Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/279 E. 2022/79 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/279 Esas
KARAR NO : 2022/79

DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/09/2019
KARAR TARİHİ : 09/06/2022

Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A /Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin,—–tanınan bir—— olduğunu,—- —- —, kişisel bakımdan—-olarak satıldığını, bu satış sisteminin öncülerinden birinin ——- aktif olarak kullanan müşterilerinin sayısının—- üzerinde olduğunu, müvekkili olduğu şirket tarafından yürütülen ——– başından itibaren pazarda önemli bir paya sahip tanınmış bir maka haline getirdiklerini, davalı şirketin bu duruma rağmen müvekkil şirkete ait markayı —- sınıflarda —- sınıflarda —–şeklinde tescil ettirdiğini, davalının bu tescilinin SMK nın pek çok hükmüne göre aykırı olduğunu, davalının markalarının sonuna eklediği ekin de dikkat çektiğini, —— kullandığını, müvekkilinin ——çalışmıyor olsa da sattığı ürünlerin çeşitliliği müvekkilinin —– olabileceğini düşündürecek kadar geniş olduğunu, müvekkilinin tescil markalarının —— tasarımında yoğun olarak kullandıklarını, davalının müvekkilinin adını taklit ettiği gibi —- ve ——taklit ettiğini, davacının —– davalının dükkanının aynı semtte olması aynı hedef kitlesini içerdiğini, müvekkiline ait markanın müşteriler nezdinde yaratılmış kalite – olgusunun, davalının markayı kullanmasıyla tehlikeye düşürdüğünü, davalının kalite standartlarına uyup uygulamamasının —– nasıl itham altında bırakacağının belirsiz olduğunu, ikinci sorunlu noktanın —- kullanılması olduğunu, davalı şirketin ortaklarından birinin soyadının —– müvekkil şirketin adının onlarca yıl önce alınan karar sonucu ——-kaydedildiğini, bu adın soyadın çok ötesinde olduğunu, davalının kötü niyetli olarak hem müvekkilinin—— tescil ettirdiğini, halbuki ortaklardan birinin soyadının —- olduğunu belirterek; —-başvuru nolu markaların yukarıda sayılan nedenlerle hbükümsüzlüğüne karar verilmesini, – Markaların sicilden terkinini, . Davalının —— adını kullanmaktan men edilmesini, bu ismi kullandığı ——–, dükkandaki diğer yazıların,—- —- toplatılmasına ve imhasına karar verilmesini, ——- kaldırılmasını emredilmesini, İhtiyati tedbir olarak davalının —— kullanmaktan men edilmesini, bu ismi kullandığı tabelasının, —– toplatılmasına ve imhasına karar verilmesini, internet sitesinde ve ———— hesapların —- ismini kaldırılmasını emredilmesini talep etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesi ile; Davalı dava konusu—– tescilli markaları ile davacı tarafın —- sayılı markaları 6769 sayılı SMK’nın 6/1. Maddesi kapsamında benzer olmadığını, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu madde 6/1’de: “—— yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa eski marka sahibinin itirazı üzerine yeni marka tescil olunamaz.” Denilmekte olduğunu, Bu maddeden de anlaşılacağı üzere markalar arasındaki benzerlik ihtimali değerlendirilirken öncelikle markaların kapsadığı mal ve hizmetlerin ortak olup olmadığına ardından bakılmalı, markaların ilgili tüketici nezdinde bıraktıkları algı incelenmeli olduğunu, Davalı firma adına tescilli — numaralı ve “—- —- numaralı ve “—– edildiğini. Davacı yanın dava dilekçesinde mesnet gösterdiği ——- sayılı markasına bakıldığında ise bu markanın tescili kapsamında —– hizmet emtialarının yer almadığı görülmekte olduğunu. Dolayısıyla taraf markalarında davalı ait markalar kapsamında ——-akımından davacı markası ile herhangi bir —- söz konusu olmadığından emtialar bakımından markaların benzerlik ihtimali değerlenmesinin ilk koşulu gerçekleşmemiş olduğunu, Somut olayımız açısından markalar arasındaki benzerlik ihtimali değerlendirmesinin ilk koşulunun mevcut olmadığı aşikar olduğunu. 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca herhangi bir şekilde benzerlik ihtimali olmamasına rağmen, davalı markaların son kullanıcı ve tüketici profilleri de göz önünde bulundurularak, bütünsel anlamda bıraktıkları izlenimin tespit edilmesi ve iltibas ihtimalinin mercek altına alınması ihtimalinde dahi taraf markaları arasında bir benzerlik olmadığı görülmekte olduğunu, Sonuç olarak yukarıda açıkladığımız gerekçeler ve emsal kararlar da değerlendirildiğinde davacının mesnet markası ile davalıya ait markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1-b maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının hiçbir suretle oluşmadığını, marka hakkına tecavüz koşullarının somut uyuşmazlık yönünde bahse konu edilmesinin dahi mümkün olmadığının son derece — sabit olması nedenleriyle davacı tarafın iddia ve talepleri son derece mesnetsiz, marka mevzuatı açısından dikkate alınamayacak iddialar niteliğinde olduğunu. Yukarıda izah ettikleri tüm nedenler doğrultusunda davacının taleplerinin kül halinde reddi gerekmekte olduğunu talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava, ——– markasının hükümsüzlüğü taleplidir
Mahkememiz dosyasından aldırılan — bilirkişi raporunda sonuç olarak ; Davalıya ait emtia listesi içeriklerinin, davacı taraf tescilli, emtia İistesinde bulunmadığına, Davacı markasının tanınmış marka olduğuna dair somut delilin bulunmadığına, Davacı markasının mal ve hizmet listesiyle, davalı markasının mal ve hizmet listelerinin karıştırılmaya veya ilişkilendirilmeye sebebiyet verecek şekilde benzerliği bulunmadığına, Davalı marka kullanımının, davacı markasıyla karıştırılmaya, sebebiyet vermeyeceğine, Hükümsüzlük hususundaki hukuki takdir yetkisinin Yüce Mahkemede olduğuna dair bilirkişi heyet raporunu sunmuştur.
Mahkememiz dosyasından aldırılan —– bilirkişi raporunda özetle: Davalının, davacıdan farklı sektörlerde faaliyet göstermesi ve markaların ——-
olsa da içerdikleri mal ve hizmetlerin farklı oluşu, benzer mal ve hizmetlerin olduğu markaların ise
şekil, ——açısından benzer olmadığı verilerine göre davalının tescillerinin kötü niyetli olarak değerlendirilip değerlendirilmemesi hakkındaki takdirin ve hukuki yorumun mahkemeye ait olduğuna dair raporunu sunmuşlardır
Mahkememiz dosyasından aldırılan 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda sonuç olarak: Davacı firma adına tescilli markaların tanınmış marka olduğu doğrultusundaki davacı iddiasını destekler somut delillerin dosyaya şu aşamada henüz sunulmamış olduğu sonuç ve kanaatine varmış bulunmaktayız. Heyetimiz bu noktada önceki iki heyetle mutabakat içerisindedir. Davalı firma adına —- sayılarla tescilli ve davacı tarafça hükümsüzlüğü talep edilen markaların rapor tarihi itibariyle koruma kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin davacı firma markalarının mal ve hizmetlerinden farklı olduğu ve ortalama tüketici nezdinde karıştırılmaya sebebiyet vermeyeceği, dolayısıyla hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine varmış olduklarına dair raporunu sunmuşlardır.
Tarafların gösterdikleri deliller toplanmış, tüm usuli eksiklikler giderilmiştir.
İncelenen dosya kapsamı, kayıt ve belgeler, sicil dosyaları,taraf iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, Davacı vekili davacı şirketin ——- Sınıflarda tescilli sahibi olduğunu, davalı adına tescilli davaya konu ——–markasının davacı markaları ile aynı ve benzer olduğunu bu durumun iltibasa yol açtığını, —– tarafından karıştırılma ihtimali olduğunu, davacı markalarının tanınmış marka olduğunu ayrıca davalı marka başvurularının kötü niyetli olduğunu belirterek markaların hükümsüzlüğünü ve marka hakkına tecavüzün men’ine karar verilmesini talep ettiği, mahkememizce taraflara ilişkin ticaret sicil kayıtları ve marka kayıtları celp edildikten sonra dosyanın konusunda uzman marka bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetince sunulan 17/10/2019 tarihli bilirkişi raporunda markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler bakımından karıştırılma ihtimali olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmesi sonucu aldırılan yeni 07/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda tarafların farklı sektörlerde faaliyet göstermesi, mal ve hizmetlerinin farklı olması sebebiyle karıştırılma ihtimali olmadığı ayrıca davacı markalarının da tanınmış marka olmadığı yönünde görüş bildirildiği, davacı vekilinin itirazı üzerine bu defa davacıya ait markaların tanınmış olup olmadığının değerlendirilmesi bakımından içinde bir tekstil mühendisi ve gıda mühendisinin olduğu sektör bilirkişilerinin de bulunduğu yeni bilirkişi heyeti tarafından sunulan 26/11/2021 tarihli bilirkişi raporunda da davacı markalarının tanınmış marka olmadığı mal ve hizmetlerin farklı olması nedeniyle karıştırılma ihtimalinin olmadığı yönde görüş bildirdikleri öncelikle davacı markalarının tanınmış marka olup olmadığı yönünde tanınmış markaya ilişkin değerlendirmenin uzmanlık gerektiren hususlardan olması sebebiyle alınan bilirkişi raporlarında özellikle içerisinde sektör bilirkişilerin de bulunduğu 26/11/2021 tarihli raporda dosya içerisine sunulan belgelerde tanınmışlığa ilişkin yeterli belge sunulmadığı, buna ilişkin somut belgeler sunulmadığından tanınmış marka iddiasına ilişkin değerlendirme yapma imkanı olmadığı yönünde görüş bildirildiği, buna göre davacı tarafından davacı markalarının tanınmış marka olduğu iddia edilmiş ise de dosyaya sunulan belgelerden davacı şirketin özellikle—–alanında faaliyet gösterdiği, buna ilişkin birçok ——-mevcut ise de—— tanınmış markaya ilişkin tanım yapılırken “————— insanlar tarafından —-halinde ortaya çıkan yüksek bir çağrışımdır. Tanınmış markanın yöneldiği mal veya hizmet açısından arz ettiği kalite özelliği ve tüketiciler nezdinde bilinirliğinin yaygınlığı bu tür markaların bilinirliğini diğerlerinden ayırmaktadır” şeklinde belirleme yapıldığı, tanınmış markanın tespitinde esas alınan kriterler başlıca——- tavsiye kararı M.2/1-(b) maddesinde —- sıralanmış bu ölçütler yargıtay içtihatlarına tanınmış tespitinde kullanılan başlıca kriterler olarak esas alınmış olup, bunlar A) Markanın toplumun ilgili sektöründeki bilinirlik veya tanınırlık derecesi
B)Markanın kullanıldığı süre, kapsam ve——
C) Marka—- süresi, kapsamı ve——
D) markanın tescillerinin ve/vaya başvurularının süresi ve coğrafi alanın
E) markanın tanınmışlığına ilişkin yetkili makam kabulleri
F) markanın ekonomik değeri,
Bu kriterlere göre dosya içerisindeki deliller değerlendirildiğinde, davacı tarafından markanın —– ve tanıtım çalışmalarına ilişkin bilinirlik ve tanınırlık derecesine ilişkin somut delil sunulmadığı, davacının —– unsurlu markaların tescilli sahibi olsa da tek başına marka tescilli sahibi olmanın tanınmışlık bakımından yeterli olmadığı, davacı tarafından tanınmışlık iddiası ispatlanamadığından, öncelikle SMK ‘ nun 6/5. Maddesi uyarınca talep edilen tanınmışlık nedeniyle hükümsüzlük talebi bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiş, taraf markalarının karıştırılma ihtimaline ilişkin hükümsüzlük talebi yönünden ise, davacıya ait —-numaralı —-markanın ise —. Sınıflarda tescilli olduğu, taraf markaları kelime ve — karşılaştırıldığında, taraf markalarında —–olarak kullanıldığı, markalarda yer alan şekillerin ise farklı olduğu, yine de markalardaki esas unsurun— ibaresi olması sebebiyle kelime ve —-yönünden markaların benzer olduğu fakat karıştırılma ihtimalinde markaların kelime ve şekil itibariyle benzemesi yeterli olmayıp markaların tescilli olduğu mal ve hizmetlerin de aynı veya benzer olması gerekmektedir. Buna göre davacı şirketin tekstil alanında faaliyet gösterdiği, davalı şirketin ise —- alanında faaliyet gösterdiği, bu yönüyle tarafların ticari faaliyetleri ve sunmuş oldukları mal ve hizmetlerin tamamıyla birbirinden farklı olduğu yine tarafların —– hesaplarında yapılan bilirkişi incelemesinde de sunulan hizmet ve faaliyet alanlarının farklı olduğunun görüldüğü, bu sebeple dosyamıza aldırılan her üç bilirkişi raporunda da içerisinde sektörü bilirkişilerin de bulunduğu bilirkişiler tarafından tarafların tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından benzerlik olmadığı ve karıştırılma ihtimaline yol açmayacağı yönündeki görüşler de dikkate alınarak markalar arasında iltibas ihtimali olmadığından ve ortalama tüketici nezdinde karışıklığa yok açmayacağından SMK 6/1. Maddesi uyarınca davanın reddine karar vermek gerektiği, kötü niyetli tescil iddiası bakımından ise aslolan iyi niyet olup kötü niyeti iddia edenin ispat etmesi gerekmektedir, davacı tarafından davalının davacıya ait markadan haksız kazanç sağlama amacını güttüğü davalı şirket ortağı olan— rağmen markanın—-olarak kaydedildiğini ve bu durumun kötü niyetli tescil olduğunun iddia edildiği, dosya içerisindeki belgelerden davacı şirket ortaklarının soyadının —— olduğu, bir———– yapılmak suretiyle davacı markalarının—– şeklinde oluşturulduğu, davalı şirket ortağı olan —-davacı şirket ortaklarının—- soyadını taşıdığı, bu yönüyle markalar arasında —– edilen —- ibaresi yönünden benzerlik olduğu fakat tarafların ticari faaliyet alanlarının farklı olması farklı sektörlerde hizmet vermeleri, davalı şirketin davacı markasından faydalanmaya yönelik eylemde bulunduğuna dair somut bir delil sunulamadığı, tek başına marka benzerliğinin kötü niyet iddiasını ispata yeterli olmadığı bu sebeple kötü niyetli tescil iddiası ispatlanamadığından, SMK 6/9. Maddesi uyarınca da davanın reddine karar vermek gerektiği, marka hakkına tecavüz iddiası yönünden ise davalının davaya konu tescilli marka kullanımının davacı markasından faydalanmaya yönelik haksız bir eylem olduğu yönünde iddiada bulunulmuş ise de davacı markalarının tanınmış marka olmadığı yönünde bilirkişi raporları ve oluşan mahkeme kanaati yine tarafların ticari faaliyet alanlarının ve sundukları mal ve hizmetlerin farklı sektörlerde olması sebebiyle davalı şirketin davacı markasından haksız olarak yararlanma eylemi içerisinde olduğuna dair somut delil sunulamadığından, SMK’ nun 29. Maddesi kapsamında düzenlenen marka hakkına tecavüz eyleminin unsurları oluşmadığından ve buna ilişkin iddialar da ispatlanamadığından bu yönden de davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda izah edilen nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 36,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
3-Davada Hükümsüzlük talebi yönünden : Karar tarihinde yürürlükte bulunan—- Tarifesi uyarınca, Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davada Marka hakkına tecavüz talebi yönünden: Karar tarihinde yürürlükte bulunan—–uyarınca, Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 7.375,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı