Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/404 E. 2022/41 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/404 Esas
KARAR NO : 2022/41

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/11/2019
KARAR TARİHİ : 17/03/2022

Mahkememizin —— dosyasında, Davacı tarafından açılan hükümsüzlük ve kullanmama nedeni ile iptal davasına konu markaların her birinin bağımsızlığını koruması ve her marka yönünden iddia ve ispatların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ayrı ayrı dava konusu olması nedeni ile tefrik edilmiş, tefrik edilen mahkememiz — Esas dosyasında davacı tarafın — numaralı marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde—- belirleme yolunda ilerlediğini,—- müvekkil —gösteren bir çok firmadan— tarihli—- — tarihli —– değiştiğini, bunun üzerine söz konusu değişikliğin —tescil edildiğini—-kesintisiz ve aralıksız— — olarak yazıldığını, bugün iş süreçlerine etkin bir şekilde sürdürebilmesi için müvekkil — yılından— bulunduğunu, — unsuru markaların—yaptığı yatırım harcadığı sermaye ve emek ile kazandığını— ibareli markalar yönünden tescil ve koruma bakımından öncelik hakkına sahip olduğunu ancak davalı yan müvekkilin marka olarak — ibaresini adına tescil ettirmemesinden yararlanarak söz konusu markayı haksız ve hukuka aykırı surette adını tescil ettirerek söz konusu markayı müvekkilin kendi adına tescil ettirmesini önüne geçmeye çalıştığını, müvekkil şirket iş bu markanın—tescilsiz bir şekilde kullandığını, —–nezdinde tescil ettirmek için müracaat ettiğinde söz konusu markanın davalı yan adına tescil edildiğini öğrendiğini,— sadece müvekkil —- çıktığını, bilindiği üzere marka sicile kayıt edilmesi ile birlikte kullanmaya başlamışsa bu halde tescilinin kurucu etkisinden bahsedildiğini, bunun istisnasının 6. madde ile getirildiğini buna göre markanın eskiye dayalı öncelikle kullanıcısı o markanın gerçek hak sahibi olduğunu, bir markayı ihdas ve istimal eden kimse o markanın gerçek hak sahibi olduğunu ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikle hak sağladığını marka tescilden önce kullanılması halinde—kaydedilmesi açıklayıcı nitelikte olduğunu buna karşılık eskiye dayalı hak sahibinin olabilmesi için bu kullanımın— olmadığını, davacı adına tescilli şekil markaları ile davalıya ait markanın SMK mad.5/1-c ve 6/1 açısından karıştırılma ihtimali olduğu, davaya konu dava tescilli markaların tescilli olduğu emtialarda —- kullanım olarak kabul edilen şekilde kullanılmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini, davalı yan tamamen kötü niyetli bir şekilde müvekkil şirket tarafından uzun yıllardan beri tescilli tescilsiz bir şekilde kullanılarak ayırt edicilik kazandırılan markalarının aynısını ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini müvekkil tarafından kullanılan—— emtialarda kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkil markasının —– ortak ibarelerin güçlü bir ayırt edici niteliğe sahip olması da davaya konu markaları müvekkil markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer kıldığını müvekkil şirket markaları ile davalı yan markalarının tescilli olduğu, emtiaların aynı veya—– tüketicilerin markaların farklı firmalara ait olduğunu anlayabilmeleri mümkün olmadığını kaldı ki müvekkil şirket markasının toplumda — sektörde faaliyet göstermesi ve aralarında bir dönem ticari ilişkinin olduğu hususu dikkate alındığında müvekkilin markaların aynısını davalı arasında kötü niyetli bir şekilde tescil edilmesi nedeniyle tüketicinin her iki markasını ticari ve fiili bağlantı kurabileceğini açık olduğunu, davalının sayısız marka oluşturabilme imkanı varken müvekkile ait markalarını kullanarak iş bu markanın—- bağlantı kurulmasını sağlayarak haksız yararlanmaya ve haksız kazanç temin niyetin açık göstergesi olduğunu belirterek;—— markaların — alanında kullanmama nedeniyle iptalini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın —— sınıfında kullanımı ile ilgili haklarının çok uzun yıllardan beri müvekkili şirketine ait olduğunu, bu bağlamda dava —- koruma ve kötü amaçlı tescil başvurularını önleme amaçlı olarak tescil edilen bir marka olduğunu, — tarihinden beri,—– markası uzun — ile faaliyet gösteren — kullanıldığını, ayrıca müvekkilinin — — nolu olduğunu, markanın sahibi Müvekkil — yer alan —imzalanan inhisari olmayan lisans sözleşmesi kapsamında olup, adı geçen şirketin bu yöndeki —- sayılı Yönetim Kurulu kararı,—- sayfasında da tescil ve ilan edildiğini, bu kullanımın; — — almaktadır. Ayrıca kullanıma ilişkin bilgileri ve belgeler —— dönemde, daha önce adı—– tarafından devralınmış ve bu hastanenin —— bağlandığını, marka sahibinin izni ile kullanılması da açıkça ciddi kullanım olarak kabul edildiğini, müvekkilimizin, Davacının geliştirdiğini ve bilinir hale getirdiğini iddia ettiği ——— markasını kötü niyetli olarak tescil ettirerek menfaat temin etmeye ihtiyacı olmadığını, Müvekkili ——- markası ile ilgili ilk tescil başvurusunu — senesinde yaptığını, daha sonrasında da kendi adına tescil ettirmiş olduğu bu markayı fiilen kullandığını, davacının önceye dayalı bir kullanım hakkının bulunmadığı, —– markasının müvekkili tarafından fiilen kullanıldığı ve SMK md. 9 da öngörülen beş yıllık süre boyunca kullanmama şeklinde bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını belirterek; Hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep — koruyucu marka olduğu dikkate alınarak, asıl —- kullanılmakta olma nedeniyle, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarla açtığı iş bu marka hükümsüzlüğü davasının reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına ——– olup taraflar markaların tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları da değerlendirilerek benzer olup olmadıkları, davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olup olmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyet kapsamında kalıp kalmadığı, davasıdır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan—- bilirkişi raporunda; Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu;— benzerlerinin tescil edilerek asıl markanın koruma alanının artırılmasını amaçlamakla birlikte bu koruyucu nitelikteki tesciller açısından açılan hükümsüzlük veya iptal davaları noktasında bağımsız bir tescil olarak kanunda sayılan şartları yerine getirmek durumunda olup, asıl markadan bağımsız olarak her bir husus açısından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden; Davacı tarafından hükümsüzlüğü ve iptali istenen —– anlam ve ibare olarak davacının önceki tarihli markalarından farklı olduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığı, Davalının “—davacının tescilli “—- ibaresinden farklılaşmış olmasıyla kötü niyetten bahsedilemeyeceği, 9. Maddedeki sayılan kullanım olarak kabul edilen “markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması”—— ibaresi ile karşılaştırıldığında bütünü itibariyle biçim ve anlam açısından farklılaştığından ve mali —- dosyada görüldüğü üzere davalı tarafından “— bulunmadığından iptalinin mümkün olduğuna yönelik görüş ve kanaatlere varıldığı—— yaptırılan aramada— — ibaresini davacı ve davalının kullanımına yönelik herhangi bir sonuca ulaşılamadığı tespit edildiği. Mali bilirkişi olarak yapılan inceleme neticesinde SMK’nın “Markanın Kullanılması”— şekildedir; “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından —ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir.Davalı— “— markasını kullandığına dair resmi evrakları üzerinde herhangi bir veriye rastlanmadığı. Davalı vekili ile yapılan görüşmede “—- korumak için tescil edilmiş bir alt markasıdır. —— — kulanılmamaktadır, şeklinde açıklamada bulunduğu. “—- adlı markanın— alan dava dışı — yukarıda liste halinde verilen faturaların üzerinde kullanıldığına dair raporunu sunmuşlardır.
— tarihli ek raporda sonuç olarak: Dosya davalıya ait — başvuru nolu markaya ilişkindir;Tarafların beyan ve itirazlarının dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu kök rapordaki kanaati değiştiren bir husus olmadığı yönünde ek raporu mahkememize sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
Dosya içerisine alınan bilirkişi raporları, kayıt ve belgeler,—savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davacı şirketin —- yılından beri kesintisiz olarak — başladığını, davacının — ibareli çok sayıda tescilli marka sahibi olduğunu, markaya uzun süredir harcadığı sermaye ve emek ile ayırt edicilik kazandırdığını,— markası üzerinde öncelik hakkına sahip olduğunu, davalı şirket tarafından davacının ——tescil ettirmemesinden faydalanarak, hukuka aykırı bir şekilde kendi adına tescil ettirdiğini, davaya konu davalı — markanın davacıya ait —- markalarının ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağının, davalı marka tescilinin kötü niyetli olarak tescil edildiğini, bu sebeplerle öncelikle markanın hükümsüzlüğüne ayrıca markanın ——– biçimde kullanılmadığı bu sebeple iptaline karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce taraflar adına tescilli markalar,— kayıtları, taraflar arasında daha önce görülmüş mahkeme dosyaları celp edilmiş, dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi raporunca sunulan 05/04/2021 tarihli kök raporda davacının — bakımından öncelikli ve üstün hak sahibi olduğu, davalının tescillerinin kötü niyetli olduğunun ayrıca davaya konu — hizmetlerde kullanılmadığı yönünde görüş bildirildiği, itiraz üzerine aldırılan — raporun tekrar edildiği, buna göre öncelikle hükümsüzlük talebi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı şirket tarafından davaya konu —- ibareli markanın SMK’. nun 6/1 ve 3. Maddeleri uyarınca gerçek —- benzerlik sebebiyle hükümsüzlük talepleri yönünden davaya konu — markanın —-bakımından tescil edildiği, SMK’ nun 25/6. Maddesi uyarınca “marka sahibi sonraki tarihli bir markanın kullanıldığını bildiği veya bilmesi gerektiği halde bu duruma birbirini izleyen—-ise sonraki marka tescili kötü niyetli olmadıkça markasını hükümsüzlük gerekçesi olarak ileri süremez” denilmekle tarafların ortak— hizmet verdiği ve birbirlerinin markalarından ve kullanımlarından haberdar olduğu markanın tescil tarihi ile dava tarihi arasında yaklaşık 14 yıllık bir süre olduğu, bu sebeple gerçek hak sahipliği ve benzerlik sebebiyle markaların hükümsüzlüğü talebinin ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından bu yöndeki taleplerinin reddine, kötü niyetli tescil talebi bakımından ise kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük taleplerine sessiz kalma savunması ileri sürülemeyeceğinden mahkememizce kötü niyetli tescil iddiası nedeniyle yapılan değerlendirmede, Yargıtayın sürekli ve istikrarlı kararlarında belirttiği üzere kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekir çünkü— niyettir, davacı şirketçe kötü niyete gerekçe olarak tarafların uzun yıllara dayalı olarak aynı sektörde faaliyet göstermeleri, davalının bunu bilmesine rağmen markayı kendi adına birebir aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil ettirmesinin kötü niyeti olduğunu iddia etmiş, mahkememizce markalar karşılaştırıldığında, davacı şirketin —- markasının olduğu, davaya konu — markası ile davacı adına tescilli —- karşılaştırıldığında, davaya konu markanın başına —– ibaresi eklenmiş taraflara ait markalar arasında kısmi benzerlik olduğu ve tarafların aynı sektörde, sağlık alanlarında faaliyet göstermeleri sebebiyle, bu benzerliğin ortalama tüketici nezdinde karışıklığa da sebebiyet vereceği bu sebeple davalının kötü niyetli marka tescilinde bulunup bulunmadığı yönünden yapılan incelemede, davalı vekilince sunulan —— beri davalı adına tescilli bulunan ve fiilen kullanılan — markası ile benzer — üzerinde gerçek hak sahibinin davalı şirket olduğunu, buna ilişkin marka kayıtları da incelendiğinde, davalı şirket adına —ibaresi — —- çeşitli marka tescillerine konu edildiği, buna göre davacı şirketçe— ibaresinin ilk olarak —belirtilmişken davalı şirketçe— benzer şekilde — tescil edildiği, davalı tarafından daha sonra kullanılan ve tescile konu edilen —–ibaresinden türetilmiş olduğu buna göre davalının —kısmen benzer bir şekilde kullanmış olduğu — markasının davalı şirketin — ibaresinden —- ibaresi ve bu şekilde yaptırılan tesciller bakımından kötü niyetli hareket ettiğinin düşünülemeyeceği, bu sebeple kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük iddiası bakımından da,kötüniyet iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerektiği, kullanılmama sebebiyle iptal talebi bakımından ise, SMK ‘ nun 26. Maddesinde hangi hallerde markanın iptaline karar verileceği belirtilmiş olup, yine SMK nun 9-1 Maddesi uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından — kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Yine 9/2.a) maddesi uyarınca markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması kullanma kabul edilir, buna göre; davalı şirketçe davaya konu edilen—- markasının kullanılıp kullanılmadığı yönünden yaptırılan— inceleme neticesi aldırılan bilirkişi kök raporunda markanın beş yıl içinde ciddi bir biçimde kullanılmadığı yönünde görüş bildirildiği, davalı şirketçe—incelemede sadece— kullanıldığı sonuçlarına — kullanıldığına dair herhangi bir sonuca ulaşılamadığı, yine— — ibaresinin kullanılmadığı, davalı şirketçe —- kullanıldığını bu sebeple —– kullanım sayılacağı yönünden de beyan ve itirazda bulunulmuş — suretiyle markanın kısmen farklılaştırıldığı, bu farklı kullanımının SMK’ nun 9/2-a) uyarınca usul ve yasaya uygun olarak bir kullanım kabul edilemeyeceği zira — geldiği, —- markasının da esas itibariyle — markanın başına getirilen —- sona eklenen —- markasının farklılaştırıldığı, bu bakımdan — kullanılmasının— markası yönünden kullanım kabul edilemeyeceği yine gerek yasa koyucu—uygulamalarda iptal talepleri bakımından kullanılmayan — gereksiz yere yer tutan markaların iptal edilmesinin gerektirdiği, ayrıca marka kullanımının SMK’ nun 9/1. Maddesi uyarınca—– biçimde ara verilmeksizin beş yıl kesintisiz olarak kullanılması gerektiği belirtilmiş olmakla, davalı şirketçe SMK’.nun 9.1.maddesi — kullandığnı ispat edemediği, — kullanılmasının davaya konu —- bakımından kullanma sayılamayacağı anlaşılmakla, kullanılmama talebi yönünden davanın kabulüne karar verilerek, neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
2-Hükümsüzlük talebi yönünden davanın REDDİNE,
3-Kullanılmama nedeniyle iptal yönünden davanın KABULÜ ile, davalı adına tescill— numaralı — markanın tescilli—- kullanılmama nedeniyle iptaline,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına,
5-Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden—— ücretinin davalıdan tahsiline davacıya ödenmesine,
6-Davalı vekiline davanın red edilen— ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL harç, 273,05 TL tebligat ve müzekkere, 1.500,00 TL bilirkişi masrafları olmak üzere toplam 1.827,45 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1/2 ‘si olan 913,725 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.