Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/135 E. 2020/25 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/135 Esas
KARAR NO : 2020/25
DAVA : Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/04/2019
KARAR TARİHİ: 20/02/2020
Mahkememizde görülmekte bulunan Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
İSTEM:Davacı dava dilekçesinde özetle; Davalı———-ilgili maddeler ———- yayıncı tarafından ihlal edilmesi sebebiyle uğradığı zararın iadesini, kitabının —- adet basılmadığını düşündüğünü, basılmayan kısımlar ile ——— reklam ücreti olarak 18. Maddenin ihlali için tarafına iadesine karar verdiği ———- bedelinin yasal faizi ile tarafına iadesine, “yetkisizlik” kararı aldırarak maaşından mahsup edilen —TL vekalet ücretinin iadesine,—- adet kitabın satış bilgisini verip sözleşmeye göre hediye etmesi gereken — adedini hediye ettiğini, açıklanan sebeplerle ———— TL tazminat talep ve dava etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE : Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklı ve davacının fiili zararı olduğu iddiası ile alacak davasıdır.
Mahkememizce — Noterliğine ait ———- yevmiye no.lu fesih ihbarnamesi celp edilmiştir.
——————— isimli esere ait bandrol talep formu ve taahhütname örneği dosyamızdadır.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, kendisini vekil ile temsil etmiş davalı vekili cevap dilekçesini duruşmada tekrarla; davacı yazar ile davalı yayınevinin aralarında imzaladıkları sözleşmenin toplam bedelinin —- olduğunu, ——-bedelli bir iş için toplam———-tazminat talep edilmesinin sebepsiz zenginleşme gayretini işaret ettiğini, talep edilen tutarın fahis olduğunu, usul ve yasaya aykırı, haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
Davacının dava dilekçesinin içeriğinin ve talep ettiği alacağın niteliği anlaşılamadığından duruşmada HMK 31. Madde gereğince davacıya davasının açıklaması ve dayanakları sorulmuştur.
Davacı ——-tarihli celsede,———– sözleşmeden doğan alacak olduğunu, kitabın basılması için davalı tarafa ödediği para olduğunu, davalının kitaplarını sözleşmede belirtilen miktarda satmadığını düşündüğünü, ——- TL’de sözleşme gereği davalının yapması gereken ve yapılmayan reklam masraflarının tarafınca ödendiğine ilişkin olduğnu,—–tüketici hakem heyetinden talep ettiğini, davalının da itiraz ettiğini, —- Asliye Hukuk Mahkemesinde Yetkisizlik kararı verildiğini,——- karşı tarafa ——- Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından vekalet ücreti verildiğini onu istediğini, —- TL’de şimdiye kadar açmış olduğu tüm davalardaki harçlar olduğunu, ayrıca şu an devam eden davada yatırdığı harcı da istediğini bunun da ———TL nin içinde olduğunu,——— TL de bu dava açılana kadar İstanbul’a gidip geldiğim için yaptığı masraflar ve yapacağı masraflar olduğunu, —- yol masrafı yaptığını, —— daha yol masrafı yapacağını, telif ücreti alacağı istemediğini, yaptığı ve yapacağı masrafları istediğini beyan etmiştir.
Her ne kadar dava Mahkememizde açılmışsa da davanın, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklı ve davacının fiili zararı olduğu iddiası ile alacak davasıdır.
Dava tümüyle Fikri Mülkiyet Hukuku kapsamında değerlendirilebilecek bir talebe ilişkin olarak açılmamıştır. Dava da talep edilen taleplerin tamamı genel hukuk kurallarının değerlendirilmesine tabidir. Bu nedenle genel Mahkemeler olan Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Yanlar arasında hukuki ilişki basitçe, kitap basımı ve satışı konulu bir istisna sözleşmesidir. Davalı yayınevi davacı yazara ait kitabı basmak ve satmak suretiyle, elde edilecek kazançtan komisyonunu düşerek, tüm geliri davacıya bırakmakla yükümlüdür. Yayınevine devredilmiş çoğaltma veya yayma hakkı bulunmamakta olup, sözleşmede belirtilen miktarlarla sınırlı olarak kitabı basmak ve satmakla yükümlüdür. Yazardan devraldığı bir çoğaltma, yayma ve bunun üzerinden telif ödemesi yapma şeklinde borcu bulunmamaktadır. Nitekim, kitabın basım giderini davacı karşılamıştır. Bu haliyle, dava konusu alacak, adi alacak (sözleşme alacağı) niteliğindedir. Sözleşmeden kaynaklanan edimlerin yerine getirilmesine ilişkin yargılama ve hüküm verme görevi Asliye Hukuk Mahkemesine aittir. Mahkememiz ise FSEK’ den kaynaklanan veya bu kanunun hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olduğu tazminat ve sair davalara bakmaktır. Davacı yazarın telif haklarını muhafaza etmesi nedeniyle, yanlar arasında çoğaltma ve yayma yetkisi ile ilgili bir çekişme bulu————tarihli verilen kararında da” davalı yayınevinin FSEK kapsamında unsurları açıklanan bir eserin henüz sahibi olmamasına ve davanın “Fikri mülkiyet hakkına veya hak sahipliğine” dayanmadığının belirgin olmasına göre, Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun koruyucu hükümlerinden yararlanamayacağı,diğer bir ifade ile olaya 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerinin uygulanma olanağı olmadığı, Dolayısıyla Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin görev alanına giren bir olgunun varlığından söz edilemeyeceğinden uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiğine ilişkin kararı bulunmaktadır.” Kaldı ki,—- Bölge Adliye Mahkemesi —- Hukuk Dairesinin ———–tarihli kararında “konusu bir fikri mülkiyet hakkını içerse bile uyuşmazlığın fikri ve sınai hakkın sahipliği veya hakkın izinsiz yahut izin kapsamını aşacak biçimde kullanıldığı iddiasına ilişkin bulunmadığı hallerde sözleşmeden doğan borçların yerine getirilip getirilmediği ile ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalara bakma görevinin uygulanacak normların niteliğine göre genel mahkemelere ait olduğu” belirtilmiştir. —————— da aynı yöndedir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenmiş olup, görev konusu kamu düzenine ilişkindir ve yargılamanın her aşamasında re’sen göz önüne alınmalıdır. HMK’nun 114/1-c maddesinde davanın görevli mahkemede açılmış olması dava şartı olarak sayılmış olup, davanın mahkememizin görev alanı içinde olmaması ve görevli mahkemede açılmaması nedeniyle dava şartının bulunmadığı, davacının davasını taraflar arasında düzenlenen sözleşmeden kaynaklı ve davacının fiili zararı olduğu iddiası ile açmış olduğu alacağa yönelik açmış olup, Mahkememizin görevsiz olduğu davaya bakmakla görevli mahkemenin ———–Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğu anlaşıldığından, davanın HMK’nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın HMK’ nun 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca görev yönünden
USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. Madde uyarınca dosyanın süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak
kesinleşmesi halinde kararın kesinleşme tarihinden, kanun yoluna başvurulmuş ise bu başvurunun reddi kararının tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize müracaat edilmesi halinde dosyanın yetkili ve görevli ——— ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ ne gönderilmesine,
3-Aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağına,
4-Yargılama harç ve giderlerin HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince yetkili ve görevli mahkeme tarafından değerlendirilmesine,
5-6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 331/2 maddesi gereği vekalet ücretinin yetkili ve görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden
itibaren yasal 2 haftalık süre içersinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/02/2020