Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/79 E. 2022/626 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/79 Esas
KARAR NO : 2022/626
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2022
KARAR TARİHİ : 21/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilİ, davalıdan alacaklı olup işbu alacağın tahsil edilememesi nedeniyle davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, davalı tarafından yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olduğundan itirazın iptalini ve davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesi gerektiğini kaporta boya işçiliğine dayalI iş ilişkisinden dolayı alacaklı olduğunu, —- dosyasında davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptaline ve takibin devamını, yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini bilvekale arz ve talep ederiz.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı konumunda bulunan —– ilgili gerek sözlü ve gerekse yazılı bir sözleşme olmadığını, müvekkili şirket ilgilileri tarafından davacı tanınmadığı gibi, bu şahıs nezdinde —— işlemi yaptırılmadığını, bu nedenle haksız, mesnetsiz ve iyi niyete dayanmayan davanın reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacı konumunda bulunan —– herhangi bir borcu bulunmadığını, borcu bulunduğunu kabul etsek bile fatura edilen bedelin yapılan işe uygun olup olmadığını, bu nedenle haksız ve mesnetsiz “icra inkar tazminatı” talebinin reddine karar verilmesini talep ediyoruz.uzurda açılmış “haksız”, “mesnetsiz” ve “iyi niyete dayanmayan” davanın reddini, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili amacı ile başlatılan icra takibine karşı itirazın iptali davasıdır.
—-avacının 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 178. Maddesi uyarınca işletme hesabına göre defter tuttuğunu bildirmiştir.
—–; davacının gerçek kişi tacir kaydının olmadığını bildirmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve kamu düzeninden olduğu belirtilmiştir.
Mahkemelerin görevine ilişkin Hukuk Muhakemeleri Kanunun 2.maddesinde ise mal ve şahıs varlığına ilişkin davalarda genel görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanun’un 11.maddesinde ticari işletme şu şekilde tanımlanmıştır. “(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir. (2) Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararname ile belirlenir.” Yine aynı yasanın 12.maddesine göre tacir, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kişidir. 15.maddesinde ise; ” İster gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11.maddenin 2.fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi esnaftır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
—-göre; —– İster gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, —— belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler”dir.
Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Türk Ticaret Kanun’un gerek 11. Maddesi, gerekse 15.maddesinde öngörülen sınırı belirleyen —- maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 63 üncü maddesi ile 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 12 nci ve 17 nci maddelerinin uygulaması bakımından;a) —— tespit edeceği ve —- yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan —–bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, ——-numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile ———kaydedilmeleri,
Ancak, ——– kayıtlı iken, daha sonraki yıllarda yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı, esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerini aşanların kendileri istemedikçe– ve dolayısıyla —– kayıt için zorlanmaması, yıllık alış veya satış tutarları ya da gayri safi iş hasılatı esnaf ve sanatkâr sayılma hadlerinin altı katını aşanların ise kayıtlarının, esnaf ve sanatkâr sicili marifetiyle ticaret siciline aktarılması,
b) 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla ——– bünyesindeki odalara kaydedilmeleri, kararlaştırılmıştır.”şeklindedir.
Yukarıda belirtilen —–tacir ile esnaf arasındaki sınırın belirlenmesinde gözetilecek değerler yönünden Vergi Usul Kanun’un 177.maddesine atıfta bulunulmuş olmakla fatura tarihi itibariyle bahsi geçen yasa maddesindeki düzenleme; “Aşağıda yazılı tüccarlar, I inci sınıfa dahildirler:(1)1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı — lirayı veya satışlarının tutarı—- lirayı aşanlar; 2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı — lirayı aşanlar; —– numaralı bentlerde yazılı, işlerin birlikte yapılması halinde- numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı — lirayı aşanlar…”şeklindedir.
—- tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK’nun 4. Maddesinde ise her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu maddede sayılan dava ve işlerin asliye ticaret mahkemelerince incelenerek karara bağlanacağı ifade edilmiştir.
6102 sayılı TTK ‘nın birinci kitapta “ Ticari İşletme” birinci kısımda “ Tacir “ düzenlenmiştir. Ticari İşletme üst başlıklı 11/1. fıkrada, ticari işletmenin, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme olduğu, 2. fıkrada, ticari işletme ve esnaf işletmesi arasındaki sınırın ——- kararıyla belirleneceği ifade edilmiştir. Aynı yasanın 15. maddesinde ise —– başlığı ile ister gezici olsun ister bir dükkanda veya sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedeni çalışmasına dayanan ve geliri 11. maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi olduğu belirtilmiştir.
Somut olayda davacının — gerçek kişi tacir kaydının olmadığı, —– olduğu, Vergi Usul Kanunu’nun 178. maddesi gereği gerçek usulde işletme hesabına göre defter tuttuğu, 2021 yılı gelir vergisi beyannamesine göre Vergi Usul Kanunu’nun 177. maddesinde belirtilen limitleri aşmadığı, davacının tacir olmadığı, uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmediği anlaşılmıştır. Davacı tacir olmadığı gibi, yukarıda açıklanan gerekçelerle dava mutlak ticari dava niteliğinde de değildir. Diğer taraftan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre davacının ticari işletme işletmediği, bir davanın ticari dava olarak nitelendirilebilmesi için TTK 4. madde hükümlerinde belirtildiği üzere her iki tarafında ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğması gerektiği, bu hali ile eldeki davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olmadığı, davaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesince bakılması gerektiği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerektiği kanaati ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddi ile Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-HMK.20 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde talep halinde dosyanın görevli —— Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK 331/2. maddesi uyarınca yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2(iki) hafta içinde Mahkememize veya Mahkememize gönderilmek üzere bulunulan yer yada başka bir yer Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile başvurmak ve istinaf harç ve masraflarını karşılamak koşulu ——- Adliye Mahkemesi’ne istinaf yasa yolunun açık olmak üzere karar verildi. 21/06/2022