Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/408 E. 2022/42 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/408 Esas
KARAR NO : 2022/42

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizin —- Esas sayılı dosyasında, davacı tarafından açılan hükümsüzlük ve kullanmama nedeni ile iptal davasına konu markaların her birinin bağımsızlığını koruması ve her marka yönünden iddia ve ispatların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ayrı ayrı dava konusu olması nedeni ile tefrik edilmiş, tefrik edilen mahkememiz— Esas dosyasında — numaralı marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … adına—- ibareli olan markaları uzun yıllardır kullanılarak ayırt edicilik kazandırdığını, markalarının aynısı ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzeri olduğundan 6769 sayılı SMK’nın 5/İç – 6/1 6/4 7 25 26 maddeleri açısından değerlendirmesi bakımından öncelik ve üstün hak sahibi olduğunu bu sebeple — nezdinde — no ile usul-yasaya aykırı ve kötüniyetli surette tescilli —yasaya aykırı ve kötüniyetli surette tescilli — — no ile usul -yasaya aykırı ve kötüniyetli surette tescilli —- usul -yasaya aykırı ve kötüniyetli surette tescilli —- markaların 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunun “maddeleri doğrultusunda hükümsüzlüğüne sicilden terkinine, Davalı yan adına —-ibareli markanın 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesine göre—- hizmetlerinde kullanılmaması nedeniyle iptaline markalar —– terkinine, Davalı yan adına —-ibareli markanın 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesine göre —- yer alan —– kullanılmaması nedeniyle iptaline —- sicilinden terkinine, Davalı yan adına —- ibareli markanın 6769 sayılı SMK’nın 9. Maddesine göre; ——— kullanılan ——- kullanılan ————.. Tıibbi—– ve adef günlerinde kullanılanlar da dahil olmak —— akıntılarına karşı kullanılan —————– tutamayanlar için ———- malzemeler…” ve ——- kullanılmaması nedeniyle iptaline, markalar sicilinden terkinine Yargılama giderleri ve Ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine, karar verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hükümsüzlüğüne karar verilmesi— müvekkili şirket tarafından halen dahi kullanılmakta olup, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarla açtığı iş bu marka hükümsüzlüğü davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, Davalı adına tescilli — ve iptali olup taraflar markaların tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları da değerlendirilerek benzer olup olmadıkları, davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olup olmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyet kapsamında kalıp kalmadığı, davalının dava konusu markayı kullanıp kullanmadığı davasıdır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan —- bilirkişi raporunda; Davalının — başvuru nolu markası ile davacının önceki tarihli markalarının “— bakımından aynı olduğu, — Sınıftaki tıbbi hizmetlere yönelik davacının tescili bulunduğu — cihazlar karşılaştırıldığında —– —geneline hitap ederken,— davanın tarafları gibi sektör konusunda bilgi sahibi kimseler olacağı bu nedenle karıştırılma ihtimali olmadığı,—-bakımından ise, davacının önceki tarihli markaları ile davalının hükümsüzlüğü talep edilen markaları arasında iltibas ihtimali hitap edilen ortalama tüketicinin aynı olması nedeniyle söz konusu olduğu Aynı sektörde faaliyette bulunan firmaların birbirinden haberdar olmaları beklendiği, kötüniyet göz önüne alınırken TTK nın 18/3 hükmü anlamında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü —- neticesinde davacı tarafından —- kullanımı, yapmış olduğu yatırımlar ile sağlanan ayırt edicilikten davalının haberdar olmaması mümkün olmaması nedeniyle SMK mad.6/9 bağlamında kötüniyetten söz edilebileceği, Davacının “—- itibaren —- alanında başladığı —- başvuru —- tescilli markasının başvuru tarihi olan—- başlamış ve ayırt edicilik kazandırmış olmakla davacının SMK’nın 6/3. maddesi uyarınca öncelikli kullanım ve başvuruyu engelleme hakkına sahip bulunduğu, SMK mad.9 bağlamında kullanım lisans alan tarafından da gerçekleştirilebileceği, mali yönden yapılan incelemede görüldüğü üzere davalı “—– hizmetler alanında kullandığı, hükümsüzlüğe ilişkin yapılan değerlendirmede davalının iptali istenen tescilli markası olan —” şekil ibaresi ile benzerliği açısından mad— markanın ayırt edici — unsurlarla kullanılması olduğu, —- bakımından ise kullanıma yönelik bir delile rastlanmadığı görüş ve kanaatlerine varılmıştır.— yaptırılan aramada— ulaşıldığı, ulaşılan sonuçlarda —ibaresinin davacı tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir. Mali bilirkişi olarak yapmış olduğum inceleme neticesinde SMK’nın “Markanın Kullanılması” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrası şu şekildedir; “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi —- kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.Davalı— “— markasını kullandığına dair —üzerinde herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Davalı vekili ile yapılan görüşmede —- için tescil edilmiş———-herhangi bir —- evrakata kulanılmamaktadır,şeklinde açıklamada bulunmuştur. “—— Dava dışı —yukarıda liste halinde verilen faturaların üzerinde kullanıldığı tespit edilmiştir.
Mahkememiz dosyasından aldırılan — raporunda özetle; Tarafların beyan ve itirazlarının dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu kök rapordaki kanaati değiştiren bir husus olmadığına dair ek raporunu sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
Dosya içerisine alınan bilirkişi raporları, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davacı şirketin —– ile hizmet vermeye başladığını, davacının— ibareli çok sayıda tescilli marka sahibi olduğunu, markaya uzun süredir harcadığı sermaye ve emek ile ayırt edicilik kazandırdığını,— markası üzerinde öncelik hakkına sahip olduğunu, davalı şirket tarafından davacının — ibaresini tescil ettirmemesinden faydalanarak, hukuka aykırı bir şekilde kendi adına tescil ettirdiğini, davaya konu davalı adına—davacıya ait — markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağının, davalı marka tescilinin kötü niyetli olarak tescil edildiğini, bu sebeplerle öncelikle markanın hükümsüzlüğüne ayrıca markanın — yer alan “—- biçimde kullanılmadığı bu sebeple iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce taraflar adına tescilli markalar,— arasında daha önce görülmüş mahkeme dosyaları celp edilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi raporunca sunulan– kök raporda davalının davaya konu —markasını— kullandığı yönünde görüş bildirildiği. itiraz üzerine aldırılan— tarihli ek raporda kök raporun tekrar edildiği, buna göre öncelikle hükümsüzlük talebi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı şirket tarafından davaya konu — markanın SMK’. nun 6/1 ve 3. Maddeleri uyarınca gerçek hak sahipliği ve markalar arasındaki benzerlik sebebiyle hükümsüzlük talepleri yönünden davaya konu —- tarihinde— tescil edildiği, SMK’ nun 25/6. Maddesi uyarınca “marka sahibi sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen 5 yıl boyunca sessiz kalmış ise sonraki marka tescili kötü niyetli olmadıkça markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” denilmekle tarafların ortak olarak—- birbirlerinin markalarından ve kullanımlarından haberdar olduğu markanın tescil tarihi ile dava tarihi arasında yaklaşık 13 yıllık bir süre olduğu, bu sebeple gerçek hak sahipliği ve benzerlik sebebiyle markaların hükümsüzlüğü talebinin 5 yıllık yasal süre aşıldığından ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından bu yöndeki taleplerinin reddine, kötü niyetli tescil talebi bakımından ise kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük taleplerine sessiz kalma savunması ileri sürülemeyeceğinden mahkememizce kötü niyetli tescil iddiası nedeniyle yapılan değerlendirmede, Yargıtayın sürekli ve istikrarlı kararlarında belirttiği üzere kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekir çünkü—- niyettir, davacı şirketçe kötü niyete gerekçe olarak tarafların uzun yıllara dayalı olarak aynı sektörde faaliyet göstermeleri, davalının bunu bilmesine rağmen markayı kendi adına birebir aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil ettirmesinin kötü niyeti olduğunu iddia etmiş, mahkememizce markalar karşılaştırıldığında, davacı şirketin — çok sayıda tescilli markasının olduğu, davaya konu— markası ile davacı adına tescilli — karşılaştırıldığında, Markaların neredeyse birebir aynı olduğu, tarafların aynı sektörde,— alanlarında faaliyet göstermeleri sebebiyle, bu benzerliğin ortalama tüketici nezdinde karışıklığa da sebebiyet verebileceği,bu sebeple davalının kötü niyetli marka tescilinde bulunup bulunmadığı yönünden yapılan incelemede, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde — markasının — davalı adına tescilli bulunan ve fiilen kullanılan —- markası ile benzer olduğunu — üzerinde gerçek hak sahibinin davalı şirket olduğunu, buna ilişkin marka kayıtları da incelendiğinde, davalı şirket adına kayıtlı bulunan — numaralı —– türetilerek davalı şirket tarafından çeşitli marka tescillerine konu edildiği, buna göre davacı şirketçe — ibaresinin ilk olarak — yılında kullanıldığı belirtilmişken davalı şirketçe — ibaresine çok benzer şekilde— tescil edildiği, davalı tarafından daha sonra kullanılan ve tescile konu edilen —- ibaresinden — olduğu buna göre davalının — benzer bir şekilde kullanmış olduğu —markasının davacının ilk kullanımda bulunduğunu belirttiği tarih olan— yılından önce olması sebebiyle marka üzerinde gerçek hak sahipliği bakımından davacı iddialarının kanıtlanamadığı, davalı şirketin — ibaresinden —- kullandığı — ibaresi ve bu şekilde yaptırılan tesciller bakımından kötü niyetli hareket ettiğinin düşünülemeyeceği, bu sebeple kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük iddiası bakımından da,kötüniyet iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerektiği, kullanılmama sebebiyle iptal talebi bakımından ise, SMK ‘ nun 26. Maddesinde hangi hallerde markanın iptaline karar verileceği belirtilmiş olup, yine SMK nun 9-1 Maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından — kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Yine 9/2.a) maddesi uyarınca markanın ayırt edici —-farklı unsurlarla kullanılması kullanma kabul edilir, buna göre; davalı şirketçe davaya konu edilen — kullanılmadığı yönünden yaptırılan — inceleme neticesi aldırılan bilirkişi kök raporunda markanın davalının — olan dava dışı — tarihli — esas unsurlu markaların kullanıldığı, bu sebeple iptal koşullarının oluşmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre; davalıya— inceleme ve davalı tarafından sunulan —— incelemede dava dışı —- adı altında faaliyette bulunduğunun anlaşıldığı. Markanın kullanılması bakımından markanın tescilli sahibinin markayı bizzat kullanmasının aranmadığı, markayı lisans sözleşmesi ile de kullandırması halinde bunun kullanma sayılacağının SMK. Nın 9/3. Maddesi uyarınca hüküm altına alındığı. Dosya içerisindeki fatura ve belgeler incelendiğinde; — kadar marka kullanım bedeli faturaları—- dava dışı — kesilen marka kullanımından kaynaklanan faturaların mevcut olduğu. Yine — yaptırılan bilirkişi incelemesinde, davalı tarafından—kullanıldığının belirtildiği. Davalı tarafından — ibaresinin —içerisinde son 5 yıl içerisinde kullanıldığı, her ne kadar davalı tarafından kullanılan —– ibaresi arasında —– yönünden farklılık var ise de; — ibaresinin — okunuşu şeklinde olduğundan bu kullanımın markanın ayırt edici —değiştirmediği bu sebeple kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından, kullanmama nedeni ile iptal davasının reddine karar vermek gerektiği bu şekilde davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Hükümsüzlük davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte— uyarınca, Davalı vekiline— gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
4-İptal davası yönünden, karar tarihinde yürürlükte bulunan — Davalı vekiline — takdir olunan — davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.