Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/725 E. 2023/744 K. 17.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/725
KARAR NO : 2023/744

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 16/10/2023
KARAR TARİHİ : 17/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—–. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkilin nezdinde —– adına 01/12/2020-21 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —– numaralı —– Sigortası Poliçesi düzenlendiğini, devamında 01/12/2021-2022 tarihleri arasında geçerli olmak üzere —–numaralı poliçe düzenlendiğini, sigortalı —– isimli firmada servis teknisyeni olarak çalışmaktayken 03/11/2021 tarihinde çelik bant kaynak işlemi yapmak amacıyla—— isimli firmaya gittiğini, makinenin kurulumunu yapmak için firma yetkililerinden elektrik motoru talep etmiş olmasına rağmen bu talebinin karşılanmadığını bu sebeple forktlift yardımıyla makinenin kurulumunu sağlamaya çalıştığını, kurulum sırasında çelik bant makinenin içine sıkıştığını, çelik bandı sıkıştığı yerden çıkarmaya çalışırken çelik banttan sıyrılan demir aparatın sigortalının yüzüne çarptığını, hastaneye sevk edilen sigortalının kafatasında kırıklar olması ve sol gözündeki retinanın parçalanmasından dolayı ameliyat olduğunu, bu ameliyatlarının ardından ikinci kez göz ameliyatı olan sigortalının artık görme şansının olmadığının öğrenildiğini, davalı yetkilileri tarafından gerekli ekipman sağlanmaması sebebiyle vuku bulan kazada sigortalısının kusuru bulunmadığını, kurulum yaptığı esnada kişisel koruyucu ekipmanlarını giymiş olan sigortalının ayrıca kurum için gerekli ekipmanları da firmadan talep ettiğini, talep edilen ekipmanlar sağlanmadığı için yaşanan bu kazada firmanın kusuru bulunduğunu, sigortalının kusuru olmaması sebebiyle müvekkili tarafından sigortalıya sağlık poliçesi kapsamında 16.311,14 TL tedavi gideri ödendiğini, bu tazminatın rücuen tahsili amacıyla davalı aleyhine—–. İcra Müdürlüğü’nün —— Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalının borca itirazı üzerine takibin durduğunu, dava öncesi arabuluculuk yoluna başvurduklarını ancak anlaşma sağlanamadığını, tüm bu nedenlerle davalı tarafından yapılan haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce; tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları resen belirlenerek; taraf vekillerinin vermiş olduğu dilekçeler, ibraz ettikleri tüm deliller, —-İcra Müdürlüğü’nün—— Esas sayılı dosyası, tüm kayıt ve belgeler tek tek incelenmiştir.—– İcra Müdürlüğü’nün—– Esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 16.311,14-TL Asıl Alacak, 269,47-TL işlemiş Faiz olmak üzere toplam 16.580,61-TL’nin tahsiline yönelik icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalıya 27/07/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafından 02/08/2022 tarihinde icra takibine itiraz edildiği, davanın yasal 1 yıllık süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken hususlardandır.Dosya kapsamına göre, dava dışı sigortalı —–davacı sigorta nezdinde sigortalandığı, sigorta poliçe süresi içinde, davalıya ait firmada makine kurulumu sırasında yaşanan kazada zarar gören dava dışı sigortalıya 16.311,14 TL ödeme yapıldığı, hasar bedelini ödeyen davacı sigorta şirketinin halefiyet ilkesi gereğince davalıdan talep edilen ekipmanlar sağlanamadığı için kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu iddiası ile hasarın rücuen tahsili amacı davalı aleyhine—-. İcra Müdürlüğü’nün—–Esas sayılı sayılı takip dosyası ile sigortalısına yapmış olduğu ödemenin rücuen tazmini için ilamsız takip başlattığı, davalının ödeme emrinin tebliğinden sonra yasal süre içinde borca ve ferilerine itiraz etmesi nedeniyle takibin durduğu, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
Rücu ve halefiyet Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nun 22/03/1944 Tarih —- sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” şeklinde vurgulanmaktadır. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir. 6102 sayılı TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472.maddesinde ise “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; davacı sigorta şirketinin sigortalısı hangi görevli ve yetkili mahkemede dava açabilecek ise, sigorta şirketinin de halefiyet gereğince, aynen sigortalı gibi o mahkemede dava açabileceğine işaret edilmiştir.28.11.2013 tarihli —– yayınlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun, yasanın 87. maddesi gereğince yayım tarihinden itibaren altı ay sonra 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dava tarihinde tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. maddesine göre, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileride dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına veya hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmelerde dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı yasanın 73. maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. 6502 sayılı yasanın 83/2. fıkrasında “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.”düzenlemesine yer verilmiştir, ilgili yasa maddesi ile görev konusunun tartışılmasının önüne geçilmiştir. Diğer yandan sigorta rücu davalarının 6102 sayılı TTK‘nun 1472.maddesi hükmünden kaynaklanması nedeniyle aynı yasanın 4.maddesi gereğince bu tür davalarda görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğu düşünülebilir ise de, davanın TTK 1472.maddesi hükmünden kaynaklanmış olması, halefiyet ilkesi dikkate alındığında, davanın sigortalı ile zarar sorumlusu arasındaki ilişkiye göre, değerlendirilmesi gerektiği gerek doktrinde gerekse de uygulamada çekişmesiz şekilde kabul edilmektedir. Bir başka deyişle, sigortalı ile zarar sorumlusu arasında ki ilişki ticari dava niteliğinde ise bu tür davada ticaret mahkemesi görevli olacaktır. (bknz:—-BAM —–. H.D —–)
Yukarıda ayrıntılı olarak zikredildiği üzere halefiyet ilişkisi çerçevesinden somut olay tetkik edildiğinde, dava dışı sigortalı gerçek kişi ile davacı arasındaki ilişkinin tüketici ilişkisi olduğu, ancak dava dışı sigortalı ile zarar sorumlusu olan davalı—–arasındaki ilişkinin ise ne ticari ne de tüketici ilişkisi olduğu, dava dışı sigortalının montaj yapmaya gittiği davalı iş yerinde davaya konu kazayı geçirdiği ve davalı ile arasında iş akdininin de bulunmadığı bu durumda eldeki somut uyuşmazlığa genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde bakılması gerektiği, davaya bakma görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğundan mahkememizce görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde—–BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.