Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/220 E. 2023/955 K. 13.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/220 Esas
KARAR NO: 2023/955
DAVA: Tapu iptal ve tescil
DAVA TARİHİ: 30/12/2021
KARAR TARİHİ: 13/12/2023

Mahkememizde görülmekte olan tapu iptal ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; müvekkili olan davacının, davalı ——– şirketinin inşa edeceği ——- İli, ——– İlçesi,——– Mahallesi ——- ada, ——– parsel üzerinde henüz inşaatına başlanmamış olan ——— projesinden——– numaralı 1 adet taşınmazı 264.064,50-TL’ye satın almış olduğunu, taraflar arasında buna ilişkin taşınmazların satışı, teslimi, ödeme ve tapuda mülkiyet devrine ilişkin ——– Noterliği 20.03.2017 tarihli ——— yevmiye nolu satış vaadi sözleşmesi akdedildiğini, taraflar arasında sözleşme bedeli olarak belirlenen 264.064,00-TL’nin tamamı müvekkil davacı tarafından davalıya ödendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin Bağımsız Bölümün Teslimi başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrası uyarınca dava konusu bağımsız bölümün teknik şartnameye uygun olarak davalı tarafından inşa edilip inşaat yapı ruhsatı alınmasından itibaren 24 ay içerisinde müvekkile anahtar teslim olarak teslim edileceği belirlenmiş olup davalı tarafından 2018 yılının Haziran ayında projenin tamamlandığını ve teslim edilmiş olması gerekirken bu tarihte davalı tarafından proje tamamlandığını, dava konusu taşınmazın her türlü takyidattan ari olarak hacizsiz ve ipoteksiz olarak, bu mümkün olmaması halinde noterde tanzim edilen satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh verildiği tarihinden sonraki hacizlerin ve şerhlerin terkini ile müvekkilim adına tapuda tescilini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesi özetle ; müvekkili şirketin davacı ile Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi akdetme iradesi bulunmadığını, davacı yanın sunmuş olduğu evrakın incelenerek, imzanın şirket yetkilisine ait olup olmadığı incelenmesi gerektiğini, müvekkili şirket, belgenin sunulduğu tarihte şirket kaşesi altına müşterek çift imza ile birlikte temsil edildiğini müvekkili şirketin temsil yetkisini kural olarak en az iki kişiye vermesindeki amaç; özellikle şirketi borç altına sokan işlemlerin denetimini sağlamak, şirket tüzel kişiliğinin, pay sahiplerinin ve üçüncü kişilerin zarara uğramasını önlemek olduğunu, müvekkili şirket açısından çift imza kuralının benimsenmiş olması, aynı zamanda temsil yetkisinin de sınırlandırılması anlamına gelmediğini, ancak dava konusu edilen belgede şirket kaşesi altında bulunan imzalardan birinin kim tarafından atıldığı belli olmayıp, şirketin imza sirkülerinde yer alan imzalardan biri olmayıp, müvekkili şirketi o dönemde temsil eden şahıslara ait olmadığını, bu nedenle sözleşmenin hiçbir bağlayıcılığı bulunmamakta olup sözleşmeyi imzalayan şahsın tespit edilemediğini, ——- kayıtlarından da bu husus açıkça görüleceğini, Şirket adına hareket etme yetkisi olmadığı halde yetkisiz kişi tarafından işlem yapılması ”yetkisiz temsil” niteliğinde olup, bu işlemlerden müvekkil şirket sorumlu tutulamayacağını, işlemi yapan şahıs işlemden şahsen sorumlu olacağını, yetkisiz temsile ilişkin hükümler Türk Borçlar Kanunu madde 46’da düzenlendiğini, Kanun hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere temsil olunan müvekkili şirket yapılan işlemlere onay verdiği takdirde yükümlülük altına girdiğini, bu şekilde verilen bir onay olmadığı için yapılan işlemler müvekkili şirketi bağlamadığını, müvekkili şirket, yetkisiz temsilcinin veyahut taklit imza ile yapılan işlemlere onay vermediğini, müvekkili şirket hiçbir şekilde bu kişinin yaptığı işlemlere onay vermediğini, şirketin bağlı olduğu ticaret odasında da şirket yetkilisi olan kişiler görülmekte olup, herkesin erişimine açık bilgiler olarak ulaşılabilir nitelikte olduğunu, ayrıca müvekkili şirkette yetki sahibi olan kişilerin ve herhangi bir sahte imza hususuna mahal vermemek adına noterde düzenlenmiş imza sirküleri de bulunmadığını, bu bağlamda davacı tarafın iddia ettiği belgeye konu edilen işlemlerin, şirketin bu konuda yetki tevdi ettiği yetkilisi tarafından yapılması gerektiğini, yetkisiz kişinin yapmış olduğu işlem müvekkili şirketi bağlamayacağını, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte; kaldı ki davacı yanlar tarafından temsil olunan müvekkili şirkete işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini istemediği de görülmektedir. Müvekkil şirketin temsil yetkisi vermediği bir kişinin hukuki işlemlerinden sorumlu olması beklenemez, bu durum açıkça hukuka aykırılık teşkil etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :Dava, hukuki niteliği itibariyle ——— Mah. ——— ada ——– parsel sayılı taşınmazda kayıtlı bulunan ——— numaralı bağımsız bölümün her türlü takyidatlardan ari olarak davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesi isteğine ilişkindir.Davacı tarafından , davalı aleyhine iş bu dava ——- Tüketici Mahkemesine 30.12.2021 tarihinde açılmış, ——–sayılı kararı ile davanın kayıt kabul davası olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilerek, taraflarca istinaf edilmeksizin mahkememize gönderilmiştir.Davalı şirket hakkında verilmiş olan iflas kararının kaldırılmış olması nedeniyle mahkememizce esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davalı Avukatı tarafından istinaf kanun yolu başvuru isteminde bulunulmuş,———sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verilmiştir.6502 Sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanun , her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.Konut satış sözleşmeleriyle , devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır.
Davacı Avukatı tarafından dava dilekçesinde dava konusu bağımsız bölümü konut olarak nitelendirerek iş bu davayı Tüketici Mahkemesinde açmış olup, tapu kaydın da da dava konusu taşınmazın niteliği daire olarak kayıtlıdır.Anılan Kanunun 3/h maddesinde de ” Mal alışverişine konu olan, taşınır eşya, konut veya tatil amaçlı taşınmaz mallar”… Hükmünü içermektedir. Aynı kanunun 3 maddesinin (k) bendindeki tanıma göre Tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta , vekalet bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73 maddesi’nin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çakacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.Ticaret Mahkemesinin iflasa karar vermesi anında borçlu hakkında iflas açılmış olur. Bundan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar ve masaya geçer. Müflis masaya giren bir mal ve hak üzerinde tasarrufta bulunmuşsa bu işlem geçersizdir. İflas kararından önce müflisin temlik sözleşmelerinden doğan borçları taşınmazın tapu kaydı henüz müflis üzerinde bulunduğundan masaya geçmekle iflas nedeniyle asıl akit ( satım akdi ) yapılamamaktadır.Kural olarak sözleşmeler taraflardan birinin iflas etmesiyle son bulmazlar. Bu halde iflas etmemiş olan taraf sözleşmenin ifasını isteyebilir. Ancak sözleşmenin ifasını talep hakkı bir iflas alacağıdır. Davaya konu temlik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu bakımdan sözleşmenin alacaklısı olan taraf iflastan önce yapılan sözleşmedeki bütün borçlarını müflise karşı yerine getirmiş ise, alacağı para borcundan başka bir şey olduğundan alacağını para alacağına çevirerek masaya yazdırabilir. ( İİK.nun 198 Md.)Somut uyuşmazlıkta davacının talebi TAPU İPTAL VE TESCİL İSTEMİDİR. Talep alacağın masaya kaydedilmesine yönelik olmayıp, müflis şirketin aktifinde yer alan bir hakkın masadan çıkartılarak , tapuda adına tescili istemine ilişkindir. Davacının talebi gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın aldığını iddia ettiği bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline ilişkin olduğundan, davanın kayıt kabul davası olarak kabulü mümkün değildir. Kayıt kabul niteliğinde olmayan tapu iptali ve tescil talepleri yönünden İİK. da özel düzenleme yer almadığından taraflar arasındaki işin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi zorunludur. Tüketici Mahkemesince her ne kadar davalı şirket hakkında iflas kararı verildiği belirtilerek görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilmiş ise de davanın niteliği, itibariyle görevli mahkeme Tüketici Mahkemesidir. Bu itibarla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

HÜKÜM; Ayrıntıları ve gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın——– Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın istinaf edilmeksizin kesinleşmesi halinde dosyanın Yargı yeri belirlemesi için dosyanın ——– Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesine gönderilmesine,
2-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ile ——— Bölge Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 13/12/2023