Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/71 E. 2023/201 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2023/71 Esas
KARAR NO : 2023/201

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/06/2022
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili——Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 29.10.2020 tarihinde müvekkiline ait ——plakalı aracın kaza geçirerek hasarlanması sonucu oluşan hasar bedelinden —–. tarafından tanzim edilen —– Kasko Sigortası Poliçesi kapsamında sorumluluğu bulunduğunu, ilgili sigorta şirketi bu poliçeden kaynaklı hasar tazminatını 2918 Sayılı KTK, TBK, 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu, Yargıtay kararları ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre ödemekle yükümlü olduğunu, tazminatın ödenmesi için sigorta şirketine yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun——26.10.2021 tarih ——karar sayılı dosyası ile başvurularının kabul edilerek 29.360,30 TL hasar tazminatının 08.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile sigorta şirketinden alınarak tarafımıza verilmesine karar verildiğini, verilen karara karşı davalı sigorta şirketinin İtiraz Hakem Heyetine Başvuru yaptığını, ——karar sayılı dosyası ile dosyadan el çekme kararı vermesi nedeniyle işbu davayı açtıklarını, trafik kazası sonrası oluşan zarar nedeniyle başvuruda bulunan müvekkili için yapılacak bilirkişi incelemesi ve hesaplama sonuçları üzerinden fazlaya ilişkin her türlü talep, başvuru, ıslah ve dava hakkımız saklı tutularak şimdilik 1.000- TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın işbu davayı HMK m.107 uyarınca belirsiz dava olarak ikame etmesinde hukuki menfaati bulunmadığını, dava dilekçesinde bilirkişi incelemesi sonucunda araçta oluşan değer kaybının 13.000,00 TL olduğu belirtilerek hasarı net olarak tespit edildiğini, müvekkili şirketin başvuruya konu kaza sonucunda yürürlükte bulunan yasa ve mevzuatlara ve objektif kriterlere uygun olarak ve mutabakatname doğrultusunda 16/02/2021 tarihinde 111,31 TL ve 26/02/2021 tarihinde 119,03 TL sovtaj ve 05/03/2021 tarihinde 161,92 TL tedarik anlaşmalı servis ödemesi yaptığını, davanın görevsiz mahkemede açılması nedeniyle tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesini, esasa girilmesi durumunda davanın esastan reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava; trafik kazasından kaynaklı hasar tazminatının davalı kasko sigortacısından kasko sigortası poliçesi çerçevesinde tahsili istemine ilişkindir.Dava öncelikle —— Asliye Mahkemesi’nde açılmış mahkemece görevsizlik kararı verilerek dosya mahkememizin esasına tevzi olunmuştur.28.11.2013 tarihli —– yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun (TKHK) 2. maddesinde Kanunun kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” şeklinde açıklanmıştır. Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin birinci fıkrasının (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemi ifade eder” biçiminde tanımlanmıştır.6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanunun 83. maddesinde de taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.Bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir.6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”
Tanım başlıklı 3. maddesinin “(1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
Tüm dosya kapsamı yapılan açıklamalar ile beraber değerlendirildiğinde somut olayda, davacının yukarıdaki tanıma uygun tüketici konumunda olduğu, işletme defterine göre defter tutup birinci sınıf tüccar olmadığı, davaya konu aracın ise incelenen tescil belgesinde kullanım amacının “yük nakli/hususi” olarak belirtildiği, davaya konu aracın kullanım amacının yük nakli olmasının yine tescil belgesiyle sabit olduğu üzre hususi olarak ticari kazanç olmaksızın kullanıldığı gerçeğini değiştirmeyeceği, davacının tacir olmadığı, eldeki bu davayı tacir olarak açmadığı bilakis davacının kasko poliçesini tüketici olarak imzaladığı, bir hukukî işlemin sadece 6502 sayılı Kanunda düzenlenmiş olmasının tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmeyeceği, bir hukuki işlemin 6502 sayılı Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerektiği, nitekim davacı ile davalı şirket arasında kasko poliçesinin düzenlendiği, davacının dosyaya sunulan belgelere göre tacir olmadığı, sözleşmeye konu aracın hususi araç niteliğinde bulunduğu, davacının kasko poliçesini tüketici olarak imzaladığı, taraflar arasında akdi bir ilişki olup, davalının sorumluluğunun kaynağının da bu sözleşme olduğu ve yargılamada bu sözleşme esas alınarak davalının sorumluluğunun belirleneceği, görev itirazının yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de re’sen nazara alınarak yargılamanın her aşamasında görevsizlik kararı verilebileceği, HMK 2. madde, TTK 4. ve 5. Maddesi ve 6502 sayılı yasanın ilgili maddeleri gereğince davaya bakma görevinin mahkememize ait olmadığı, davacı tarafça açılan davanın ——- Tüketici Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği mahkememizce anlaşılmış ve mahkememizin görevsizliğine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.——Hukuk Dairesi——-Karar,)

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli ——– Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın iki haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinden, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde —— BAM nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.