Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/932 E. 2023/296 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/932 Esas
KARAR NO : 2023/296

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan itirazın iptali (ticari satımdan kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; —— takip konusu alacağını müvekkiline temlik ettiğini, temlik eden şirket ile davalı borçlu arasında ticari ilişkiden kaynaklı ürün alım-satımı için sözleşme kurulduğunu, temlik eden şirket sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmiş ancak davalı tarafın sözleşmeye aykırı hareket ederek borcunu ifa etmediğini, muaccel olan borcun ifa edilmemesi üzerine davalı aleyhine —- İcra Dairesi ——. Numaralı dosyası ile takip açıldığını, açılan takibe borçlu tarafından 08.12.2021 tarihinde yetkiye, borcun tamamına ve ferilerine itirazda bulunulduğunu, itiraz üzerine —–. İcra Dairesi tarafından10.12.2021 takibin durdurulmasına karar verildiğini, Davalı borçlunun, temlik eden şirketten takip konusu faturanın içeriğinde belirtilen nitelik ve miktarda ürün satın aldığını, bedelini ödemediğini, takip konusu fatura, 13.10.2018 tarihli 20.003,36 TL bedelli fatura olduğunu, takip konusu fatura davalıya gönderildiğini, davalı tarafından yasal süresi içinde itirazda bulunulmadığını, TTK m.21/2’ye göre;”Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” denildiğini, davalı borçlu faturaya itiraz etmemesi davalının faturanın içeriği ile birlikte kabul ettiği anlamına geldiğini, Müvekkilinin, davalıdan alacağının sabit olduğunu, borçlu, borcun varlığını ve miktarını faturaya yasal süresi içinde itiraz etmeyerek kabul ettiğini, takip konusu borca ilişkin davalı taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkiline herhangi bir ödeme yapmadığını, borçlunun borca itirazının mesnetsiz ve gerçeğe aykırı olduğunu, davalı borçlunun icra takibini uzatarak müvekkil şirketin alacağını tahsil etmesini engellemek adına itiraz ettiğini, yapılan itirazın kötü niyetli olduğunu, haksız ve kötüniyetli yapılmış olan itirazın reddedilmesi ve asıl alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin tacir değil esnaf olduğunu, ticari işletme sahibi olmadığını, açılan davanın ticari dava olmadığını, görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğunu, görevsizlik kararı verilerek görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğuna karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde müvekkiline tebliğ edilen bir faturadan bahsedildiğini, müvekkiline bahsi geçen faturanın gönderilmediğini, Davacı tarafın, temlik eden —–tarafından, müvekkile mezkur faturanın tebliğ edildiğine ilişkin iddiasını somutlaştırıcı, ispata yarar şekilde dava dosyasına sunduğu delilinin olmadığını, dava dilekçesi ekinde yer alan irsaliyeli faturada müvekkilinin imza ve kaşesinin söz konusu olmadığını, müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu davaya ilişkin görevsizlik kararı verilmesini, aksi kanaat halinde ise işbu davanın reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı davacı hakkında alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Hukuki Nitelendirme, Delillerin Değerlendirilmesi ve Netice
Dava, temlike bağlı alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır.Davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dışı ——adlı şirketten müvekkilinin temlik aldığı alacağın tahsili amacıyla takip başlattıklarını, temlik eden şirket ile davalı borçlu arasında ticari ilişkiden kaynaklanan ürün alım-satımı sözleşmesi akdedildiğini, temlik eden şirketin tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini ancak davalı şirketin borcunu ifa etmediğini, borcun muaccel olduğunu, fatura konusu malın davalı şirket tarafından satın alındığını ancak bedelinin ödenmediğini, takip konusu faturanın 13/10/2018 tarihli 20003,36 TL bedelli olduğunu, faturaya yasal süresi içinde itiraz da edilmediğini, yapılan takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 21/3/2022 tarihli cevap dilekçesinde, yetkisizlik ilk itirazında bulunmuş, ayrıca görevli mahkemenin asliye ticaret değil, asliye hukuk mahkemesi olduğunu ileri sürmüştür. Yine esas ilişkin olarak dava dilekçesinden bahsi geçen faturanın müvekkili şirkete gönderilmediğini, dava dilekçesinin ekinde yer alan irsaliyeli faturada müvekkilinin imza ve kaşesinin bulunmadığını ifade etmiştir.—— Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi 31/3/2022 tarihli kararı ile “davacının ——-tarafından 13/10/2018 tarihinde davalı adına kesilen 20.000,36 TL fatura alacağının tamamını 09/09/2019 tarihli temlik sözleşmesi ile temlik aldığı, davacının bu fatura alacağı nedeniyle ödenmeyen borcun tahsili için —- İcra Müdürlüğünün——-esas sayılı dosyası ile davalı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığı, borçlunun bu takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve davalının itirazının iptali için iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla, yetki itirazı yönünden yapılan incelemede, davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yerinin —– olduğu, yine davaya konu para borcunun alacaklısı davacının yerleşim yerinin ise—— olduğu, dolayısıyla davaya konu uyuşmazlığın çözümünde yetkili icra daireleri ile mahkemelerin —— İcra Daireleri ile Mahkemeleri olduğu, davacının davasını anılan genel ve özel yetkili bu mahkemelerin hiçbirisinde açmayarak yetkisiz mahkemede açtığı, bu nedenle seçme hakkının davalıya geçtiği ve davalının da cevap dilekçesiyle ileri sürdüğü yetki itirazında kendi yerleşim yeri mahkemesi olan ——- Mahkemeleri yönünde seçimlik hakkını kullandığı anlaşıldığından” denilmek suretiyle yetkisizlik kararı verilmiş, karar “Tarafların Kararı İstinaf Etmemesi Üzerine Kesinleşme” ile 26/04/2022 tarihinde kesinleşerek talep üzerine Mahkememize tevzi edilmiştir.
Tebsiple, —– Müdürlüğü’ne ayrı ayrı müzekkere yazılmıştır.
—– yazı cevabına göre …’nun müdürlükleri nezdinde şahıs şirketi veya tacir kaydının bulunmadığı, —– yazı cevabına göre —– gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı, —–Başkanlığının yazı cevabına göre—— sicil kaydına rastlanışmadığı,——Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliğinin yazı cevabına göre —– esnaf kaydına rastlanılmadığı, ——Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün 19/12/2022 tarihli yazı cevabına göre —– dava tarihi itibariyle herhangi bir vergi kaydına rastlanılmadığı,—— Kaymakamlığı Mal Müdürlüğü’nün 28/12/2022 tarihli yazı cevabına göre —- 2022 yılında işletme hesabına göre defter tuttuğu, Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesi ve 534 sıra numaralı Genel Tebliğde belirtilen yıllık alış ve satış tutarlarını aşmamış olduğu anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasında;
“Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler:
1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 7.200.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı veya satışlarının tutarı 8.640.000.000 (2022 yılı için 570.000 TL) lirayı aşanlar;
2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı aşanlar;
3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (2022 yılı için 400.000 TL) lirayı aşanlar;—- denilmek suretiyle anılan Bakanlar Kurulu Kararına göre 2022 yılı için esnaf veya tacir sayılma hadleri belirlenirken dikkate alınacak nakdi limitler belirlenmiştir.Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır.Anılı hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Tüm dosya kapsamına göre, itirazın iptaline konu alacağın yukarıdaki ölçütlere göre mutlak yahut nispi ticari davaya vücut vermediği anlaşıldığından davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-(c) maddesi gereğince Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1.-Davanın 6100 sayılı Yasanın 114/1-(c) maddesi gereğince Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, Yasanın 20 nci maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli —–Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
2.-Yargılama gideri ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına,
Dair, Davacı Vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren iki hafta süre içerisinde—— Bölge Adliye Mahkemesi ilgili hukuk dairesi nezdinde istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu.