Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/298 E. 2020/48 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2019/298 Esas
KARAR NO : 2020/48

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/10/2019
KARAR TARİHİ : 25/06/2020

Mahkememizde görülmekte bulunanMarka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
T A L E P: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin markası olan “——- markasının ——- tarihinde tescil edildiği, Müvekkil şirket tarafından yürütülen yoğun pazarlama ve tanıtım faaliyeti sonucunda“—– markası—- yılından itibaren pazarda önemli bir paya sahip olmuş, tanınmış marka haline gelmiştir. Davalı şirket bu duruma rağmen müvekkil şirkete ait markanın sonuna ekleme yaparak “—–” şeklinde —– için kendi adına tescil ettirmiştir. Söz konusu tescil müvekkil şirketin sahibi olduğu “—— markasının tanınmişliğindan faydalanmaya dönük kötüniyetli bir harekettir. Müvekkil şirketin sahibi olduğu söz konusu marka ulusal mevzuat hükümleri veülkemizin de taraf olduğu uluslararası anlaşmalar anlamında tanınmış marka özelliğini haizdir. “Tanınmış marka” tanımındaki tanınmıştık unsuru ‘bir kişi veya teşebbüse sıkı sıkıya bağlı, garanti, kalite, kuvvetli reklam ve yaygın dağıtım içeren, müşteri, akraba, dost ve düşman ayrımı yapılmaksızın, coğrafi sınır, kültür ve yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım’ olarak özetlenebilir.—–uzmanlar komitesince benimsenen A/34/13 nolu tavsiye kararına göre bir markanın tanınmış olup olmadığının tespitinde, markanın kullanım süresi, yaygınlığı, kapsamı ve coğrafi alan genişliği, ekonomik değeri, reklam, temsil, promosyon, fuarlara katılım ve fuar düzenleme, kataloglar hazırlama gibi tanıtım faaliyetleri, bu çalışmaların kapsamı, süresi ve mali bütçesi, işletmenin büyüklüğü, cirosu, marka hakkının hangi etkinlikte ve verimlilikte korunduğu, tanınmışlığa yönelik mahkeme ve diğer yetkili makamların kararları gibi olguların göz önünde bulundurulması gerektiğini. Bu çerçevedeki kriterler açısından bakıldığında müvekkil şirketin markası “tanınmış marka “olarak kabul edilmek gerektiğini. davalı adına tescil edilen————- markasının 6769 Sayılı Kanuna muhalefet ve 556 sayılı KHK’nin 7. ve 8. maddesinde belirtilen mutlak ve nispi red nedenlerinin varlığı nedeniyle hükümsüzlüğünün tespiti ve terkinine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili —— ile gönderdiği cevap dilekçesi ile; Davacı yanın iddiaları hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, —————– başvuru numarasıyla “——-” markasının tescili için ———————- Mahkeme’si olduğu, ispat yükünün davacıya ait olduğunu ve müvekkilimin kötü niyetli olduğuna dair en ufak bir emare bulunmadığından haksız davanın reddine karar verilesini istemiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE Dava,ava konusu ————— tescil nolu markanın hükümsüzlüğü davasıdır.
——- Müdürlüklerine yazılan müzekkerelere cevap verildiği, davacının marka kaydı için TPMK’ya yazılan müzekkereye cevap verildiği. Henüz başvuru aşamasında olduğunun bildirildiği görülmüştür.
Markaların korunmasına dair usul ve esaslar, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenmiş olup Kanun’un 156/5.maddesine göre; “Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir”.
Davalın vekilinin ——— cevap dilekçesinde, yetki itirazında bulunmuş, müvekkilinin adresinin —— belirtmiştir.
Dava dosyası incelendiğinde dava “hükümsüzlük ” davası olup SMK’ nun 156/5 Maddesi uyarınca “Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir”. Davalı tarafından usulüne uygun şekilde yetki itirazında bulunmuş ve davalının adresinin ——- olduğu anlaşıldığından ve Mahkememizin yetkisiz olması nedeniyle dvanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın YETKİSİZLİK nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK 20. Madde uyarınca dosyanın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli ———— HUKUK MAHKEMESİ SIFATIYLA)’ ne gönderilmesine,
3-Aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına,
4-Yargılama harç ve giderlerin HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/2 maddesi gereği vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı vekilleri ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.