadıkları ilişkin davadır.Mahkememizde aldırılan 26/07/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalıya ait——– Sınıfta yer alan emtialarda tescilli markasının işbu davanın açıldığı tarihte TANINMIŞ MARKA Statüsünde OLMADIĞI, davacının ——- incelemesinde davacının ———-sitesinde yer alan logo da —– olduğu, davacının ———-sitesinin —— ibarelerinin yer aldığı, —– yer aldığı,——olduğu, alan adının —–tarihinde kayıt ettirildiği ve —- kadar kayıtlı olduğu, davalının —— ———sitesinin incelemesinde: davacının ————sitesinde yer alan logo da —– ibaresinin olduğu, davacının ——sitesinin —— ibarelerinin yer aldığı, —- sayfasında —- başlayan 13 adet ürün yer aldığı, bu ürünlerin;—– olduğu, ——- yapan kişi ve yönetici bilgisinin —— olduğu, alan adının —- tarihinde kayıt ettirildiği ve —- tarihine kadar kayıtlı olduğu,———- yapılan davalı ve davacının ———sitelerinin incelemesinde;—– ———-sitesine dair arşiv kayıtlarını —-tarihleri arasında toplam — tuttuğu, ulaşılabilen en eski arşiv kaydının —– olduğu, incelenen arşiv kaydında davacının ——-sitesinde, site tanımlamalarından biri olan başlık bölümünde —–ibaresini kullandığı,—– davalının ———-sitesine dair arşiv kayıtlarını —– tarihleri arasında toplam 444 adet olarak tuttuğu, ulaşılabilen en eski arşiv kaydının —- olduğu, incelenen arşiv kaydında, davalının ————sitesinde——-ibaresini kullandığı, davalı adına tescilli —- nolu ve tescilli markasının —— tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi biçimde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan —– tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ——- emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirdiği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olmadığı, Yapılan teknik incelemede, —– nolu ve tescilli markasında yer alan —- ibaresinin tescil kapsamında yer alan ——– Emtiaları için———- bir ibare olmadığı,bu nedenle sözkonusu marka için için SMK 26/1-b maddesi anlamında iptal koşullarının mevcut olmadığı, —– nolu ve tescilli markasının esas unsuru olan kelime unsurunun tescil kapsamında yer alan —- açısından SMK .nun 5/1-c maddesinde belirtilen ——-olmadığı, sözkonusu markanın tescil tarihi olan —- tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin geçmiş olduğu , davalının iptali talep edilen —-nolu ve tescilli ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği şeklinde rapor sunulduğu görüldü.Mahkememizde aldırılan — tarihli bilirkişi raporunda özetle; Yapılan teknik incelemede —- markasında yer alan——– ibaresinin başvuru zamanında veya sonrasında——— ve/veya teknik bir terim olmadığı bu nedenle sözkonusu marka açısından , SMK 26/1-b maddesi anlamında iptal koşullarının mevcut olmadığı , davalı adına tescilli —- markasının tescil tarihi olan —– tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin geçmiş olduğu, davalı adına tescilli —–tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi imde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan——- tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ——- emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirdiği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olmadığı, davalının iptali talep edilen —- ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —— tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği şeklinde rapor sunulduğu görüldü.Mahkememizde aldırılan 11/05/2022 tarihli bilirkişi raporuyla; yapılan teknik incelemede —– markasında yer alan —— ibaresinin başvuru zamanında veya sonrasında——– ve/veya teknik bir terim olmadığı bu nedenle sözkonusu marka açısından , SMK 26/1-b maddesi anlamında iptal koşullarının mevcut olmadığı , davalı adına tescilli —- markasının tescil tarihi olan —- itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük davası açma süresinin geçmiş olduğu, davalı adına tescilli ——– tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı – tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi biçimde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan — tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında——- emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirdiği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olmadığı, davalının iptali talep edilen —-markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemeye olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği şeklinde rapor sunulduğu görüldü.Mahkememizde aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalıva ait —-yer alan emtialarda tescilli —– markasının Dava tarihinde yurt içinde ve yurt dışında, inşaat sektöründe—- olduğu, davalı adına – tescilli —— tarihinde tescil edilmiş olduğu, —– tarihinde tescil yenilemesinin kabul edildiği her yenileme tescili yeni bir matka hakkı doğurduğu, yenileme tescil tarihinden itibaren —— dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmemiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında kullanmakta olduğu, davaya konu beton’un proje bazlı projenin kalıplarına uygun ürün yapılarak doğrudan inşaatta kullanıldığı bu nedenle ürün üstünde ancak kullanıldığı binada ve faturada görüleceği, poşet veya kutuya konmadığından bu tür kullanıma dair delillerin sunulmadığı delilerin bina, sözleşmede ve faturada gösterilebileceği; dava tarihinden tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ——Sınıfta bulunan markanın SMK 9 ve 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olmadığı,—- nolumarkasının esas unsurunun SMK .nun 5/1-c maddesinde belirtilen hukuki şartların oluşmadığı, davalının, iptali istenilen —— markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —- tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği, ———markasının ayırt edici olduğu, satılan ürünü tanımlayıcı olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı, markanın ülkemizde ve dünya genelinde bilinir hale gelmiş bir marka olduğu, bu hususun Mahkeme Kararları ve bilirkişi raporları ile tevsik edilmiş olduğu, tescilli tüm emtialar üzerinde kullanım şartını yerine getirdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacınındavasınınyasaldayanağının bulunmadığı şeklinde rapor sunulduğu görüldü. Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davacı vekili tarafındanmahkememizin———- esas sayılı dosyası ile davalıya ait markaların tekel olmak gayesi ile kötüniyetli tescil, markanın——– hale gelmesi sebebiyle SMK 26/1b maddesi uyarınca iptali ve SMK 26. Maddesi gereğince kullanılmama sebebiyle iptalini talep ettiği,mahkememizce her bir marka yönünden ayrı değerlendirme yapılması gerektiğinden dosyaların tefrik edildiği, iş bu davanın davalı adına tescilli —– numaralı —–isimli markaya ilişkin olduğu, dosya kapsamında aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda davaya konu markanın —–Sınıfta yer alan emtialar bakımından kullanıldığı, ——– ibaresinin başvuru tarihinde——– bir ibare olmadığı, bu sebeple iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği, itiraz üzerine aynı heyetten aldırılan 2 ek raporda da kök rapordaki görüşün muhafaza edildiği, tarafların beyanları doğrultusunda yeni bir heyetten — tarihli rapor alındığı, bu defa davaya konu markanın ——– tarihinde yenilendiği belirtilerek kullanılmama nedeniyle iptal davası açılamayacağı şeklinde hem yasaya hemde yargıtay kararlarına aykırı değerlendirme sebebiyle dosya kapsamında yeterli inceleme yapılmadığından işbu raporun mahkememizce hüküm kurmaya elverişli olmadığı sebebiyle dikkate alınmadığı, hukuki değerlendirmeler mahkememizce yapılabileceğinden ilk heyetçe alınan ve daha sonraki ek raporlardaki tespitlerde dikkate alınarak dosya kapsamı üzerinden resen değerlendirme yapıldığı, buna göre de davalının ticari unvanının esas unsurunun —- ibaresi olduğu, davalının —- markası ile özellikle —- emtialar yönünden çok uzun yıllardır faaliyette bulunduğu, —– ibaresinin dosyamızdaki diğer bilirkişi raporlarında da tespit edildiği üzere özellikle beton üzerinde günümüz koşullarında lifli beton anlamına gelip nispeten tanımlayıcı hale geldiği fakat tescil tarihi itibariyle davalının —markası ile çok büyük yatırımlar yaptığı bu markayı sektöründe bilinir hale getirdiği,—- ibaresinin inşaat alanında teknik bir ifade olduğu, bu ibarenin tanımlayıcı hale gelmesinde davalının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiği, dava konumuz olan—- numarasıyla tescilli olduğu, markanın ise —- ibaresi eklenmek suretiyle nispeten farklılaştığı inşaat sektöründe—— ibaresinin tanımlayıcı mahiyette olmadığı yönünde bilirkişi raporlarında görüş bildirildiği, bu sebeple markanın—— hale geldiğinden bahsedilemeyeceğinden SMK 26/1b maddesi uyarınca iptal talebinin reddine karar vermek gerektiği, kötüniyetli tescil iddiası yönünden ise davaya konu markanın tescil tarihinin —– olduğu, dava tarihi itibariyle 11 yıl geçtiği, o tarih itibariyle davalının tekel olma gayesi ile hareket ettiği yönünde herhangi bir delil ibraz edilemediği, davalının tanımlayıcı mahiyette olsa dahi ———- ibaresi eklemek suretiyle markayı farklılaştırdığı, aslolan iyiniyet olup kötüniyeti iddia eden davacının soyut iddia dışında bu iddiasını delillendiremediği bu nedenle SMK 6/9. Maddesi uyarınca kötüniyetli tescil iddiasına dayalı hükümsüzlük talebinin de reddine karar vermek gerektiği markanın kullanılıp kullanılmadığı yönündeki değerlendirmede ise SMK nun 9. Maddesi uyarınca “tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından” Türkiyede ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markaların iptaline karar verilir. “denilmek suretiyle markanın nasıl kullanılacağının tarif edildiği, aldırılan bilirkişi raporlarında davalı tarafından sunulan ticari evraklar ve —— incelendiğinde kullanımların—– ibaresine yönelik olduğu, —- ibaresinin kullanıldığı yönünde tespit yapılamadığı yine bu isimli herhangi bir ürün örneğinin de bulunmadığı —-markası arasındaki —- tanımlayıcı veya zayıf marka olduğu, davalının —— ibaresi eklemek suretiyle markanın — markasından farklılaştığı, bu nedenle—– markasının kullanımlarının —–markasına sirayet etmeyeceği, her markanın tescilli olduğu haliyle kullanılması gerektiği özellikle tanımlayıcı mahiyette veya zayıf markalar yönünden markaların ek alarak farklılaştırılarak tescilinin sağlandığı, bu sebeple tescilli haliyle kullanılması gereken —- markasının SMK 9. Maddesi kapsamında kullanıldığı tespit edilemediğinden kullanılmama nedeniyle iptal davası yönünden davanın kabulü ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davalı adına tescilli —- sayılı markanın tescilli olduğu —— Sınıflarda kullanılmama nedeniyle iptaline,
2-Diğer talepler yönünden davanın reddine,
3- Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 215,45 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.718,50 TL yargılama gideri ve 54.40 TL harç toplamı olan 3.772,90 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 1.861,45 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 1.186,50 TL yargılama giderinin kabul ret oranına göre 930,72 TL sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/11/2023