Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/142 E. 2020/160 K. 03.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO: 2019/142 Esas
KARAR NO: 2020/160
DAVA : Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/01/2014
KARAR TARİHİ: 03/12/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İ D D İ A / Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin —-köklü markaları olan —– yürüttüğünü, müvekkili şirketin yapmış olduğu araştırmalarda davalının —– ibaresini içeren çeşitli markalara sahip olmasına rağmen bu markaların —- yılı aşkın süredir kullanılmadığından haberdar olduklarını,—– markasının tanınmışlığı ve markanın —- özdeşleşmiş olduğunun markanın tüketici nezdinde çok güçlü bir ayırt ediciliğe sahip olduğunun aşikar olduğunu, —– markasının uzun yıllar öncesinde müvekkilinin taraf olmadığı bir anlaşma çerçevesinde —– bir kısım kişisel temizlik ürünleri bakımından davalı şirket tarafından, asıl ürün olan —— ürünler bakımından ise müvekkili şirket tarafından kullanıldığını, ancak tanınmış —- markasının müvekkili adına tescilli olduğunu, davalının markasının davacının —–markası ile birebir aynı olması sebebiyle bu markaların kişisel temizlik ürünleri malları dışındaki kullanımının müvekkilinin tanınmış markasının itibarına zarar vereceğini, gıda maddesi olan —- üzerinde kullanılmasının tüketici nezdinde çağrıştıracağı imajın hoş bir imaj olmayacağını, bu sebeplerle davalıya ait —- markasının müvekkilinin tanınmış —- üzerindeki hakları sebebiyle 556 sayılı KHK’nın 8/4.maddesi uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
K A R Ş I İ D D İ A / Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının herhangi bir zarara uğramadığını, davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davacının yenilebilir yağlar için tescill——markalarının devralırken başkalarının kullanımında bulunan ve farklı ürünler için tescilli —–markalarının varlığına ve bu markaların kullanılmasına tahammül etmesi gerektiğini bildiğini, iş bu tescilli markaların gıda ve temizlik ürünleri için bölünerek paylaşımı sonrasındaki kullanım ve aynı cinsi ürünlerdeki marka tescilini hakkının taraflardan biri için gerçekleşen tanınmış marka sahipliği ile de aşılamayacağını, müvekkili şirketin — markaların sahibi olduğunu, — yıllarına dayalı marka tescillerinin bulunduğunu, markaların genel olarak —– sınıfına ilişkin olduğunu, dava konusu markaları —– gerçek sahibi olan —– devralmakla müvekkilinin bu markalar üzerinde öncelik hakkının ve kazanılmış hakkının bulunduğunu, —markasının tanınmışlık kaydının —- yılında gerçekleştiğini, müvekkili şirketin —— markalarının tescilinin —- yıllarına dayandığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
D E L İ L L E R V E G E R E K Ç E / Dava davalı adına —- tescil nolu —- ibareli markanın iltibasa sebep olacak şekilde benzer olduğu gerekçesiyle 556 sayılı KHK çerçevesinde hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
Celp olunan—- kayıtları—–kayıtları, bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamından; davacı tarafından davalıya ait bir kısım markaların hükümsüzlüğü yönünde mahkememizin —sayılı dosyası ile dava açıldığı, mahkememizin— tarihli ara kararı ile iş bu dava konusu — tescil numaralı markaya ilişkin davanın tefrik edilerek ayrı bir esastan görülmesine karar verildiği, davalıya ait —–ibareli markanın ——– sınıfında —- tarihinde—- nezdinde tescil edildiği anlaşılmış olup;
Mahkememiz — tarihli karar ile —– olduğu yönünde —– kararı olması ve sonrasında markanın tanınmış olduğunu tespit eden bir mahkeme kararının olması ve ayrıca —–olma durumuna dayanılarak açılan hükümsüzlük davalarında tanınmışlık kriterinin hükümsüzlüğü talep edilen markanın tescili sırasında bulunması gerektiği, —- markasını—— kabul edildiği, 556 sayılı KHK nın 8. maddesinin 4.fıkrasında “bir marka toplumda tanınmışlık düzeyine erişmiş olması halinde markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi veya haksız bir yararın sağlanması sarflarından birinin mevcudiyeti durumunda farklı mal veya hizmetler bakımından da koruma altına alınır.” hükmünün yer aldığı, bu madde ile Tanınmış Marka Sahiplerine üstün hak niteliğinde öncelikli hak ve koruma sağlanmasının amaçlandığı, farklı emtia veya hizmet sınıflarında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer markaların—– nezdinde tescili veya tescilli ise hükümsüzlüğünü talep etme hakkı tanınmış olduğu, bir markanın aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetler bakımından kullanılmasının mümkün olduğu, ancak 556 saylı KHK nın 8/4 maddesine göre bir markanın tanınmışlık düzeyine sahip olması halinde bazı şartların da gerçekleşmesi ile birlikte farklı mal veya hizmetlerde de kullanılamayacağı, buna göre Tanınmış Markanın başka mal ve hizmetlerde kullanılmasının önlenebilmesi için tanınmış markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasından dolayı haksız bir yararın sağlanması veya markanın itibarına zarar verilmesi ya da markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi şartlarından birinin varlığının gerektiği, somut olayda davacının — markasının — tanınmış marka olarak korunduğu, 556 sayılı KHK’nın 9/1 (c ) bendinde; “malların itibarından haksız avantaj elde edilmesi” şeklinde düzenlemenin mevcut olduğu, MarKHK 8/4 maddesi ile de aynı duruma açıklık getirildiği, söz konusu bu madde hükümleri ile sonraki tescil sahibinin tanınmış markanın toplumda edinmiş olduğu itibardan yararlanmasının önüne geçilmek istendiği, fazla bir emek ve mesai harcamaksızın zaten bilinir ve tanınır hale gelmiş olan tanınmış markanın var olan tüketici kitlesi kullanılarak haksız kazanç sağlanmasının engellenmesinin amaçlandığı, mahkememizce alınan —- tarihli bilirkişi raporlarında — esas unsurlu markaların birden fazla devir işlemi ile zaman içerisinde el değiştirdiği, bu durumun davacının beyanları ile de sabit olduğu, —– markalarının — olanlarını davacı şirkete, — tarihinde ise yine —markalarının —- ile ilgili olanlarını ise davalı şirkete devrettiği, —- esas unsurlu — nezdinde davacı ve davalı adına farklı mal ve hizmetler bakımından tescilli birden fazla marka bulunduğu,— esas unsurlu marka —- Marka sıfatıyla davacı adına kayıtlı olmakla birlikte özellikle kişisel temizlik ve bakım ürünleri sınıfından da uzun yıllardır davalı adına tescilli olan ve üretimi ve pazarlaması devam eden, tüketici nezdinde belirli bir bilinirlilik seviyesine gelmiş bir marka olduğu, her iki tarafın da markaları devralırken markaların farklı mal ve hizmetler bakımından tescilli markalar olduğunu bildikleri, dolayısıyla davalının davacı markasının itibarından yararlanması ihtimalinin bulunmadığı, tanınmış markanın tüketicinin nezdinde tescilli bulunduğu malı veya hizmeti tanımladığı, dolayısıyla bazı durumlarda tanınmış markanın farklı mal veya hizmetlerde kullanılmasının tanınmış markanın piyasada gücünün ve etkileme alanının azalmasına sebebiyet verebileceği, tanınmış markanın aynı veya benzerini kendi mal veya hizmetlerinde kullanan kişinin amacının tanınmış markayı kullanmak suretiyle toplumun dikkatini üzerine çekmek ve markanın temsil ettiği imajı kendi mal ve hizmetlerine devrini sağlamak olduğu taktirde, bu anlamda markayı kullanmak suretiyle toplumun dikkatini çekmek ve imajın devrinin, markanın itibarının istismar edilmesi anlamına geldiği, davacı taraf markasının gıda sektöründe yenilebilir — bakımından tanınmış marka olduğunu, davalı —– esas unsurlu markalarının kişisel bakım ve temizlik ürünlerinde sınırlı tescilini kabul etmekle birlikte —– gibi ürünler bakımından kullanılmasında tanınmış markalarının itibarının zarara uğradığını, bu sebeplerle kısmi hükümsüzlük talep ettiklerini beyan ettiği, dava konusu —–sınıf emtia bakımından tescilli olduğu, davalının — ibaresinin kullanım hakkını ——bakımından dava dışı şirketten devraldığı, bu çerçevede kullanımlarını sürdürmekte ve sınırlı kullanım çerçevesinde bu emtiaları kapsar mahiyette —esas unsurlu seri markalarını — tescil ettirmekte olduğu, ayrıca—- unsurlu markaların —- tescilli olmasında ve bu ürünlerin tüketicinin beğenisine sunulmasında davacının tanınmış markasının itibarının zarar gördüğünün, markanın kötülendiğinin veya kötüleştirildiğinin karartıldığının veya bulanıklaştırıldığının, markanın ekonomik değerinin azaldığının, tüketicileri markayı tercihinde olumsuz rol oynadığının davacı tarafından ispat edilemediği, her iki tarafın da tescilli ürünlerinin marketlerin farklı reyonlarında farklı stantlarda tüketicinin beğenisine sunulduğu, ayrıca —- ibaresinin yenilebilir —— farklı mal ve hizmetler bakımından kullanılmasının sağlanmasının markanın davacı ve davalı tarafça devrinden önce gerçekleştirildiği, dolayısıyla her iki tarafın da birbirlerinin kullanımlarına razı olmak ve sınırları dahilinde kullanımlarını kabul etmek zorunda oldukları, davalı tarafından gerçekleştirilen üretim ve pazarlamanın belirli bir standardın üzerinde olması ve davalının markasına yapmış olduğu yatırımın davacı markasının itibarına zarar gelmesine engel teşkil etmediği, bu doğrultuda davalının markasının davacı markasının itibarına zarar vermesinin söz konusu olmadığı, ticari hayatta markanın, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini diğer teşebbüslerin mal veya hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işaret olarak tanımlandığı, tanınmış markaların toplumda edindikleri tanınmışlık düzeyi sayesinde mal veya hizmetleri ile bütünleşmiş ve iş bu mal ve hizmeti belirtme noktasında dikkat çekici ve bu sebeple tüketici tarafından tercih edici bir özelliğe kavuştukları, ancak her tanınmış markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılması markanın ayırt edici gücüne zarar verdiği anlamına gelmeyeceği, tanınmış marka ile ayniyet veya benzerlik taşıyan farklı mal veya hizmet sektöründe tescilli markanın tanınmış markanın ayırt edici niteliğine zarar verebilmesi için tüketici kitlesi nazara alındığında karıştırılma ihtimalinin bulunması gerektiği, davacı markası ile davalı markasının taraflara devir ile geçmeden önce marka hakkı sahipleri tarafından farklı sınıflardan tescilinin sağlandığı, ilk Marka sahibinin buradaki amacının —–markası ile farklı sektörlerde de faaliyet göstermek istemesi olmasının ticari hayatın olağan akışına uygun bir durum olduğu, nitekim günümüzde de buna uygun kullanımların mevcut bulunduğu, bir markanın belirli bir sektörde tanınmış marka olmasının farklı sektörlerde kullanılmasına engel teşkil etmeyeceği, kaldı ki bilindiği üzere tarafların ayrı ayrı markaları devralırken markaların farklı mal ve hizmet sektörlerinde tescilli olduğunu bildikleri, davacı markasının gıda sektöründe — —— için tescilli ve tanınmış marka iken, davalı taraf markasının sektör olarak aralarında bağlantı bulunmayan kişisel temizlik ve bakım ürünlerinde tescilli marka olduğu, markaların sektörlerinde uzunca bir süredir kullanılıyor olması ve ayrı ayrı marka değerlerinin bulunması sebebiyle tüketici nezdinde karıştırılması ihtimalinin bulunamadığı, davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verilmesinin mümkün olmadığı, dava dosyasına konu olayda 556 sayılı KHK’nun 8/4.maddesinin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından, açılan davanın reddine” karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından — tarihli dilekçesi ile mahkememiz—- hükmün bozulması talebi ile temyiz edilmiştir.
——- yargıtay ilamı ile “…1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Dava, tanınmışlık hukuki nedenine dayalı marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, hükümsüzlüğü istenilen —– markasının kapsadığı ürünler içerisindeki ——— malları bakımından dava konusu markanın bu ürünler üzerinde kullanılması halinde, 556 sayılı KHK 8/4. maddesi uyarınca mahkemece de — üzerindeki kullanımı nedeniyle tanınmışlığı kabul edilen davacıya ait —-markasının itibarına zarar verilip verilmeyeceği, markanın ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurup doğurmayacağı veya haksız yarar sağlanıp sağlanmayacağı hususlarında bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle bu hususa ilişkin davacı itirazları değerlendirmeksizin bahsi geçen ürünler bakımından da davanın reddi doğru görülmemiş, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,” karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından—– tarihli dilekçe ile karar düzeltme talebinde bulunulmuş ve yerel mahkeme kararının onanması talep edilmiştir.
———-kararı ile davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK 442. maddesi gereğince reddine, karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan—- tarihli ek raporda özetle;
Dava dosyası içerisinde bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve yapılan tespitler ve yürürlükteki mevzuat hükümleri çerçevesinde yapılan değerlendirmeler sonucu kök raporda da belirtilen hususlar çerçevesinde nihai takdir mahkemeye ait olmak üzere; —- markası tanınmış marka statüsünde kabul edilmiş olduğu, davacı markasının tanınmış marka olduğunun kabulü gerektiği, davalı —-tescil nolu — markasına karşı ikame edilen iş bu davada Mülga 556 Sayılı KHK’ nin 8/4 hükmünün değerlendirilmesi gerektiği (Yeni 6769 Sayılı SMK 6/5 Maddesi) Yargıtay’ ın bozma ilamında belirtilen, “Davalı markasının tescilli olduğu ——- Malları bakımından dava konusu markanın bu ürünler üzerinde kullanılması halinde Mülga 556 Sayılı KHK nın 8/4 maddesi yeni 6769 Sayılı SMK’ nın 6/5 maddesi uyarınca —- üzerindeki kullanımı nedeniyle tanınmışlığı kabul edilen davacıya ait —–markasının itibarına zarar verilip verilmeyeceği, markanın ayırt edici karakterini zedeleyip zedelemeyeceği veya haksız yarar sağlanıp sağlanmayacağı” hususlarının değerlendirilmesi neticesinde haksız bir yarar sağlanması unsurunun değerlendirilmesinde dosyada mevcut belge ve bilgilerin incelenmesi neticesinde davalı tarafından tescili sağlanmış —- Sınıf kapsamında belirtilen —-olarak değerlendirilen ürünler olduğu davalı tarafından gerekli ayırt edicilik fonksiyonunun markasına kazandırıldığı, söz konusu emtialar bakımından davalı adına tescilli —- tescil nolu —- markasının kullanılması halinde haksız bir yararın sağlanması unsurunun gerçekleşmediği, markanın itibarına zarar verilmesi unsurunun değerlendirilmesinde; kök raporda da ayrıntıları ile belirtildiği gibi dava konusu —- markasının — emtia bakımından tescil edildiği sınıf muhteviyatına uygun olarak kullanılmakta olduğu bu kullanımın Yargıtay’ ın Bozma ilamında belirtilen malları da kapsadığı söz konusu kullanımın davacı yan tanınmış markasının sulandırılması (itibarına zarar verecek hareketler ile tanınmış markanın kötülenmesi (kirletilmesi) veya karartılması (bulanıklaştırılması) halini taşımadığı, Yargıtay bozma ilamında belirtilen ——- Sınıf kapsamında bulunan —kapsamında değerlendirmek gerektiği, bunun yanında dosya münderecatına göre yapılan değerlendirmede—-esas unsurlu markaların—- tescilli olmasında ve bu ürünlerin tüketicinin beğenisine sunulmasında davacı yanın tanınmış markasının itibarının zarar gördüğüne, markanın kötülendiğine/kötüleştirildiğine, karartıldığına/bulanıklaştırıldığına, markanın ekonomik değerinin azaldığına, tüketicileri markayı tercihinde olumsuz rol oynadığına ilişkin dosyada iddia ve beyan dışında belge bulunmadığına, markanın ayırtedici karakterinin zedelenmesi unsurunun değerlendirilmesi; Davacı markasının gıda sektöründe —– için tescilli ve tanınmış marka iken davalı taraf markasının sektör olarak aralarında bağlantı bulunmayan —– tescilli marka olduğu, tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimali markaların sektörlerinde uzunca bir süredir kullanıyor olması ayrı ayrı marka değerlerinin bulunması sebepleriyle bulunmadığı, bu bakımından kanaatimizce davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verilmesi unsurunun somut olayda bulunmadığı netice itibari ile Yargıtay’ ın bozma ilamında belirtilen mallar/emtialar bakımından da Mülga 556 Sayılı KHK 8/4 maddesinin (yeni 6769 Sayılı SMK’ nın 6/5 maddesinin) hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı sonuç ve kanaatine ulaştıklarını bildirmişlerdir.
İddia, savunma, tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporları ve —– yargıtay ilamı ile birlikte değerlendirildiğinde; davaya konu hükümsüzlüğü istenilen —- tescil nolu —- markasının kapsadığı ürünler içerisinde bulunan—— malları bakımından bozma ilamına uygun olarak yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, davalı tarafından tescili sağlanmış —-Sınıf kapsamında belirtilen —- değerlendirilen ürünler olduğu, davalı tarafından gerekli ayırt edicilik fonksiyonunun markasına kazandırıldığı, bozmaya konu emtialar bakımından davalı adına tescilli —- sayılı markanın kullanılması halinde haksız bir yarar sağlanmadığı, kullanımın sınıf muhteviyatına uygun olduğu, davacının tanınmış markasının sulandırılması, markanın kötülenmesi veya karartılması halinin söz konusu olmadığı, bu kullanımların davacı yanın tanınmış markasının itibarına zarar verdiğine, markanın ekonomik değerinin azaldığına, tüketici nezdinde olumsuz bir intiba bıraktığına dair herhangi bir sonuca ulaşılmadığı, markaların uzunca bir süredir birlikte kullanılıyor olması nedeniyle, karıştırılma ihtimali olmadığı, neticeten davacı markasının ayırt edici karakterine zarar verilmesi unsurunun gerçekleşmediği bu nedenle de hem mahkememizce verilen —- tarihli karar gerekçesi hem de yukarıda belirtilen bozma ilamı neticesi yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davaya konu —- sayılı markanın mülga 556 sayılı KHK’ Nın 8/4 maddesi uyarınca hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M /Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29,20 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı vekiline avukatlık asgari ücret tarifesi gereğince takdir olunan 5.900,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgililere iadesine,
Dair 15 günlük temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2020