Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/402 E. 2022/40 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/402 Esas
KARAR NO: 2022/40
DAVA: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 29/11/2019
KARAR TARİHİ: 17/03/2022
Mahkememizin —- sayılı dosyasında, Davacı tarafından açılan hükümsüzlük ve kullanmama nedeni ile iptal davasına konu markaların her birinin bağımsızlığını koruması ve her marka yönünden iddia ve ispatların ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiği ayrı ayrı dava konusu olması nedeni ile tefrik edilmiş, tefrik edilen mahkememiz — dosyasında davacı tarafın ——- marka yönünden eldeki bu davanın görülmesine bu dosya üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —- belirleme yolunda ilerlediğini, —- hizmet vermeye başladıklarını, müvekkil — halinde faaliyet gösteren bir çok firmadan oluştuğunu,—–başladığını —-değiştiğini, bunun üzerine söz konusu değişikliğin işletme adı olarak tescil edildiğini,—- ibaresinin hizmet verdiğini, yine—- izni belgesinde diyaliz —- yazıldığını, bugün iş süreçlerine etkin bir şekilde sürdürebilmesi için müvekkil şirket ünvanı —— yılından bu yana —- —- alanında ve bir çok ilde bulunduğunu, —- markaların ——- olduğunu, yaptığı yatırım harcadığı sermaye ve emek ile kazandığını —- ibareli markalar yönünden tescil ve koruma bakımından öncelik hakkına sahip olduğunu ancak davalı yan müvekkilin marka olarak ——– ibaresini adına tescil ettirmemesinden yararlanarak söz konusu markayı haksız ve hukuka aykırı surette adını tescil ettirerek söz konusu markayı müvekkilin kendi adına tescil ettirmesini önüne geçmeye çalıştığını, müvekkil şirket iş bu markanın tescilinden —-şekilde kullandığını, —– tescil ettirmek için müracaat ettiğinde söz konusu markanın davalı yan adına tescil edildiğini öğrendiğini,———- yazıldığında sadece müvekkil şirket haberleri çıktığını, bilindiği üzere marka sicile kayıt edilmesi ile birlikte kullanmaya başlamışsa bu halde tescilinin kurucu etkisinden bahsedildiğini, bunun istisnasının —–getirildiğini buna göre markanın eskiye dayalı öncelikle kullanıcısı o markanın gerçek hak sahibi olduğunu, bir markayı ihdas ve istimal eden kimse o markanın gerçek hak sahibi olduğunu ve açıklayıcı etkiye sahip tescile karşı üstün ve öncelikle hak sağladığını marka tescilden önce kullanılması halinde sicile kaydedilmesi açıklayıcı nitelikte olduğunu buna karşılık eskiye dayalı hak sahibinin olabilmesi için bu kullanımın markasal nitelikli olması gerekli olmadığını, davacı adına tescilli şekil markaları ile davalıya ait markanın —- açısından karıştırılma ihtimali olduğu, davaya konu dava tescilli markaların tescilli olduğu emtialarda —– ciddi kullanım olarak kabul edilen şekilde kullanılmaması nedeniyle iptaline karar verilmesini, davalı yan tamamen kötü niyetli bir şekilde müvekkil şirket tarafından uzun yıllardan beri tescilli tescilsiz bir şekilde kullanılarak ayırt edicilik kazandırılan markalarının aynısını ve/veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini müvekkil tarafından kullanılan —— türdeş emtialarda kendi adına tescil ettirdiğini, müvekkil markasının sektörün yaygın bilinirliği ortak ibarelerin güçlü bir ayırt edici niteliğe sahip olması da davaya konu markaları müvekkil markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer kıldığını müvekkil şirket markaları ile davalı yan markalarının tescilli olduğu, emtiaların aynı veya —— olduğunu tüketicilerin markaların farklı firmalara ait olduğunu anlayabilmeleri mümkün olmadığını kaldı ki müvekkil şirket markasının toplumda ulaştığı bilinirlik her iki firmanın aynı sektörde faaliyet göstermesi ve aralarında bir dönem ticari ilişkinin olduğu hususu dikkate alındığında müvekkilin markaların aynısını davalı arasında kötü niyetli bir şekilde tescil edilmesi nedeniyle tüketicinin her iki markasını ticari ve fiili bağlantı kurabileceğini açık olduğunu, davalının sayısız marka oluşturabilme imkanı varken müvekkile ait markalarını kullanarak iş bu markanın gerçek hak sahibiymişçesine tüketiciler nezdinde Markalar arası bağlantı kurulmasını sağlayarak haksız yararlanmaya ve haksız kazanç temin niyetin açık göstergesi olduğunu belirterek;——- markaların tıbbi hizmetler alanında kullanmama nedeniyle iptalini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılara yükletilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markanın —- sınıfında kullanımı ile ilgili haklarının çok uzun yıllardan beri müvekkili şirketine ait olduğunu, bu bağlamda dava konusu — ibaresinin—-başvurularını önleme amaçlı olarak tescil edilen bir marka olduğunu,—- tarihinden beri,—-müvekkili şirket adına kayıtlıdır ve—–faaliyet gösteren —- fiilen kullanıldığını, ayrıca müvekkilinin —- arasında imzalanan —- olup, adı geçen şirketin bu yöndeki —- ilan edildiğini, bu kullanımı;—– tarafından —- dönemde, daha önce adı —–bağlandığını, marka sahibinin izni ile kullanılması da açıkça ciddi kullanım olarak kabul edildiğini, müvekkilinin, davacının geliştirdiğini ve bilinir hale getirdiğini iddia ettiği —– kötü niyetli olarak tescil ettirerek menfaat temin etmeye ihtiyacı olmadığını, Müvekkili ——- markası ile ilgili ilk tescil başvurusunu —– yaptığını, daha sonrasında da kendi adına tescil ettirmiş olduğu bu markayı fiilen kullandığını, davacının önceye dayalı bir kullanım hakkının bulunmadığını, —- markasının müvekkili tarafından fiilen kullanıldığı —– kullanmama şeklinde bir durumun kesinlikle söz konusu olmadığını belirterek; Hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep edilen— markasının koruyucu marka olduğu dikkate alınarak, asıl marka —— olması nedeniyle, davacının haksız ve mesnetsiz iddialarla açtığı iş bu marka hükümsüzlüğü davasının reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, davalı adına tescilli olan —– markasının hükümsüzlüğü ve iptali olup taraflar markaların tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları da değerlendirilerek benzer olup olmadıkları, davacı markasının tanınmış olup olmadığı, davacının marka üzerinde gerçek hak sahibi olup olmadığı, davalının marka tescilinin kötü niyet kapsamında kalıp kalmadığı, davalının dava konusu markayı kullanıp kullanmadığı, iptal davasının mevsimsiz dava olup olmadığı davasıdır.
Mahkememiz dosyasından aldırılan —– tarihli bilirkişi raporunda; Dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yukarıda yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu; Koruyucu markalar asıl markanın benzerlerinin tescil edilerek asıl markanın koruma alanının artırılmasını amaçlamakla birlikte bu koruyucu nitelikteki tesciller açısından açılan hükümsüzlük veya iptal davaları noktasında bağımsız bir tescil olarak kanunda sayılan şartları ayrı değerlendirilmesi gerektiğinden; Bu noktada davalının——- ibaresinin —- yapılan araştırma neticesinde yaygın bir kullanımı olmadığı görüldüğünden davacının——–ibareli öncelikli tescilleri bakımından davalının hükümsüzlüğü istenen markaları ile esaslı unsurları açısından benzer olduğu, ancak davacının —– ile aynı veya benzer alanda marka tescili de olmadığından ortalama tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali bulunmadığı, aynı sektörde faaliyette bulunan firmaların birbirinden haberdar olmaları beklendiği, kötü niyet göz önüne alınırken TTK nın 18/3 hükmü anlamında basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü neticesinde, davacı tarafından — ibaresinin kullanımı, yapmış olduğu yatırımlar ile sağlanan ayırt edicilikten davalının haberdar olmaması mümkün olmadığı, —— kullanım—- da gerçekleştirilebileceği, mali yönden yapılan incelemede görüldüğü üzere davalı——-markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması olduğuna yönelik görüş ve kanaatlere varılmıştır. —– ulaşıldığı, ulaşılan sonuçlarda — davalının kullanımına yönelik herhangi bir sonuca ulaşılamadığı tespit edilmiştir. Mali bilirkişi olarak yapmış olduğum inceleme neticesinde —- kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. Davalı —– markasını kullandığına dair resmi evrakları üzerinde herhangi bir veriye rastlanmamıştır. Davalı vekili ile yapılan görüşmede —— korumak için tescil edilmiş bir alt markasıdır. — yer alan dava dışı —–verilen faturaların üzerinde kullanıldığı tespit edilmiş olduğuna dair raporunu sunmuşlardır.
—– tarihli ek raporda sonuç olarak: Tarafların beyan ve itirazlarının dosya içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu kök rapordaki kanaati değiştiren bir husus olmadığına dair raporu sunmuşlardır
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
Dosya içerisine alınan bilirkişi raporları, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde; Davacı vekili davacı şirketin —- hizmet vermeye başladığını, davacının—- marka sahibi olduğunu, markaya uzun süredir harcadığı sermaye ve emek ile ayırt edicilik kazandırdığını, —- hakkına sahip olduğunu, davalı şirket tarafından davacının— ettirmemesinden faydalanarak, hukuka aykırı bir şekilde kendi adına tescil ettirdiğini, davaya konu davalı adına tescilli —— ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, markalar arasında ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yol açacağının, davalı marka tescilinin kötü niyetli olarak tescil edildiğini, bu sebeplerle öncelikle markanın hükümsüzlüğüne ayrıca markanın —– talebi yönünden yapılan değerlendirmede, davacı şirket tarafından davaya konu —– tarihinde tescil edildiği, ——- denilmekle tarafların ortak olarak —–alanında hizmet verdiği ve birbirlerinin markalarından ve kullanımlarından haberdar olduğu markanın tescil tarihi ile dava tarihi arasında yaklaşık ——- süre olduğu, bu sebeple gerçek hak sahipliği ve benzerlik sebebiyle markaların hükümsüzlüğü talebinin ileri sürülemeyeceği anlaşıldığından bu yöndeki taleplerinin reddine, kötü niyetli tescil talebi bakımından ise kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük taleplerine sessiz kalma savunması ileri sürülemeyeceğinden mahkememizce kötü niyetli tescil iddiası nedeniyle yapılan değerlendirmede,——- sürekli ve istikrarlı kararlarında belirttiği üzere kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekir çünkü aslolan iyi niyettir, davacı şirketçe kötü niyete gerekçe olarak tarafların uzun yıllara dayalı olarak aynı sektörde faaliyet göstermeleri, davalının bunu bilmesine rağmen markayı kendi adına birebir aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini tescil ettirmesinin kötü niyeti olduğunu iddia etmiş, mahkememizce markalar karşılaştırıldığında, davacı şirketin——- markaları karşılaştırıldığında, kısmi olarak markalar arasında benzerlik olduğu ve tarafların aynı sektörde, —–alanlarında faaliyet göstermeleri sebebiyle, bu benzerliğin ortalama tüketici nezdinde karışıklığa da sebebiyet verebileceği,bu sebeple davalının kötü niyetli marka tescilinde bulunup bulunmadığı yönünden yapılan incelemede, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde —- markası ile benzer olduğunu— üzerinde gerçek hak sahibinin davalı şirket olduğunu, buna ilişkin marka kayıtları da incelendiğinde, davalı şirket adına kayıtlı bulunan —- ibaresi ile benzer olduğu,—- türetilerek davalı şirket tarafından çeşitli marka tescillerine konu edildiği, buna göre davacı şirketçe —- yılında kullanıldığı belirtilmişken davalı şirketçe —-tescil edildiği, davalı tarafından daha sonra kullanılan ve tescile konu edilen —– türetilmiş olduğu buna göre davalının —– markasının davacının ilk kullanımda bulunduğunu belirttiği tarih olan —- olması sebebiyle marka üzerinde gerçek hak sahipliği bakımından davacı iddialarının kanıtlanamadığı, davalı şirketin —— ibaresi ve bu şekilde yaptırılan tesciller bakımından kötü niyetli hareket ettiğinin düşünülemeyeceği, bu sebeple kötü niyetli tescil sebebiyle hükümsüzlük iddiası bakımından da,kötüniyet iddiası ispat edilemediğinden davanın reddine karar vermek gerektiği, kullanılmama sebebiyle iptal talebi bakımından ise, —– uyarınca tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından—-ciddi biçimde kullanılmayan yada kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. —-maddesi uyarınca markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması kullanma kabul edilir, buna göre; davalı şirketçe davaya konu edilen —– kullanılıp kullanılmadığı yönünden yaptırılan internet ve mali veriler üzerindeki inceleme neticesi aldırılan bilirkişi kök raporunda markanın beş yıl içinde ciddi bir biçimde kullanılmadığı yönünde görüş bildirildiği, davalı şirketçe internet üzerinde yapılan incelemede ve Mali incelemede sadece —– kullanıldığına dair herhangi bir sonuca ulaşılamadığı, yine ticari defterler üzerinde yaptırılan incelemede davalı tarafından —ibaresinin kullanılmadığı, davalı şirketçe her ne kadar —-de kullanım sayılacağı yönünden de beyan ve itirazda bulunulmuş ise de —- farklılaştırıldığı, bu farklı kullanımının —– markasının da esas itibariyle zayıf marka olduğu bu sebeple markanın başına getirilen—–markası yönünden kullanım kabul edilemeyeceği yine gerek yasa koyucu gerekse —- iptal talepleri bakımından kullanılmayan sicilde gereksiz yere yer tutan markaların iptal edilmesinin gerektirdiği, ayrıca marka kullanımının ——– markası bakımından kullanma sayılamayacağı anlaşılmakla, kullanılmama talebi yönünden davanın kabulüne karar verilerek, neticeten davanın kısmen kabul kısmen reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE,
2-Hükümsüzlük talebi yönünden davanın reddine,
3-Kullanılmama nedeniyle iptal yönünden davanın KABULÜ ile, davalı adına tescilli —- ibareli markanın tescilli olduğu — bakımından kullanılmama nedeniyle iptaline,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davalıdan tahsiline, hazineye gelir kaydına,
5-Davacı vekiline davanın kabul edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline davacıya ödenmesine,
6-Davalı vekiline davanın red edilen kısmı üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL harç, 395,95 TL tebligat ve müzekkere, 1.500,00 TL bilirkişi masrafları olmak üzere toplam 1.950,35 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1/2 ‘si olan 975,175 TL’sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.17/03/2022