Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/811 E. 2023/658 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/785
KARAR NO : 2023/653

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2022
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili—– Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkiline ait —– plakalı araç ile davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olan——plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kaza sonucunda davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı olan —– plakalı aracın kusurlu bulunduğunu, müvekkilinin 16/09/2021 tarihinde davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, haklarını sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil etmeleri gereken tazminat alacaklarını yasal süresinde tahsil edilemediklerini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açma zarureti doğduğunu, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 16/09/2021 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcunu Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde başvuru yaparak 23/11/2021—- 29.03.2022–——Sayılı Uyuşmazlık Hakem Heyeti Kararı sonucunda elde ettiği ilam ile 08/04/2022 tarihinde icra kanalı ile tahsil edebildiğini, uyuşmazlık hakem heyetince ” 1. Başvurunun 3.750,00-TL değer kaybı ve 354,00-TL ekspertiz ücreti olmak üzere —– 4.104,00-TL olarak kabulü ile bu tutarın 18.11.2021 tarihinden itibaren işlemiş avans faizi ile birlikte sigorta şirketinden alınarak başvurana ödenmesine, 2. Başvuran tarafından yapılmış 100,00-TL başvuru gideri ve 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere —– 500,00-TL yargılama giderinin sigorta şirketinden alınarak başvurana verilmesine, 3. Kabul edilen tutar üzerinden AAÜT kapsamında hesap olunan 4.104,00-TL vekalet ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvurana ödenmesine, 5684 sayılı Kanunun 30/12. maddesi hükmü gereği kesin olmak üzere karar verildi. ” şeklinde karar verildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği hasar tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücü de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faizi ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, müvekkilinin uğradığı zararın daha fazla artmaması adına dosyanın bilirkişiye gönderilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, zira, burada talebin açık olduğunu, bu sebeple 6100 sayılı Kanunun 119/1-ğ. maddesinin uygulanarak süre verilmesinin mümkün olmadığını; aslında açılmaması gerektiği halde belirsiz alacak davası açılmış olduğundan, bu konudaki eksiklik de süre verilerek tamamlanamayacağından, davanın hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, davacının uğramış olduğu munzam zararın tahsilini talep ettiğini, munzam zararın talep edilebilmesi için bu zararın varlığının fiilen ispatlanması şartı arandığını, müvekkilinin temerrüte düşürüldüğü iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının, —– poliçe numaralı Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile sigortalanan —– plakalı aracın 31.03.2021 tarihinde karıştığı trafik kazası nedeniyle maddi hasara uğrayan —– plakalı aracın talebi üzerine hasar ve değer kaybı talebi nedeniyle hasar dosyası açıldığını, açılan hasar dosyasına istinaden müvekkili şirket tarafından başvurana 01.11.2021 tarihinde 1.400,00 TL hasar tazminatı ödemesi yapıldığını, dosya kapsamında araçta meydana gelen değer kaybının tespiti için atanan eksper raporu hazırlanmadığından müvekkili sigorta şirket tarafından hasar ödemesiyle beraber değer kaybı ödemesi yapılamadığını, ancak dosyada müvekkili şirket tarafından değer kaybına ilişkin araştırma devam ederken şirketten olumlu veya olumsuz herhangi bir dönüş almadan ve SBM sistemi tarafından atanan eksperin raporu beklenmeden 23.11.2021 tarihinde —– sayılı başvuru yapıldığını, davacı tarafça munzam zararın oluştuğunun ispat edilemediğini, tüm bu nedenlerle davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağı gözetilerek usulden reddine, davacının somut zararını ortaya koyamaması nedeniyle davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir. Ancak dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlar uyarınca, sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeni ile paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın munzam zararın ispatı için yeterli değildir. Kaldı ki ekonomik olumsuzluklar karine olarak kabul edilip davacıyı somut zarar ispat yükümlülüğünden de kurtarmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/03/2022 tarih —– Esas —– karar sayılı ilamı da bu yöndedir.) TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. ( —– BAM—–.HD ——) Bu açıklamalar ışığında, davacı tarafın munzam zararını ispat edecek her hangi bir delil ibraz etmediği bu itibarla Türk Borçlar Kanununun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan zararın, somut ve davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gerektiği ancak davacı tarafça somut vakıalara dayanılarak bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp kanıtlanmadığı, bu nedenle munzam zarar iddiasının davacı tarafından kendi durumuna özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan, dava açılışı esnasında peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.560,00-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.