Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/55 E. 2022/74 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/55 Esas
KARAR NO : 2022/74

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/03/2019
KARAR TARİHİ : 07/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin—-nezdinde adına — emtialarda tescilli “—- dahil emtialarda tescilli “— dahil emtia ve hizmetlerde tescilli “—- no ile ——-Sınıfa dahil emtialarda tescilli ——–markaların maliki olduğunu, söz konusu —–ibaresi ve markaların gerçek hak sahibi olduğunu, sözkonusu ibareyi marka olarak — açısından ilk olarak ihdas ve —- ettiğini, Davalı —-olarak tescil ettirildiğini, davalı yanın —” esas unsurlu markaları ile ayırt edilemeyecek kadar aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, benzerliğin tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olduğunu, davalı tarafın sözkonusu ibareyi marka olarak davacının hakkı olduğunu bilerek kötüniyetle tescil ettirmiş olduğunu, bu nedenlerle Davalı —-nezdinde ——- esas unsurlu markaları ile ayırt edilemeyecek kadar aynı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğundan 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 6/1 , 6/3 ve 6/9 maddeleri gereğince hükümsüzlüğüne, ——- terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Müvekkilinin—–dahil bir tüzel kişilik olmakla, özellikle—–markalarının sahibi olduğunu, ———- olduğunu, Davacının iş bu davanın mesnedi de olan markaları aleyhine —– Sayılı dosyaları İle Hükümsüzlük davaları açtığını, bu markaların dava konusu —-,——- tanımlayıcı olduğu dolayısıyla marka olarak tescil edilme kabiliyetinin olmadığı hususu tartışılabilir nitelikte olduğunu, hükümsüzlük davalarının sonuçları, huzurdaki dava için belirleyici olduğundan, dosyaların beklenmesi talep edilmesi gerektiğini, Söz konusu ibarenin tüketiciler nezdinde,—–yönelindiği, ibarenin bir dönem marka ise şayet ( ki hak sahipliğinin davacıda olmadığı rahatlıkla ıspatlanabilir) kullanımlar ve tanıtımlar ile bu vasfını kaybederek artık—–, bir tür ürün adı, vasfı, türü olarak anıldığı tüketiciler, bu ürüne, başkasının markası sanıp aldanarak yönelmemekte, —— elde etmek için yönelmekte olduklarını, ürün için belirleyici olan, üzerinde kullanılan—– olduğunu, —–algılamayacak, ve başka birinin tescili ile karıştırmayacağını, Ayrıca iltibas değerlendirmesi açısından markaların mal listelerinin değerlendirilmesinde, dava konusu markasında hükümsüzlüğü talep edilen mallar —– olup, davacının mesnet tüm markalarında ise — bulunmadığını, Davacının —- dava konusu—- bulunmadığını, —-markasında da —-ilişkin mallar bulunmakta olup dava konusuna ilişkin olmadığını, davacının ——diğer markaları yönünden ise, hükümsüzlük isteminde zaten bulunulmuş olup, yukarıda da belirttiğimiz üzere bu davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekli olduğunu, Dava konusu markada ayırt edici—-ibaresi olduğunu, —- son zamanlarda bilinirliği giderek artan bir —- olarak kullanıldığı ve —— çeşidine —-yaptığı ortalama tüketici nezdinde marka olarak algılanmaktan ziyade ürün adı olarak algılanacağını, ———— bu markayı davacının yaratmadığını, davacının —— olarak ünlenmiş ve artık bu şekilde bir —– türü olarak anılmaya başlamış, ve ürün adı olmuş —— haksız biçimde kendi adına tescil almış ve yine bu tescile dayalı haklarını, ürün vasfını belirtmek için kullanan müvekkil gibi üçüncü kişilere karşı kullanmaya başlamış olduğunu, bu bağlamda davacı taraf ile davalı arasında—– hakkına tecavüzün giderilmesi talepli davanın derdest olduğunu, dosya, davacı aleyhine açılan hükümsüzlük davalarının beklenmesine karar verdiğini,Ayrıca iltibas değerlendirmesi açısından markaların mal listelerinin değerlendirilmesinde, dava konusu markasında hükümsüzlüğü talep edilen mallar —– olup, davacının mesnet tüm markalarında ise ——- bulunmadığını, Davacı tarafın zayıf tescilin sağladığı hukuki korumaya katlanması gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davanın davalının —– hükümsüzlüğü ve terkini olup, taraflar taraf markalarının tescilli oldukları mall ve hizmetleri de dikkate alınarak markaların benzer olup olmadığı, davalını tescilinin kötü niyet kapsamında kalıp kalmadığı,——- markası üzerinde gerçek hak sahipliği davasıdır.
Tarafların ——— celp edilmiştir.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
Mahkememiz dosyasından aldırılan —- bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davacının——————- yer mallarda tescil edilmiş olduğu, Davacının —- ile davalının ——markasının karşılaştırılmasında —– şekil unsurları açısından farkların olduğu, ancak iltibasın Mevcudiyetinin tespitinde markaların yan yana konularak karşılaştırılmasının yapılmaması gerekti —- ibaresinin ön planda olduğu,——–farkların markaları birbirinden uzaklaştırmaya yetmediği, davacı markaları ile davalının markası arasında — olduğu, Davacı markalarının—yer alan emtialarda tescil edilmiş olduğu, davalının hükümsüzlüğü —– için tescil edilmiş olduğunu, sözkonusu malların orta düzeyde —– hitap mallar olduğu, orta düzeyde tüketici kitlesinin bir malı veya hizmeti alırken dikkat düzeyi ve harcadığı zamanı, çabayı düşündüğümüzde, davalının sözkonusu—- yer alan mallarda kullanması halinde , tüketicilerin her iki mal veya hizmetin aynı kökenden geldiğini varsaymalarının yanında, her iki işletmenin farklı olduğunun bilincinde olmaları ancak iki işletmeyi idari/ekonomik açıdan bağlantılı görmeleri ve bu şekilde orta düzeydeki tüketici nezdinde iltibasa neden olabileceği, Davalının davacının markasından haberdar olduğu tarafların aynı sektörde faaliyet gösterdi edilmiş ise de, nihai takdir hakkı Sayın mahkemenize ait olmak üzere, davalının dava konusu marka başvurusunu kötüniyetle yapmadığına dair raporunu sunmuşlardır .
Mahkememiz dosyasından aldırılan— bilirkişi ek raporunda sonuç olarak: Davacının ———–adına——– kullanımına açık bir ibare haline gelerek bir cins adı haline geldiği, söz konusu ibarenin—- “— oluştuğu, —-bakış açısı ile markanın esas unsurunun —- —– farklılığın olduğu, —— ibaresinin ———olduğu kabul edildiğinde,—- ibaresinin markaya ayırt edicilik katmadığı, markanın kullanıldığı ürünü nitelediği, yani “—” ürününü işaret ettiği, bu durumda markanın esas unsurunun —- şekil ibaresi olduğunun kabul edileceği, Davalının sözkonusu markasını —– — algılanabileceği, ancak sözkonusu ürünü üreten firmanın yani malın —– davalı firma yani — olduğunu düşünecekleri, Dolayısıyla sözkonusu markayı taşıyan ürünün hitap ettiği orta düzeyde tüketici kesimi nezdinde iltibas ihtimalinin olmadığı, Buna göre davacı markaları ile davalı markası arasında benzerlik olmadığının tespit edildiği, davalının kullanımlarının SMK 7/5 (b) maddesine göre dürüst kullanım olarak nitelenebileceğine dair raporunu sunmuşlardır.
İncelenen dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları, taraf iddia ve savunmaları, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, Davacı vekili davacının —- esas unsurlu birçok markanın tescilli sahibi olduğunu, davalı adına tescilli, davaya konu —- ibareli markanın SMK’ nun 6/1, 6/3 ve 6/9 maddeleri uyarınca davacıya ait markalara benzemesi, benzerliği ayırt edilemeyecek ölçüde olması davacının—- markasının gerçek hak sahibi olması ve yine davalı tarafından yapılan tescilin davacı markalarından haberdar olmasına rağmen yapılması sebebiyle kötü niyetli olduğunu iddia ederek, hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ettiği, davalı vekilince davacının davaya konu ettiği markalar aleyhine hükümsüzlük davaları açıldığını —– ibaresinin tanımlayıcı mahiyette olduğunu, davaya konu davalı markasının esas unsurunun — olduğunu, davalının kötü niyetli olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce taraflar arasında görülen mahkeme dosyaları celp edilmiş, taraflara ait bildirilen markalar celp edilmiş dosya tüm deliller toplandıktan sonra konusunda uzman bilirkişi heyetine tevdi edilmiş bilirkişi tarafından sunulan 02/08/2021 tarihli kök rapor incelendiğinde, taraf markaları arasında benzerlik olduğu yönünde görüş bildirildiği, 20/12/2021 tarihli ek bilirkişi raporunda — Sınıftaki —– bakımından ayırt edici niteliğe sahip olmadığı, ve markalar arasında iltibas olmadığı yönünde kök rapordan farklı yönde görüş bildirildiğinin görüldüğü, buna göre tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde, davacının—- numaralı — tescilli olduğu, taraf markaları karşılıklı olarak değerlendirildiğinde her iki ——– ibarelerinin birebir aynı olduğu sadece davalının davaya konu markasında—– ibaresinin bulunduğu, içinde sektör bilirkişisinin de bulunduğu bilirkişi heyetince sunulan raporda—– ibaresinin— bakımından tanımlayıcı mahiyette olduğu, bu bakımdan her ne kadar taraf markalarında —- ibaresi ortak olarak mevcut ise de — ibaresinin başlangıç itibariyle bir —— ismi olarak ayırt ediciliğe sahip ise de uzun yıllar sonrası yapılan kullanımlar neticesi — ibaresinin—– bakımından cins isim haline geldiği, bu sebeple —–baresinin davacı dışındaki başka kişilerce kullanılmasının dürüstlük kurallarına aykırı bir kullanım olarak kabul edilemeyeceği kaldı ki davalının davaya konu —-numaralı markasının tek başına —– ibaresinden oluşmayıp — birlikte kullanıldığı, davalı tarafından yapılan bu kullanımların davacıya ait —-ibareli markalara benzerlikten uzaklaştırdığı, —- ibaresinin tanımlayıcı mahiyette olması ya da en azından zayıf marka olması da dikkate alındığında, davalının davaya konu — sayılı markasındaki esas unsurun —olduğu, bu yönüyle markaya ayırt edicilik kattığı, ortalama tüketici nezdinde markanın esas unsurunun— sebebiyle iltibasa yol açmayacağı yine davamıza konu —- numaralı marka tescilinin iptaline ilişkin —-görülen davada davaya konu markanın esas unsurunun —- isim olduğu yönünde hüküm kurulduğu, iş bu davalarda da alınan bilirkişi raporlarında da markalar arasında iltibas olmadığı yönünde görüş bildirilmesi karşısında da davanın SMK nın 6/1 ve 6/3 maddelerine dayanan hükümsüzlük taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş, kötü niyetli tescil bakımından ise — istikrarlı kararlarında da belirtildiği üzere kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekmekte olup davacı tarafından kötü niyet iddiasına ilişkin davalının davacı markalarından haberdar olduğu ve —- ibaresinin gerçek hak sahibinin davacı şirket olduğundan bahisle davaya konu marka tescilinin kötü niyetli olduğunu iddia etmiş ise de davalı marka tescilinin yukarıda belirtildiği üzere esas unsurunun —-emtialarında cinsi isim haline gelmesi ve ayırt ediciliğinin kalmaması karşısında davalının —-ibaresi ile birlikte —- markasını bir bütün halinde tescilinin ticari kurallar içerisinde dürüst bir kullanım olduğu kanaatine varılmış davacı tarafından kötü niyet iddiasına ilişkin başkaca delil de sunulmadığından SMK ‘ nun 6/9 Maddesi uyarınca da davanın reddine karar vermek gerekmiş neticeten hükümsüzlük koşulları oluşmadığından davanın tümden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan —– Ücret Tarifesi uyarınca, Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı