Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/821 E. 2023/655 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/825
KARAR NO : 2023/652

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili —— Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: müvekkiline ait —– plakalı araç ile davalının sigortacısı olduğu —– plakalı araç arasında 10.10.2020 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili için davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapılmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemek zorunda olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil etmeleri gereken tazminat alacaklarının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, karşı taraf sürücüsünün asli kusurlu olduğu, müvekkilinin ise kusurunun bulunmadığı dikkate alındığında müvekkili zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine taraflarınca Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde başvuru yapıldığını, 27/05/2021 –—-
sayılı dosyası ile değer kaybı tazminatı talep edildiğini, dosya başvurusu neticesinde; ”1-Talebin kabulü ile 3.051,00 TL’nin, 20.05.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı —– alınarak başvuru sahibine ödenmesine—- Başvuru sahibi tarafından yapılan 100,00 TL başvuru ücreti,, 650,00 TL bilirkişi ücreti, 8,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 758,50 TL masrafın, davalı —–alınarak başvuru sahibine ödenmesine,3-AAÜT gereği 3.051,00 TL vekalet ücretinin, davalı —– alınarak başvuru sahibine ödenmesine, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun Md. 30/12 hükmü gereğince uyuşmazlıkmiktarı göz önüne alınarak, kesin olarak karar verildi” şeklinde karar vererek davalı Sigortanın sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğunu, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 14.10.2020 tarihinde borçluyu temerrüde düşürmüş ancak borcunu 25/11/2022 tarihinde tahkim başvurusu sonrası icra yolu ile tahsil edebildiğini, Müvekkilinin davalıdan talep ettiği değer kaybı bedeli tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğradığını, müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen yasal faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, borçlunun, alacaklının temerrüt faizini aşan zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, kaldı ki burada sigortalısı adına borçlu olan sigorta şirketi tazminat alacağını ödemeyerek kusuru ile borcun tahsil edilmesini engellediği için müvekkilinin uğradığı munzam zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararın şimdilik 200,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar vermesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın —-numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigorta teminatı altına alınmış olan —– plakalı aracın, —– plakalı araçla kazaya karıştığı ve meydana geldiği iddia edilen MUNZAM ZARARIN talebiyle ilişkili olduğu anlaşıldığını, davacının talepleri haksız ve mesnetsiz olup reddi gerektiğini, söz konusu hasar sonucu davacının aracında meydana gelen değer kaybı bedelinin tazmini talepli müvekkili şirkete ihbar yapıldığını ve söz konusu ihbar üzerine müvekkili şirket nezdinde —— numaralı hasar dosyası açıldığını, ilgili hasar dosyasının incelendiğini ve davadan önce davacının değer kaybı zararı—- nolu hasar dosyası kapsamında—– nolu tahkim başvurusunda verilen kesin hükme istinaden müvekkili sigorta şirketi tarafından karşılandığını, poliçeden kaynaklı başkaca sorumluluğu bulunmadığını, 27.05.2021 tarihinde başlayan yargılamanın 24.11.2021 tarihinde dosya borcu ödenmiş bir şekilde ve davacının zararı tahkim kararı nispetinde karşılanarak sonuçlandığını, davacının ilk başvurusunun üzerinden neredeyse 2 yıl geçmişken öne sürdüğü bu talebinde hiçbir ekonomik veya hukuki menfaati bulunmamakla birlikte tahkim yargılamasında öne sürmediği bu talebine karşı kesin hüküm itirazları bulunduğunu, davacının munzam zarar talebinin soyut iddialara dayandığını, ispat edilmediğinden talebinin reddi gerektiğini, Trafik Sigortası Genel Şartları çerçevesinde yapılan hesaplama neticesinde 31.03.2021 tarihinde 699,03-TL değer kaybı bedelinin davacıya ödendiğini, akabinde davacı tarafından—– nolu tahkim başvuru yapıldığını ve yapılan tahkim yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporu ile piyasa koşullarına göre hesaplanan bakiye değer kaybı tutarı verilen kesin hüküm neticesinde yasal faiziyle birlikte davacının—–. İcra Müdürlüğü nezdinde başlatmış olduğu ilamlı icra dosyasına ödenerek davacının tüm zararı karşılandığını, munzam zararın tazmin edilebilmesi için borçlunun kusurlu olması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin söz konusu zarardan poliçe limitleri dahilinde sorumlu olduğunu, sorumluluklarının kaza tarihi itibariyle 41.000,00-TL olan araç başı teminat limiti kadar olduğunu, sorumluluklarına gidilecekse bile faizin dava tarihinden itibaren yasal faiz olması gerektiğini, tüm bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir. Ancak dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlar uyarınca, sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeni ile paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın munzam zararın ispatı için yeterli değildir. Kaldı ki ekonomik olumsuzluklar karine olarak kabul edilip davacıyı somut zarar ispat yükümlülüğünden de kurtarmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/03/2022 tarih—— Esas —– karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. ( —– BAM —–.HD ——) Bu açıklamalar ışığında, davacı tarafın munzam zararını ispat edecek her hangi bir delil ibraz etmediği bu itibarla Türk Borçlar Kanununun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan zararın, somut ve davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gerektiği ancak davacı tarafça somut vakıalara dayanılarak bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp kanıtlanmadığı, bu nedenle munzam zarar iddiasının davacı tarafından kendi durumuna özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan, dava açılışı esnasında peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.560,00-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.