Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/773 E. 2023/657 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/773
KARAR NO : 2023/657

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2022
KARAR TARİHİ : 21/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili ——. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.

DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 15.07.2019 tarihinde müvekkiline ait—– plakalı araç ile yine aynı mevkide seyir halinde olan davalı sigortalı şirket ile sigortalanmış —– plakalı araç arasında maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin davalı-borçlu sigorta şirketine başvuru yapmış olmasına rağmen sigorta şirketinin kanunun emrettiği 8 iş günü içerisinde ödemekle zorunda olduğu tazminatı ödemediğini, müvekkilinin haklarını(tazminatını) sebepsiz yere ödemeyerek ihlal ettiğini, ödemekle zorunlu olduğu tazminatı sürümceme de bırakarak sebepsiz zenginleşmeye gittiğini, tahsil etmeleri gereken tazminat alacaklarının yasal süresinde tahsil edilemediğini, alacağın zamanında tahsil edilememesinden ve yasal faizi aşan zararın ortaya çıkmış olması sebebiyle aşkın zarar taleplerine ilişkin huzurdaki davayı açmak zarureti doğduğunu, davalı tarafça sigortalanan aracın kusurlu bulunduğu , müvekkilinin kusursuz olduğu dikkate alındığında müvekkilini zarara uğratmak maksadıyla herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine taraflarınca 24/09/2020 tarihinde –—– sayılı dosyası ile hasar bedeli tazminatı talep edildiğini, dosyada 22/01/2021 tarihinde—— numarasıyla karar verildiğini,”Yapılan değerlendirmeler ve belirtilen gerekçeler neticesinde;1. Başvurunun Kabulü ile 3.834,63-TL maddi tazminatın 26/02/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte —– alınarak başvuru sahibine ödenmesine, 2. Başvuru sahibi tarafından yapılan 100-TL’si başvuru ücretinden oluşan masrafın —–alınarak başvuru sahibine ödenmesine,3. Başvuru sahibi vekille temsil edildiğinden, kabul edilen tutar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince –gerekçeli karar kısmında açıklandığı şekilde,- hesap edilen 3.834,63-TL vekalet ücretinin —– alınarak başvuru sahibine ödenmesine,5684 sayılı kanunun 30. maddesi 12.fıkrası uyarınca kesin olarak karar verildi.” şekilde karar vererek davalı —– sigortanın sorumluluğuna karşı hüküm kurulduğunu, müvekkilinin borcu tahsil etmek amacıyla 20.07.2019 tarihinde borçluyu temerrüde düşürdüğünü, ancak borcunu 09.03.2021 tarihinde İcra aracılığı ile tahsil edebildiğini, müvekkilinin davalıdan talep ettiği hasar bedeli tazminatının temerrüde düşürdüğü tarihteki alım gücü ile tahsil edeceği tarihteki alım gücünün de aynı olmayacağını ve müvekkilinin zarara uğrayacağını, dosyada tahsil edilen faiz oranı ile alacaklı müvekkilinin zararını karşılar nitelikte bir bedel olmadığını, borçlunun, alacaklının temerrüt faizini aşan zararını karşılamakla yükümlü olduğunu, sigortalısı adına borçlu olan sigorta şirketinin tazminat alacağını ödemeyerek kusuru ile borcun tahsil edilmesini engellediği için müvekkilinin uğradığı munzam zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile; müvekkilinin alacağını zamanında tahsil edememesinden kaynaklanan belirsiz olan munzam zararının şimdilik 500,00 TL’sinin davalıdan avans faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir .

CEVAP :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu itibariyle davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, munzam zararın olduğu hususunun alacaklı tarafından ispatlanması gerektiğini, yani fiilen uğranılan zararın somut veri ve belgelerle tevsik edilmesi gerektiğini, zira munzam zararın, alacaklının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içerisindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan, somut olgular nedeniyle uğramış olduğu fiili zarar olduğunu, soyut anlatımlar, muhtemel kar kayıpları, elde edilmesi tahmin edilen gelir kalemlerinin munzam zararın ispatı için yeterli olmadığını, davacı tarafından uğradığı zararı somut olarak ispat etmesinin zorunluluk olduğunu, bu durumda da uğranılan zarar somut olarak ispat edileceğinden alacağın belirsiz olduğundan bahsedilemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, bu nedenle davanın açıkça belirsiz alacak davasının şartlarını taşımadığı da dikkate alındığında işin esasına girilmeden hukuki menfaat yokluğundan davanın reddi gerektiğini, taraflarınca ödemenin zaman kaybedilmeksizin yapıldığını, kaza15.07.2019 tarihinde meydana gelmiş olsa dahi, davacı tarafın müvekkili şirkete değer kaybına ilişkin talebini 17.03.2021 tarihinde ilettiğini, aracın geçmiş 10 adet kazasının bulunması, sigortalının kusurunun olmaması ve kilometresinin 165.000 km üzerinde olması sebebi ile değer kaybı oluşmayacağının tespit edildiğini, kanun değişikliği sonrası ise davacı tarafın, 02/04/2021 tarihinde Sigorta Tahkim Komisyonu—–sayılı dosyasından dava açtığını, ilgili davanın 07/08/2021 tarihinde karara çıktığını ve sigortalı aracın tali kusurlu olduğuna, mağdur araçta 500,00 TL değer kaybı olduğuna, kusur oranında 125,00 TL değer kaybı ödenmesine karar verildiğini, ilgili kararın 30.08.2021 tarihinde davacı vekilinin açmış olduğu icra dosyasına ödendiğini, munzam zarar talebinde müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, talep edilen zarardan dolayı zarar olduğundan ve dolaylı zararlar teminat dışı olduğundan ZMMS Genel Şartları gereği sorumlulukları bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir. Ancak dava dilekçesi ve yargılama aşamasındaki beyanlar uyarınca, sadece ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeni ile paranın satın alma gücünde meydana gelen azalmanın munzam zararın ispatı için yeterli değildir. Kaldı ki ekonomik olumsuzluklar karine olarak kabul edilip davacıyı somut zarar ispat yükümlülüğünden de kurtarmamaktadır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29/03/2022 tarih —– Esas — karar sayılı ilamı da bu yöndedir.)TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın (munzam) zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Burada kanıtlanacak olgular; ekonomik şartlar sonucu ortaya çıkan olumsuzluklar gibi genel ve soyut hususlardan ziyade geç ödeme nedeniyle davacının kendisinin, şahsen ve somut olarak uğradığı zarardır. ( —-BAM —–.HD —–) Bu açıklamalar ışığında, davacı tarafın munzam zararını ispat edecek her hangi bir delil ibraz etmediği bu itibarla Türk Borçlar Kanununun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan zararın, somut ve davacının durumuna özgü, somut vakıalarla ispatlanması gerektiği ancak davacı tarafça somut vakıalara dayanılarak bir zararın gerçekleştiği ileri sürülüp kanıtlanmadığı, bu nedenle munzam zarar iddiasının davacı tarafından kendi durumuna özgü şekilde somut olarak ispat edilememiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 269,85 TL harçtan, dava açılışı esnasında peşin alınan 80,70-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 189,15 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Arabuluculuk sürecinde düzenlenmiş sarf kararında yer alan 1.560,00-TL’nin 6325 Sayılı Kanunun 18/A maddesi uyarınca, davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesine,
4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK’nın 341/2 maddesi gereği miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.