Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/751 E. 2022/802 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/751 Esas
KARAR NO:2022/802

DAVA:İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ:27/09/2022
KARAR TARİHİ:03/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,Yukarıda adı ve adresi yazılı davacı tarafından açılan hukuk davasının 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9. Maddesi gereğince Türk Milleti adına yargılama yapmaya görevli ve yetkili — Asliye Ticaret Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda aşağıda gerekçesi yazılı hükme ulaşılmıştır.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilleri —- adresinde bulunan—isimli taşınmazın maliki oldukları,— tarihinde taşınmazın —ve ortak alanlarının duvarlarından sular akmaya başlamış olup — alanının duvarları, tavanı ve ortak alan duvarlarının zarar gördüğü, sıvaların döküldüğü ve duvarlarda lekeler oluştuğu, bunun sebebi araştırıldığında suyun, taşınmaza komşu olan ve davalıya ait —- içerisindeki su kuyusundan — geldiği anlaşıldığı, bunun üzerine kuyudaki su boşaltıldığı ve taşınmaza gelen suların kesildiği, davalıya keşide edilen — tarihli ve—yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkillerinin taşınmazına bir daha su gelmesini önlemek amacıyla kuyunun kapatılmasını bunun mümkün olmaması halinde gerekli yalıtım ve tadilatın yapılmasını ve müvekkillerine ait —ve ortak alan duvarlarında meydana gelen hasarların giderilmesi talep edildiği, davalı ekte sunulan videolardan da anlaşılacağı üzere kuyu ile ilgili gerekli yalıtımın yapılması için usta çağırmış, gelen usta–için ayrı bir kaplanma uygulamasının yapılması gerektiğini ve bu uygulamanın yapılmamış olduğunu belirttiği, davalı —yapmış ancak hiçbir önlem almadığı ve gerekli yalıtımı yapmadığı için müvekkillerinin taşınmazında hasarlar meydana geldiği, davalı söz konusu kuyunun tadilatı ile ilgili bir takım işlemler yaptığı ancak müvekkillerine ait taşınmazda meydana gelen hasarın onarılması ile ilgili işlem yapmadığı, davalı kendisine yapılan ihtara rağmen müvekkillerinin zararını karşılamayınca, taraflarınca — sayılı dosyası ile delil tespiti talep edildiği,—raporunda taşınmazda meydana gelen hasarın bitişik — yer alan ——– kaynakladığı ve taşınmazdaki toplam tadilat bedelinin—-olduğu tespit edildiği, tespit edilen hasar onarım bedelinin tahsili için taraflarınca — Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı ancak davalı takibe haksız ve hukuka aykırı bir biçimde itiraz ettiği, tespit dosyasına sunulan —— kayıtları, davalının olaydan sonra yaptığı tadilatlar ve tespit dosyası ile müvekkil taşınmazında meydana gelen hasarın davalıya —– çukurundan kaynaklandığının tespit edilmiş olması nedenleriyle davalının vaki itirazı haksız olup itirazın iptali ile icra takibine konu edilmeyen onarım bedelinin —ile tespit dosyasındaki yargılama giderlerinin tahsilini, davalının —- az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, Yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 67/1 maddesinde düzenlenen itirazın iptali davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir. Bir işin ticari veya adi olması, farklı kuralların uygulanmasını gerektirir. Bir işin ticari olup olmadığını kanunda öngörülen kurallar uyarınca saptamak gerekir. Eğer iş ticari ise —- uygulanması zorunlu olur. Ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işler, yani, haklı veya haksız fiil yahut işletmeyi ilgilendiren her iş ayrık durumlar dışında, ticari iş sayılır. Bu işler, eğer bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari iş sayılmazlar — 6335 Sayılı Kanunla Güncellenmiş Yeni TTK Hükümlerine Göre Ticari İşletme ve Şirketler Ticaret Sicili Yönetmeliği ve İlgili Tebliğler, —-Ticari davalar ise aynı Kanunun 4/1 maddesinde tanımlanmıştır. Bu maddeye göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın Türk Medenî Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki—Rekabet yasağına ilişkin—yayın sözleşmesine dair —, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen —komisyon sözleşmesine ilişkin—ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan —, havale hakkındaki —-saklama sözleşmelerini düzenleyen —maddelerinde; fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta; — ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde ve bankalara, diğer kredi kuruluşlarına,—- ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu maddeye göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması veya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması veyahut da açılan davanın maddede altı bent halinde sayılan davalardan olması gerekir. Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere — gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nun 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), —-Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nun 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir.
Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nun 19/2.maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
——–davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken — ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.6335 sayılı Türk Ticaret Kanunu İle Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesi ile değişik TTK’nun 5/1. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın, Asliye Ticaret Mahkemesinin tüm ticarî davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Bu nedenle, asliye ticaret mahkemesinin bakması gereken davalarda, asliye hukuk mahkemesi görevli sayılamaz. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce , istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemelerince ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca re’sen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde, asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmez.Görev hususu kamu düzenine ilişkin olup, dava şartı olması sebebiyle davanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkememizce görev husus öncelikli olarak incelenmiştir.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde eldeki somut uyuşmazlığın taraf şirketlerin ticari faaliyetinden kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin olmayıp 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 737 vd. maddelerinden kaynaklanan komşuluk hukukuna ilişkin olduğu — bu bağlamda somut olayda da öncelikle davalının komşuluk hukuku çerçevesinde davacılara zarar verip vermediği incelenmesinin gerekeceği, görülmekte olan davanın TTK’nun 4.maddesi kapsamında sayılan ticari nitelikte bir dava olmayıp — hukukundan kaynaklanan tazminat isteği söz konusu olduğundan, mahkememizin görevli olmadığı, görev hususunun kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekeceği, bu bağlamda davaya bakmakla görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu yönünden usulden reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Göreve ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Yasal sürede başvurulması halinde dosyanın görevli —Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK’nun 331/2 madde gereğince süresi içerisinde müracaat yapıldığı takdirde yargılama giderlerine gönderilen mahkemece dikkate alınmasına,
4-Kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nun 20/1-son cümle gereği dosyanın — haftalık süre içerisinde görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesinin istenilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA karar verilmesi için dosyanın yeniden ele alınmasına,
Dair, dosya üzerinden tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren — hafta içerisinde — nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu, usulen anlatıldı.