Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/52 E. 2019/23 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/52 Esas
KARAR NO : 2019/23
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 27/02/2019
KARAR TARİHİ: 11/04/2019
Mahkememizden verilen 0———— sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 17/12/2018 tarih ve 2017/1126 Esas 2018/7973 Karar sayılı ilamıyla BOZULMAKLA, dava mahkememizin yukarıdaki esasına kaydı yapılıp incelendi:
İDDİA :Davacı vekili dava dilekçesinde ; davacı şirketin dünyaca tanınan——– markasının sahibi ——- firmasının lisansörü olarak ————– bini aşkın mağazasının olduğunu, davacının——–ibaresine ekli ibarelerden oluşmuş 183 adet tescilli marka sahibi olduğunu, davacıya ait ———“kök ibareli bu markaların seri marka niteliğini taşıdığını, asli unsur —– ibaresi olan ve ————” kelimesine ekli ibarelerden oluşmuş markaların 2000 yılından önce ———– tarafından kullanılmaya başlandığını, başlangıçta ————–“gibi onlarca marka yoğun reklam ve tanıtımlarla kullanılmaya başladığını, satış noktalarında —— ibaresinin korunduğunu, bu tanınmışlık nedeniyle piyasaya çıkan her yeni ürün ve hizmet markalarının da —kök markasına ilave ibare yapılmak suretiyle oluşturulmaya devam edildiğini, etkin reklam ve tanıtımlarla kullanıcılara sunulduğunu, tüm yoğun kullanım ve tanıtım sonucu ———- ibaresini barındıran markaların davacı ..- ile özdeşleştiğini, bu şekilde asli unsur olan ——–ibaresinin muhafaza edilerek 2000 yılından itibaren çeşitli ürün, hizmet ve servis tarifelerini belirtir asli veya tali ek ibareler kullanarak oluşturulduğunu, ————– markalarının 556 sayılı KHK madde 14 kapsamında ciddi bir şekilde kullanılmadığını, davalı şirketin kullanmadığı halde haksız şekilde marka sicilini işgal eden —-ibareli bu markasının üçüncü kişileri de ——kökenli markaları kullanmaya özendirdiğini, bu sebeplerle ——-nezdinde davalı adına kayıtlı———– sicil nolu – markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı şirketin ——de kayıtlı 200′ e yakın davasının bulunduğunu, bunlardan 100’e yakınının —— ibareli olduğunu, davalının dava konusu edilen ———- markalarının —— tanınmış markasına ——— ibaresi eklenmek suretiyle bir konsept olarak düşünüldüğünü, oluşturulan bu markaların ana ve esaslı unsurunun yine ——– ibaresi olduğunu——– ibaresinin tali nitelikte olduğunu,markanın başvuru ve tescilinden başlayarak bu markaların 27.01.2009 tarihine kadar ticaret ve hizmet markası olarak aynen kullanıldığını,27.01.2009 tarihinden itibaren günümüze kadar da asli ve ayırt edici unsuru olan ———-ibaresi korunmak suretiyle kullanıldığını, davacının davayı açmakta hukuki yaranının bulunmadığını, davalının davaya konu edilen markaların esaslı unsuru ———– olduğunu, markalarda yer alan —-ibaresinin tali nitelikte ve tamamlayıcı ibare olduğunu, davacının davalı markası ile alakasının olmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE :Dava, davalı adına tescilli bulunan ——— nolu “———–sicil numaralı ————–” markalarının 5 yıl süre ile kullanmama nedeniyle 556 sayılı KHK ‘nun 14. Maddesine göre açılan iptal ve sicilden terkin davasıdır.
Mahkememizde yapılan yargılama sonucu;————- karar sayılı kararı ile davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı ——– sicil nolu ————–” isimli markaların tescil edildikleri tüm sınıflar yönünden 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi gereğince kullanmama nedeniyle İPTALİNE, —-sicilinden TERKİNİNE karar verilmiş, karar davalı vekilince — tarihli dilekçesi ile temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 20/12/2016 tarih 2015/11566 Esas 2016/9710 karar sayılı ilamı ile “…Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve tanınmışlık hukuki sebebinin 556 sayılı KHK’nın 14. maddesine dayalı kullanmama sebebiyle iptal davasında dikkate alınamayacak olmasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün Onanmasına,” karar verilerek dosya mahkememize iade edilmiş, daha sonra davalı vekili 15/02/2017 tarihli dilekçesi ile karar düzeltme yoluna gitmiş ve dilekçesini mahkememize sunmuş olup, mahkememiz dosyası Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmiş ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/12/2018 tarih 2017/1126 Esas 2018/7973 Karar sayılı ilamı ile “…. Dava, kullanmama sebebiyle marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece verilen davanın kabulü ile dava konusu markaların 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi uyarınca kullanılmama nedeniyle iptaline dair karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce onanmıştır. Ancak, karar tarihinden sonra 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 14.12.2016 gün ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin sözü geçen iptali kararı, kazanılmış hakları etkilememek kaydı ile derdest davalarda da dikkate alınacağından anılan iptal kararı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerektiğinden davalı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin ——- tarihli ————Karar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yukarıda anılan gerekçeyle mahkeme kararının davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir. …”karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, mahkememizce bozmaya uyularak yargılamaya devam edilmiştir.
Dava açıldığı tarihte yürürlükte olan 556 sayılı KHK’nın 14. maddesi ile, markanın kullanılması zorunluluğu getirilmiştir. KHK’da öngörülen 5 yıllık kesintisiz kullanmama hali söz konusu olduğunda, markanın iptaline mahkeme tarafından karar verilebileceği ve marka korumasının sona ereceği düzenlenmiştir. Ancak bu hüküm Anayasa Mahkemesi’nin 14/12/2016 tarihli ve 2016/148 Esas ve 2016/189 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiştir. İptal gerekçesinde; tescilden önce kullanımla yahut kullanım olmaksızın tescille kazanılan marka hakkının mülkiyet hakkı kapsamında olduğu, bu sebeple marka üzerindeki hakkın temel haklardan olduğu, sadece kanunla sınırlandırılabileceği, 556 sayılı KHK’nin 14. maddesiyle getirilen kullanma külfetinin mülkiyet hakkı kapsamında bulunan bir sınırlandırma olduğu, mülkiyet hakkına ancak kanunla sınırlandırma getirilebileceği, Kanun Hükmünde Kararname ile sınırlandırma getirilemeyeceği, bu durumun Anayasanın 91. maddesinin 1. fıkrasına aykırı olduğu belirtilmiştir.
Her ne kadar ——— taraf olduğu TRIPs’nin 19. maddesinde de benzer bir hüküm mevcutsa da, bu hükmün markanın kullanma zorunluluğunun mevcut olması halinde uygulanabileceği, davaya dayanak yapılan 556 sayılı KHK nın 14.maddesi Anayasa Mahkemesinin——— Esas,-Karar sayılı hükmü ile ———– tarihinde yayınlanan Resmi Gazetedeki hükmüyle iptal edilmiş olup, 556 sayılı KHK’nin 14.maddesinin iptali ile iç hukukumuzda markanın kullanılması zorunluluğunun kalmadığı, bu nedenle ——– hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı, iptal kararından sonra 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun 9. maddesinde de benzer bir hüküm yer almaktaysa da, ancak Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için uygulanabileceğinden dava konusuna uygulanma imkanı olmadığından ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle davalının markasını kullanmaması nedeniyle markanın iptaline karar verilemeyeceği, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve benzer olayda Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/631 E. 2017/696 K. Sayılı kararına istinaden verilen Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2017/4701 E. 2019/2018 K. 11.03.2019 tarihli kararı da esas alınarak, dava tarihi itibariyle dosya kapsamındaki mevcut delil durumu dikkate alındığında hükümsüzlük koşullarının oluştuğu ve kararın yargıtay denetiminden geçtiği, ilk derece mahkemesince verilen karardan sonra davanın dayanağını oluşturan hükmün Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiş olması nedeni ile davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmeyerek aşağıdaki gibi karar verilmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 20,10 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-Davalı lehine vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Tarafların arta kalan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
Dair; davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 15 günlük süre içinde Yargıtay yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı 11/04/2019