Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/183 E. 2023/293 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İstanbul Anadolu 2. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO:2020/183 Esas
KARAR NO:2023/293

DAVA:Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:20/03/2020
KARAR TARİHİ:23/11/2023

Mahkememizin ——- sayılı dosyasından tefrik edilen ve Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davalı firma,—- no ile tescilli markasının 6769 Sayılı SMK’nin 9. Maddesi uyarınca kullanmamasına rağmen;— nezdinde haksız olarak tescil ettirildiğini, 6769 Sayılı SMK’nin 9. maddesi markanın kullanılması düzenlenmiş olup, söz konusu maddede bir markanın tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde kullanılmaması veya bu kullanıma 5 yıllık süre için kesintisiz olarak ara verilmesi halinde “ söz konusu markanın “kullanılmama” sebebiyle iptal edileceğin belirtildiğini, davalı tarafın markasını tescil ettiği emtialar bakımından kullanmadığını, söz konusu markanın kullanımına 5 yıldan fazla ara vererek markaları kullanmayan davalı firmanın korunacak hiçbir hukuki menfaati de bulunmadığını, davalı firmanın , dava konusu markaların kullanımını ve tescilini engellemek adına bu tarz bir eylemde bulunmuş olması hukuka aykırı olup davalının serbest rekabet koşullarını kendi lehine çevirerek markaların önünü kapatmaya çalışması hukuken kabul edilemeyecek bir durum olduğunu, bu haliyle davalı tarafın ticari alanda önünü kapatarak, müvekkilin marka tesciline konu emtialarda tescilini engellediğini, 6769 Sayılı SMK’nın 25. Maddesi uyarınca bir markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkının, Cumhuriyet savcıları veya ilgili kamu kurumu ile “menfaati olanlar” ı tanımladığını, menfaati olanlar kavramının, zarara uğrayan veya uğrama tehlikesi altında bulunan ya da söz konusu 2 işareti kullanabilmesi olanağı haksız biçimde kısıtlanan ya da kısıtlama tehlikesi altında olan herhangi bir gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlandığını, davalının —–nezdinde tescil ettirdiği fakat kullanmadığı markaları nedeni ile ilgili sınıflarda davacının başvurularının reddedildiğini, davalı tarafın kullanma külfetini yerine getirmeksizin marka tescillerini elinde tutarak davacının söz konusu markayı tescil ettirememesi sebebi ile zarara uğradığını, davacının bu nedenle davaya konu markayı iptal ettirmek istemesinde hukuki menfaati bulunduğunu, davalıya ait ——–markası zayıf marka olup, zaten ürün adını içeren ve dolayısı ile zayıf marka konumunda olan —–, marka sahibinin fiilleri ve gerekli önlemleri almamış olması nedeni ile yaygın bir ad haline geldiğini, marka olarak kullanılan —– beton anlamına geldiğini, —– karışımı ile ortaya çıktığını, ——— güçlendirildiğini, çimento ve kum karışımından oluşup, normal betona göre daha dayanıklı olup, üretilirken kalıp kullanıldığı için istenilen şekle girebildiğini, elastik bir yapısı olan ——- mm kalınlığında üretildiğini, binalarda dış cephelerde kullanıldığını, estetik olduğu için dünya mimarisinde en çok kullanılan yapı malzemesi olduğunu, dilekçe ekinde —–teknik özelliklerinin anlatıldığı bir slayt gösterinin yer aldığını, internette yapılacak basit bir araştırmada dahi —- cins isim olarak kullanıldığının görüleceğini, hatta davalının kendi internet sitesinde—– cins isim olarak kullandığını ve tanımlandığını, birçok ihalede,—- kelimesi ürünün adı olarak geçtiğini, dilekçe ekinde —– yapımı ve ———-ürünün ismi olarak geçtiği onlarca teknik şartname paylaşıldığını, kamu ihalelerinde dahi ——ürünün ismi olarak kullanıldığını, herhangi bir ayırt ediciliği olmadığını, davalının ürün adını marka olarak tescil ettirmesindeki amacın ticaret alanında diğerlerinden öne çıkmak olduğunu, davalının markasında kullandığı —-ibaresi —— ibaresi zaten bilinen betonu kastetmekte olup ———— ibareleri betonların ——- takviyeli olduğunu belirttiğini, yani söz konusu ibarelerin betonun çeşit ve cinsini bildiren genel ifadeleri olduğunu—– tarafından hazırlanan mütalaada —–markasının ürünün adı olduğu tespit edildiği raporun ilgili kısmında;“Somut olayda ihtilafın tarafı her iki şirket de ——— verilen ürünü piyasaya arz ettiğini, markanın tanımladığı ürünün adı fiber beton ve bu hususta taraflar arasında bir ihtilaf da bulunmadığını, marka hukukunda jenerik isim kavramı, markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir ismin marka olarak tercih olunmuş olmasını ifade eder ve ürünün kendisini ifade eden ismin marka olarak tercih edilmesi mümkün değildir. Bu tip ifadelerin marka olarak tescil edildiği hallerde ise ilgili markalar zayıf marka niteliğinde oldukları için koruma alanları oldukça dardır. Çünkü markanın kullanıldığı ürünü tanımlayan bir işaret hem ayırt edici olmadığını, hem de hiç kimsenin tekeline bırakılamayacağını, jenerik isim tercihi markanın tescilinde de mutlak red sebebi olarak öngörüldüğünü, verilen bilgiler ışığında somut olaya bakıldığında davacı taraf, markasının oluşturulması esnasında ürünün adından ——-yola çıktığını, ürünün adını ufak bir nebze de olsa farklılaşarak markasını ——– şeklinde oluşturduğunu, ürünün isminden yola çıkarak bir marka oluşturma yöntemi marka hukukunda hem yaygın hem de caiz olduğunu, özellikle piyasaya sunulan yeni ürünlerde bu türden markaların yaratılması yaygın bir tercih olarak karşılarına çıktığı, bu yöntem sayesinde üretici kendi markası üzerinden tüketici ile iletişim de kurabildiğini, üretici, markası üzerinden arz ettiği malın da anlaşılabilmesini sağladığını, her ne kadar bu türden bir yöntem caiz ise de, neticesinde elde edilen marka her zaman için zayıf bir marka olarak kabul edileceği, ——-, ısı ve ses yalıtımı sağlayabilen, dış etkenlere karşı normal betona göre çok daha dayanıklı olan, yapısı nedeniyle hava alabilen ve bu sayede ——– olduğu, bu bilgilere internette yapılacak kısa bir araştırma sonucu ulaşılabildiği, dolayısıyla cins ve çeşit bildirdiği uzman olmayan bir gözle dahi bu denli kolay anlaşılabilecek bir kelimeye marka hukukundan kaynaklanan sınırsız bir koruma atfedilmesi marka hukuku prensiplerine ve hukukun genel ilkelerine olduğu gibi hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu, SMK. nun 26. Maddesi ile marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi durumunda ilgili kişilerin talebi üzerine markanın iptaline karar verileceği ön görüldüğünü, bir markanın toplum genelinde ayırt edici olmaktan çıkması toplumun önemli bir kesiminde o ibarenin artık bir marka olarak değil, bir ürünün veya hizmetin adı, cinsi olarak algılanması halinde markanın yaygın ad haline gelmiş olması nedeni ile iptaline karar verilmesinin gerektiğini, Dilekçeleri ekinde sundukları teknik şartnamede görülebileceği üzere ———kelimesi markasal olarak kullanılmadığını, ürün ismi olarak kullanıldığını, dolayısı ile —— kelimesinin marka olarak bir ayırt ediciliğinin bulunmadığı ürünün yaygın ad haline geldiğinin kabulünün gerektiğini Bu nedenle —— markasının SMK’nun 26/1-B maddesi “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi.” nedeni ile iptalinin gerektiğini, davalının aslında tescil edilemeyecek bir markayı bir şekilde marka olarak tescil ettirdiği ve sonrasında marka sahibinin fiilleri ve eylemleri neticesinde zaten zayıf marka konumunda olan ——– ürünün yaygın adı haline geldiği ve piyasada ürünün üreticileri, satıcıları, kullanıcıları tarafından —— ürün adı olarak kullanıldığı ve iptali gerektiği , Davalı yanın ürünün yaygın adı haline gelen —- markalarını kötü niyetli bir şekilde tescil ettirdiğini, ——-herkes tarafından kullanılabilecek olması nedeni ile bir kimsenin tekeline bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, ürünün kendi adını içeren markanın bir kimsenin tekeline bırakılması, piyasadaki diğer şirketleri olumsuz etkileyeceğini, özellikle —— nolu markanın sektörde yaygın ad olarak kullanılması nedeni ile SMK. nun 26. Maddesi gereğince markanın yaygın ad haline gelmesine ilişkin gerekli önlemleri almayan davalının,—– nolu markasının kötü niyetli şekilde tescil edilmiş olması sebebi ile SMK. nun 6/9 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, sonuç olarak, davalı adına —— nezdinde kayıtlı bulunan; —– nolu ——— Emtiaları yönünden “kullanılmamaları sebebiyle”6769 sayılı SMK 9. hükmü gereğince iptali ile sicilden terkinine, davalının kullanımları ve gerekli önlemleri almaması nedeni sektörde ürün ismi ve yaygın ad olarak kullanılan ——— markasının SMK. nun Maddesi gereğince iptaline, ——- bir ürün cinsini ifade etmesi ve herkes tarafından kullanılabilir olması nedeni ile bir kimsenin tekeline bırakılması hukuka aykırı olması nedeni ile özellikle —— ibareli ve kötü niyetli şekilde tescil edilen markanın SMK: nun 6/9. Maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava ettiği görüldü.

Davalı vekilinin 10/07/2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle;
Davalının yapı ve inşaat sektöründe ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren tanınmış bir şirket olup, ———sektöründe neredeyse ilk olarak patent tescili alan firma sıfatını haiz olup halihazırda geçerli, usulünce tescil ettirilmiş patent ve marka hakları bulunduğunu, —- nezdinde tescilli markalarının olduğunu,——– çalışmaları kapsamında kamu kurumlarıyla yapmış olduğu iş birliklerinden, almış olunan ulusal ve uluslararası ödülleri olduğunu, Davalı şirketin ve markalarının tanınmışlığı çeşitli mahkeme kararları ve bilirkişi raporlarının olduğunu, davalının tüm marka portföyünü hedef alan huzurdaki davanın reddedilmesi gerektiğini, Davalının 2020 yılı itibariyle tamamı ödenmiş sermayesi 20.000.000 TL (YİRMİMİLYONTÜRKLİRASI) olup yüzde yüz yerli sermaye olup, bu sermayenin büyük bir çoğunluğu malvarlığını oluşturan Fikri Mülkiyet Haklarından geldiğini davalı —— yılında ticari faaliyetlerine başlamış olan ve inşaat ve yapı sektöründe faaliyet gösteren köklü bir firma olup —–tarihinden bu yana ticaret unvanında tescilli markası olan —— ibaresini kullandığını, ülkemizde ve yurt dışında tamamlanan projelerinin, sertifikaların, teşekkür belgeleri ile ödüllerinin olduğunu, ülkemizde gerekse yurt dışında ticaret unvanının esaslı unsuru olan — markası başta olmak üzere, —- ekli seri markalarıyla faaliyetlerini sürdürdüğünü, yıllık cirosunun—–çalışmalarına ayırdığını,—– bulunan dünyanın en büyük —-tesisinin sahibi olup, toplam——alana sahip tesiste üretim ve ——– çalışmalarında bulunduğunu, sadece inşaat ve yapı sektöründe ticari faaliyetlerini sürdürmekle kalmamış toplumsal sorumluluk projeleri kapsamında çeşitli kurumlarla işbirlikleri içinde bulunarak önemli çalışmalara imza attığını, davalı şirket ile —- arasında yapı kimyasallarının geliştirilmesi ve inşaat atıklarının geri dönüşümü konularında yürütülen ortak —- faaliyetleri kapsamında iş birliği gerçekleştirildiğini, —- üretimine başlamış olup tescilli buluşu ile —-markaları ile faaliyetlerine devam ettiğini, ——- başlıklı patentini ülkemizde tescil ettirerek —– inşaat sektöründe —— icadı ve uygulanması bakımından öncü bir firma haline geldiğini, kurulduğu günden bu yana aralıksız olarak —- markasını kullandığını ve—— ibareli büyük bir marka serisi yarattığını, uzun yıllardan beri aralıksız olarak ve geniş bir coğrafyada yürütülen faaliyetler sonucunda ve gerek davalı ve gerekse unvanı ile aynı olan —– markası yüksek bir tanınmışlık düzeyine ulaştığını, sesli sözlük —- dahi müvekkilimize ait —– yılında kurulan— tarafından——— yanıtının yer aldığını, ticaret unvanının esaslı unsurunu oluşturan —- markası başta olmak üzere ——- ibaresini içerir birçok markanın da sahibi olduğunu, kendisiyle özdeşleşen bu markaları kurulduğu tarihten bu yana proaktif olarak korumakta, bu markalara karşı ihlal yaratan kullanımların önüne geçmek amacıyla gerekli önlemleri almakta ve bu kullanımlar hakkında hukuki yollara başvurmakta olduğunu, —— markasının tanınmışlığı mahkeme kararları/bilirkişi raporlarıyla tevsik edildiğini——-tarihli kararı ile kabul edilmiştir ve —– onama kararı ile kesinleştiğini,—- devam etmekte olan —– Esas sayılı dosyada Mali Müşavir, Marka Vekili ve Öğretim Üyesi bilirkişiler tarafından hazırlanan —- tarihli bilirkişi raporu ile, davalıya ait—– markasının tanınmış marka olduğu tespit edildiğini, —- sayılı dava reddedilmiş olup, gerekçeli kararda davalıya ait ——– olduğu tespitinin yapıldığını, bu mahkeme kararları/bilirkişileri raporları ışığında dahi davacının SMK 6 /9 maddesi kapsamındaki taleplerinin reddedilmesi gerektiğini, bir markanın jenerik hale gelmesi demek, o ürünün herkes tarafından tüm ikamelere rağmen, sadece o marka ile anılır hale gelmesi ve bu durumun yıllarca düzeltilmeksizin sürmesi demek olduğunu,——– olduğu düşünülen marka örnekleri ise, genellikle ilk kez piyasaya sürülen ve uzun bir süre piyasaya tek marka olarak sunulan ürün markalarının başına gelmekte, ancak bu jeneriklik halk nezdinde genellikle alışkanlık ve yanlış kullanım neticesinde yaygınlaşmakta olup, bu durum o ürün için farklı markaların çıkması ile düzelmekte olduğunu, ayrıca markanın jenerik hale gelmesi nedeniyle iptal edilebilmesi için, halk nezdinde hiçbir şekilde marka olduğu bilinmeyen bir hale gelmiş olması gerektiğini, davalı markalarının jenerik hale geldiğinin ve kimsenin tekeline verilemeyecek ibareler olduğuna dair iddiaları kesinlikle kabul etmediklerini, 6769 sayılı SMK 26/1-b maddesine göre; “Marka sahibinin fiillerinin veya gerekli önlemleri almamasının sonucu olarak markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad hâline gelmesi” üzerine markanın iptaline karar verilir hükmünde açıkça belirtildiği üzere , bir markanın SMK 26/1-b maddesi kapsamında iptal edilebilmesi için, o markanın marka sahibi fiilleri veya gerekli önlemlerin alınmaması sonucunda, tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın ad haline gelmesi gerektiğini, ancak sunacakları birtakım bilgi ve belgelerden görüleceği üzere davalının tanınmış markalarının piyasada korunması için gereken özeni gösterdiğini ve gerekli tedbirleri aldığını, davalı şirket marka hakkının korunması için; marka hakkını ihlal eden marka başvurularına—— nezdinde itirazlarda bulunduğunu, marka hakkını ihlal eden kullanımların durdurulması için kullanım sahiplerine ihtarnameler gönderildiğini, taleplerinin olumsuz karşılanması halinde sulh yoluyla çözümlenemeyen davalı şirket tarafından —– markası temelinde açılan dava dosyaları ve alınan Mahkeme Kararları/ Bilirkişi Raporlarının olduğunu, —–sayılı dava dosyası, ——- dosyası, Davalı şirkete ait —– ve seri markaları temelinde, dava dışı şahıs ve şirketler tarafından yapılan benzer markalara karşı yapmış olduğumuz itirazlar sonucundan verilmiş bulunan—– kararlarında, itiraz edilen başvuruların tescili halinde, bu durumun karışıklığa sebebiyet verebileceğinin belirtildiğini, emsal —- kararlarından görüleceği üzere, —-tarafından davalıya ait markanın tanınmışlığı kabul edilmiş olup, üçüncü kişilerin benzer markalarına yapmış oldukları itirazların kabul edildiğini, çok tanınmış ——- doğan haklarına tecavüz eden hiçbir kullanıma karşı sessiz kalmamış, öncelikle bu kullanımlara son vermeyi sulhen sağlamayı amaçlamış; uyuşmazlığın sulhen çözülemediği durumlarda ise hukuki yollara başvurmak suretiyle gerekli tedbirleri almış olduğunu, davacı firma, sistematik olarak ve kötü niyetle müvekkil şirkete ait başta —- markası olmak üzere ayrıca —— markalarıyla iltibas yaratan çok benzer —- ibareli marka başvurularında bulunmakta, davalı şirket tarafından bu marka başvurularına itiraz edildiğini, davacının —- ibareli marka başvurularına davalı adına — nezdinde yapmış oldukları itirazlar neticesinde itirazlarının kabul edildiğini, davacı firma tarafından —— iptali için davalar açılmış olup, davaların birçoğunun davalı lehine sonuçlanarak kesinleştiğini, davacı tarafından sistematik olarak, davalıya ait —- markası başta olmak üzere —— başlayan seri markalarıyla çok benzer marka başvurularında bulunulduğunu, bahsi geçen davalarda alınan bilirkişi raporları ve Mahkeme kararları ile davalıya ait markaların sektöründe tanınmış ve ayırt edici markalar olduğuna dair tespitler yer almasına rağmen, huzurdaki davanın açılmış olması başlı başına kötü niyet göstergesi olduğunu, Davalı şirkete ait markalar tescil edildiği tarihten buyana yurt dışı dahil olmak üzere ülkemizde aktif ve ciddi bir biçimde kullanılmakta olup; kullanımı tevsik eden, faturalar , broşürler- tanıtım evrakları, müşterilere sunulan teklif belgeleri, gazete-dergi-internet sitesi haberleri, proje bilgileri dahil olmak üzere tüm delillerini sunacaklarını, davalıya ait markaların 6769 s. SMK 5/1-c kapsamında cins isim olmadığı; aksine markaların tanınmışlığı ve ayırt ediciliğinin Mahkeme kararları-bilirkişi raporları———kararları ve sektör tarafından kabul edilmesi, davalının usulünce tescil ettirmiş olduğu markalarını piyasada aktif bir şekilde ulusal ve uluslararası alanda kullanarak tanınmış ve ayırt edici/davalı şirketle özdeşleşmiş markalar halinde getirmesi nedeniyle kötü niyetten bahsedilemeyeceği gerekçeleriyle kötü niyetle açılan huzurdaki davanın reddine karar verilmesinin talep ettiği anlaşıldı.Mahkememiz —- Esas sayılı dosyasından —- tarihli ara kararı gereğince davaya konu diğer markalar olan: —— markalar yönünden ayrı ayrı tefrik edilerek yeni bir esasa kayıt edilmelerine karar verilmiş olup;
Mahkememiz —— esas dosyasında açılan —- numaralı marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine,

D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E :
Dava tarafların davalıya ait —— markanın SMK.6/9 ve 26. Maddeleri gereğince hükümsüzlüğü ve iptali davadır
Mahkememizde aldırılan ——- tarihli bilirkişi raporunda; Davalının iptali talep edilen —— ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği Görüş ve kanaatlerine varıldığına dair raporunu sunmuşlardır. Mahkememiz dosyasından aldırılan —– uyap tarihli bilirkişi ek raporunda sonuç olarak: Davalı adına tescilli ——— tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi biçimde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan —- tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının markasını tescil kapsamında ———– emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirmediği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olduğu, Davalının iptali talep edilen —ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan ——— tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediğine dair ek raporunu sunmuşlardır. Mahkememiz dosyasından aldırılan —— tarihli bilirkişi 2. Ek raporunda sonuç olarak: Davalı adına tescilli ———– markasının —— tarihinde tescil edilmiş olduğu, tescil tarihinden itibaren dava tarihi itibariyle 5 yıl sürenin geçmiş olduğu, ve marka hakkı sahibinin sözkonusu tescilli markayı tescil kapsamında yer alan emtialarda ciddi biçimde kullanma mükellefiyetinin mevcut olduğu, yapılan mali inceleme neticesinde ; dava tarihi olan —– tarihinden geriye doğru 5 yıllık döneme ilişkin yapılan incelemede davalının Markasını tescil kapsamında ———-emtialarında ciddi şekilde kullanma mükellefiyetini yerine getirmediği, bu nedenle sözkonusu markanın bu emtialar açısından SMK 26/1-a maddesi uyarınca iptal koşullarının mevcut olduğu, Davalının iptali talep edilen ———- ibareli markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan —– tarihinde, marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediğine dair raporunu sunmuşlardır.Mahkememiz dosyasından aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davalının, iptali istenilen —- markasının tescili için yapılan başvuru tarihi olan — tarihinde, en son yenileme tarihinin ——olduğu marka başvurusunu nihai takdir ve karar mahkemenize ait olmak üzere kötüniyetle yaptığına dair bir veri tespit edilemediği, —- markasının ayırt edici olduğu, satılan ürünü tanımlayıcı olduğuna dair dosyaya delil sunulmadığı, ——— — kısaltmasının açık tanımı ———–olduğu görülsede ilk anda göze —— çarptığından tanımlayıcı marka fomnksiyonu olmadığı, zayıf marka olarak nitelendirilebileceği kanaatine varılmıştır. Markanın ülkemizde genelinde bilinir hale gelmiş bir marka olduğu, bu hususun Mahkeme Kararları ve bilirkişi raporları ile tevsik edilmiş olduğu, tescilli tüm emtialar üzerinde kullanım şartını yerine getirdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davacının davasının yasaldayanağının bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşıldığına dair raporunu sunmuşlardır. Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir. İncelenen dosya kapsamı, mevcut deliller, bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; Davanın SMK 26/1-b) maddesi uyarınca markanın yaygın hale gelmesi sebebiyle iptali, SMK’ nın 9 ve 26. Maddeleri uyarınca kullanılmama nedeniyle iptali ve SMK’ nın 9. Maddesi uyarınca davalının tekel oluşturma gayesi ile kötü niyetli hareket ettiği iddiasına dayalı kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük davası olup davacı tarafından iş bu talepleri içerir mahkememizin ——– sayılı dosyası üzerinde davalıya ait çok sayıda marka yönünden dava açtığı, mahkememizce —— bir markanın farklı olması sebebiyle ayrı değerlendirilmesi gerektiği bu nedenle de her bir marka yönünden tefrik kararı verilerek davaların ayrı görüldüğü iş bu huzurdaki davanın davalı adına tescilli——– tarihli bilirkişi raporunda SMK 26/1-b) maddesi uyarınca iptal koşullarının oluşmadığı, davacının markasının —–Sınıflardaki emtialar yönünden kullandığı yönünde görüş bildirilmiş ise de aynı heyetten aldırılan—– tarihli bilirkişi raporlarında davalının kullanma yükümlülüğünü yerine getirmediği, markanın kullanılmama nedeniyle iptal koşullarının oluştuğu şeklinde görüş bildirildiği, daha sonra başka bir heyetten aldırılan —- tarihli bilirkişi raporunda ise iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği fakat bu raporda davaya konu —- numaralı markanın —— tarihinde yenilendiği bu sebeple 5 yıllık sürenin geçmediği ve SMK’ nın 9 ve 26. Maddeleri uyarınca iptal koşullarının oluşmadığı şeklindeki görüşün markanın kullanılmama nedeniyle iptali talebinin yenilenme tarihi itibariyle değil tescil edildiği tarih itibariyle incelenmesi gerektiği, bu yöndeki yanılgılı değerlendirme sebebi ile özellikle bu husus bakımından ayrıca yeterli inceleme yapılmamış olması sebebi ile de değerlendirilmeye alınmadığı, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davalının ilk marka tescilinin—- markası olduğu, davalının ticari unvanın da —–esas unsurundan oluştuğu, davalının özellikle inşaat sektöründe —- Sınıftaki emtialar bakımından bu marka ve unvan ile uzun yıllardır ticari faaliyette bulunduğu ve —- esas unsurlu çok sayıda markanın tescilli sahibi olduğu, davalının —- unsurlu markanın tescilli sahibi olması yine —– unsurlu ticaret unvanının çok uzun yıllardır tescilli sahibi olması ve bu unvan ile özellikle inşaat sektöründe çok çeşitli ödüller aldığı, sektörel bakımdan bilinirliği olduğu, bu nedenle —– esas unsurlu markaları tescil ettirmesinin kötü niyetli olarak değerlendirilemeyeceği zira davalının —– esas unsuru ile seri markalar yaratarak bu sektörde faaliyetine devam ettiği, ilk tescil tarihinin de —- olduğu ve o dönem itibariyle—— ibaresinin bilirkişi raporlarına göre jenerik hale gelmediği, davalının bu markayı tescil ettirip uzun süreli kullanım neticesi nispeten ayırt edici hale getirdiği, bu nedenle tekel oluşturmak gayesiyle kötü niyetli hareket ettiğinden bahsedilemeyeceği, öncelikle SMK’ nın 6/9. Maddesi uyarınca kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük iddiasının ispatlanamadığı anlaşıldığından bu talep yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, SMK’ nın 26/1-b) maddesi uyarınca yapılan değerlendirmede ise —– bütün olarak değerlendirildiğinde, taraflar arasında görülen diğer markalar ile ilgili olarak alınan bilirkişi raporlarında davalının ilk markası olan —- ibaresi yönünden markanın —— ibaresinin lifli beton anlamına gelip teknik bir ifade olduğu, davalının bu ibarenin teknik tanımlayıcı bir ibare haline gelmesine sebebiyet vermediği, davalının —-esas unsurlu çok sayıda markanın tescilli sahibi olduğu, asıl markasının ve ticaret unvanının —- olmasına rağmen —– unsuru yanına farklı terimler kullanmak suretiyle seri marka yaratmak çabasında olduğu, bu sebeple davalının tescil ettirdiği —- unsurunun jenerik hale geldiği kabul edilirse bu halde davalının bütün —- esas unsurlu markalarının jenerik hale geldiği anlamına geleceği, davalının davaya konu —– ibaresinden farklı olarak yazı ve şekil unsuru ile tescil ettirilerek farklılaştırıldığı, markanın içinde yer alan —– ibaresinin inşaat sektöründe teknik bir ifade olduğu anlaşılmış ise de bu ibarenin başından beri var olduğu davalının bu ibareyi başına —- şekil unsuru ile birlikte tescil ettirdiği, bu tescil hali ile markanın jenerik hale geldiğinden bahsedilemeyeceği, —- ibaresinin lifli beton anlamına gelip ——- olduğu, davaya konu markanın ise ——-olarak tescil ettirildiğinden SMK’ nın 26/1-b) maddesi uyarınca da davanın reddi gerektiği, kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından yapılan değerlendirmede ise, kullanılmama nedeniyle iptal davalarında ispat yükü davalıda olup davalının markayı kullandığını ispat etmesi gerekmekte olup markanın SMK’ nın 9. Maddesince “tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından ———ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına 5 yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. ” denilmek suretiyle markanın nasıl kullanıldığının belirtildiği buna göre davalı tarafından sunulan delillerin değerlendirilmesi bakımından aldırılan sonraki ek raporlarda davalının davaya konu markasının tescilli olduğu sınıflar bakımından kullanmadığının tespit edildiği, marka incelendiğinde, markanın —– Sınıfta tescilli olduğu davalının kullanıma ilişkin sunmuş olduğu deliller incelendiğinde öncelikle davalının web siteleri üzerinde yapılan incelemede tanıtım ve kullanımların —ibaresine yönelik olduğu, incelenen ticari defterlerde de —- ibaresinin yer aldığı, incelenen — bakımından davaya konu —-ibaresinin yer almadığı yine bu isimle ile tanıtımı ve satışı yapılmış herhangi bir ürün veya hizmete rastlanmadığı, davalının kullanımlarının —-markası üzerinde yoğunlaştığı, —– ibaresinin inşaat sektörü bakımından tanımlayıcı mahiyette veya zayıf bir ibare olduğu düşünüldüğünde markalar karşılaştırıldığında farklı olduğu bu sebeple davalının —- kullanımlarının davaya konu —– ibareli davaya konu markasına sirayet etmeyeceği bu sebeple ilk heyetçe sunulan ek rapordaki markanın kullanılmadığı yönündeki tespitlere katılınarak—- da sürekli kararlarında belirtildiği üzere markanın tescil edildiği hali ile tescil edildiği sınıflardaki emtia ve hizmetlerde kullanılması gerekmekte olup —- markasının herhangi bir kullanımı tespit edilemediğinden kullanılmama nedeniyle iptal talebi bakımından davanın kabulü ile neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile,
1-Davaya konu ———— markanın kullanılmama nedeniyle tümden iptaline,
2-Diğer talepler yönünden davanın reddine,
3-Alınması gereken 269,85 TL harçtan alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 215,45 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 2.604,50 TL yargılama gideri ve 54,40 TL harç toplamı olan 2.658,90 TL yargılama giderinden davanın ret kabul oranına göre 1.329,45 TL’ nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan toplam 2.313,50 TL yargılama giderinden davanın ret kabul oranına göre 1.156,75 TL ‘ nin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, takdir olunan 25.500,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
8-Kullanılmayan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 23/11/2023