Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. İstanbul Anadolu 2. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO : 2019/332 Esas
KARAR NO : 2020/33
DAVA : Marka (Maddi Tazminat İstemli)
DAVA TARİHİ : 20/11/2019
KARAR TARİHİ : 18/06/2020
Yukarıda tarafları yazılı davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda;
İ D D İ A :Davacı vekili dava dilekçesi ile, Müvekkili ————–. uzun yıllardan beri gerek endüstriyel kullanım gerekse de ev kullanımı için temizlik ve hijyen ürünleri üreterek satışını gerçekleştirdiği. Müvekkili şirketin ürünleri üzerinde kullandığı —————-markaları müvekkili şirket adına tescillenmiş markalardır. Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılan, ——başvuru numarasıyla “———başvuru numaralarıyla “—–markaları müvekkili adına tescillendiği. Müvekkiline ait bahsi geçen markalar————– numaralı sınıfları kapsadığı. Bu sınıflarda deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri gibi emtialar yer aldığı. Davalı şirket ——— adlı ——–markasını deterjan, çamaşır suyu, çamaşır yumuşatıcısı, leke çıkarıcısı gibi ürünleri üzerinde müvekkili şirket tarafından kendi ürünleri üzerinde kullanılan yazı fontuna oldukça benzer şekilde kullandığı. Müvekkili tarafından kullanılan———– markası bir daire içerisinde marka adının ——yazılması şeklinde kullanıdığı, davalı şirket de benzer şekilde —– adlı markasını bir daire içerisinde kalın——yazılmış şekilde kullandığını. Davalı şirketin müvekkili şirkete ait marka ile iltibas yaratacak şekilde bir ticaret unvanı ve marka kullandığını—— adlı arama motoruna davalı şirket unvanı yazılıp internet ortamında arama yapıldığında müvekkiline ait internet sayfası en başta önerilen sayfa olarak çıktığını. Davalı şirketin müvekkili şirketin tescilli markasını ticaret unvanında kullanması ve müvekkiline ait markaya bir harf eklemek suretiyle ——adlı markayı kullanması sebebiyle müvekkili şirket ile kolayca karıştırılabildiği. Davalının, müvekkiline ait markaları ve markaların ticari takdim şeklini taklit etmek suretiyle ürün üretip satışını gerçekleştirerek müvekkilinin faaliyetleri ve ürünleri ile iltibas yaratmakta ve bu suretle haksız rekabette ve markaya tecavüzde bulunduğunu, bu nedenlerle müvekkiline ait tescilli markayı gerek ticari unvanında ve gerekse de ürünleri üzerinde müvekkilinin markası ile iltibas ve iktibas yaratacak şekilde kullanarak ve müvekkilinin markasının tanınmışlığından yararlanarak haksız kazanç elde eden ve müvekkilinin itibarını zedeleyen davalının müvekkilinin uğradığı maddi ve manevi zararları tazmin etmesini, müvekkili markasını kullanmak suretiyle müvekkili şirket adına tescilli markaya tecavüz eylemi gerçekleştiren ve haksız kazanç eden davalının müvekkilinin yoksun kaldığı kazancı ve müvekkilinin fiili kaybını tazmin etmesi gerektiğini. Sınai Mülkiyet Kanunu madde 149 ve 150 uyarınca ihlal edilen hakkın tazmini amacıyla söz konusu miktarın hesaplanmasının uzmanlık gerektirmesi ve bilirkişi marifetiyle yapılması gerektiğinden şu aşamada tarafımızca hesaplanmasının mümkün bulunmadığını, alacağın belirsiz alacak olması nedeniyle ileride bilirkişi tarafından gerçek değer belirlendiğinde dava değerini HMK’nın 107. Maddesi uyarınca yükseltme hakkımız saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek olan ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, aynı zamanda mahkememiz ——. Sayılı dosyasının dava konularının bağlantılı ve taraflarının aynı olması nedeniyle birleştirilmesi istemiştir.
K A R Ş I İ D D İ A :Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Müvekkilinin önce aile şirketi olarak —- başladığı iş hayatına daha sonra ——— olarak devam ettiği, daha sonra unvan değişikliği yaparak ve—–olarak hizmetlerine devam ettiği —— kapalı alanı ile günlük —- kapasiteli temizlik ürünlerinin üretim, dolum işlemlerinin yapıldığı, —– bölgesinin en büyük kapasiteli fabrikalarından biri olduğunu. Bahsi geçen markalar birbirini çağrıştıran markalar değildir. Müvekkili şirketin markasının marka yayınına karşı çıkan davalı … ———— kendi markaları ile ilişkili olduğu izlenimi yaratması ve halk nezdinde bu şirketle ilişkilendirilmesi ve bu markayı çağrıştırması mümkün olmadığını. Çünkü, müvekkili şirket gerek kimyevi meslek grupları içerişinde hizmet verdikleri bölgede gerekse tüketici hedef kitlesi tarafından tanınmış bilinen bir marka olduğunu. Bu sebeple çağrışımsal hiçbir sebeple ayırt edilememesi mümkün olmadığını. Müvvekili ile davacı tarafın ürünleri bu kadar benzemediği, aynı raflar da karşılaşılsa dahi karıştırılamayacak kadar birbirinden farklı olduğunu davanın reddine reddine karar verilmesini istemiştir.
TPMK’ya ve —— yazılan müzekkerelere cevap verilmiş dosya arasına alınmıştır.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Tüm dosya kapsamından; Mahkememizin —— esas sayılı dosyanın açılış tarihinin Mahkememiz dosyasından önce olduğu, davacı ve davalısı aynı olup tecavüzün tespiti, haksız rekabetin tespiti, men’i önlenmesi ve ref’i hükmün ilanı maddi manevi tazminat talepli olduğu, Mahkememiz iş bu dosyasında ise aynı davacı tarafından davalıya karşı davalının marka hakkında tecavüz ve haksız rekabet kapsamında kalıp kalmadığı, maddi ve manevi tazminata ilişkin dava açıldığı, Mahkememiz —- esas sayılı dosyası ile Mahkememiz ———— esas sayılı dosyası arasında fiili ve hukuki irtibat bulunduğu anlaşıldığından, HMK 166/1. Madde gereğince her iki dava dosyasının birleştirilmesine karar verilerek, aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkememiz ——– esas sayılı davası ile Mahkememizin ——– numaralı dosyası arasında hukuki ve fiili irtibat bulunduğundan HMK’nun 166/2 maddesi uyarınca her iki davanın BİRLEŞTİRİLMESİNE,
2-Yargılamaya Mahkememizin ———Esas sayılı dosyası üzerinden devam olunmasına,
3-Harç, masraf ücreti vekalet tayin ve takdirinin asıl davada nihai kararla değerlendirilmesine,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin yokluğunda esas hüküm ile birlikte istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.